ANITKABİR (3) Anıtkabir'in Yapılışı

ANITKABİR (3) Anıtkabir'in Yapılışı

İletigönderen Feza Tiryaki » Sal Ağu 07, 2012 9:56

ANITKABİR (3)

Resim
ANITKABİR'İN YAPILIŞI

Anıtkabir, Atatürk için yaptırılan bir anıtmezardır.

Tarihçi Nurettin Can Gülekli diyor ki: “O’na ululuğuna yakışır bir anıtmezar yaptırılması düşüncesi bütün ulusumuzun ortak bir isteği olarak ortaya çıktı.”

Sonra devam ediyor: “Atatürk isteseydi, kendisi için büyük, gösterişli bir anıt mezar yaptırabilirdi. Bunun için yeterli geliri vardı. Fakat O, ölmeden önce bütün malını, mülkünü, parasını ulusuna bağışladı. Atatürk bir başkanın, bir devlet adamının, zorlamalarla büyük olamayacağına, saygı göremeyeceğine inanıyordu. O’na göre bir lider, yurduna ve ulusuna büyük hizmetler etmiş ise, ulusu onu unutmazdı. Atatürk, yurdunu düşmanlardan kurtarmış, ulusunu çağdaş uluslar arasında hatırı sayılır bir seviyeye çıkaran, bir çok inkılâplar yapmıştır. Türk ulusu dünyanın en vefalı ulusu idi. O, büyük kurtarıcısını unutmayacaktı.”

Bazı konuşmalarında Atatürk, yanındakilere şöyle demiş:

“Elbet bir gün öleceğim. Beni Çankaya’ya gömer, hatıramı yaşatırsınız.”

“Beni milletim nereye isterse oraya gömsün. Fakat benim hatıralarımın yaşayacağı yer, Çankaya olacaktır.”

Atatürk yurdumuzun snır boylarından getirilen toprakların içine yatırılması düşüncesini de beğenmiş. Âfet İnan’a: “Bunu unutma” demiş.

Atatürk’ün yüce kişiliği ile orantılı bir anıtmezar yaptırılması için 1938 Aralık ayında bir komisyon kurulmuş ve ilk toplantısını yapmış. Başbakanlık Müsteşarlığının başkanlığında, İçişleri, Millî Eğitim, Bayındırlık Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı temsilcilerinden oluşmuş bu komisyon. Yerli ve yabancı bilim adamlarının düşüncesinden yararlanma kararı alınmış burada.

Sonra bir çok ünlü bilgin ve sanatçılardan raporlar gelmiş. Önce yeri üzerinde tartışılmış. Bunun için 17 kişilik komisyon kurulmuş. Sekiz yer düşünülmüş :

Çankaya, Etnografya Müzesi, Kabatepe, Ankara Kalesi, Bakanlıklar, Eski Ziraat Mektebi, Gençlik Parkı, Altındağ (Hıdırtepe), Gazi Orman Çiftliği.

Büyük araştırmalar ve tartışmalar sonunda yer olarak Rasattepe kabul edilmiş. Rasattepe bir ucu Dikmen’de, bir ucu Etlik’te olan bir hilâl şeklindeymiş. Bu yarımay şekli şunu ifade ediyormuş:

Türkiye’nin başkenti Ankara, kollarını açmış Atatürk’ü kucaklıyor. “Bayrağımızdaki hilâlin(yarımayın) tam ortasına Atatürk’ü yatırmış olacağız!” demişler burayı beğenenler.

Atatürk’le ilgili bir anısını İçel Milletvekili (öğretmen) Emin İnankur şöyle anlatmış Meclis’te:

Ankara’ da birlikte gezerlerken yolları Rasattepeye düşmüş. Atatürk Ankara’yı buradan seyretmiş, sonra:

“Bu tepe ne güzel bir anıt yeri!” demiş.

Sonunda da çoğunluğun oyuyla Anıtkabir’in Rasattepe’de yapılması kararı alınmış. Rasattepe 1939 yılında bedeli ödenerek kamulaştırılmış.

Anıtttepe Rasattepe aynı yerin adı. Eski adı Rasattepe olan bu yerin günümüzdeki adı Anıttepe. Beştepeler de deniyormuş buraya eskiden. Rasathane yani meteoroloji istasyonu olarak kullanılırmış burası. Buradaki tümülüsler (Frig mezarları) bilimsel kazılarla Ankara Arkeoloji müzesine kaldırılmış. 1944 yılında da proje yarışmasını kazanan plâna göre Anıtkabir’in temel atma töreni yapılmış.

907 rakımlı bir tepe olan Rasattepe’nin jeolojik araştırmalar sonucunda yeni özellikleri ortaya çıkmış ve yeni teknik - ilmî araştırmalar yapılması gerekmiş. Tepenin içinde büyük boşluklar bulunmuş çünkü. Temelin demir tellerle toprağa bir geminin su altındaki kesimi gibi yerleştirilmesi istenmiş. Burada eskiden yaşayan bir kültür olan Friglerin mezarlarının burada olması, kral mezarlarının (Kral Midas)bulunması araştırma yapanları düşündürmüş. Frig mezarları (tümülüsler) için Rasattepe’nin seçilmesinin tesadüf olmadığı, buranın kentin en gösterişli yeri olduğu için seçildiği bilimsel olarak açıklanmış.

“Demek ki “, diyor Can Gülekli Hocamız, “Atatürk Anıtkabiri’nin yeri, bir tesadüfle seçilmemiş, insanların binlerce yıldan beri sürüp gelen ortak değer yargılarının ışığında bulunmuştur. Böylece Atatürk’ün, “Bu tepe ne güzel anıt yeri!” diye açıkladığı isteği de yerine gelmiştir.” diyor.

1948 yılında da depreme karşı durumu inceletmiş bir yeni komisyon. Bunun için demişler ki: “Yapı olabildiği kadar hafif olmalıdır, özellikle yapının yüksek yerlerinde buna uyulmalıdır. Buranın toprağı alüvyondan oluştuğu ve bir tepede olduğundan yer kayması tehlikesi vardır, bu yüzden de yapı tek parça bir kitle olarak yapılmalıdır. Tepenin yamaç ve etekleri bu yüzden ağaçlandırılmalı, toprak kaymasına karşı korunmalıdır.”
Bu teknik raporlar Anıtkabir’in dış mimarlığında hiçbir değişiklik yapmadan, plânın yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılmış. Teknik raporlarda belirtilen önlemler alınmış, Anıtkabir’in temel kısmı bir geminin su altındaki kesimi gibi toprağa yerleştirilmiş.

Anıtkabir’in projesinin genel özellikleri uzun araştırmalar sonunda şöyle bildirilmiştir.

“Büyük Türk Ulusu’nun kalbinde yaşayan büyük adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır” denilerek on madde sayılmıştır:

1.Anıtkabir bir ziyaret yeri olacaktır.

Bu ziyaretgâha büyük bir giriş bölümünden girilecek, binlerce Türk’ün Ata’sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.

2.Bu anıt Büyük Ata’nın, asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın özelliklerinin, güç ve yeteneklerinin sembolü olacaktır. O’nun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.

3.Anıtkabir’in yakından görüldüğü kadar uzaktan da görülmesi gerekir. Bu bakımdan ulu bir siluet sağlanmalıdır.

4.Atatürk’ün adı ve kişiliği altında Türk Ulusu sembolize edilmiştir. Türk Ulusu’na saygılarını göstermek isteyenler, büyük Ata’nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.

5. Anıtkabir’de bir “Şeref Bölümü” bulunacaktır.

6.Anıtkabir’de bir Atatürk Müzesi olacaktır.

7.Anıtkabir’de Şeref Holü yapılacaktır. Atatürk’ün lâhdi buraya konulacağı için, burası anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır.

Şeref holü, başta büyük Ata’nın yarattığı Türk Ulusu olduğu halde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, Ata’nın lâhdine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır.

8.Büyük Atatürk’ün lâhdinin yeri, Şeref Holü’nün ruhunu teşkil etmektedir.

9.Anıtkabir’i ziyaret edecek devlet büyükleri için Altınkitap bulundurulacaktır.

10.Atatürk’ün müzesi, Atatürk’ün hayatının türlü devirlerine at fotoğraflarının, kıyafetlerinin, el yazılarının, imzalarının, bazı eşyalarının, okudukları, inceledikleri kitaplarının sergilenmesine elverişli olacaktır.

O zamanın hükümeti bu ilkeler ışığında yarışma açtı. Önce bu yarışmayı Türk mimarlarına kapalı tuttu, sonra tepkiler üzerine bundan dönerek uluslararası bir yarışma açtı.1941 yılında.

İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı yıllarında. Yarışmaya 8 ay süre verildi. Sonra süre biraz uzatıldı. Uluslararası ilkelere göre seçim yapıldı. Seçici kurul, hiçbir projenin hazırlayıcısı bilinmeden üstünde ad ve adres olmayan eserleri inceledi. 47 eserden üçü beğenildi. Seçici kurul, bu üç eserin hiçbirini diğerinden üstün tutmadı. Birinciyi hükümet seçecekti.

Bunlardan biri Alman Profesöre aitti, biri İtalyan Profesöre, biri de İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda’ya aitti.
Hükümet, Türk sanatçılarının eserini beğendi (1942).

Bir yıl sonra da projenin uygulanma hakkı Emin Onat ile Orhan Arda’ya verildi. Uygulama için de görev Bayındırlık Bakanlığının oldu (1943).

Emin Onat eserini şöyle anlatıyor:

“Atatürk’ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphe yok, bize, geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur.”

Sonra şöyle devam ediyor:

“Tarihimiz içe kapalı bir medeniyetten (Osmanlı Devri) ibaret değildi. Tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor. Sümerlerden ve Hititlerden başlıyor ve Orta Asya’dan Avrupa içlerine kadar bir çok kavimlerin hayatlarına karışıyor. Atatürk bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti. Bizi Ortaçağ’dan kurtarmak için, yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı. Gerçek geçmişimizin ortaçağ değil, dünya klâsiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi.

Bunun içindir ki biz, Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın , O’nun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik. Bu ruh milletin içinden geçtiği medeniyetlerden birine ait ölümlü bir ruh olamazdı. Atatürk’ün dehası bize gösterdi ki dünyanın en büyük medeniyeti olan Sümer medeniyeti Türkler tarafından yaratılmıştır.

… Batılılaşma yolunda en büyük hamlemizi yapan Ata’nın Anıtkabirini bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedi bin yıllık bir medeniyetin, rasyonel (akılcı) çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik.”

Anıtın taştan yapılması da şöyle açıklanıyor:

“Uzun yıllar dayanabilecek yapılar kurulmak istenilirse, doğaya bakılır, doğanın taşı gururla yaşlanır. Bu yüzden anıtı taştan düşündük. Anıtın mimari gücü her yönden aynı görünüşüyle ortaya çıkar. Bu nedenle binanın dışının bir maske halinde olmayıp içinin bir anlatımı olarak yaratılmasına önem verdik."

Atatürk’ün lâhdinin bulunduğu Şeref Holü, dış mimariden kuvvetle görünecek ve anıta etki verecek şekilde bütün kitle arasından yükseltilmiştir.

Bu holün çevresi birinci katta müzelerle Atatürk’ün hatıralarıyla sarılmıştır. Anıt meydandan merdivenlerle altı metre kadar yükseltilmiş bir zemine oturtulmuş, zemin kapalı ve küçük pencereli masif bir duvar şeklinde tutularak, bunun üzeri, Ankara’nın güneşli ikliminde büyük ışık ve gölge geçişleri yapacak taş kolonlarla çevrilmiştir. Uzaktan görünüşteki azamet ve kudret ifade edilmek istenmiştir. Kolonadın üzerinden taşan ve tabutu andıran kitlenin dış duvarları İstiklâl Savaşı ve Büyük Türk İnkılâbı’nı canlandıran kabartmalarla (rölyef) süslenmiştir.”

Anıtkabir’deki heykelve kabartmalar için de yarışmalar düzenlenmiştir (1952).

Bu heykel ve kabartmaların konuları Türk tarihinden, Atatürk’ün hayatından seçilmiş. Türk Ulusu’nun savunma ve saldırı güçleri dile getirilmiş. Bu kabartmaların adı size bir fikir verecektir: "Hürriyet, İstiklâl, Müdafaai Hukuk, Mehmetçik, 23 Nisan, Misakı Millî."

Bu bilgileri duyduktan sonra:

Böyle çok uzun yılları içine alan hazırlıklarla, yarışmalarla yapılan Anıtkabir’e dil uzatanlara ne denir artık siz karar veriniz!

Feza Tiryaki, 27 Ocak 2011
(Devam edecek)
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1013
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x