Anlamadık mı?
Kıbrısın Cumhurbaşkanı sahte unvanı altında seyretmekten utanmayan Rum lideri Hristofyasın açıklamaları gayet nettir: Kıbrıs Cumhuriyeti vardır ve bu Cumhuriyet Kıbrıs Halkının Devletidir, biz Rumlar da bu devletin dünyaca tanınmış hükümetiyiz; görüşmeler bu devletin Anayasasını tadil ederek bunu iki eyaletli hale getirmektir diyen bu utanmaz liderle Tek halk, tek devlet, tek egemenlik esaslarına dayalı iki kesimli, iki toplumlu federasyon görüşmekteyiz. Bunda başarı sağlarsak, Türkiye AB üyesi olmadan biz Kıbrıs Halkı olarak Rumların AB üyeliğini tamamlayıp, meşru hale getireceğiz ve böylelikle Türkiyenin Garantörlüğü fiili ve etkin olmaktan çıkacak, kâğıt üzerinde kalacaktır. Bunun anlamı Girit faciasının tekrarıdır.
Hristofyas 9 Mayıs tarihli açıklamasında da Avrupa Birliği üyeliği mücadelemizin sonu değildir, sadece bir safhasıdır demiştir. Yunanistan da Hristofyası bütün bu söylemlerinde desteklemektedir. Garantörlüğünü çoktan unutmuş olan darbeci Yunanistana göre Türkiye Kıbrıstan askerini çekmeli, eli kanlı Rum idaresini meşru hükümet olarak tanımalıdır; AB üyesi Kıbrıs için Garantörlüğe, Garanti Antlaşmasına gerek yoktur, bunlar geride kalmış tedbirlerdir. Türkiyenin AB üyeliği yolunda ilerlemesi ABye olan mükellefiyetlerini yerine getirmeye bağlıdır.
Rumlara göre AİHM ve ABAD kararları Kıbrısın kime ait olduğunu belirlemiştir, herkes yerli yerine gitmelidir. Türkiye 1974den bu yana Rumların zararlarını tazmin etmeli fakat kimse 1963den bu yana Türklerin uğradıkları zarar ve ziyanı gündeme getirmemelidir. Hristofyas halkın, devletin, kurumların ve ekonominin birleştirilmesi için uğraşmaktadır. Rum basını KKTCden Türke ait tek bir ilânı yayınlamazken, bizdeki büyük gazete Rumun İngilizce para ile Türkleri satın alma ilânını boy boy yayınlayabilmektedir. Rum tarafında tertiplenen uluslararası bir konsere iki de Türk davet edildi diye protestolarla ortalığı ayağa kaldıran gençler, Türk düşmanlığı ile hora teperlerken, bizim öğretmenler sendikamız Rum karşıtları ile bütünleşme faaliyetlerine hız vermektedir. Rum liderliği Kıbrıs benim vatanımdır; Türk istilâsı vatanımı böldü derken, biz, Rum Yunan istilâsını önlemek için kurtardığımız haklarımızı simgeleyen KKTC
benimdir diyenleri, uzlaşmazlık ile suçlamayı marifet bilenlerin saldırısına şahit oluyoruz.
Rum tarafında eski Başsavcı Alekos Markides, Orams davasını kazananlara seslenip Kıbrıs sorunu için mahkeme kararları ile uyumlu bir çözüm bekliyorsak, çözüm için bir 36 yıl daha beklememiz gerekecek derken ve İngiltereden mal mülk meseleleri siyasi görüşmelerde çözümlenebilir sesleri gelirken bizdeki uzman kişiler göçmenlerimize tapu vermenin yanlışlığını işlemeyi marifet bilmektedirler. Kimse KKTCyi tanımadığına göre, iki devletli bir çözüm için uğraşmak boştur sonucuna varmış olan barışseverler Hristofyas ile diğer Rum liderlerinin açıklamalarından, Yunanistanın söylediklerinden ders almaksızın kendi insanlarının hür iradesi ile kurulmuş olan devletlerine, bu devletin Meclisine ve bu Meclisten çıkan yasalara, Rumun gözü ile bakarak bunlar da ne? diyebilmektedirler. Allahtan, son seçimler bu barışseverlerin arkasında kaç buçuk kişinin olduğunu kanıtlamıştır. Buna rağmen bu beyler, Kıbrıs Türkünün temsilcileriymiş gibi konuşmaya devam etmektedirler çünkü arkalarında yabancıların desteği vardır.
Devletine inanan herkes Rum liderliğinin, Kilisenin, Milli Konseyin, Yunanistanın ve bunları destekleyenlerin açıklamalarından Rum-Yunan ikilisinin 1820lerde tespit ettikleri Megali İdea formülüne göre Kıbrısı evvelâ Ruma mal edip, ondan sonra da Kıbrıs Halkının (Tek Halkın) self determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkını kullanarak Yunanistanla birleşmenin ötesinde bir hedefleri olmadığını anlamış bulunmaktadır. Hâlâ bu gerçeği görmek istemeyip, Kıbrısı Uluslararası Yargı kararları ile babasının çiftliği haline getirmekte olan Rum liderliği ile tek halk, tek egemenlik, tek devlet esası üzerinden bütünleşme hayali görenler varsa, acı gerçekleri görenlere bunları bu hayal aleminden kurtarmak görevi düşmektedir. Vakit geçmeden bu konuda KKTC benimdir diyenlerin bir araya gelerek seslerini yükseltmeleri gerekmektedir.
Kaynak