APO'nun açılımı öncesi, 14 Ağustos'ta Güneydoğu şehitlerine büyük mevlit!
Adı: Muhammet Aydemir. Jandarma Er. Artvin-Borçka nüfusuna kayıtlı.
Aktütün baskınında şehit olan kahramanlardan.
Şehadete erdiğinde bir aylık bir oğlu ve bir buçuk yaşında bir kızı vardı.
Oğluna şehidin adını verdi!
Yeni doğan oğlunu hiç göremedi ama ona telefonla başka bir çatışmada yanında şehit olan arkadaşı (Mert’in) adını vermişti.
Muhammet Aydemir’in’ın babası oğlu şehit olduğunu duyunca kalp krizi geçirdi.
Adı: Murat Uçar.
Komando Er.
2007 Ekim’in de Şırnak’ta şehit oldu.
İzne gittiğinde evlendiği 19 yaşındaki eşi Ayşe Uçar’a bıraktığı askerlik günlüğünden bir satır: “Ayşem, eğer şehit olursam sakın ağlama. Ölürken kelime-i şahadetle beraber seni sevdiğimi de haykıracağım.”
Adı: Serkan Çakal.
Piyade üsteğmen.
4 aylık hamile eşi Zeynep Çakal cenazesinde tabutu başında şunları söylüyor:“Bebeğini göremedin, ona yanarım ama ağlayıp da o alçakları sevindirmeyeceğim. Hep vatan derdin, vatanımız sağolsun.”
Sahada galip, masada mağlup!
PKK ile müzakere masasına oturulduğu bugünlerde internete girip Güneydoğu kahramanlarının bir bölümünü hatırlamaya çalıştım.
Ateş düştüğü yeri yakarmış, benim yapabileceğim sadece Fatihalar göndermekti ki kandil akşamı onu yaptım.
Gencecik, fidan gibi kuzucuklar bir bir toprağa düştüler.
Peki ama bu çocuklar niçin öldüler?
Zenginin ve seçkinin çocukları ya çürük raporları, ya kısa dönem ya da dövizle askerlik hikayeleri ile Güneydoğu cephesinden yırtarken, garip Anadolu evlatları, vatan borcu namus borcu deyip ölüme koştular.
Koştular koşmasına da bu aralar mezarlarında rahat değiller!
Nasıl olsunlar!
Uğruna can verdikleri değerler paspas yapılıyor, ölümüne mücadele edip sahada yendikleri eşkıya ile müzakere masasına oturuluyor!
Gelin, ey vatanı hâlâ namus gören ahali.
Haydi Kocatepe’ye...
Bu yiğitlere, bu kınalı kuzucuklara bir büyük mevlit ziyafeti çekelim.
Nerede mi?
Ankara Kocatepe’de...
İstanbul Sultanahmet ya da Süleymaniye’de!
Edirne Selimiye’de!
Bursa Yeşil Cami’de, Erzurum’da, İzmir’de Adana’da, Mersin’de Trabzon’da, Samsun’da, Yozgat’ta, Kayseri’de Malatya’da kısacası yurdumun her bir merkezinde!
Ne zaman mı?
Eşkıyabaşı Öcalan’ın açılım ya da açıklama yapacağı tarih olan
15 Ağustos’un bir gün öncesinde!
PKK ile müzakere olayına hiç bir tepki gösteremiyorsak bari şehitlerimizi yad edip hatıralarına saygımızı belirtelim.
Göreve çağrı...
Hayır asla taşkınlık yapmadan, kırmadan, dökmeden yapalım bunu.
Eğer bunu da yapmaz, yapamazsak yazıklar olsun hepimize...
O yiğitlerin feryadı arşı boğacaktır haberiniz ola!
Peki kimler mi katılmalı bu mevlitlere?
Ülke bölünmesin diyen, etnik kimliği ne olursa olsun kendini Türk gören ya da hisseden herkes...
Bu işi CHP, MHP, DP, SP ya da BBP gibi partilerden biri yapabilir!
Tamamının organizasyonu da olabilir.
Partiler olmazsa sivil toplum örgütleri.
Mesela, emekli subay dernekleri.
Mesela, şehit dernekleri.
Ankara’daki mevlide komutanlarımız ve milletvekillerimiz de gelsin.
Mustafa Kemal ne yapmıştı?
Bu yapılırsa Abdullah Öcalan’ın yapacağı açılım ters yüz edilir ve topluma da büyük bir
moral olur!
Yok bu yapılmaz ise, o zaman hiç kimse bağırıp çağırmasın. Dahası, hiç kimse biz Atatürk’ün emanetçileriyiz falan da demesin!
Açın bakın tarihe, Gazi Mustafa Kemal Atatürk şehitlere masraflarını kendi cebinden karşılayarak mevlitler okutur muydu okutmaz mıydı göreceksiniz!
DTP- ABD muhabbetinin bilinmeyenleri?
Haberi dün okudum, PKK pardon DTP, ABD’de temsilcilik açacakmış.. İyi ama bu olacak şey midir? DTP gibi bir yapı, Okyanus ötesinde niçin büro açar? Bugüne kadar hangi partimiz ABD’de böyle bir büro açtı ya da ona izin verildi? Washington Türkiye’de tartışmalı olan ve bölücü örgütle irtibatı sorgulanan etnik düzlemde siyaset yapan bir partiye nasıl böyle bir izni verir? Dahası, böylesine gergin bir iklimde ABD’nin Ankara Büyükelçisi, genel vali görüntüsü ile DTP’yi elçilikte niye ağırlıyor ve acayip demeçler veriyor? İşte görüyorsunuz her şey açık ve nettir. Kürt açılımı ya da eşikteki paketinin mimarı AKP ve Tayyip Erdoğan değil, bizatihi ABD’dir. Washington dayattı, AKP yerine getiriyor. Durum bundan ibarettir. ABD belli ki Kuzay Irak’taki Barzani ve Talabani adlı yoldaşları ile Irak’tan çekilme sonrasında bölgenin güvenliğini Türkiye’ye vermek için tasarladığı projeyi uyguluyor. Hedef bellidir. Yakın süreç için PKK’yı silah bırakmaksızın, tasfiye etmeksizin uykuya yatıracaklar ve düz ovada siyaset yapmasını sağlayacaklar... Tabii bu arada Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması için de zemin hazırlayacaklar... Olmaz olamaz demeyin, PKK’nın siyasi kanadı olduğu artık tescilli olan DTP ile yapılan müzakereyi çok değil, bir-iki yıl önce dillendirseydik yine olmaz denilirdi. Oysa bugün gelinen nokta ortadadır... Görüyorsunuz, Türkiye bir noktaya adım adım taşınıyor ve buna hiç kimse baş kaldıramıyor... Türkiye’de bu dayatmaya boyun eğmeyecek tek yapı TSK idi, ama onu da şimdi Ergenekon’la vuruyorlar... Son gelişmeler dikkate alındığında Ergenekon’un niçin ve kime karşı planlanıp gündeme getirildiği ortaya çıkmıyor mu?
Sabahattin ÖNKİBAR - 8 Ağustos 2009, YENİÇAĞ