ASILACAK ADAM
Doğu Perinçek, Kemalistler sitesindeki son yazısında “Türk kavimlerinden olan İtil (Volga) Bulgarlarının, İbn Fadla’nın aktardığına göre (*), 11. yüzyılda zekâsı ve bilgisiyle dik¬kat çeken bir insan çıkınca, ‘Bu adam tanrıya hizmet et¬meye daha lâyık’ deyip, boynuna bir ip geçirip ağaca astıklarını ve çürüyene kadar ağacın üstünde bıraktıklarını yazıyor.
Gelenek gelenektir.
Șu Alaca Karanlık Partisi de ‘muhazakar’ olduğunu söylūyor ya, geleneklerimize en çok onun sahip çıkması gerekmez mi?
Geleneklerimize göre, demek ki ‘zekâ ve bilgisiyle dikkat çeken biri çıkarsa, onu iyi değerlendirmek gerekmektedir.
Hele, söylenildiğine göre, Dr Recep gibi biri ancak yūzyılda bir gelen ‘būyūk bir adam’ değil midir?
Hașa, peygamberlik bile yakıștırılmakta değil midir?
Belediye bașkanlığı, hapishane-mapishane hep ‘millet’ uğrunda kendisini heba etmiș biri.
Onbuçuk yıldır da ‘millet’in hizmetkarlığını yapmakta imiș.
Kendisi söylūyor, deyim yerinde ise ben onun yalancısıyım.
Son mitinginde izleyicilerinden zavallı bir kadıncağız, ‘ben onun .. ötūnūn kılıyım’ bile dedi.
Nasıl bir șeyi olduğunu, doğrusunu isteseniz ben yine anlayamadım.
Ancak onu çok yūceltmek istediğini sanıyorum.
Ben göremesem de, adamın sıradan bir adam olmadığı ortada.
Yeri geliyor Birleșmıș Milletlere çatıyor.
Yeri geliyor, Būyūk Cesaret Madalyası aldığı yahudilere, hem de ingilizce ‘bir dakika’ bile diyebiliyor.
Myanmar’dan Tanzanya’ya gece gūndūz koșuyor.
Kendisini ‘millet’ dediği bir șeyin uğrunda helak edip duruyor.
Yeri gelmișken onun ‘millet’ten ne anladığını milletimizın hala anlamadığını da belirtmekte yarar var.
Böylesi ‘būyūk adam’ların her dediğini bizlerin kolayca anlamamasını da olağan karșılamak gerekir zaten.
Ülke borcunu 700 milyar dolarlara çıkardığı halde 25 milyar dolarlık IMF borcunu ödediğini her konușmasında yinelemiyor mu?
Ne demek istediğini anlayana așkolsun.
7 gūn 24 saat konușuyor.
Ne zaman okuyup ne zaman çalıșıyor belli değil.
Hem de ne konușma.
Zaman zaman coșup ‘millet’e ana-avrat çekmediği kalıyor.
Ki zaman zaman ‘çekiyor’ da anlamamazlıktan geliniyor.
Șimdi bu adam gibi bir ‘adam’ın, o bilmediği ‘millet yolunda’ heba olmasına nasıl gözyumulabilinir?
‘Millet’ yolunda hizmet yerine, tanrı yolunda hizmet etmesi daha doğru olmaz mı?
Geleneklerimize uygun olarak boynuna bir ip geçirilip bir ağaca asılmasına ne dersiniz?
Bu iși yapmak da Alaca Karanlık Partililere dūser.
Ne de olsa kendi ‘lider’leri.
Onun ne denli ‘būyūk bir adam’ olduğunu en iyi onlar bilirler.
Bana kalsa, ondan ancak Kasımpașa’da bir camiye imam olabilirdi.
Ya da Kasımpașa Spor’da bir futbolcu eskisi olarak herhangi bir görev.
Anacak, madem ki yūzyılda bir gelebilecek bir būyūk adamdır, geleneklerimize göre Gezi Parkındaki bir ağaca asılmasında yarar vardır.
Acele edilmezse, Gezi Parkındaki ağaçlar sorunu bu ‘būyūk adamı’ soldurup söndūrecek de ondan....
Habip Hamza Erdem
(*) İbn Faz¬lan, Seyahatname, çev. Prof. Dr. Ramazan Şeşen, Be¬dir Yayınevi, 2. basım, İstanbul 1995, s.60.)