ASLAN ORDU
Șu bizim ‘peygamber ocağı’na sen kalk ‘kağıttan kaplan’ de.
Adamların bir eli Bosna’da, bir eli Afganistan’da; bir elleri Lübnan’da gemileri Somali açıklarında.
Kore’den dönebilenler hala yașamda.
Yüz bilmem kaç televizyon ve bin bilmem kaç radyodan her gün bilmem kaç kez ‘Yemen Türküsü’ çalınmıyor sanki.
‘Sivastopol önünde’ marșını ben bile çalıp söylerim zaman zaman.
“Sivastopol önünde yıkık minare
Düșman dedikleri gelmez imane
Erenler geliyor bize imdade
Yeter ki padișahım izin ver bize”
Yani camiler bombalanmıș, minareler yıkık.
Erenler biraz yardım edecek olsalar düșmanı imana getirdik getireceğiz.
O gün bugündür el alemi imana getirmeye çalıșıyoruz, aslanlar gibi hem de.
Sen de kalk ‘kağıttan kaplan’ de.
CHP’den de atılmalı bu Süheyl Batum.
Recep Șaban Ramazan ne diyor; ‘her tarafın anayasa hukukçusu olsa ne yazar?’
Hukuku takan mı var?
O ordu benim ordumdur, asarsam ben asarım kesersem ben.. Sana n’oluyor?
Hukuksal olmayan bir biçimde görevden alınan üç general görevlerine döndürüldüler mi sahi?
Kuvvet ve Ordu Komutanları polis karakollarını mesken tutmadılar değil mi ama?
Hüküm giymeden ‘mahkûm’ edilen komutanlar onbeș-yirmi kișinin parmakları kadar mı ne?
Genç Mehmet Ali Teğmen de hala içeride!
Suçsuz olduğunu yetmiș milyon biliyor da ‘Silivri Mahkemeleri’ bilmiyor zahir.
Bu nasıl adalet, nasıl mahkeme çözebileniniz var mı?
Demokrasiyi ‘sandık’ sanan marangoz çırakları bunlar.
Bunların polisi polis değil; savcısı savcı yargıcı yargıç değil; hukukları hukuk adaletleri adil değil.
Ordu’ları da, izninizle ben söyleyeyim, Cumhuriyet Ordusu değil.
Aslan mıdır kaplan mıdır bilemem, ama Cumhuriyet Ordusu olmaktan çıkarılmıșlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nun her subay ve her erine inanılmaz saygı duyarım ben.
İnanılmaz güvenirim; onlarla inanılmaz övünürüm.
İçi oyuk, boynu bükük bir Türk Subayı tasarlayamam bile.
Cumhuriyet Ordusu’ndan korkmam, inanılmaz severim.
O aymaz, o portakal sandıklarını ‘demokrasi’ sanan; o hukuk masallarına kendini kaptırmıș biçareleri Türk Ordusu’ndan saymam.
Bunları söyledim diye ya içeri atarlarlarsa diye de tasalanmam.
Tutsak düșmek savașın olağan hallerindendir.
A-simetrik ma-simetrik de değil, simetrik bir savașın içindeyiz çünkü.
Türk Ordusu’nu bu savașa sürenlerden utanırım ben.
Ve bu savaștan alın akıyla çıkamayan Ordu’dan..
Bu savaș öncelikle bir onur savașıdır, bir bilinç savașı..
Bilinçsiz asker ateș olsa ne yazar demek gerek aslında.
Kafasına çuval da geçirilebilir ‘sandık’ da..
Habip Hamza Erdem