Atatürk diyor ki:

Atatürk diyor ki:

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Şub 25, 2007 16:42

Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir. 1906


Ben askerliğin herşeyden ziyade sanatkarlığını severim. 1912


Savaş için düşmanı ordugahımızda beklemektense, onu uzaktan karşılamak yeğdir. 1914


Tarih bir milletin kanını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. 1919


Bütün ümidim gençliktedir. 1919


Bizim görüşümüz -ki halkçılıktır-kuvvetin, kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. 1920


Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz. 1920


Büyük Türk ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz ve daha sağlam bir askere rastgelinmemiştir. 1921


Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. 1921


Hiçbir zafer amaç değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük bir amacı elde etmek için belli başlı bir vasıtadır. 1921


Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur. 1921


Basın milletin müşterek sesidir. Başlıbaşına bir kuvvet, bir okul, bir öncüdür. 1922


Tam bağımsızlık, ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür. 1922


Yarım hazırlıkla, yarım tedbirle taarruz, hiç taarruz etmemekten daha fenadır. 1922


Bayrak bir milletin bağımsızlık alametidir. Düşmanın da olsa hürmet etmek lazımdır. 1922


Eğitim işlerinde behemahal muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu ancak bu surette olur. 1922


Her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır. 1922


"Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkar olunamaz" kaidesi adalet sistemimizin temel taşıdır. 1922


Türkiye' nin gerçek efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstehak olan köylüdür. 1922


Okulun vereceği ilim ve irfan sayesindedir ki Türk Milleti, Türk Sanatı, Ekonomisi, Türk Şiir ve Edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. 1922


Okul, genç beyinlere insalığa saygıyı, millet ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlık onurunu öğretir. 1922


Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman tam bağımsızlık dediğimizi herkesin anlaması gerekir. 1923


Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. 1923


Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. 1923


Memleket mutlaka modern medeni ve yeni olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır. 1923


Yeni Türkiye Devleti temellerini süngüyle değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır. 1923


Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. 1923


Devrim yasası, eldeki yasaların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilik bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır. 1923


Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir. 1923


Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. 1923


Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorundadırlar. 1923


Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak! 1923


Bizim dinimiz, ulusumuza, değersiz, miskin ve aşağı olmayı salık vermez. Tersine Allah da, Peygamber de insanların ve ulusların onur ve şereflerini korumalarını buyuruyor. 1923


Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup oldu. 1923


Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 1923


Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Birgün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. YIldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.


Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir. 1924


Bütün dünya bilsin ki, benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum. 1924


Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir. 1924


Türk milletinin istidatı ve kati kararı medeniyet yolunda durmadan, yılmadan ilerlemektir. 1924


Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir. 1924


Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır. 1924


Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. 1924


Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. 1925


Zafer "Zafer benimdir" diyebilenindir. Başarı "Başaracağım" diye başlayanın ve "Başardım" diyebilenindir. 1925


Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği dinin icaplarını yapmak ve yapmamak hak ve hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. 1925


Tüketici yaşamak iyi değildir. Üretici olalım. 1925


Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkilapların amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimiyle uygar bir toplum haline değiştirmektir. 1925


Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca, hürriyet ve istiklale sembol olmuş bir milletiz. 1927


Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. 1927


Bombasırtı olayı (14 Mayıs 1915) çok önemli ve Dünya savaş tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan bir olaydır. Karşılıklı siperler arası 8 metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hepsi kurtulmamacasına düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerlerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğuk kanlılıkla biliyormusunuz? Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir cekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok. Okuma bilenler Kur' an-ı Kerim okuyor ve cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenlerse Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren dünyanın hiçbir askerinde bulunmayan tebriğe değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale savaşlarını kazandıran bu yüksek ruhtur.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Türk-Kan » Prş Ağu 30, 2007 22:18

Semih R.Cabalar yazdı:Atamız'dan Özdeyişler

--------------------------------------------------------------------------------
Sözlerinden Seçmeler

"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz."


"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. "

"Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır.Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. "

"Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. "

"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir. "

"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. "

"Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur."

"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. "

"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. "

"Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. "

"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. "

"Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. "

"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar. "

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. "

"Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. "

"Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. "

"Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. "

"Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. "

"Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir. "

"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? "

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. "

"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim. "

"Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. "

"Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. "

"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. "

"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. "

"Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir. "

"Mualimler ! Yeni nesil, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. "

"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir. "

"Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. "

"Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. "

"Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din mevcuttur.Fakat bu cahiller sırası gelince aydınlatılacaktır."

"Eşini mutlu edecek herkes evlenmelidir. Çoluk çocuk sahibi olmalıdır "

"Bana bakmayınız.Benim hayatim başka türlü düzenlenmiştir."

"Çocuk sevgisi insan için bir ihtiyaçtır."

"Dünyada ne görüyorsak KADIN 'IN eseridir."

"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz."

"Korku üzerine egemenlik kurulamaz."

"Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür."

"Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır."

"Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temelidir."

"Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik kasdolunmaktadır."

"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım."

"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur."

"Tarihimiz en mutlu dönemi, hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır."

"Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir."

"Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve iktidarı düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere katılmış demektir."

"Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur."

"Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi daha acıdır."

"Efendiler biz hayat ve istiklal isteyen bir milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatimizi yok etmeyi göze alırız."

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını söyler. Bazı kimseler modern olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asil kafirlik onların bu inanışıdır."

"Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar memleketi olamaz."

Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaiz ve nasihat etmek belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından olursa bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?

"İlk olarak KURAN'ın dilimize çevrilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçe'ye çevriliyor."

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."

"Efendiler siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat hiç bir zaman sanatkar olamazsınız."

"Sayın ögretmenler, hiç bir zaman düşüncelerinizden çıkmasın ki cumhuriyet sizden "fikri hur, vicdani hür, irfanı hür" nesiller ister."

"Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir."

"Öğretmenler, yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır."

"Bu memleketin sahibi ve toplumumuzun asil unsuru köylüdür."

"Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek müstakil olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete layik olan köylüdür."

"Bir kere memlekette topraksız köylü bırakmamalıdır. Bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiç bir sebep ve suretle bölünemez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlanması gerekir."

"Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir halk yönetimidir."

"Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir."

"Biz Türkler ruhen demokrat doğmuş bir milletiz."

"Milletin kaynağı toplum hayatinin esasi olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir."

"Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğundadır. Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar."

"Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak sözleşmeye dayanan hakkimizin isteğicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük meclisin kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay'ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, Yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam."

"Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim."

"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir."

"Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur."

"Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsaniz bu yeter."

"Benim naciz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyyen payidar kalacaktır."

"Milletimi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla gurur duyuyorum."

"Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir."

"Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada atıldı. Bu meydanda akan Türk kanları, bu gökte dolaşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz bekçileridir."

"Ey yükselen yeni kuşak, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz."

"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"

"Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?"

"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

"Tekkeler de behemahal kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her şubede irsatlarda bulunacak kudreti haizdir. Hiçbirimiz tekkelerin irsadina muhtaç değiliz. Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. Başka bir şey tanımıyoruz."

"Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allaha istediği gibi ibadet eder. Türk Cumhuriyetinin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini, zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilemez."

"Türk milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir."

"Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki, ona bigane olanları yakar, mahveder."

"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar."

"Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkanı yoktur. Yaptığımız muazzam inkilaplarla medeni bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik."

"Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir."

"Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır. O, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansız davranır."

"Fıkıhtaki "zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkar olunamaz" kaidesi adalet siyasetimizin temel taşıdır."

"Hissiyatı ve vicdani telakkiyati, ilim ve fenle besleyip eğiterek toplumun gerçek huzur ve saadetine çalışmak ulvi bir görüştür."

"Hiçbir iyi inkilap, hakikati görenler dışında ekseriyetin reyine müracaatla yapılamaz."

"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."

"Kimse inkar edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır."

"Onun için, hepimiz büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim."

"Türk kadını dünyanın en aydın ve faziletli ve en ağır kadını olmalıdır."

"Milleti ve içtimai zemini hazırlamadan inkilaplar yapılamaz."

"Bir başka çağdan kalma adetlerinizde, alışkanlıklarınızda direnirseniz, cüzzamlılar, paryalar gibi tek başınıza kala kalırsınız. Benliğinize bağlı kalın ama, gelişmiş uluslar için gerekli olan şeyleri Batı 'dan almasını bilin. Yoksa, bilim ve yeni düşünceler sizi bir lokmada yiyip bitirebilirler."

"Mesuliyet yükü her şeyden, ölümden de ağırdır."

"Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler, onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz."

"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim."

"Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."

"Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir."

"Zafer "zafer benimdir" diyebilenin, muvaffakiyet, "muvaffak olacağım" diye başlayanın ve "muvaffak oldum" diyebilenindir."

"Çalışma, insanların vücut kuvvetlerini geliştirir ve hayat için gereken şeyleri temin eder. Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki ilerleme de mümkün değildir. "Tembellik bütün fenalıkların anasıdır.""

"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur."

"Herhalde alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir."

"Bir ulus, bir toplum yalnız bir kişinin çabası ile adımcık bile atamaz."

"Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Benim sizden istediğim şey, yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman da, durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir."

"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."

"Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettigimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."

"Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır."

"Benim için ordumuzun kıymetini ifadede ölçü şudur: Türk ordusunun bir kıtası muadilinin behemehal mağlup eder, iki mislini durdurur ve tesbit eder."

"Türkler bütün medeni milletlerin dostudurlar."

"Hakikati konuşmaktan korkmayınız."

"Meseleleri hadiselere göre değil, aslında olduğu gibi ele almak lazımdır."

"Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha kuvvetlidir."

"Lüzumuna kani olduğumuz bir işi derhal yapmalıyız."

"Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez."

alıntıdır
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen |Cansu| » Prş Kas 08, 2007 13:42

"Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir... Türk milleti milli birlik ve beraberlik içerisinde güçlükleri yenmesini bilmiştir… Türk milletinin tarihi bir niteliği de güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni
alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır..."

"Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."

"Türk’ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür."

"Türk milleti güzel her şeyi her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde taktir ettiği bir şey varsa o da kahramanlıktır."

"Bizim milletimiz, vatanı için, hürriyeti ve egemenliği için fedakar bir halktır."

"Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir."

"Bizim başka milletlerden hiç bir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, Yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz."

"Büyük şeyleri büyük milletler yapar."

"Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir. Milletimizde bu kabiliyet ve tekamül var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı."

"Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı ben hiç birşey yapamazdım."

"Giriştiğimiz büyük işlerde, milletimizin yüksek kabiliyet ve yüksek sağduyusu başlıca rehberimiz ve başarı kaynağımız olmuştur."

"Türk kuvvet ve zekasının yenmediği ve yenemeyeceği güçlük yoktur."

"Bizim milletimiz derin bir maziye maliktir... Türk çocugu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

"Benim hayatta yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir."

"Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır."

"Türklük esastır. Bu mevcudiyeti tarih içinde araştırmak, birbirini izleyen bir tarih zinciri içinde tesbit edilecek Türk medeniyeti ile övünmek yerinde olur. Fakat, bu övünmeye layik olmak için bugün çalışmak lazımdır."

"Gerektiğinde vatan için bir tek fert gibi yekpare azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet elbette büyük bir gelecege layık ve aday olan bir millettir."

"Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim."

"Eskiden dinler, bilimler, sanatlar, bütün bilgelikler ve şiirler, bir merkezden ışığın dağılması gibi doğudan batının karanlık bölgelerine doğru yayılırdı."

"Bizim halkımız, menfaatleri birbirinden ayrılır sınıflar halinde değil tam aksine varlıkları ve çalışmalarının sonuçları birbirine gerekli olan sınıflardan ibarettir. Bu dakikada dinleyicilerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır, ve isçilerdir. Bunların hangisi diğerinin muarizi olabilir?"

"Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsinin birbirlerine ve işçiye muhtaç olduğunu kim inkar edebilir?"

"Bugün vardığımız barışın ebedi barış olacağına inanmak safilik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta, asla gecikmeyeceğiz."

"Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyar ve riayet ederiz."

"Türk milleti insanlık aleminin samimi bir ailesidir."

"Milletler gam ve keder bilmemelidir. Vaktiyle kitaplar karıştırdım. "Dünyadaki geçici ömür esnasında neşe ve saadete yer bulunamaz" diyorlardı. Başka kitaplar okudum. Diyorlar ki "Bari yaşadığımız müddetçe şen olalım". Ben kendi karakterim itibariyle ikinci hayat görüşünü tercih ediyorum..."

"Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Kendisi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir."

"Bir millet kendi kuvvetine dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz."

"Dünyada hiç bir milletin kadını, milletini kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez."


"Artık bugün demokrasi fikri daimi yükselen bir denizi andırmaktadır. 20.yüzyıl, birçok müstebit hükümetlerin bu denizde boğulduğunu görmüştür."

"Türkiye Cumhuriyetinin temeli, kahramanlığı ve Türk kültürüdür."

"Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik"ten ibarettir.Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir. Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir..."

"Komünizm bu yurdun en büyük düşmanıdır. Görüldüğü yerde ezilmelidir."

"Türk miletine doğru ve güzeli veriniz, anlatınız, muhakkak kucaklar."

"Biz daima hakikat arayan, onu bulunca ve bulduğuna kani olunca açıkça söylemekten kaçınmayan insanlar olmalıyız."

"İlerlemek yolunda vuku bulacam her mühim teşebüssün, kendine göre mühim mahzurları vardır. Bu mahzurların asgari hadde indirilmesi için tedbirde ve teşebbüslerde kusur etmemek lazımdır
Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
“We further hope and pray that the brave young men and women return home with the lowest possible casualties, and the suffering in Iraq ends as soon as possible.”
By Recep Tayyip Erdogan
The Wall Street Journal
March 31st, 2003
Kullanıcı küçük betizi
|Cansu|
Üye
Üye
 
İletiler: 2689
Kayıt: Cmt Nis 21, 2007 16:43

İletigönderen Ram » Sal May 26, 2009 9:57

Kural 21 yazdı:Çokluortam dosyalarının (görüntü, ses veyahut resim dosyaları gibi) sunulduğu bölümler ve sohbet bölümü haricinde kalan bölümlerde; konu içeriğine binaen konuyu açan üyeye, "teşekkür etmek" ve benzeri kutlama iletileri göndermek uygunsuz ve gereksizdir. Bu kurala uymayan üyeler uyarılır.
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen İrfan Tuna » Sal May 26, 2009 11:33

Ve bugün Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Abdullah Gül Diyor ki:

27 Kasım 1995-The Guardian

’’This is the end of the republican period… If 60 per cent of Ankara’s population is living in schacs than the secular system is failed and we definitely want to change it.’’ (’’Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir. Eğer Ankara’nın yüzde 60’I gecekonduda oturuyorsa bu laik sistemin başarısız olduğu anlamına gelir ki, biz de onu kesinlikle değiştirmek istiyoruz…’’ 28 Kasım 1995 – Posta - ’’Ürperten İtiraf’’ başlıklı haber)

14 Mart 2006-Radikal
http://www.radikal.com.tr/haber.php?%20haberno=181295

Gül: BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz

’'Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye'nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek...'’
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

İletigönderen TRIUMPH » Sal May 26, 2009 12:01

|Cansu| yazdı:"Komünizm bu yurdun en büyük düşmanıdır. Görüldüğü yerde ezilmelidir."


"Komünizm, Türk Dünyası'nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir."

(Faruk Şükrü Yersel, Eskişehir Gazetesi, 1926)


Böyle birşey gördüm.. Doğruluğunu bilmiyorum..
Komünizm bizim düşmanımız değildir.. Düşman bellidir..
Popomuzdan anti-komünist propagandaları ortaya atmayalım..

"Nutuk'u acip okusaniz Ataturk'un komunizm hakkindaki goruslerini ogrenirsiniz.Hakimiyet-i Milliye gazetesinde Ataturk'un emperyalizm ve sosyalizm analizlerini yazdigi bircok bas makale mevcuttur.Bunlar resmi bilgilerdir. ..... uydurulan bilgiler degildir.Ataturk doneminde Sovyet-Turk iliskileri burada yazdiginiz anti-komunist gorusten cok cok uzaktir.Yesil kusak demeclerini cumhuriyet donemine mal etmenin mantigi yoktur.Yillardir sovyetleri dusman bilenler , amerikayla kol kola gezenler hala ogrenemediler asil dusman kimdir.Oysa Gazi Kemal daha 920 lerde yazdigi resmi yazilarda bile asil dusmanin kim oldugunu cok iyi gostermistir.Birileride saniyorki Ataturk Emperyalizm,Kapitalizm,Sosyalizm gibi akimlari bilmeyen,lan ben su vatani bir kurtarayim diyen salt bir asker.Hayir arkadasim bir arastirin Ataturk'un kutuphanesini , neleri okumus neleri yazmis.Ezbere tarih , nato kafa nato mermer.

Ayirca konuya gelecek olursakta , boyle birsozu Ataturk soylememistir.Ataturk'un yazdigi bir soz olarak kanit olarak sunulmustur ancak 60 li yllarda yurtdisina falanda gonderilen yurtdisindaki bircok labaratuardada inceleme sonucunda yazinin Ataturk' e ait olmadigi kesinlik kazanmistir.Bu sozleri uyduranlar 80 sonrasi Nutuk'tan bircok bolumu makaslayarak cikardilar.Asil onlarin hesabi sorulmalidir.Asil Nutuk'tan hangi bolumler cikarilmistir onlari arastirmak gerekir.Eski basim TTK nutuklarini edinirseniz bir okuyun derim."
Kullanıcı küçük betizi
TRIUMPH
Üye
Üye
 
İletiler: 14
Kayıt: Cmt Nis 04, 2009 23:31
Konum: Bursa

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen Deli Haydar » Pzr Şub 07, 2010 4:33

İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" sözcüğüyle anlatamam; o, ben değil, bizdir! O, ülkenin her köşesinde yeni düşünce, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını simgeliyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeylerin doyumu içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.

Büyük ölülere yas gerekmez, düşüncelerine bağlılık gerekir.

Ben, manevî miras olarak hiçbir kesin yargı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar önünde, belki amaçlara tümüyle eremediğimizi, ancak asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi kılavuz edindiğimizi onaylayacaklardır. Zaman hızla dönüyor, ulusların, toplulukların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek yargılar getirdiğini savunmak, aklın ve bilimin gelişimini yadsımak olur.

Benim, Türk Ulusu için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin kılavuzluğunu benimserse, manevî mirasçılarım olurlar.

Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen çalışmalar belirebilir. Düşüncelerimi yadsıyanlar ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Ancak, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve güçlüdür ki bu düşünceler, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.

Yaşamımın bütün dönemlerinde olduğu gibi, son zamanların bunalımları ve büyük sıkıntıları arasında da bir dakika geçmemiştir ki, her türlü huzur ve rahatımı, her türlü kişisel duygularımı ulusun kurtuluşu ve mutluluğu uğruna vermekten zevk duymayayım. Gerek askerî yaşantımın ve gerek siyasî yaşantımın bütün dönem ve bölümlerini kapsayan savaşımlarımda sürekli hareket kuralım, ulusal istence dayanarak ulusun ve vatanın gereksinim duyduğu amaçlara yürümek olmuştur.

Pekâlâ bilirsiniz ki benim bütün yaşantımda bu ana kadar güttüğüm amaç hiçbir zaman kişisel olmamıştır. Her ne düşünmüş ve her neye girişmiş isem, sürekli olarak ülkenin, ulusun ve ordunun adına ve yararına olmuştur. Hiçbir zaman kendi üstünlüğümü ve sivrilmemi göz önüne almamışımdır.

Ülke ve ulusun kurtuluşu ve mutluluğu için çalışmaktan başka bir amacım yoktur. Bu, bir insan için yeterli bir sevinç ve haz verir. Benimle birlikte olan arkadaşlarım, bütün vatandaşlarım da aynı amacı izlemektedirler. Kişisel ve ailevî huzur ve mutluluğun, ulusun huzur ve mutluluğuyla ayakta durduğunu, memleketin güvenlik ve dokunulmazlığıyla olası olduğunu gerçek ve ciddî bir biçimde anlamışlardır. Ben ve benimle birlikte olanlar, hedefimizin yüceliğine, yolumuzun doğruluğuna eminiz. Bunda asla kuşku ve kararsızlığımız yoktur. Ulusumuz, Türk Ulusu'nun yakın, uzak tarihine gereği kadar bilgimiz vardır, Geçmişin derslerini, bugünün ve geleceğin yaşantısı için göz önünde tutmak uyanıklığından yoksun değiliz. Yaptığımız işlerle övünmüyoruz. Yapacağımız işlerin, övünç nedeni olabileceği umuduyla avunuyoruz.

Çevresindekilere söylediği bir söz:
Beni övme sözlerini bırakınız; gelecek için neler yapacağız, onları söyleyin!

Benim tutkularım var, hem de pek büyükleri; fakat bu tutkular, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddî amaçların doyumuyla ilgili bulunmuyor. Ben bu tutkularımın gerçekleşmesini, vatanıma büyük yararları dokunacak, bana da gerektiği gibi yapılmış bir görevin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir düşüncenin başarısında arıyorum. Bütün yaşantımın ilkesi bu olmuştur. Ona çok genç yaşımda edindim ve son nefesime kadar da onu koruyacağım.

Allah bilir, yaşantımda bugüne kadar orduya yararlı bir üye olabilmekten başka vicdanî bir amaç edinmedim. Çünkü vatanın korunması, ulusun mutluluğu için her şeyden önce ordumuzun, eski Türk ordusu olduğunu dünyaya bir daha kanıtlamak gerekliliğine çoktan inanmış idim. Bu inanca ait amaçlarımın sertliği, olasıdır ki beni oldukça aşırı davranışlı göstermişti. Fakat zaman, saf ve temiz beyinlerden doğan düşünsel gerçekleri -kabulünden çekinilse dahi- uygulattırır.

Bütün görevlerin üstünde bizim de bir vicdanî görevimiz vardı; o da, herkesin sudan bir takım görevler yaptığı sırada yaşamımızı, varlığımızı bu ulusun bağrına sokarak, onlarla birlikte düşman karşısında uğraşmak olmuştur!

Ben görevimin bitmediğini, yüklendiğim sorumluluğun da yüksek ve çetin olduğunu anlıyorum. Arkadaşlar, bu görev bitmeyecektir; ben toprak olduktan sonra da sürecektir! Ben seve seve, sevine sevine bütün varlığımı bu kutsal göreve vereceğim ve onun yüksek sorumluluğunu yüklenmekle mutlu olacağım. Görevimi başarı ile sürdürebileceğim. Çünkü büyük ulusumuzun kalp ve vicdanında bana karşı sarsılmaz bir güven taşımakta olduğunu görüyorum. Bu benim için büyük güçtür, büyük yetkidir.

Biz, eğer ulus ve tarih önünde herhangi bir hata işliyorsak, bunun sorumluluğunu vicdan ve sağduyumuzda hissetmekten ve ödemekten, hiçbir zaman çekinecek insanlar değiliz.

Ulus ve ülkenin gölgesinde kazanılan rütbe ve gönencin bir önemi, bir kutsallığı vardır. Biz bunlardan, ancak yine bu aziz ulus ve ülkeye borçlu olduğumuz son bir namus görevini yapmak için ayrıldık. Ulusun kendi yaşamını kurtarmak, kendi yasal hakkını korumak için çıkardığı sese katılmak, her kendini bilen vatandaşın görevidir. Eğer bu ulus, bu memleket parçalanacak olursa genel şerefsizliğin yıkıntısı altında, şunun bunun kişisel şerefi de parça parça olur. Biz, o genel şerefi kurtarabilmek için harekete gelen ulusa ruhumuzla katıldık, katılımımıza engel olabilecek kişisel rütbeleri, mevkileri de genel şerefi kurtarmaya yönelik bir amaç uğruna hiçe saydık.

Ben, gerektiği zaman, en büyük armağanım olmak üzere Türk Ulusu'na canımı vereceğim.

Mallarını ulusa bağışlaması nedeniyle söylemiştir:
Mal ve mülk, bana ağırlık veriyor. Bunları, soylu ulusuma geri vermekle büyük gönül açıklığı duyuyorum. Varsıllıktan ne çıkar; insanın malı müllkü, kendi manevî kişiliğinde olmalıdır!

Özgürlük ve bağımsızlık benim kişiliğimdir. Ben, ulusumun ve büyük atalarımın en değerli mirasından olan bağımsızlık aşkı ile yaratılmış bir adamım! Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, özel ve resmî yaşantımın her dönemini yakından tanıyanlarca bu aşkım bilinir. Bence bir ulusta onurun, öz saygınlığın, namusun ve insanlığın yerleşmesi ve yaşaması, mutlaka o ulusun özgür ve bağımsızlığına sahip olmasına bağlıdır. Ben kişisel olarak, bu saydığım özelliklere çok önem veririm ve bu özelliklerin kendimde varlığını savunabilmek için ulusumun de aynı özellikleri taşımasını şart ve esas bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir ulusun çocuğu kalmalıyım! Bu nedenle ulusal bağımsızlık, bence bir yaşam sorunudur. Ulus ve ülkenin çıkarları gerektirdiği zaman insanlığı oluşturan uluslardan her biriyle uygarlık gereğinden olan dostluk ve siyaset ilişkilerini, büyük bir duyarlıkla değer veririm. Ancak, benim ulusumu tutsak etmek isteyen herhangi bir ulusun da bu arzusundan vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım!

Ölüme doğru en çok atılanlardan biriyim. Kurşun ve gülle yağmuru altında birçok savaşa katıldım. Hattâ ölüm bir kez, kalbimin yanından sıyırarak geçti. Kalbimin üzerinde bir saat vardı ve bu saat, mermi parçasının sertliğini kırdı.

Her zaman yineleme zorunluluğunda kalıyor ve yinelenmesini de yararlı görüyorum ki, eğer ben ulusuma herhangi bir yararlı işte bulunmuşsam, eğer ben herhangi bir girişimde ön ayak olmuşsam, bu hizmet ve girişimin temel kaynağı, saygılar ve sevgilerle bağlı olduğum, bundan sonra da saygı ve sevgiyle mutluluk ve gönencine varlığımı, yaşamımı vereceğim aziz ulusuma, sizlere dayanmaktadır. Bir ulusta güzel şeyler düşünen insanlar, olağanüstü işler yapmaya yetkin kahramanlar bulunabilir. Ama öyle kimseler yalnız başına hiçbir şey olamazlar; meğer ki bir genel duygunun dışavurumu, temsilcisi olsunlar! Ben ulusumun düşünce ve duygularını yakından tanımaktan, aziz ulusumda gördüğüm yetenek ve gereksinimi belirtmekten başka bir şey yapmadım. Onun bu yetenek ve duygularını sezip tanımakla övünüyorum. Ulusumdaki, bugünkü zaferleri doğurabilecek özelliği görmüş olmak... Bütün sevincim işte bundandır.

Arkadaşlarımız ve ulusun bütün bireyleri gibi, ulusal davamızda benim de emeğim geçmiş ise, bu çalışmada iş yapma gücü ve başarı varsa, bunu bana yüklemeyiniz. Ancak ve ancak bütün ulusun manevî kişiliğine yükleyiniz. Ben, ulusun bu yüksek, manevî kişiliği içinde bir naçiz birey olmakla mutluyum. Efendiler, ulus bütünüyle manevî bir kişi halinde ve bir birleşmiş kitle şeklinde belirdi ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı.

Ulusumla yakından ve gösterişten uzak karşılıklı görüşmenin zevkini, mutluluğunu anlatamam. Her ne zaman ulusumun karşısında kendimi görsem, her ne zaman ulusumun bireylerinden birkaçının yüzüne baksam, oradan ruh ve vicdanıma gelen ışık, benim için en değerli bir esin ve verim alevi oluyor!

30 Ağustos'ta sevk ettiğim ve yönettiğim savaş, Türk Ulusu'nun yanımda bulunduğu halde, yönettiğim ilk ve son savaştır. Bir insan kendini, ulusla birlikte hissettiği zaman, ne kadar güçlü buluyor bilir misiniz? Bunu anlatmak zordur.

Yaşamımda en büyük dayanak ve gücüm, vatandaşlarımdan gördüğüm güven ve destekdir. Bütün görevlerimde manevî, vicdanî olan en büyük kuşkum, emanetinizin saygınlığı ve kutsallığına sürekli olarak dikkat etmektir.

İçten olarak bu memleketin, bu ulusun çıkarlarına yapılacak bir iş olsun, ben onu göz önüne almayayım; bu, olası değildir. Yalnız, işin gerçekten ulusa yararı olmalı ve önerinin içten olarak yapıldığına ben inanmalıyım.

Benim için dünyada en büyük mevki ve ödül, ulusun bir bireyi olarak yaşamaktır. Eğer Cenab-ı Hak beni bunda başarılı kıldı ise, şükrederim. Bugün olduğu gibi ömrümün sonuna kadar milletin hizmetinde olmakla övüneceğim.

Şimdiye kadar ulusa yapamayacağım bir şeyin sözünü vermedim. Ben yapacağım dediğim zaman, buna inanmayanlar vardı. Buna karşın hareket ettim. Görüyorsunuz ki başardık. Benim ve benimle çalışanların güveni vardır ki, yeni hedeflerimize de başarıyla varacağız. Şimdiye kadar söylediklerimin gerçekleşmiş olması, bütün tasavvurlarımın beni yalanlamaması, ulusun ciddî ve içten olarak bana yardımcı ve destek olmasıyla olmuştur. Onun için yeni amaçlara erişmek için de bu yardım ve desteğe gereksinimim vardır; onu benden esirgemeyiniz!

Benim şan ve onurumdan sözetmek de hatadır. İyi dinleyiniz öğüdüm budur ki, içinizden herhangi bir adam çıkar, şan, onur davası güder ve benzersiz olmak isterse, başınızın belasıdır; ilk önce kafası kırılacak adam budur! Üyesi olduğum Türk Ulusu'nun şan ve onuru varsa, benim de bir bireyi olmak sıfatıyla şanım onurum vardır, asla başka değilim.

Ben sanıyorum ki, ulus bireylerinin hiç birinden fazla yüksekliğe sahip değilim. Bende fazla girişim görüldüyse bu benden değil, ulusun bileşkesinden çıkan bir girişimdir. Sizler olmasaydınız, sizlerin vicdanî eğilimleriniz bana dayanak noktası oluştumasaydı; bendeki girişimlerin hiçbiri olmazdı. Ulusa ait özellikleri yalnız bireylere bırakan anlayış, eski yönetimin sistem ve işleyiş durumundan doğuyordu. Zamanında var olan devlet ve devletlerin kuruluş biçimi, yalnızca bir bireyin çıkarlarını ve arzularını doyurmaya yönelmiş idi. Bireylerin bu arzu ve amaçlarına hizmet eden ulus, gösterilen büyüklüklerin şerefinden asla payını alamaz, ancak hata ve beceriksizlik olursa onlar ulusa yüklenirdi. Bugün bu hal yoksa, ulus kendi büyüklüğünü olduğu gibi dünyaya göstermişse, fazlalık bende değil, bugünkü yönetimin niteliğindedir. Bu biçim varoldukça, bu mevkiye çıkacak herkesin yapacağı şey bundan başka türlü olamaz.

Sizden olan bir kişiye, sizden fazla önem vermek, her şeyi ulusun bir bireyinin kişiliğinde odaklaştırmak, geçmişe, bugüne, geleceğe, bütün bu zamanlara ait bir toplumun sorunlarının aydınlatılması ve belirtilmesini, yüksek bir topluluğun tek bir kişisinden beklemek kuşkusuz ki size yaraşmaz, kuşkusuz ki gereksizdir.

Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda gerekli olmayan bir sırrı kalbimde taşımak kudretinde olmayan bir adamım. Çünkü ben, bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi her zaman halkın önünde söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni yalanlar. Ancak şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim.

Ben, ancak daha iyisini yapabildiğim şeyi bozarım; yapamayacağım şeyi de bozmam.

Ben o adamım ki ordunun ülkeyi, ulusu kesinlikle bir sonuca götürebileceği noktalarda emir veririm. Fakat bilim ve özellikle toplumsal bilim sahasına giren işlerde ben emir vermem. Bu alanda, isterim ki bana bilginler doğru yolu göstersinler. Onun için, siz kendi biliminize, kültürünüze güveniyorsanız, bana söyleyiniz. Toplumsal bilimin güzel yönlerini gösteriniz, ben izleyeyim.

Ben, yalnızca evlenmek için evlenmek istemiyorum. Vatanımızda yeni bir aile yaşamı yaratmak için önce kendim örnek olmalıyım. Kadın böyle umacı gibi kalır mı?

Yaşam kısadır. Bunu kutlama ve taçlandırma için, insanların genellikle makul gördükleri araç evliliktir. Bu genel kurala uymayanlar, pek sınırlı ve azdırlar. Bu ayrıklığı oluşturanlar da, asıl kuralın kötülüğünden değil ve ancak tersine bu güzel kurala inanmadan kendilerine izin vermeyen nedenlerin tutsağı olduklarından, belki evlenmiş olmaktan korktuklarından fazla mutsuz olanlardır. Yadsınamaz bir gerçektir ki insanlar, yaşam, kadınsız olamaz. Evli olanlar, yaşamın vazgeçilmezini elde etmiş ve bütün düşünce ve isteklerini bir iş, bir amaca yöneltmiş olur. Ancak talih, eşlerin ruh ve kalplerini iyi geçindirsin!

Yeni evlenen bir kişinin gönlü yaşam, aşk ve mutluluk duygularıyla doludur. Bu, en değerli bir zamandır. İnsanlar, yaşamında bu parlak ve sevinçli dakikaları, ölünceye kadar hep aynı şekilde duygulanarak pek önemli ve yaşamı için tarihsel bir olay olarak anar. Ben, bunu denemedim; fakat, az çok yaşamı ve insanları incelediğim için bu sonucu buldum. Yaşamın çeşitli yönlerinden birkaçını görenler, evlendikten sonra keşfedilmemiş yönlerini de ister istemez gözlemlerler. Bu gözlemleme, pek tatlı olabildiği gibi pek acı da olabilir.

Eşini mutlu edebilecek herkes evlenmelidir, çoluk-çocuk sahibi olmalıdır. Bana bakmayınız; bu konuda örnek İsmet Paşa'dır. Benim yaşantım başka türlü düzenlenmiştir. Buna karşın deneyimledim. Sonradan anladım ki bu iş benim başarabileceğim iş değilmiş...

Çocuk sevgisi insan için bir gereksinimdir. Hele yaş ilerledikçe bu gereksinim kendisini daha kuvvetle duyuruyor. Onun için de Ülkü'yü yanımdan ayırmak istemiyorum.

Çocukluk ne güzel... Çocuklar ne sevimli, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir bilir misiniz? İkiyüzlülük bilmemeleri, bütün istek ve duygularını, içlerinden geldiği gibi açıklamaları...

Çoğu ailelerde öteden beri çok kötü bir alışkanlık var; çocuklarını söyletmez ve dinlemezler. Zavallılar söze karışınca "Sen büyüklerin konuşmasına karışma!" der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket! Halbuki tam tersine, çocukları serbestçe konuşmaya, düşündüklerini, duyduklarını olduğu gibi anlatmaya özendirmelidir; böylece hem hatalarını düzeltmeye olanak bulunur, hem de ileride yalancı ve ikiyüzlü olmalarının önüne geçilmiş olur. Kısacası çocuklarımızı artık, düşüncelerini hiç çekinmeden açıkça anlatmaya, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının içten düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışmalıdır. Bence bunlar, çocuk eğitiminde, ana kucağından en yüksek eğitim ocaklarına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemli noktalardır. Ancak bu yolladır ki, çocuklarımız memlekete yararlı birer vatandaş ve eksiksiz birer insan olurlar.

Bursa'da kendisini karşılayan çocuklara söylemiştir:
Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Ülkeyi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!

Bir alay karargâhının temel atma töreni esnasında bir koyunun temel için açılan çukura doğru, yere yatırılıp boğazından kesilmek üzere olduğunu gördüğü zaman, İran Şahı Rıza Pehlevi ile aralarında geçen konuşma:
Atatürk - Ben kana bakamam! Bir tavuğun dahi boğazlandığını görmeye katlanma gücüm yoktur.
Şahinşah - Ya bu kadar çok bulunduğunuz büyük ve kanlı savaş alanları...
Atatürk - Ha, o başka konudur; öyle yerlerde cesetlerin üzerinden atlayarak yürürüm. O bambaşka bir iştir. Birçok zaferler kazandım. Ancak, bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir üzüntü duyuyorum.

Ben, savaşlarda bile düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.

Ben başkalarının yaptığı ilkelere değil, ancak kendi ilkelerime uyarım.

Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.

Hiçbir zaman kişisel gücenikliklerimi, bir takım olumsuz girişimlerle doyuma kalkmak sıradanlığına yeltenmem.

Benim müstesna olduğuma dair bir kanım yoktur.

Beni ulusum nereye isterse oraya gömsün; fakat, benim anılarımın yaşayacağı yer Çankaya olacaktır.

Ben ölürsem soylu ulusumuzun birlikte yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat!

24 Temmuz 1922 aksamı Konya'da General Townshend onuruna verdikleri ziyafette, yemeğin sonlarına doğru elindeki mercan tespihi General'e uzatarak söyledikleri:
Biz Türklerde bir gelenek vardır. Konuklarımıza ne olursa olsun bir armağan veririz. Ben soylu bir ulusun alçakgönüllü bir Başkomutanıyım. Size ancak bu tespihi verebiliyorum.
Ve sofradan kalkılacağına yakın da kolundaki saati çıkararak General'e söyledikleri:
Bu saati bana Anafartalar'da bir Türk askeri, ölen bir İngiliz subayının kolundan çıkardığını söyleyerek, getirdi. Saatin arkasında subayın künyesi yazılıdır. Bu subayın ailesini arattımsa da bulamadım. İngiltere'ye döndüğünüzde ailesini bulur ve saati verirseniz, çok mutlu olurum.

Uluslararası Mark Twain Derneği tarafindan "Türk Ulusu'na neşe içinde yaşama yolunu açtığı ve rehberlik ettiği" gerekçesiyle kendisine madalya verilmesi üzerine söyledikleri:
Yaşamımda işittiğim en büyük kompliman, budur. Benim insan tarafımı övüyorlar!

Bir sohbet sırasında Fransız Büyükelçisi'ne söylemiştir:
Ekselans, Paris'i çok görmek istiyorum; ama büyük törenlerle karşılanacağım Paris'i değil! Ben Paris'e, dünyanın bu güzel kentine, operalarını, tiyatrolarını, revülerini, zarif kadınlarını bir daha görmek için gitmek isterim. Dedim ya, gençlik anılarını tazelemek için... Böyle olunca da "kendini tanıtmayarak" belli olmadan gitmek isterim; yoksa törenlerle karşılanmak için değil!

İçten dostlarımız, sevdikleri tarafından bir işkenceye mahkumdurlar ve bu işkence de sevdiklerinin dertlerini dinlemektir.

Düşmanları için söylemiştir:
Ben onları bağışlarım, çünkü kalbim vardır; onlar beni bağışlamazlar, çünkü kalpsizdirler.

Mutlu olup olmadığı sorusuna verdiği yanıt:
Evet, çünkü başardım!


Kaynak
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen Deli Haydar » Sal Mar 02, 2010 15:37

Vatan ve ulusun kutsal değerlerini kurtarma ve koruma konusunda, son sözü söyleyecek ve bunun hükmünü uygulayacak güç, bütün vatanda bir elektrik ağı haline gelmiş olan; ulusal hareketin kahramanlık ruhudur.

Ulusun bireyleri, yalnız düşmanın karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes, silahla vuruşan savaşçı gibi kendini görevli hissederek, bütün varlığını mücadeleye verecektir.

Benim havarilerim yoktur. Ülke ve ulusa kimler hizmet eder ve hizmete gücü ve uygunluğu olduğunu gösterirse, havariler onlardır.

Kendiniz için değil, bağlı olduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmalarımın en yükseği budur.

Bir ulusun evlatlarının özverileri, kahramanlıkları için ölçü bulunamaz.

Bir ulusun ruhu ele geçirilmedikçe, bir ulusun çalışma yapabilme gücü kırılmadıkça, o ulusa egemen olmanın olanağı yoktur.

Bence bir ulusta onurun, namusun ve insanlığın varlığı ve kalıcılığı, mutlaka o ulusun özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla olasıdır.

Bir ulusun başarısı, mutlaka bütün ulusal güçlerin bir yöne yöneltmesiyle olasıdır.

Ülke, ulus hizmetlerinde önder olmak isteyenlerin esin kaynağı, ulusun gerçek duyguları ve istekleridir. Bizim söz edilmeye değer bir hareketimiz varsa, o da ulusun duygu ve eğilimlerinin varlığına deyinmeye çalışmaktır. Her türlü başarı gizinin, her çeşit güç ve erkin gerçek kaynağının ulusun kendisi olduğuna inancımız tamdır.

En iyi kişi, kendinden çok, bağlı olduğu toplumu düşünen, kendini onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına adayan insandır.

Bizim bakış açımız -ki halkçılıktır- gücün, erkin, egemenliğin halkın elinde bulundurulmasıdır. Yine kuşku yok ki bu, dünyanın en güçlü bir temel ilkesidir.

Ulusa hizmet etmek için en doğru yöntem, her türlü yapmacık gösterişten vazgeçip, ancak ulusun yanında bulunmakla, manevi ödülü maddi ödüle yeğlemektir.

Gerçek zafer, savaş alanlarında başarılı olmak değil, asıl zafer, başarıların kaynaklarını güçlendirmek, ulusu yükseltmektir.

Bütün çoşkunluğu, ilerlemeyi, gücü ulusal cihandan aldıkça, bütün başlayacağımız işlerde ulusun sağlam duygularını önder kabul ettikçe, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da ulusu doğru amaçlara ulaştıracağımıza inancımız sağlamdır.

Büyük tehlikeler önünde uyanan ulusların ne kadar direşen oldukları tarihen kanıtlıdır.

Ulusal işler, ulusal istenç, yalnız bir kişinin düşüncesinden değil, ulusun tüm bireylerinin isteklerinin, amaçlarının bileşkesinden oluşmaktadır.

Gerçekten ulusun bağrında özgür bir birey olmak kadar dünyada mutluluk yoktur.

Her ne biçimde olursa olsun, hizmet edenler ulustan büyük ödüller beklerse doğru bir harekette bulunmuş olmaz.

Her şey açık söylendiği zaman halkın bilinci etkin olacak, iyi şeyleri yapacak ve ulusun zararına olan şeyleri tersleyerek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir.

Her türlü başarının, her türlü gücün, kudretin gerçek kaynağının ulusun kendisi olduğuna inancım tamdır.

Herhangi kimse bir ulusu devrime sürükleyebilir, ancak devrimi ulusun hedefine yöneltme ve ulaştırma ancak bütün ulusun ilgi ve inancının sağlanması ile olasıdır.

Ülkeyi gezmeli, ulusu tanımalı, eksiği nedir görüp göstermeli, ulusu sevmek böyle olur. Yoksa lafla muhabbet yarar getirmez.

Ulus işlerinde meşruiyet, ancak ulusal kararlara dayanarak, ulusun genel eğilimine tercümanlık ile sağlanır.

Vatanın savunmasına ait eylemsel görevlerden daha önemli ve yüce bir görev olamaz.

"Öldüreceğiz" diyenlere karşı "ölmeyeceğiz" diye savaşa girebiliriz. Ama ulusal yaşantı tehlikede olmadıkça savaş bir cinayettir.

Bir bedenin parmağının ucundaki acıdan, diğer bütün rahatsız olur.

Eğer vatan denilen şey, kupkuru dağlardan, taşlardan, ekilmemiş alanlardan, çıplak ovalardan, kentler ve köylerden oluşsaydı, onun zindandan hiçbir ayrımı olmazdı.

Bir ulus, varlığını ve geleceğini sağlamak için tasarımı olanaklı olan girişim ve özveriyi yaptıktan sonra başarılı olur. Ya başarılı olmazsa demek, o ulusun öldüğü yargısına varmaktır. Ulus var oldukça başarısızlık düşünülemez!

Bir ulus, bir ülke için kurtuluş, esenlik ve başarı istiyorsak, bunu yalnız bir kişiden hiçbir zaman beklememeliyiz!


Kaynak:
Kılınç, Selman (der.), Atatürk'ten İnsanlığa Yol Gösteren Sözler, İstanbul: Truva Yayınları, 2005.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen Deli Haydar » Cum Mar 12, 2010 17:23

Herkesin vicdanı kendi polisidir; ancak polis vicdanı olmayanların karşısındadır.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen kemalist58 » Cmt Mar 13, 2010 6:08

[mod="Kural Anımsatıcı"]21. Çokluortam dosyalarının (görüntü, ses veyahut resim dosyaları gibi) sunulduğu bölümlerin ve sohbet bölümünün dışında kalan bölümlerde; konu içeriğinden dolayı konuyu açan üyeye, "teşekkür etmek" ve benzeri kutlama iletileri göndermek uygunsuz ve gereksizdir. Bu kurala uymayan üyeler uyarılır.[/mod]
TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ
AHMET TURAN ÖZTÜRK/
Kullanıcı küçük betizi
kemalist58
Üye
Üye
 
İletiler: 37
Kayıt: Sal Kas 24, 2009 8:51
Konum: sivas

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen Deli Haydar » Cmt Haz 12, 2010 20:36

Bugün aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki:

Ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Ulusu'nun büyük ulus olduğunu, bütün uygar dünya az zamanda bir kez daha tanıyacaktır.

Asla kuşkum yoktur ki, Türklük'ün unutulmuş büyük uygar özelliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonraki gelişimi ile, geleceğin yüksek uygarlık ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen Deli Haydar » Prş Tem 01, 2010 13:10

En güzel coğrafi konumda ve üç yanı denizlerle çevrili olan Türkiye: uranı, ticareti ve sporu ile en ileri denizci ulus yetiştirme yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmayı bilmeliyiz.

Denizciliği Türk’ün ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.




Ülkenin gemiliklerini, gemi barınaklarını, gemicik işletim haklarını mavi boncuk dağıtır gibi, el-aleme dağıtanların bayramı kutlu olsun.

Ram yazdı:Dipçe: Bayramın adı Sabotaj olarak değiştirilsin, çok daha uygundur.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Atatürk diyor ki:

İletigönderen atakurtul » Prş Şub 24, 2011 20:14

Denizciliğin ne kadar önemli olduğu şu libya olayları olduğu göstermiştir
Kullanıcı küçük betizi
atakurtul
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Prş Şub 24, 2011 19:48


Şu dizine dön: Mustafa Kemâl ATATÜRK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x