
Amaç da belki buydu; devletin en tepesini kilitleyip işin içinden çıkılmaz hale getirmek. Şüpheleri artırmak, şaibeleri güçlendirmek ve herkesin konuyu kendi açısından sömürebileceği bir ortam yaratmak.
Açıkçası siyasete müdahale planı adı verilen konuyu tartışmak, üzerinde fikir yürümek bile tehlikeli artık. Can güvenliği açısından kastetmiyorum, konu öyle bir noktaya geldi ki, yanlış yapmak, farklı sonuçlara varıp sonra bunun altında ezilmek hepimizin ortak kaderi olabilir.
Ancak şurası gerçek ki, bu olay AKPnin şimdilik çok işine gelmiş görünüyor. Başbakan sorumlu devlet adamı görünümüyle devletin en tepesindeki bir çatışmayı önlemeye çalışıyor gözükse de ortaya atılan belgenin kesinlikle doğru olduğuna inandığını da saklamıyor.
Genelkurmay Başkanı bu belgenin sahte olduğunu söylese de Başbakan bu konuda ikna olmuyor. Başbakan elbette Genelkurmayı suçlamayacaktır ama zihinlerde Ordu içinde bir cunta var şüphesi de oluşturulmuş durumda artık.
Kısacası, siyasete müdahale planı adı verilen belgenin tümüyle düzmece olduğu ortaya çıksa bile AKP ve yandaşları bunu hep inkâr edecek, kamuoyundaki şüphenin hep diri kalmasını sağlamaya çalışacaktır.
AKP ve yandaşları şunu biliyor ki, bu zihniyetin temel gıda maddelerinden biri mağduru oynamak ve darbe tehlikesini hep gündemde tutmak.
Sonuçta ne olursa olsun bu belge ya da benzeri olaylarda asıl yıpranan taraf Silahlı Kuvvetler olacaktır. Silahlı Kuvvetler üzerine yapıştırılan her fırsatta siyasete müdahale eder, demokrasi dışı yollarla seçilmiş iktidarları devirir imajı daha da güçlü hale getirilecektir.
Silahlı Kuvvetlerin bu kadar yıpratılmasının en son aşaması ise Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve ilkelerinin tamamen ortadan kaldırılması için ortamın hazır hale gelmesidir.
*****
İNANILMAZ İDDİA
Bu köşede daha önce de değinmiştim. Konu şuydu: Meriç Tumluer adlı vatandaşımız çok uzun yıllardan bu yana Atatürkün gizli bir vasiyeti olduğunu, bunun ölümünden 50 yıl sonra açıklanmasını istediğini ileri sürerek Bu vasiyet neden açıklanmıyor? diye soruyor.
12 Eylülden bugüne kadar her dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Genelkurmay Başkanlarına yazılı başvuran Tumluer hiçbir cevap alamamaktan yakınıyor.
Tumluer geçtiğimiz aylarda da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuştu bu konuda.
Ancak Meriç Tumluer bana göre en önemli atağını dün gerçekleştirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğa mektup yazan Tumluer İktidar Atatürkün gizli vasiyetini açıklama konusunu bir şantaj aracı olarak kullanıyor diyor.
Tumluere göre, ünlü Dolmabahçe gizli görüşmesinde Erdoğan Büyükanıta bu gizli vasiyetin açıklanmamamış olmasının suç olduğunu söyledi, Büyükanıt da bu yüzden suspus oldu.
Bu tabii çok ilginç bir iddia. Ancak Meriç Tumluerin mektubu faksla Genelkurmay Başkanına ulaştı, mektup kayda alındı. İddia bile olsa en azından üzerinde durulması gerekiyor.
Bakalım Tumluer bu kez bir cevap alabilecek mi?
[img]http://foto.gazetevatan.com/images/vatanLogo_yeni.jpg[/img]