‘Atatürk’ün Yeniden Yorumlanması’ Meselesi / Erol MANİSALI

‘Atatürk’ün Yeniden Yorumlanması’ Meselesi / Erol MANİSALI

İletigönderen Türk-Kan » Pzt Kas 02, 2009 6:39

‘Atatürk’ün Yeniden Yorumlanması’ Meselesi...

Batılı Türkiye ve bölge uzmanlarının 1990 sonrasında ilgilendikleri önemli konulardan birisi, “Atatürkçülüğün (Kemalizmin) yeniden yorumlanması” meselesi oldu ve olmaya da devam ediyor. Son 20 yılda Amerikalı, İngiliz ve Alman araştırmacı ve akademisyenlerin konuya eğildiklerini görüyoruz.

    - Geleneksel (klasik) Atatürkçülükten, Lozan’dan ve Cumhuriyet’ten “şikâyeti olanlar var”. 1990 sonrasının yeni küresel yapılanmasına Türkiye’nin uydurulması için, onlara göre Atatürkçülüğün yeniden yorumlanması gerekiyor.

    - Türkiye’nin “yeniden yapılandırılması” ile Atatürkçülüğün yeniden yorumlanması arasında bağlar kuruluyor. ABD bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş Graham Fuller, Yeni Türkiye Cumhuriyeti kitabında bu yorumun ayrıntılarına giriyor.

German Oriental Institute’un yöneticisi ve Türkiye uzmanı Dr. Udo Steinbach, “çok daha kapsamlı ve çarpıcı” yorumlar getiriyor. Bu konudaki ilk görüşlerini Uluslararası Girne Konferansları’nda ortaya koymaya başlamıştı (*). 1998’de Antalya’da 13. Türk-Alman Gazeteciler Sempozyumu’nda da Atatürkçülüğü ve Cumhuriyetin kuruluşunu kendine göre yorumluyordu (**).

Çok uzun yıllardan beri tanıdığım dostum Dr. Andrew Mango ise son 10 yıldır verdiği konferanslarda, yeniden yorumlama meselesini gündeme getirdi. Atatürk’le ilgili olarak yazdığı İngilizce ve Türkçe kitaplara yeni bölümler ekleyerek yeni görüşler ortaya koydu. Bunlar sadece bazı örnekler.

Acaba neden…

Avrupalı ve Amerikalı Türkologlar ve Oryantalistler acaba neden Atatürk’ün yeniden yorumlanmasına ve “güncelleştirilmesine” çalışıyorlar?

1) Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, “Türkiye’nin odak noktasında yer aldığı” Balkanlar, Doğu Akdeniz, Kafkasya ve Körfez dörtgeninde “yeni düzenlemeler” yapılıyor. Sınır ve rejim değişiklikleri öngörülüyor.

2) Türkiye bu yeni yapılanmada gerekli olan potansiyeli Batı açısından, elinde bulunduran bölgenin tek ülkesi konumunda.

    - NATO’nun üyesi, AB ile özel bağları var; “onun yavaş yavaş denetimi altına sokuluyor”.

    - Sosyopolitik yapısı ve kültürel dokusu ile, “Batı’ya en yakın bölge ülkesi” olarak görülüyor.

    - Dışa tamamen açık iktisadi yapısı, liberal demokrasisi ve ölçeği, ABD ve AB’nin gözünde onu, “rakipsiz bir konuma getiriyor”.

    - Üstelik ılımlı bir İslam ülkesi özelliğini taşıyor.

Nasıl bir Türkiye?

Bölge yeniden yapılandırılırken “Nasıl bir Türkiye” sorusunun ve sorununun yanıtı aranıyor.

    - ABD ve AB, yeniden yapılanmada İslami ağırlıklı bir Türkiye’ye kuşku ile bakıyorlar; kendileri açısından kontrol edilemeyecek riskler taşıyor.Türkiye’nin Batı yaşam tarzından ve değerlerinden fazla uzaklaşmasını istemiyorlar.

    - Öte yandan, Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, “katılımcı demokrasinin” gelişebileceği bir yeniden yapılanma da işlerine hiç mi hiç gelmiyor.

    - Liberal ekonomi ve liberal demokrasi zemini üzerine oturtulmuş Batılı ve “Batıcı” bir Atatürkçülük tanımı, günün koşullarına, onlar adına uygun düşüyor.

Eksik kalan kısmın ise “Ilımlı İslam” ile telafi edilebileceğini düşünüyorlar.

3) Ancak bu arada, Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk’ün Kürtlerle kimi açıklama ve yazışmaları kullanılarak “yeni açılımların yeni Atatürkçülük ile bütünleştirilmesine çalışılıyor”.

Batılı Türkologlar “Nasıl bir Türkiye” sorununa yanıt ararken “Hangi Atatürk” sorusunun da yanıtlarını kendileri verme çabası içindeler. Kısacası, öngörülen yeniden yapılanmalara uygun bir Atatürk yaratmak istiyorlar. Soğuk Savaş sonrasında yoğunlaşan yeni Atatürkçülük arayışlarının gerisinde, bölgenin yeniden yapılandırılması var.


(*) Dr. Udo Steinbach’ın açıklamaları, Hayatım Avrupa, II. cilt, Cumhuriyet Yay., 2009, s. 59.

(**) “100 Yılın Hesabı”, Müyesser Yıldız, Bilgeoğuz Yay., 2009, s. 407.


http://www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali


Erol MANİSALI, CUMHURİYET, 2 Kasım 2009
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: ‘Atatürk’ün Yeniden Yorumlanması’ Meselesi / Erol MANİSALI

İletigönderen sessiz sedasız » Pzt Kas 02, 2009 6:56

rapor üzerine rapor açıklanıyor,analizler, planlar yapılıyor, telkinlerde bulunuluyor, milli sınırlarımızın ihlal edildiği haritalar ardı ardına piyasaya sürülüyor...aslında bizde bizim üzerimizde bu oyunları oynamaya kalkan devletlerin içinde bulunan etnik köken yoğunluklarına göre sınırları değiştirilmiş haritalar yapıp feysbuk'ta dağıtsak mı :?: bünyelerinde barındırdıkları milletlere özgürlük çağrıları yapıp, devletlerini düşünce/ifade özgürlüğüne çağıran bildiriler yapıp o topraklarda ki farklı gruplara fakslasak mı :?: heralde iki günde intihar haberlerimiz çıkar gazetelere ama kıllık değil mi ? :)
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: ‘Atatürk’ün Yeniden Yorumlanması’ Meselesi / Erol MANİSALI

İletigönderen bezgin » Sal Kas 03, 2009 10:49

Atatürk'ün yeniden yorumlanmasi demek, devrimin dönüstürülmesini, para pazarcilarinin cikarlarina uygun devrimin yaratilmasini istemektir ki CHP uzun yillardir zaten bunu basariyla yerine getiriyor, Baykal'a sorsunlar.

Türk Devrimi'nin, yeni vahsi düzeni nasil yorumladigi üzerinde düsünen ve yorumlayan insan sayisi, sivil soytarilar (SS) kadar olmadikca, insanimiz icin gercek bir kurtulus umudu göremiyorum.

Sivil soytarilar (SS), Atatürk'ü yorumluyor, ben devrim asamalarini. Arada böyle bir fark olmak zorunda.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x