Atatürk ve Komünizm

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

Atatürk ve Komünizm

İletigönderen Urumchi » Prş Nis 09, 2009 20:37

Atatürk ve Komünizm

Milli Mücadeleyi Türkün bağımsızlık inanç ve aşkından aldığı güçle başlatan Mustafa Kemal, Sovyetler Birliği'ni ve onun dayandığı komünist ideolojiyi yakından tanıyordu. Bir Türk milliyetçisi olarak elbetteki milletini de çok yakından tanıyor ve seviyordu. Kurtuluş savaşı döneminde Sovyetler'e sadece taktik açılardan yaklaşmıştı. Hem düşman sayısını azaltmak hem de Sovyetler'in batı karşıtlığından faydalanarak milli mücadele için ihtiyaç duyulan savaş araç ve gereçlerini temin etmek için içerde ve dışarda Sovyetler'i memmun edecek bir takım girişimlerde bulunan Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaş'ından sonra gerekli komünist temizliğini yapmaktan asla çekinmemiştir. Bir çok yerli komünistin maceralı hayatı Karadeniz'in soğuk sularında son bulmuştur. Mustafa Kemal'in bizzat kendisinin kurdurtup başkanlığını yaptığı Türkiye Komünist Partisi, sinekleri saklandıkları yerden çıkarıp bir araya toplayan kase içindeki reçel görevini görmüştür. Yer altından çıkarılan komünistler bir araya toplatılmış zamanı gelince de Atatürk'ün emriyle ortadan kaldırılmıştır.

Türk aleminin en büyük düşmanı ilan eden ve görüldüğü yerde ezilmesi emrini veren Mustafa Kemal, komünizm konusunda şunları söylemektedir:

" Biz memleket ve milletimizin mevcudiyetini ve bağımsızlığını kurtarmak için karar verdiğimiz zaman kendi görüşlerimize tabi bulunuyorduk ve kendi kuvvetimize dayanıyorduk. Hiçbir kimseden ders almadık , hiç kimsenin kandırıcı vaatlerine aldanarak işe girişmedik.

Bizim görüşlerimiz, bizim prensiplerimiz cümle malumdur ki, bolşevik ( komünist) prensipleri değildir. Ve bolşevik prensiplerini milletimize kabul ettirmek için de şimdiye kadar hiç düşünmedik ve teşebbüste bulunmadık.Bizim inanışımıza göre, milletimizin hayatının temini ve yükselmesi kendi hazım kabiliyetiyle mütenasip olan görüşlerdir." (6)

Komünizm yutturmacasının adeta röntgenini çeken Mustafa Kemal, bu sapık ideolojinin belli bir azınlığın diktatörlüğünden başka şey olmadığını, kendi el yazısıyla yazmış olduğu " Demokrasi'ye muhalif asri cereyanlar" yazısında şunları ifade ediyor:

" Bolşevik nazariyesinin, Rusya'da tatbik olunmuş şekline bakalım; Bütün rus milleti içinden amele, deniz ve kara kuvvetlerinden ibaret bir azınlık ekonomik esaslara dayalı komünist partisi namı altında birleşerek, diktatörlük meydana getirmişlerdi , gayelerinde milli değildirler. Şahsi hürriyet ve eşitlik tanımazlar. Halk egemenliğine riayetleri sadece bir propagandadır.

Halbuki hükümet kurmaktan gaye, evvela ferdi hürriyetin teminidir. Bolşevik tarzı hükümetinde diktatörlük özelliği görülmektedir. Bir toplumu, bir kısım insanların görüşlerinin zorla esiri ve zebunu yaşatmak şekline, tabii ve makul bir hükümet sistemi gözüyle bakılamaz . " (7)

Komünizmin toplumsal bir mesele olduğunu ve toplumun milli ve dini yanıyla uzlaşamayacağını çok iyi bilen Mustafa Kemal bu konudaki görüşlerini Hakimiyeti Milliye muhabirine verdiği demeçte şöyle açıklıyor:

" Komünizm toplumsal bir mesele Memleketimizin hali memleketimizin toplum şartları, dini ve milli ananelerinin kuvveti Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini doğrular bir mahiyettedir. Son zamanlarda memleketimizde komünizm esasları üzerine teşekkül eden partiler de bu hakikati tecrübeyle kavrayarak faaliyetlerini durdurma lüzumuna kani olmuşlardır. Hatta bizzat Rusların düşünürleri dahi bizim için bu hakikatin meydana çıkmasına boyun eğmiş bulunuyorlar." (

Bu demeçten bir yıl sonra 1922 yılında Petit Paris dergisi muhabirine Bursa'da verdiği bir demeçte kesin kararını ve kararlılığını ortaya koyan Atatürk şöyle söylüyordu:

" Biz ne Bolşevikiz ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyet perver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümettir. Ve dilimizde bu hükümet "Halk Hükümeti" diye anılır." (9)
1935 yılında Glady Baker'e verdiği demeçte de bu kanaatini ortaya koyarken de şunları ifade ediyordu:

" Türkiye'de bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk hükümetinin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet vermek, askerlerimize olduğu kadar, sivil halkımıza da iyi bakmaktır." (10)

Azgınlıklarını ve bozgunculuklarını belli bir seviyeye çıkarmaya başlayan komünistleri gerektiği gibi cezalandıran Atatürk bu konudaki kararlılığını 5.8.1929 gecesi Eskişehir Garında Sakarya Gazetesi başmuhabirine verdiği bir demeçte şöyle gösteriyordu

" Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkumdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhinde çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara müsamaha edecek bir topluluk değildir.

O şimdiye kadar olduğu gibi doğru yolu görür. Onu yolundan saptırmak isteyenler ezilmeğe, kahredilmeğe mahkumdur. Bu hususta köylü, işçi ve bilhassa kahraman ordumuz candan beraberdir. Bunda kimsenin şüphesi olmasın." (11)

1935 yılında, Rus ihtilalinin yıl dönümünden bir kaç gün önce uzun bir konuşma yapan Stalin, gizli niyetini açığa vuracak bir taşkınlık göstermiş, Türkiye, İran ve yakın ve uzak doğu memleketlerini "Rus Bölgesi" diye adlandırmıştı. Moskova'daki Türk Büyükelçisi'nin durumu derhal Atatürk'e bildirmesi üzerine, Ankara'daki Sovyet Rusya Büyükelçisi Karahan'a Atatürk şu ibretli sözleri söyledi:

" Moskova'daki o herife, halinin midir Stalin midir, ne Allah'ın belası ise, o herife söyleyin, biz Türkler asırlarca Rusya'nın göbeğinde rakı içmiş bir milletiz. Gerekirse gene de içmesini biliriz."

Atatürk sadece komünizme değil aynı zamanda bizi özümüzden uzaklaştıracak her türlü kültür ve medeniyet kaymalarına, yabancıların Türk milletini bozguncu boyalarıyla kirletmelerine de şiddetle karşıydı.

29 Ekim 1930'da Ankara Türk Ocağı'nda Cumhuriyetin ilanı yıldönümü balosunda Amerikalı gazeteci Missi Ring'e çağdaş atılımlar yanında Türk milletinin kendine, öz varlığına, milli kültürüne dönüş ve milli benliğini tanıyış konularında söylediği sözler çok dikkat çekicidir:

" Türkiye bir maymun değildir. Hiç bir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne Batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir." Bu sözler onun 1921 yılındaki sözleriyle aynı yakınlıktadır. " Biz Türküz, tam manasıyla Türküz. İşte o kadar. Bize iyi müslüman olmak kafidir. Asya için ve Avrupa için bizim kanunumuz aynıdır. Dostlara sahip bulunmak, istiklalimizi muhafaza etmek, herşeyi Türk cephesinde mütaala etmek."

Ataturk'un Komunizm ile ilgili onemli sozleri
Ama bilmedikleri bir şey var! Güneşin neden bu kadar parlak olduğunu hâlâ bilemiyor bilim adamları! Rüzgarın meteorolojinin konusu olduğunu sanıyor bu adamlar, rüzgarın Tanrı'nın soluğu nefesi olduğunu unutmuş, bu adamlar! O kaskatı, sert, çelik silahlarıyla, hala iyilikten, adaletten bahseden Allah'ın çocuklarını ve Allah'ı öldürmeye yemin etmişler! Yer, gök, doğu, batı, uygarlıkları, bilim adamları... Görecekler, ilahiler mi deliyor bu gök kubbeleri, atom bombaları mı?
Kullanıcı küçük betizi
Urumchi
Üye
Üye
 
İletiler: 259
Kayıt: Çrş Şub 25, 2009 17:46

İletigönderen Urumchi » Prş Nis 09, 2009 20:39

Türkiye bir maymun değildir. Hiç bir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne Batılılaşacaktır. O sadece özleşecektir." Bu sözler onun 1921 yılındaki sözleriyle aynı yakınlıktadır. " Biz Türküz, tam manasıyla Türküz. İşte o kadar. Bize iyi müslüman olmak kafidir. Asya için ve Avrupa için bizim kanunumuz aynıdır. Dostlara sahip bulunmak, istiklalimizi muhafaza etmek, herşeyi Türk cephesinde mütaala etmek."

olay budur gerisi teferruat !!!!
Ama bilmedikleri bir şey var! Güneşin neden bu kadar parlak olduğunu hâlâ bilemiyor bilim adamları! Rüzgarın meteorolojinin konusu olduğunu sanıyor bu adamlar, rüzgarın Tanrı'nın soluğu nefesi olduğunu unutmuş, bu adamlar! O kaskatı, sert, çelik silahlarıyla, hala iyilikten, adaletten bahseden Allah'ın çocuklarını ve Allah'ı öldürmeye yemin etmişler! Yer, gök, doğu, batı, uygarlıkları, bilim adamları... Görecekler, ilahiler mi deliyor bu gök kubbeleri, atom bombaları mı?
Kullanıcı küçük betizi
Urumchi
Üye
Üye
 
İletiler: 259
Kayıt: Çrş Şub 25, 2009 17:46

İletigönderen Türk-Kan » Cum Nis 10, 2009 0:24

Kaynak uygunsuzdur/yetersizdir.
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x