Atatürk ve Teşkilatçılık / Tugay ŞEN

Kitapları bu bölümde tanıtabilirsiniz.

Atatürk ve Teşkilatçılık / Tugay ŞEN

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 07, 2013 5:01

Atatürk ve Teşkilatçılık

Bu kitapta, yakın tarihsel süreç ve Atatürk'ün bugüne kadar işlenmemiş teşkilatçılığı / particiliği incelenmiş ve günümüze ışık tutan sonuçlar çıkarılmıştır.

Atatürkün hayatı, teşkilat hayatıdır. "Hürriyet" için, ilk gizli teşkilatını kurdu.

İstibdata karşı Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu.

Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşını kazanmak için Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyetini kurdu.

Devrimi devamlı kılmak, Cumhuriyeti korumak için Cumhuriyet Halk Partisini kurdu.


Ve ölmeden önce her şeyini partisine bağışladı.


İşte Atatürkten teşkilat dersleri:

Halkı kimin, nerede örgütleyeceğinin doğru tespiti

Benmerkezciliğin reddi

Atatürk devrimcisi olmak, teşkilatlı olmaktır

Günümüz aydınının açmazı: Teşkilatsızlık

Partisiz Atatürkçülük olur mu?



Tugay Şen


Kaynak Yayınları

Araştırma-Tarih
2013



dr.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Atatürk ve Teşkilatçılık / Tugay ŞEN

İletigönderen Başkomutan » Cum Haz 07, 2013 5:01

- Mustafa Kemal ve arkadaşları Ankara’da Millet Meclisinin toplanması için çalışma yaparlarken İstanbul’dan katılanların Ankara ile ilgili “Biraz boşluk ve çöl hissi veriyor” sözlerine Mustafa Kemal şu şekilde karşılık verir :

“ Öyle görünür. Bu büyük işin zevki de zaten buradadır.

Bir çölden bir hayat çıkarmak. Bu çöküntüden bir teşkilat yaratmak lazımdır. Mamafih sen ortadaki boşluğa bakma. Boş görülen o saha doludur. Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır. O millettir... O Türk milletidir... Eksik olan şey teşkilattır. İşte şimdi onun üzerindeyiz..”


NEDEN Mİ TEK ADAMDI?
Osman Diyadin 10 Kasım

Tarihteki büyük liderlerin en belirgin özelliklerinden en önemlisi ileri görüşlü olmalarıdır.Bu özellik Mustafa Kemal’in temel niteliklerinden biridir.

1.Dünya savaşının kaybedildiği ,Osmanlı’nın çöktüğü ve Anadolu’nun çaresizlik içinde parçalanmaya başladığı günlerde O, işgalci güçlerin geçmişteki çıkar çatışmalarının ve gelecekteki beklentilerini çok iyi analiz etmiştir.

Bu sömürgeci güçlere karşı oluşturulacak bir büyük direnişin başarıya ulaşacağını önceden görmüş ona göre kurtuluş mücadelesinin fitilini ateşlemiştir..
Bakın aşağıdaki anıyı Sadi BORAK’a anlatan Refii Cevat (ULUNAY), Milli Mücadele boyunca Anadolu Hareketi’ne muhalif olan ALEMDAR gazetesinde gazetecilik yapmış ve Milli Mücadele boyunca bu hareketi baltalayıcı, kışkırtıcı yayınlar yapmış...

Bu nedenle 150’likler listesi ile yurt dışına sürgün edilmiş ve daha sonra ilan edilen genel aftan yararlanarak yurda dönebilmiştir.

Mustafa Kemal’in düşmanı olan bu gazeteci bile tarihsel olayları saptırmamış ve olduğu gibi naklederek O’nun büyüklüğünü kabul ederken şaşkınlığını dile getirmiştir.Aşağıdaki anıda Atatürk’ün Anadolu insanı hakkındaki görüşleri ve Samsun’a çıkmadan çok önce Anadolu’nun kurtuluşu için yapmış olduğu plan açıkça görülmektedir.

Mustafa Kemal’in bir ulusu nasıl uyandırdığının en güzel yanıt Refii Cevat (ULUNAY)’ın aşağıda yer alan anısıdır.

***

4 Şubat 1919 tarihinde Alemdar gazetesinin yazarlarından Refii Cevat (ULUNAY) M. Kemal Paşa ile Şişli’deki evinde bir görüşme yapar.

Refii Cevat bu görüşmeyi şöyle aktarır. :

“Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki:

- Biraz daha oturunuz lütfen.

Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda

- Soracağınız sorular bitti mi?

- Bitti Paşam.

- Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? Diye bir soru sormanızı beklerdim.

- Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım.

- Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla.

- Zatıalinizi dinliyorum Paşa hazretleri.

- Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkansız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bu gün herhangi bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir.

“Heyecanlanmıştım. I. Dünya Savaşı süresince gücümüzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak halleri yoktu.

- Nasıl olur Paşam! Diye yerimden fırladım. Paşa sakindi :

- Aklınızdan geçenleri tahmin ediyorum, dedi; doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de içyüzleri var.

-Nasıl Paşam.

-Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki, savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya’nın da başı dertte. onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu’da başlayacak bir milli direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır.

- Paşam, milli direniş, Güzel. Ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef Paşam, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız.

-Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur.

Mustafa Kemal’e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi?

Anlattım:

Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar:

”Bu deli değil, zır deliymiş.”dediler..

O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesine atılıp Türkiye’yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen TEK ADAM oydu; TEK ADAM...
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Kitap Tanıtımları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x