Alman SPD milletvekili Lale Akgün, 'Bugünün Türkiyesinde darbe olabileceğine inanmıyorum' derken, Ergenekon soruşturmasıyla Türkiyeye bir anda demokrasi geleceğini düşünmenin de gerçekçi olmadığını kaydetti.

Sosyal Demokrat Parti milletvekili Lale Akgün
Ergenekon soruşturmasında iddianame tamamlanırken, yalnızca Türkiyede değil, Avrupada da kafalar büsbütün karıştı. Adalet ve Kalkınma Partisine açılan kapatma davasının ardından hız kazanan Ergenekon soruşturması, birçok çevrede soru işaretleri yaratmış durumda.
Alman Sosyal Demokrat Parti milletvekili Lale Akgün, Türkiyede artan kutuplaşmadan kaygı duyduğunu kaydederken, yargı ile siyasetin iç içe geçmesinin, Ergenekon soruşturmasına bir misilleme görüntüsü kazandırdığını söyledi.
Bugünün Türkiyesinde bir darbe olabileceğine inanmıyorum diyen Akgün, Ergenekon soruşturmasıyla Türkiyeye bir anda demokrasi geleceğini düşünmenin de gerçekçi olmadığını kaydetti:
SPD milletvekili Lale Akgüne yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
DW: 13 aydır devam eden Ergenekon soruşturmasında iddianame sonunda Mahkemeye sunuldu. Aralarında iki emekli generalin de bulunduğu şüpheliler, hükümeti darbe yoluyla devirme amaçlı terör örgütü kurmakla suçlanıyor. Avrupadan baktığınızda Ergenekon soruşturmasını nasıl görüyorsunuz, bu Türkiyede demokratikleşme yönünde bir hamle midir, yoksa Batı basındaki yaygın ifadelerle Kemalistler ile İslamcılar arasında çetin bir güç mücadelesinin yeni bir aşaması mı?
-Ben şu anda Türkiyenin çok ciddi olarak gerildiğini, kutuplaştığını görüyorum. İnsanlarla konuştuğunuzda, herkesin kendini belirli bir gruba ait gördüğünü ve o grubun belirli değerlerini paylaştığını görüyoruz. Şu anda politika ile hukukun çok da iç içe girdiğini görüyorsunuz. Bu çok şaşırtıcı olabiliyor dışarıdan baktığınız vakit. Belirli partiler, belirli mahkemelerin arkasına geçiyor. Pati kapatma davası Ankarada, Ergenekon davası İstanbulda. Bu çok şaşırtıcı bir olay, çünkü yargının bağımsız olması gerekiyor. Tüm olan bitenlerin arkasından, acaba bu misilleme mi? diye soruyorsunuz Yoksa ciddi bir şekilde bir çeteleşmenin üzerine gitmek mi? Bu soruyu ben şu anda cevaplandıramayacağım, çünkü bu sorunun cevabını bilemiyorum. Ama şunu söyleyeyim, ben bugünün Türkiyesinde bir darbe olacağına inanmıyorum.
-DW: Neden?
-Çünkü Türkiye artık küreselleşmenin içinde olan bir ülke. Küreselleşmenin içinde olan bir ülkede, böyle darbeyle bir yere varılamaz. Ben bu iddialara prim vermiyorum. Ciddi bir olasılık tanımıyorum. Bunu söyleyenlere de şunu söylüyorum, lütfen insanları darbe ile korkutmayın. Ben Türkiyenin artık oraları aştığına inanıyorum. Türkiye 1980 darbesinden de dersini almış vaziyette. 1980 darbesinin Türkiyeyi demokraside nasıl geriye attığını, nasıl apolitik bir nesil yarattığını görmekteyiz.
-DW: Ergenekon soruşturmasını tarihi olarak görenler var. Bunun, Türkiyenin demokratikleşmesinde dönem noktası olabileceği söyleniyor.
-AKGÜN: Ben buna da inanmıyorum. Türkiyenin demokratikleşebilmesi için daha çok tabanın demokrasiye sahip çıkması ve politize olması gerekiyor. Ben bunu daha görmüyorum Türkiyede, ama gelecek için ümitliyim. Demokratikleşme için tabanın güçlenmesi, örneğin sendikaların, üniversitelerin güçlenmesi, politize olması gerekiyor ki, Türkiye yarın için daha demokratik olsun. Yoksa bu çetenin yargılanmasıyla, Türkiye adeta bir düğmeye basar gibi demokratik günlere gidecek demek Böyle bir şey olamaz. Demokratikleşme bir süreçtir. Bu süreç içerisinde, birçok faktör rol oynamaktadır. Ergenekon mahkemesi olursa Türkiye yarın çok daha demokratik olacak diye bir durum yok, o da bir faktördür, ama diğer yandan politika ile yargının ne kadar iç içe olduğunu gördüğüm vakit, orada soru işaretleri ortaya çıkıyor.
-DW: Türkiye, Avrupa Birliğine aday bir ülke. Türkiyenin içine girdiği siyasi krizin aşılmasında Avrupa Birliği yapıcı bir rol üstlenemez mi?
-AKGÜN: ABde bu politik gücü ne yazık ki göremiyorum. Çünkü AB üyelerine baktığınızda, tabir yerindeyse, herkes kendi telinden çalıyor. Herkes kendi ulusal çıkarlarının peşinde. Örneğin Polonyada antidemokratik bir şey olduğunda, orada da bir şey yapamıyor. ABnin Türkiyenin iç politikasına herhangi bir şekilde karışabileceğine inanmıyorum. ABde ulusal çıkarların nasıl öne çıktığının en güzel örneği, Sarkozynin Akdeniz için Birlik projesidir. Bu hiçbir politik temeli olmayan, hiçbir şey getirmeyecek, sadece ve sadece, Fransayı ve Sarkozyi öne çıkaracak bir toplantıydı. Yani ne önü vardır, ne arkası vardır. Bu da gösteriyor ki AB şu anda, uzun vadeli, politik bir gelişmeyi sağlayamıyor. Belki Lizbon Antlaşmasından sonra bu olabilir. Belki AB daha politize olduktan sonra bu olabilecektir.
kaynak:http://www.dw-world.de/dw/article/0,2144,3451406,00.html