Aytunç Altındal / Hıristiyanlığı Bitirecek Kitabeler!

(Basın Açıklaması-Röportaj-Konferans-Panel)

Mühim basın açıklamalarının, çeşitli röportajların, Türkiye ve dünya gündemi ile ilgili konferanslar ve paneller (açık oturum) bu bölümdedir.

Aytunç Altındal / Hıristiyanlığı Bitirecek Kitabeler!

İletigönderen ugursurmeli » Cum Şub 11, 2011 18:43

Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, Hıristiyanlığı bitirecek iki kitabenin Türkiye’de olduğunu söyledi.

Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, Hamit Eteevrans’la Yüz Yüze’ye konuk oldu. İncil’de yer alan İsa-Mesih’in resimli bir roman kahramanı olduğunu belirten Altındal, 120 çeşit yazılan ayrı ayrı İncil’ler olduğunu, sekizinci yüzyıla kadar İncil'in içine sokuşturulmayan bir şey kalmadığını söyledi.
Hıristiyanların büyük ilahiyat fakültelerindeki alimlerin, “İncil’in içindeki İsa’nın yüzde 2’si gerçeği yansıtır, yüzde 98’i sokuşturmadır” dediğini hatırlatan Altındal, Hıristiyanlığı bitirecek iki kitabenin Türkiye’de olduğunu vurguladı.

TÜRKİYE'NİN ELİNDE

İki kitabenin Türkiye’nin elini güçlendirdiğini ve bu kitabelerin dışında da çok önemli belgeler olduğuna dikkat çeken Altındal, bu iki kitabenin ortaya çıkması sonrasında Hıristiyanların, İncil’deki İsa inanışının bitmesi gerektiğini vurguladı.

VATİKAN'LIK OLDUM

Çok büyük tepkiler aldığını, hatta Vatikan’lık olduğunu dile getiren Altındal, “İtalya’da bu konuda dava açıldı. O dava da benim görüşlerim istendi. Ben de dedim ki, 'o İncil’de anlatılan İsa’nın hiçbir şekilde var olmadığını gösteren 1500 tane delil sunabiliriz.. Siz bize var olduğunu gösteren bir delil getirin, kabul edelim' dedik. Ama gösteremediler” şeklinde konuştu.



Araştırmacı Yazar Aytunç Altındal, PKK’dan AB’ye, Ayasofya’dan Vatikan’a, Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmelerle ilgili merak edilen sorulara cevap verdi.

-Türkiye’nin elinde Hıristiyanlık tarihini alt üst edecek iki taş kitabe bulunduğunu söylüyorsunuz…

Evet. Bunu kitap halinde de yazmış ve detaylarını anlatmıştım. ‘Yoksul Tanrı’ adındaki kitap çıktıktan sonra belirli bir cemaat bana hemen hücum etti. “İncil’de yer alan İsa-Mesih resimli bir roman kahramanıdır.” Dedim bana “dinsiz, kafir” dediler. Kur’an’daki İsa dememiştim. Kur’an’a göre Meryem’in oğlu İsa-Mesih ölmemiştir. Sureler de ortadadır, okusunlar görecekler. O bir peygamberdir. Hıristiyanlar, “Yoo o tanrıdır” diyor. Yaradan, “İsa, ölmemiştir, onun yerine başkasını gönderdik, onu idam ettiler, onlar İsa’yı idam ettiklerini sandırlar” diyor.

KUR’AN’DA BÖYLE YAZMIYOR

Onların inancına göre, İsa Keşmir’e gidiyor. Keşmir’de yaşıyor ve orada vefat ediyor. Hatta orada İsa- Mesih mezarı var. Her yıl binlerce insan o mezara akın ediyor. Doğu Hıristiyanları içinde o bölgelerde yaşayanların İsa’nın Keşmir’de öldüğü ve orada gömüldüğü inancı var. Ama Kur’an’da böyle yazmıyor.

İNCİL’İN İÇİNE SOKUŞTURULMAYAN KALMADI

İncil’de, “İsa-Mesih, çarmıha gerildiğinde o kadar ızdırap çekti ki, bir asker acıdı mızrağıyla böğrünü delerek, bir an önce ölmesini sağladı” diyor. İnançları şudur. İsa, orada çarmıhta ölüp, 3 gün sonra dirildi. Eğer bu olay olmasaydı Hıristiyanlık olmazdı. Niçin ‘İncil’deki İsa’ diyorum, işte bunun için diyorum. Kur’an da bunun tam tersi yazıyor. İncil tahrif edilmiştir. Sekizinci yüzyıla kadar içine sokuşturulmayan hiçbir şey kalmadı. Hıristiyanların büyük ilahiyat fakültelerindeki alimler, “İncil’in içindeki İsa’nın yüzde 2’si gerçeği yansıtır, yüzde 98’i sokuşturmadır” diyor.

TÜRKİYE’DE YAŞAYAN İSA

Bu konuyla ilgili somut bir örnek anlatayım. Bazı Protestan kiliseleri feminizm nedeniyle tanrıyla ilgili konuşurken hep, erkek olarak, ‘he’ kavramıyla konuşuyor. “Öyle olur mu hiç, ‘she’ olacak” dediler. Ve İncil’i ‘she’ olarak değiştirdiler. Muharref İncil bunlarla dolu. Diyorum ki, İncil’de İsa’ya atfedilen mucizeleri gerçekte yapmış olan biri var. Bu Türkiye’nin Niğde vilayetinin Kemerhisar kasabasında yaşamış olan Tyanah Apollonius. Tyanah, Hititlerin başkentidir. Orada aynı dönemde yaşamış İsa ile aynıdır. Bu bir Anadolu ermişinin yaptıklarıdır. Bu kitabelerin üzerinde de o yazıyor.
Diyor ki, “Ölüyü diriltti.” Bunun üzerine Roma İmparatorluğu Tyanah’dan vergi almıyor ve “Burada büyük bir adam yaşadı. Onun adına izafen bu bölge vergiden muaftır” diyor. İncil’de anlatılan İsa, palavradır.

VATİKANLIK OLDUM

-Çok büyük bir tepki aldınız mı bu yorumlarınızdan?

Ne diyorsunuz. Çok büyük tepkiler aldım. Bir de bu kitabı yazınca Vatikan’lık oldum. Orada bir papaz Vatikan’ı, “İsa Mesih yaşamamış, öyle bir adam yokmuş” diye mahkemeye verdi. Ben de buna tanık oldum davada. Papaz yaşlıydı, öldü. Dava da ister istemez düştü. Bunları özetlersek, kitabeler evet var. Çıkartılmış, üzerlerinde de yazıyor zaten.

1500 DELİL KARIŞILIK BİR DELİL YOK

-Tam olarak ne yazıyor kitabelerde?

“Burada Apollonius yaşadı ölüyü diriltti. Efes’te çok büyük bir veba salgını vardı onu önledi. Kıtlık vardı onu durdurdu. Mucizeler yarattı. Çeşitli mucizeleri var. Bu mucizeler sayesinde bu şehre Roma İmparatoru tarafından uygulanan vergiler kaldırıldı.” Yazıyor. Şimdi bakıyorsunuz, o İncil’de anlatılan İsa ile ilgili, hiçbir veri yok. İtalya’daki mahkeme sırasında Kasiyoli Davası’nda, “O İncil’de anlatılan İsa’nın hiçbir şekilde var olmadığını gösteren 1500 tane delil getiriyoruz. Siz bize var olduğunu gösteren bir delil getirin, kabul edelim” dedik. Yok. Bir tek delil yok.
Ama o resimli roman kahramanıyla ilgili bir tek delil yok. Düşün ki o dönemde Yahudiler, bir ailede kaç tane tavuk var bunu bile yazmışlar. Niye, çünkü herif vergi alıyor. “Senin 8 tavuğun var, 1 tavuk vereceksin” diyor. O bile kayıtlarda yazılıyken, İsa ile ilgili bir kayıt yok. Böyle bir şey olur mu? Bu adam Yahudi üstelik…
O kitabeler var. Bu kitabeler de Türkiye’nin elini güçlendirecek daha başka birçok şey var. Sadece bu iki kitabe yok. Çok şey var.

TÜRKİYE BU KİTABELERİ YERİ GELDİĞİNDE KULLANIR

-Nerede tam olarak bu kitabeler?

Kemerhisar-Pozantı arasında bir yerde bulundu, duruyor. Ama tam olarak yerini söyleyemem. Devlet bunun nerede olduğunu biliyor. Zamanı gelince de bu kitabeler ortaya çıkacak. Uygun siyasi zemin oluşursa, Türkiye bunu kullanır. BECK Enstitüsü var Almanya’da onlar zaten bunu tespit etmiş durumda.

HIRİSTİYANLIIK BİTER

-Kitabeler ortaya çıkınca ne olacak peki hocam?

İncil’deki İsa inanışının yok olması lazım. O zaman İsa’yı bir peygamber olarak kabul etmeleri gerekir. Bütün bu papalık-mapalık hikâyelerinin bitmesi gerekir o zaman… Çünkü orası üçkâğıtçı bir yer, Pedofiller’in yeri orası, bunu da söyleyeyim yani. Bunu da söyleyen ben değilim. Bunu Hıristiyan âleminin bir numaralı âlimleri diyor. “Burası üçkâğıtçı bir kuruluş” diyorlar. Cahil oldukları ve Kur’an’ı da tam bilmedikleri için, benim ne kadar önemli bir şey söylediğimin farkında değiller. 120 çeşit yazılmış İncil var. İngiltere’deki İncil ile Katoliklerin kullandığı İncil bir değil. Ortodoksların kullandığı İncil ile Katoliklerin İncil’i bir değil. Hepsi olayları farklı anlatılıyor.

TÜRKİYE’NİN AB İLE DOKUSU UYMAZ

-Egemen Bağış AB’ye rest çekerek, “Biz üzerimize düşen görevi yapıyoruz. Fişi çekeceksiniz, siz çekin” dedi. Sizin de AB ile ilgili önemli bir değerlendirmeniz var. AB’nin masonlar tarafından kurulduğunu söylüyorsunuz. Nedir bu detay?

Egemen Bağış’ın bu hareketi biraz gecikmiş bir hareket ama iyi kendisini kutluyorum. Bu işin başından beri 1964’te AB’nin ilk hızlanmaya başladığı dönemde o zaman, “Türkiye burada yer alamaz” dedim. Çünkü doku uyuşmazlığı var. “Arkadaş bu bir Mason bir kuruluştur. Türkiye böyle değil. İslam dininin bünyesine aykırı… Siz Müslümansınız. Nasıl olacak bu iş” diyorlar. Masonluk Hıristiyanlığın içinden çıkan bir kurumdur. Senin onunla uyum sağlaman mümkün değil. Merkel ve Sarkozy ikisi de bunu açıkladılar. “Biz Türkiye’ye yalan söyledik. Hiçbir zaman Türkiye’yi aramıza almayacaktık. Türkiye hiçbir zaman asil üye ülke olamayacak.” Dediler. Eğer Egemen Bağış böyle bir şey dediyse, güzel bir şey söylemiştir. AB’ye her zaman karşı oldum. 1963’ten bu yana radikal olarak AB’ye karşıyım.

AYASOFYA’DA NAMAZ KILINIR AMA BİR ŞARTLA

-Gelelim Ayasofya meselesine. Türkiye’nin birçok yerinde bazı kiliselerde istenilen ayinler yapıldı. Ayasofya’da namaz kılma konusu gündeme gelince de bir sürü tartışma yaşanıyor. Nedir bu tartışmanın perde arkası?

Türkiye, AB’nin boyunduruğundan kurtulabilirse bu namazı orada kılabilir. Şartlardan biri de orası bir müzedir. Bunu biz söylüyoruz, AB’de onu öyle kabul ediyor. Müze olursa o zaman kılamazsınız. Papa’da geldiğinde de, “Papa’da orada dua edemez” diye söylemiştim. ‘Fener Patriği Ekümenik olsun. O Ekümeniklik çerçevesinde Ayasofya’da bir kerecik ayin yapılsın’ dediler. Bu söyleneni onaylarsan o zaman sonuca katlanırsın. Ayasofya Fatih Sultan Mehmet’in babasının malıdır. Savaş hukukunda imparatora ait mallar onu yenen kişiye geçer. Bizans’ta da imparatorluğa ait mallar Fatih’in üstüne geçmiştir. Bir de bu hukuk var. Aslında orası imparator kilisesidir. Ama kilisenin malı değildir. Yani Patrikhane’nin malı değildir.

-Fener ve Balat’ın bir ülkecik haline getirilmesi senaryolarıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Eğer şahsı siz Ekümenik ilan ederseniz, yani T.C’de hiçbir T.C vatandaşı kendisini bir dinin evrensel temsilcisi olarak gösteremez. Gösterirse hilafet olur. Papazı Ekümenik yaparsan, adam haklı olarak meclis kararıyla, “bir dakika ya, ben Ekümenik miyim?” der. Sonra da siz, “Evet, siz Ekümenizsiniz” derseniz, o zaman da, “Hani nerede benim Ekümenem. Benim hükmün nerede geçiyor” der. O zaman da, “Teşekkür ederim. Fener, Balat bölgesinde ne İslam şeriatı yürür, ne T.C hükümetinin yasaları yürür. Burada Hıristiyan şeriatı yürür” der. O yapı da Türkiye’nin başına bela olur. Çünkü, ‘Ardahan’da da, Kars’ta da kiliselerim var. 3 bin kilise daha var, bunları da aç. Şu Fatih Camii var ya, bunu yıkıp kiliseyi ortaya çıkartacaksın” derler.

AB diyor ki, “Adamın kilisesini geri ver.” Esas patrikhane Fatih Camisi’nde Bizans döneminde… Onun için hep Fatih Camii gündeme geliyor. Sen eğer bağımlı kalırsan, büyük riski alıp, büyük oynamazsan, alırlar elinden.

PKK BİTTİ ASLINDA

-Abdullah Öcalan ekseninde silah yerine diyalog çağrısı yapılıyor. Bazı gizli kaynaklar bunun ABD’nin PKK’ya yönelik bir yaptırımı olduğunu iddia ediyor.

Bakın bunu başından beri söylüyorum. PKK silahlı bir çete ve terör örgütü... Şu an da bu örgüt Türkiye’den çok NATO’nun ve konjonktüre olarak ta AB’nin negatif listesinde. Neden, çünkü silah kaçakçılığını Taliban’a onlar yapıyor. Eroin kaçakçılığını bunlar yapıyor. Buna karşılık da müthiş bir terör uyguluyor.

PKK bitti aslında. PKK’nın artık hiçbir şansı kalmadı. Bakın Ortadoğu’da neler oluyor. Bunlar Barzani ve Talabani’ye güvendiler. Ama her ikisinin de yeri sallantıda. Oraya ‘Goraniler’ gelecek. Abdullah Öcalan’mış, bilmem neymiş hangi karın ağırsısıysa, öyle bırakın Türkiye’de devlet kurmayı, dediğim gibi nedenlerle o ‘Tevhid-i İslam’a giderken, İslam devletlerinin birleşmesini sağlamaya çalışırken, kendi içinde İsrail’in kuklası bir Kürdistan kurdururlar mı adama? Mümkün değil.
Abdullah Öcalan Papa’ya mektuplar yazdı. Mektuplarını da yayınladım. Hatta İtalyan gazeteleri benimle röportajlar yaptı.

-Bazı hastalıkların yeniden türemesi ve virüslerin bir anda ortaya çıkması bilinçli olarak hazırlanan bir tuzak mı?

İlk kitabımı 1971 yılında uyuşturucu maddeler üzerine
çıkartmıştım. Burada çeşitli profesörlerle kitap hazırladık. O zaman tütün çok yoğun olarak Türkiye’nin ihraç ettiği bir malzemeydi. Birden bire ‘maviküf’ diye bir hastalık türedi. ‘Maviküf’ çıktı ve tütün çöktü. Bunun araştırdım. Çok ilginç bu hastalık Avusturalya’da varmış. Oradan Türkiye’ye nasıl gelir, hiçbir ülkeye dokunmadan.
Samsun ve Hendek’te, Türk tütününü yok etti bir anda. O zaman Akşam Gazetesi’nde yazıyordum. Türkiye gümrüklerine ‘maviküf’ virüsü çıkmadan önce ‘maviküf’ ile mücadele ilaçları gelmişti. Bir virüs ortaya çıkıyorsa bunun altında başka şeyler var. Geliyorlar bir tüp atıp işi bitiriyorlar.

TAYYİP BEY’İ HAPİSHANEDE ZİYARET ETMİŞTİM

- Geçtiğimiz günlerde 2002 yılında Başbakan’a yapılması planlanan suikast konuşuldu. 12 Haziran genel seçimleri yaklaşıyor. AK Parti’nin yine iktidar olması durumunda Başbakan’ı bekleyen yeni bir tehlike olur mu? Kendisine nasıl bir yol tavsiye ediyorsunuz?

Tayyip Bey’i tanırım. Kendisini hapishanede de ziyaret etmiş ender kişilerden biriyim. Benim söyleyebileceğim bir dost uyarısıdır. İçerde istikrarı temin etmezseniz, dış istikrarınızı da bozarsınız. Hükümet olarak tatlı dil ve hoşgörüyü güzel kullanabilirsen, kazanırsın. Baskıya gidersen, mutlaka bir iki deli adam çıkar, bunları da kullanırlar. Yabancı kaynaklar da Türkiye iç savaşa sürüklensin diye, bunu yapar. Tayyip Bey, çevresini iyi seçsin. Danışmanlarını yeniden düzenlesin. İstikrarı korusun. Bu ihtimaller o zaman sıfıra iner.

Hamit ETEEVRANS
hamit@yazete.com
Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Mustafa Kemal ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
ugursurmeli
Üye
Üye
 
İletiler: 80
Kayıt: Cum Eki 22, 2010 16:30
Konum: Bursa

Şu dizine dön: BARKOP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x