Azınlık demokrasisi..Kim azınlık kim çoğunluk?..

Azınlık demokrasisi..Kim azınlık kim çoğunluk?..

İletigönderen Başkomutan » Cmt May 22, 2010 2:04

Azınlık demokrasisi


Aslına bakarsanız emperyalizmin genel karakteridir ve öyle lider değişince falan da değişmez.

Emperyalizm varlığını sürdürebilmek için bir yandan sözde küreselleşme adıyla tüm dünyayı tek pazar haline getirmeye çalışırken.

Diğer yandan da ihtiyacı olan enerjiyi karşılayabilmek için dünyanın enerji alanlarını da ele geçirmek durumundadır.

Yoksa bir süre sonra…

O muazzam sanayinin ve büyük askeri gücünün ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelir.

Enerji alanlarını ele geçirmek için de, elinde bulunan büyük askeri gücü doğrudan, çeşitli gerekçelerle kullanmanın yanında…

Ülkelerde azınlıkları kışkırtarak…

Ya da,

Yeni azınlıklar yaratarak, ülke içinde kutuplaşma ve çatışma yaratmaya çalışır ki...

Sonrasında ya bu çatışmaya son vermek adına kendi denetimindeki BM denilen kukla örgütüyle müdahale edebilsin.

Genel olarak uygulanan yöntemler bunlardır.

Tüm bunları yapabilmek için de hani ülkelere ekonomik olarak baskı yapabilmek için dayatılan ve onların kredi alabilmelerini sağlayan kredi notu falan gibi bir sistem var ya…

Aynen onun gibi…

Demokrasiyi ölçme örgütleri kurup, sonra da kendi ihtiyaçlarına göre ülkeleri çeşitli kategorilerde sınıflandırmaktadırlar.

Sözüm ona bu ülkeler, tüm dünyadaki özgürlüklerin koruyucusuymuşçasına, hedefteki ülkeleri özellikle etnik ve dinsel kimliklere özgürlük acısından denetlemektedirler.

Çünkü hedef aldıkları ülkeleri ele geçirmenin başka bir yolu bulunmamaktadır.

İşte kurdukları bu örgütlerle…

O ülkelere, siz azınlık kimliklere ya da dine baskı yapıyorsunuz denilerek o ülkelerdeki etnik ve dini kimliklerin hareket alanları günden güne genişletilmeye çalışılmaktadır.

Çalışılır ki o ülkedeki etnik ve dinsel kimlikler güçlensin…

Kendi haklarını çeşitli yöntemler kullanarak (ki buna şiddet de dahildir.) almak için ayağa kalkma gücüne ulaşsın.

İşte zaten ondan sonra başka bir şey yapılmasına gerek bulunmayacaktır.

Ondan sonra ver elini iç savaş.

“ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu” geçtiğimiz günlerde 2009 raporunu yayınlıyor.

Aralarında her zamanki gibi Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülke dini özgürlükleri ihlal etmekle suçlanıyor.

Hem zaten bu ülkelerin hiç biri yabancımız değil, baktığınızda da fark edebileceğiniz gibi bu ülkelerin önemli bir kısmı ABD’nin BOP içine alarak sınırlarını yeniden çizmek istediği ülkelerin arasında…

Bu nedenle bu ülkelerin bir başka ortak noktaları daha var.

O da…

Bu ülkelerin dünyanın doğalgaz ve petrol rezervinin üstünde bulunmalarıdır.

Yoksa

Konunun özgürlükle, demokrasiyle hiçbir ilgisi yoktur.

Hani bizde de bazıları hep söyler ya “demokrasi amaç değil araçtır” diye.

Emperyalizm için de aynen öyledir

Ne diyelim…

Emperyalizmden demokrasi bekleyenlere ithaf edilir.



Anayurt
Nusret KEBAPÇI 22 Mayıs 2010
En son Başkomutan tarafından Pzr Haz 27, 2010 22:13 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Azınlık demokrasisi

İletigönderen Deli Haydar » Prş Haz 24, 2010 23:54

Demokrat Bakan Yine Şaşırtmadı!
Odatv / 24 Haziran 2010


Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, geçen hafta gerçekleştirdiği İzmir ziyaretinde 16 Haziran Salı günü İzmir Musevi Cemaati Yönetim Kurulu ile Swiss Otel’de bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. İzmir Musevi Cemaati Onursal Başkan Moris Bencuya ve beraberindeki heyetle görüşen Bağış'a İzmir Valisi de refakat etti.

Musevi Cemaati'nin yayın organı Şalom'un verdiği bilgiye göre Egemn Bağış, İstanbul’daki Musevi Cemaati ile olan yakın ilişkilerinden bahsetti. Bu ilişkileri İzmir Musevi Cemaati ile de kurmak istediğini söyledi. Bağış konuşmasının devamında çok tartışılacak sözler de söyledi. “Azınlık” ve “gayrimüslim” terimlerini beğenmediğini, bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunun bilinemeyeceğini söyleyen Bağış cemaati şaşırttı.

Gazetenin verdiği bilgiye göre Egemen Bağış, bir sonraki İzmir ziyaretinde bir araya gelmeyi önerdi ve bir dahaki sefere İzmir sinagoglarından birini ziyaret etme isteiğini dile getirdi.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Azınlık demokrasisi

İletigönderen Ram » Cum Haz 25, 2010 1:28

Şimdi bunlar Amerikan-Batı Avrupa çıkışlı örümcek ağı ahmaklaştırmalarını dahi geçiyor. Örneğin ne yapıyor Birleşik Devletler; ırk/soy/kan/budun/etnik bölmeleri yetersiz görüyor, bunlara din ve mezhep/din kolu/yorumu/öğretisi gibi bölümleri de ekliyor; ardından bunları kendi içinde de harmanlayarak üçüncü bir bölüm oluşturuyor ve tümüne azınlık diyor: Alevî-Kürt, Sünnî-Arap, Nasturî Süryani vb.

Bay Bagis de bundan esinlenmiş olacak ki, hiç ilgisi yokken, azınlık ve çoğunluk kavramlarını kökene ve tarihî geçmişe bağlıyor. Buna göre kısaca özetlersek; Bagis, 1071'ci algı ve bilince sahip olanlara şunu iletiyor: Türkler azınlıktır!

Ne diyordu yıllar öncesinde beyaz perdedeki bir ses:

Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Azınlık demokrasisi

İletigönderen Başkomutan » Pzr Haz 27, 2010 15:17


Gayrimüslim açılımı!

Yazışmalarda artık “Gayrimüslim” denmeyecek

AB Genel Sekreterliği, yazışmalarında “Gayrimüslim” yerine “Farklı inanç grupları” kavramını kullanma kararı aldı.

Devlet Bakanı Egemen Bağış, Süryani Kadim Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin’in “Aramicede müslim, ‘inanan’ anlamına geliyor. Bizi ‘gayrimüslim’ kavramıyla tanımladığınızda inanmadığımızı söylüyorsunuz” uyarısı üzerine değişikliğin yapıldığını söyledi.

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin tüm yazışmalarında “Gayrimüslim” yerine “Farklı inanç grupları” kavramını kullanma kararı aldıklarını açıkladı.

İslam geleneğinde “Hz. Muhammed’in peygamberlerin sonuncusu ve bütün insanlığın peygamberi olduğuna inanmayan herkes” için kullanılan; Osmanlı ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nde Müslüman olmayan vatandaşları tanımlamak için tercih edilen “gayrimüslim” kavramıyla ilgili uyarı, Süryani Kadim Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin’den geldi.

Hükümetle paylaştı

Bağış, Süryani Kadim Ortodoks Patrik Vekili Yusuf Çetin’le geçen yılki buluşmasına atıfta bulunarak, “Sayın Patriğin uyarısı bizi bu değişikliği yapmaya yönlendirdi” dedi. Bağış, şunları söyledi: “Sayın Çetin ‘Bizim konuştuğumuz dil Aramicede de müslim, ‘inanan’ anlamına geliyor; haliyle bizim de kullandığımız bir kavram. Dolayısıyla bizi ‘gayrimüslim’ kavramıyla tanımladığınızda inanmadığımızı söylüyorsunuz’ dedi. Bu dilbilimsel açıklama sayesinde fark ettik ki hata yapıyoruz.

Sayın Patriğin uyarısı üzerine ‘Gayrimüslim’ yerine ‘Farklı inanç grupları’ kavramını kullanma kararı aldık. Bu kararı da uygulamaya başladık. Bu dil bilimsel ve teolojik uyarıyı hükümetteki arkadaşlarımla da paylaştım. Her birinden olumlu tepkiler aldım. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin tüm yazışmalarında ‘Gayrimüslim’ kavramını kullanmaktan vazgeçtik.”

Azınlık da beğenilmiyor

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın geçtiğimiz haftalarda İzmir Musevi Cemaati temsilcileriyle yaptığı toplantının ayrıntıları da cemaatin en önemli yayın organı haftalık Şalom Gazetesi’nde yayınlandı. Şalom’un haberine göre Bağış toplantıda “Azınlık” ve “Gayrimüslim” terimlerini beğenmediğini, bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısıyla kimin azınlık, kimin çoğunluk olduğunun tartışılabileceğini söyledi.


27.06.2010
İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/gayrimuslim-acilimi/313395/1/Gundem





Resim

Rum papaz Anadolu’da keşfe çıktı!


FENER Rum papazı Bartholomeos, Kayseri’nin Talas ilçesinde camiye dönüştürülen bir kiliseyle Endürlük Mahallesi’ndeki kiliseyi gezdi. Bartho’ya Atina Başpiskoposu İeronimos ve İskenderiye Patriği Teodoros da eşlik etti. Papazlar daha sonra Nevşehir’e geçmek üzere Kayseri’den ayrıldı.

Fener Rum Papazı Bartholomeos, Kayseri Talas’ta camiye dönüştürülen kilise ile Endürlük Mahallesi’ndeki kiliseyi gezdi. Bortholomeos, Atina Başpiskoposu İeronimos ve İskenderiye Patriği Teodoros ile gittikleri Talas’ta 1886 yılında kilise olarak yaptırılan ve 1925’te Yamandede Camii adıyla ibadete açılan yapıyı gezdi. Heyet, imam Hacı Sadık Kahveci’den bilgi aldı.

Bartholomeos, Kahveci’ye tespih hediye etti. Bartholomeos ve beraberindekiler, daha sonra ilçeye bağlı Endürlük Mahallesi’nde 1835 yılında yaptırılan kiliseyi de gezdi. Burada da ilahi söyleyen heyet, kilise yakınındaki muhtarlık binasında muhafaza edilen kiliseye ait kitabeyi inceledi.

Bartholomeos, burada Sıla adlı çocuğa takı hediye etti. Bartholomeos, gazetecilerin, son günlerdeki terörist saldırılarla ilgili ne düşündüğünü sorması üzerine, “Kimse kimseyi öldürmesin. Sevgi, barış ve beraberlik içinde yaşamamız lazım. Bu, herkes için ve her yer için geçerlidir” dedi.

Evinde gibiymiş

Daha sonra beraberindeki heyetle Nevşehir’e geçen Fener papazı, Mustafapaşa beldesindeki Eleni Kilisesi’nde ayin yönetti. Bartholomeos, “Ne zaman gelsem burada kendimi evimde hissediyorum” dedi.

YENİÇAĞ

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Azınlık demokrasisi

İletigönderen Başkomutan » Pzr Haz 27, 2010 22:13


Kim azınlık kim çoğunluk Egemen Bağış

Egemen Bağış, 16 Haziran Salı günü İzmir Musevi Cemaati Yönetim Kurulu’nu Swiss Otel’de bir sohbet toplantısına davet etti. Şalom gazetesinden Rafael Algranati’nin haberine göre Bağış, konuşmasının son bölümünde bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunun tartışılabileceğini söyledi.

Üzerinden 12 gün geçti ama oda tv dışında kimse bu sözler üzerinde durmadı, dolayısıyla konuyu ele almak bize vacip oldu!

Görüldüğü gibi Egemen Bağış’ın Türkiye topraklarında egemenliğin kime ait olduğu konusunda bir meselesi var!

Bu ülkede kimin kökleri daha eskiye dayanıyor? Yahudilerin mi? Ermenilerin mi? Rumların mı?
Şayet bunlardan birisi bu ülke topraklarında Türklerden daha eskiye dayanıyorsa, bu durumda asıl azınlık Türkler mi oluyor?

Sözün anlamı budur. Egemen Bağış, Türklerin Türkiye topraklarına sonradan geldiği iddiasıyla, kendi kimlik bunalımını sergiliyor aslında!


Egemen Bağış, bu sözleri Musevi cemaatine söylediğine göre, Musevilerin Anadolu’da daha eskiye dayandığını, Hz. İbrahim’in Urfa’da yaşamış olmasına bağlayarak söylemeye çalışıyor!
Öyleyse kendisine Kur’an’dan iki ayetle hatırlatmada bulunmak isterim.

Bakınız Kur’an’da ne deniliyor:

Bakara 140: “Yoksa siz, ’İbrahim de İsmail de İshak da Yakup da torunları da hep Yahudi veya Hıristiyan idiler’mi diyorsunuz? De ki, ‘Siz mi daha iyi bileceksiniz, yoksa Allah mı? Allah’ın şahitlik ettiği bir gerçeği bilerek gizleyenlerden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.’”

Ali İmran 67: “İbrahim, ne Yahudi ne de Hıristiyandı; ancak o, lekesiz bir Müslümandı ve Allah’a ortak koşanlardan da olmamıştır.”

Bugün, Egemen Bağış’ın dini inancı nedir o kendisini ilgilendirir ama Musevi cemaatine hitaben söylediği sözlerle, Türkiye topraklarındaki Türk egemenliğine ortak koşmuştur! Bu itibarla, Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, başka bir ülkenin bakanı gibi davranmıştır. Bu da bir Anayasa suçudur!

Diğer taraftan, Anadolu’daki Türk egemenliği, zannedildiğinden çok daha eskidir. M. Ö. 5. yüzyılda yaşamış Heredot, İskitler veya Skolotlar diye tanıttığı “kuz”ların, kendisinin yaşadığı dönemden iki yüz yıl önce yani M.Ö 7’nci yüzyılda, Kimmerleri Batı’ya doğru sürerek, Medya’ya doğru indiklerini, Suriye ve Mısır’a kadar ulaştıklarını yazar.

Yahudi asıllı ünlü tarihçi Reşideddin ise aynı tarihlerde Oğuz Han’ın Mısır’a kadar indiğini, Şam’da ve Antakya’da kaldığını, Antakya’yı 18 yıl başkent olarak kullandığını, yazları Karabağ’da geçirdiğini anlatır. Biz, Reşideddin’in anlattığı Oğuz Han’ın seferi ile Heredot’un anlattığı İskit seferinin aynı sefer olduğunu bu sütunda 11 Şubat 2008’de gündeme getirmiştik.

Son olarak Zaur Hasanov, “Çar İskitler” adını verdiği muhteşem bir eser yazdı. (Dr. İlyas Topsakal’ın Türkiye Türkçesine kazandırdığı eser, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’ndan temin edilebilir.)

Zaur Hasanov, bizim Heredot’u okumakla ulaştığımız bu sonucu, etimolojik açıdan da inceleyip ispatlıyor. Yani, İskitler, aslında Oğuz Han ve oğulları idi.
Oğuzlar, M.Ö. 7’nci yüzyılda, Heredot’a göre 28 yıl, Hasanov’a göre 150 yıl boyunca Anadolu’da hakimiyet kurmuştur.


Tıpkı Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 75’inci Yıl Marşı’nda söylediği gibi:

Anadolu çalışma yükselme yapısıdır
Bütün Türk soylarının tek Batı kapısıdır
Öylesine eskidir bu toprakta düşen kan
Toprak değil Türk çıkar depremde yeraltından
Toplumların beşiği güzel Anadolumuz
Gün burda güneş burda eksilmedik büyüdük
Yüce Türk birliğini yaşatmaktır yolumuz





Arslan BULUT YENİÇAĞ 28 Haziran 2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Azınlık demokrasisi

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Haz 28, 2010 1:56

Arslan Bulut yazdı: ...(Egemen Bağış) Türkiye Cumhuriyeti’nin değil, başka bir ülkenin bakanı gibi davranmıştır. Bu da bir Anayasa suçudur!
Birleşik Krallık vatandaşı bakanımız var da, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına bakanımız var mı?
Fazıl Hüsnü Dağlarca yazdı:Anadolu çalışma yükselme yapısıdır
Bütün Türk soylarının tek Batı kapısıdır

Öylesine eskidir bu toprakta düşen kan
Toprak değil Türk çıkar depremde yeraltından

Toplumların beşiği güzel Anadolumuz
Gün burda güneş burda eksilmedik büyüdük
Yüce Türk birliğini yaşatmaktır yolumuz
Büyük ozanımızı saygı ile anar iken, "Ok-uz"ların Kızıllar Boyu'ndan Gazi Kemal Atatürk'ün biçimlendirdiği "altı ok"un altında halka seslenir iken, konuşmalarını bir "hasret" ile bitirenlere tersten bir anımsatma yapmış olalım...

Umalım ki hasretimizi gözetenler, memleketimizi de unutmasın:

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim

Kapansın el kapıları
Bir daha açılmasın
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim

Bilekler kan içinde
Dişler kenetli
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim

Dört nala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Azınlık demokrasisi..Kim azınlık kim çoğunluk?..

İletigönderen Başkomutan » Cum May 06, 2011 1:34


Güçlü olan kuralı koyar

Bunu sadece kişisel olarak söylemiyorum. Ülkeler açısından da değerlendirildiğinde bunun doğru olduğu görülecektir.

Siz güçsüz, bunu sadece siyasi anlamda söylemiyorum ekonomik açıdan zayıf bir ülkeyseniz, kendi ülkenizin iç işlerini bile düzeltemezsiniz.

Hemen dünyanın jandarması olan ülkeler müdahale eder ve ülke içindeki egemenlik hakkınızı elinizden alırlar. Bu arada ülkenizi düzeltirken daha açıkçası dümdüz ederlerken, bu arada sizi de düzeltmiş olurlar.

Yani sözüm o ki güçlü olanın her türlü müdahale hakkı vardır.

Şimdi şu ülke isimlerine bir bakın sizin için nasıl bir anlamı bulunmaktadır.

Türkiye, Afganistan, Somali, Endonezya, Rusya, Hindistan... Bu ülkeleri birçok açıdan sınıflandırmak elbette mümkün ama konu o değil, bu ülkeler merkezi ABD’de bulunan Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu tarafından izlenecek ülkeler arasında sayılıyor. Elbette liste sadece bununla sınırlı değil. Bunlar izlenecek ülkeler… Hazırlanan listeye göre bunlardan daha beteri de var…

Onlar da din özgürlüğünün hiç olmadığı ülkeler arasında sayılmaktadır.

Bu ülkeler hangileri diye aklınıza bir soru gelirse şimdiden söyleyim…

İran, Irak, Suudi Arabistan, Burma, Çin, Kuzey Kore, Vietnam, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Eritre, Nijerya, Sudan, Küba. Biraz dikkatli, özellikle de ülkelerde olup biteni gözleyen biriyse hemen fark edecektir ki, bu sayılan ülkelerin önemli bir kısmı dünyanın enerji merkezinde bulunmaktadır.

Belki herkes ya da tüm ülkeler, diğer ülkeleri değişik şekilde sınıflandırarak çeşitli adlarla raporlar yayınlayabilir gibi bir varsayımınız olabilir… Gerçi böyle bir rapor hazırlamanız halinde bunu ne ölçüde yayabilirsiniz bu da işin bir başka yönü ama önemli olan şey şu, bu hazırlanan raporlar öyle laf olsun cinsinden hazırlanan raporlar değildir…

Özellikle de bu gerekçelerle müdahale etmeyi planlayarak dünyaya hakim olmayı hedefleyen ülkeler açısından…

Şimdi durun!

1997’de Hıristiyan ve Yahudi eylemcilerden oluşan bir grup, denizaşırı yerlerdeki dini baskılara karşı ABD’de bir kampanya başlatıyor. Ardından ABD Kongresi Clinton tarafından imzalanan ve adı…

“Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası” olan bir yasa çıkarıyor.

Sonra

Yasaya bağlı olarak Uluslararası Din Özgürlüğü üzerine “bağımsız” bir ABD komisyonu oluşturuluyor.

Sonrasında olabilecekler herkesin malumu…

Dışişleri bakanlığından dünyadaki din özgürlüğünün toplumsal durumu hakkında yıllık rapor hazırlaması isteniyor.

Zaten hazırlanan raporlara baktığınızda da burada ne müftü seçilmesini engelleyen ülkeleri görebiliyorsunuz ne de minare yapımını engelleyen ülkeleri…

Hatta ülkede yaşayan bazı etnik grupları sınır dışı eden ülkeleri bile göremezsiniz.İşte bu çıkarılan ABD yasası ile hedef ülkelerde olduğu varsayılan her türlü dini ve etnik baskı bu gün ABD dış politikasının bir parçası haline geldi. ABD kamuoyunda Clinton Doktrini olarak da adlandırılan yasaya göre:

“Bir ülkenin etnik ve dini azınlıklara şiddet uygulaması halinde, bu durum içişleri kapsamından çıkarak, uluslarası bir müdahaleyi meşru kılar.”

Bu doktrinin ilk uygulaması Sırbistan’a yapıldı bu gün ise Mısır, Libya ve Suriye hatta tüm bölge ülkeleri bu doktrine göre hedef haline getiriliyor.

Hani diyeceğim o ki, yıllardır ülkenin asıl yurttaşı olan insanlarımızı dini ve etnik azınlık haline getirmek istiyorlar ya işte tüm nedeni bu…

O azınlıklara baskı yapıldığı öne sürülerek müdahale etmek…

Başka hiçbir anlamı YOK…


Nusret KEBAPÇI
06 Mayıs 2011 Anayurt
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 9 konuk

x