AB, Türkiye ile üyelik görüşmelerini hızlandırmak istiyor
Avrupa Birliğinin Genişlemeden Sorumlu Bakanı Olli Rehn, Türkiye ile ABye katılım konusundaki müzakereleri hızlandırmak istediğini açıkladı. Fransa ve Almanyadaki merkez sağ politikacıları ise bu adıma karşı çıktı.
Olli Rehn, Türkiyenin ABye 10 -15 yıl içinde girebileceğini belirtti. Fakat Türkiyenin ABye katılma isteği Avrupanın bazı politika çevreleri tarafından şiddetle karşı çıkılmakta. Dolayısıyla da Almanya ve Fransadaki muhafazakâr politikacıların ABnin Türkiyenin bu Avrupa klubüne katılma konusundaki müzakereleri hızlandırmak istemesini şiddetle eleştirmeleri yeni bir sürpriz değil.
ABnin Genişlemeden Sorumlu Bakanı Olli Rehn, bir Alman gazetesine verdiği açıklamada ABnin Türkiye ile iş hukuku ve fikri mülkiyet haklarıyla ilgili olarak müzakereleri Haziran ayında yeniden başlatmak istediklerini bildirdi. Rehn, muhafazakâr Die Welt ile yaptığı ve pazartesi günü yayınlanan mülakatta, Türkiyenin 15 yıl içinde ABye girebileceğini söyledi ve ekledi: Tabii ki bu katılımdan önce Türkiyenin kat etmesi gereken uzun bir yol var. Ben Türkiyenin reform yolunda ilerlemeye devam etmesi durumunda 10-15 yıl içinde ABye üye olabileceğini umuyorum."
Rehn, Türkiyenin üyelik müzakereleri sürecinde 2005 yılından bu yana en kritik aşamaya girdiğini belirtti. Ayrıca ABnin Türkiyenin reform getirme sürecine devam etmesini umduğunu da bildirdi: Biz herkes için konuşma özgürlüğü ve de kadınlar ile azınlıkların haklarının korunmasını istiyoruz.
Rehn, ayrıca mülakatta 35 bölümlük katılım paketinin iki bölümünün Haziran gibi açılmasının ihtimal olduğunu ve yılın ikinci yarısında da enerji meseleleri gibi konularda da müzakerelerin başlatılabileceğini bildirdi.
Bu açıklama Almanya ve Fransada Türkiyenin üyeliğine karşı olan muhafazakâr politikacılarda şiddetli tepki yarattı. Almanyanın Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) parlamento grubu başkanı PeterPeter Ramsauer, Alman haber ajansı DPAya komisyonun stratejisinin çok açık olduğunu söyledi: Müzakereleri sonunda artık geri dönüşü olmayacak bir noktaya itmek istiyorlar. Fransada da merkez sağ partisi (UMP) üyesi Richard Mallié, yaptığı açıklamada komisyonun Türkiyeyi cesaretlendirmesinin bir skandal olduğunu belirtti. Mallié, Fransız parlamentosunda Türkiyenin ABye katılımının kesinlikle karşısında olan bir grubun başkanlığını yapıyor. Bu grup, tıp ki Fransız Başkanı Nicolas Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi, Türkiyenin ABye katılımından ziyade kendisine özel bir üyelik verilmesinden yana.
Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik de pazartesi günü Ankarada yaptığı bir basın toplantısında benzer bir görüş bildirdi. Plassnik, habercilere Türkiyenin Avrupa ile tam üyelik içermeyen bir başka birliktelik düşünmesi gerektiğini belirtti: Türkiyeye kapılar kapanmamalı, fakat ilişkilerimizin asıl hatlarını belirleyip bu konuda uzlaşma aramalıyız. Yeni bir Türk-Avrupa topluluğunun (AB'ye nazaran) daha akılcı ve gerçekçi bir alternatif olduğunu düşünüyorum.
AB, Türkiye ile üyelik görüşmelerinin yolunu 2005te açmıştı, fakat Kıbrıs meselesi üzerindeki anlaşmazlıklar ve de Almanya ve Fransa gibi diğer üye devletlerinin itirazları yüzünden görüşmeler zora girmişti. Son üç yılda Türkiye, ölüm cezasının kaldırılması ve Kürtçenin okullarda ve yayınlarda kullanılmasına izin verilmesi gibi ABnin birçok isteğini yerine getirdi. Nitekim Avrupa Parlamentosu, pazartesi günü Türkiyeyi yapılması gereken reformlar konusunda uyardı. Parlamentonun Dışişleri Komitesi, yayınladığı ortak (ama bağlayıcı olmayan) önerge ile Türkiyeyi ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ile etnik azınlık ve dinsel azınlıkların haklarının daha iyi korunması konularında ilerici adımlar istedi. Parlamenterler ayrıca AKPnin kapatılması ilgili olan davadan duydukları endişeyi de belirttiler.
22 Nisan 2008
http://www.spiegel.de/international/eur ... 90,00.html
...nasıl da bizim bazı "AB'ye uyumlu" gazetelerimiz Plassnik'in açıklamalarını daha bir uyumlu hale getiriyor....