BABAM TÜRK’TÜR, ANNEM TÜRK’TÜR

BABAM TÜRK’TÜR, ANNEM TÜRK’TÜR

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Tem 04, 2014 16:22

( Ekmeleddin İhsanoğlu, dün gece CNN TÜRK’te, Taha Akyol’un konuğuydu. “Eğrisi Doğrusu” izlencesinde, Taha Akyol’un sorularını yanıtladı. İhsanoğlu’na sorulan sorular, yanıtları, izlencede uzun uzun üstünde durulan konular düşündürücüydü. Atatürk konusu, kaç gündür söylediği hep aynı kalıplaşmış sözlerle, üç satırla geçiştirildi. İhsanoğlu’nun, Taha Akyol’un “Hangi Atatürk” adlı Atatürk karşıtı kitabını okuyup beğendiğini söylemesi ilginçti. Söyleşide, Türklük sözü sık sık vurgulandı. Bilinçli olarak Türklüğü kullandılar. İhsanoğlu’nun kafasını yoran meseleler, hep Arapların sorunlarıydı. Kendisi iktidara (AKP) çok yakındı. Onlarla dosttu, arkadaştı. Ulus devlete bakışı, çözüm sürecini (PKK’yla işbirliğini, bölünmeyi) koşulsuz desteklemesi de kimseyi şaşırtmadı. Algılanan durum, sanki Türkiye Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı değil, Araplara halife seçilecekmiş gibiydi. Konuşmayı yorumsuz aktarıyoruz. )

Babasının Mısır’a Gidişi

Babam, 22 yaşında tahsilini tamamlamak için Mısır’a gidiyor. 1902 doğumlu. Mehmet Akif Ersoy’la gidiyor. Mehmet Akif, onun babası gibi, bir nesil büyük. Babam, din eğitimi yapan müesseselerde hizmet ediyor. Türkiye’den gelen öğrencilere Türk kültürüyle ilgili hocalık yapıyor. Kraliyet sarayında Osmanlı arşivi vardı. Kral Fuat, babama “Beylik” ünvanı veriyor. Babam bunu hiç kullanmadı.
Babam Türk’tür. Yozgatlı. Kökümüz, kösteğimiz belli.
Annem Rodoslu Türk. Soyadı Hacıoğlu. O iki Türk’ün evlâdı olarak doğdum. Babam Mısır vatandaşı olmadığı için, 1961’de ölünce, bize maaş bağlanmadı.

Tahsil Hayatı

Millî kütüphanede, Osmanlıca basma eserlerini, katologlar hazırladım. Bu ikinci bir tahsilim oldu. Orada Türk Edebiyatı antolojisi çıkardım. Türk sefaretinde, fahri kültür elçisi olarak çalıştım. Ankara Fen Fakültesi’nde doktoramı yaptım.
Askerliğimi Bornova Topçu Tugayı’nda yaptım. Asker arkadaşlarım hayatta.
Nasır döneminde üniversite öğrencisiydim. Nasır dönemi, büyük heyecan dönemiydi. Öldüğünde herkesin arkasından ağladığı insan…
Mısır, askeri darbelerden kurtulamıyor. Lider kültürüne sarılınca… Ortadoğu çok kötü bir hale gelmiştir.

Irak – Suriye

“Namaza yaklaşmayın, sarhoş iseniz…” Bunun ilk kısmını okuyunca Kuran’da namaz kılmayın deniyor gibi bir anlam çıkarırsınız. Önemli olan, ikinci kısmı da okumaktır. Buna benzer… Orta Doğu haritası, yüz yıl önce çizildi. Osmanlının rahminden çıkarıldı. Cetvelle çizilmiş devletler… Askeri darbeler, monarşik rejimler… Kabile reisliğinden, devlet reisliğine… Hiçbir zaman demokratik rejim, insan haklarına dayalı anayasalar falan olmadı.
Bugün, İslam âlemi bu haldeyse, Nasır’ın eseridir. Bugün Kudüs kaybolduysa Nasır’ın eseridir.
2011’de bir patlama oldu. Tunus’tan başlayarak… Bu patlama, zelzele gibi yıkıcı bir şeydi. Arap baharı değil, Arap diktatörlerinin sonbaharıydı.
Şimdi oralarda, şiddet, terörizm… Mezhepçilik, dincilik üzerine siyasi tahribat yapılıyor. Amerikalıların yaptırdığı Anayasa, mezhepçiliği, din ayrılığını körükledi.
Sünni – Şii liderleri bir araya getirdim Ekim 2006’da. 2010’a kadar Irak’ta, Şii – Sünni çatışması olmadı.
2010’da seçimleri kazanan Maliki, dokuz ay hükümet kuramadı. Kendi mezhebini korumak istiyordu.
IŞİD denilen bu terör çetesi sonra ortaya çıktı.
Maalesef bu çatışma devam ediyor. Adını da hilafet koydular. Bu bölünmeler çok tehlikeli şeyler.

Cumhurbaşkanı Nasıl Olmalı?

Cumhurbaşkanı seçilecek kişi, bugünkü Anayasaya göre, Anayasa’nın 104. maddesine göre seçilecek, o Anayasaya göre yemin edecektir. Bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece, buradaki görevleri yerine getirecektir.
Türkiye’de, içerde huzura, güvene ihtiyaç vardır. Ben bunu İstanbul’da da, Yozgat’ta da görüyorum. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bunu açık olarak görüyorum.
1. İçeride siyasetin kutuplaşması,
2. Etrafımızdaki bu gruplaşmalar, huzuru kaçırıyor.
İçerde huzuru sağlamak, dışarda barışı sağlamak…
Cumhurbaşkanı, bir siyasi kadronun temsilcisi olmamalıdır. Yüzde elli iki de, elli beş de oy alsanız, size vermeyen yüzde kırk sekiz var. Yüzde kırk beş var…
Siyaset yapılacak yer Meclis’tir. Hükümet zaten güvenoyu alarak devleti idare ediyor.
Cumhurbaşkanlığı, emniyet sübabı değil. Oranın sigortası atarsa, Allah korusun devletin sigortası atar.
Cumhurbaşkanı, milletin devletin bütünlüğünü teşkil eder.
İlk defa halkın oylarıyla seçilecek. Hem 104. Maddeye göre hareket edecek, hem de halktan aldığı güçle daha muktedir hale gelecek.
Bu gücü nerede kullanacak?
Kutuplaşma yapmayan, devletin başı, milletin babası bir kişiye ihtiyaç vardır.
Biz kendimizi Avrupa ülkesi namzedi görüyorsak…
Yetmişli yıllarda gençliğimizi yaşadık. Biz bunu, o günleri bir daha yaşamak istemiyoruz.

Gerilimi Azaltmak

Dün, Madımak elim hadisesinin, fecaatinin yıldönümünü yaşadık.
Gerilimin azaltılması gerekir.
Madımak, Maraş gibi hadiseler Türkiye’de tekerrür etmemeli.
Ülkemizde bir milyon kaçak( Suriyeli) yaşıyor. Bütün ülkeye dağıldılar. Bunlara acıyorum ama… Suriye Arapları, bize en yakınıdır. Folklor, kültür, yeme içme bakımından. Ben, Saraybosna, Osmanlı’nın Boşnakçası, Şam, Osmanlı’nın Arapçasıdır derdim. Anadolu’nun değişik yerlerinde, İstanbul’da geziyorlar…

Cem Evleri – Aleviler

Dün, Hacı Bektaş’ı ziyarette bulunduk. Alevi dedeleri çok kıymetli hediyeler verdiler, manevi değerli…
“Alevi realitesi, varlığı, Anadolu’nun sosyolojik bir realitesi. Tarihi bir realitesi.
Orta Asya’dan gelen Türkmenlerin evlâtları.
Biz de Türkmenlerin evlâtlarıyız… Başka yerden gelmedik…
Anadolu fatihi Alpaslan’dır ama Mevlana olmasa, Hacı Bektaş-ı Veli olmasa, Yunus Emre olmasa… Anadolu’ya bizim Horasan Erenleri gelmeyeydi… Anadolu vatan olmazdı. Onlar, bu toprakları vatan yaptılar…
Biz Sünni doğmuşsak… Dolayısıyla bu vatanda doğan herkesin eşit şekilde yaşama ve devletten eşit muamele görme hakkı vardır. Alevi kardeşlerimizin cem evi taleplerine ben sempatiyle bakıyorum. Bu konuyu devletimizin düzenlemesi gerekiyor. Cumhurbaşkanı seçilirsem, bu konuda telkinlerimizi hükümetlere yapacağız… Burada, laiklik prensibinin gösterilmesi lazım.

Neden Başkanlık Sistemi?
Neden Parlamenter Sistem?

Bize uygun olan sistem, parlamenter sistemidir. Dünyada, başkanlık sistemi çok yaygın değil. ABD’ye baktığımızda, kuruluşundan beri başkanlık sistemi var. Çünkü orası, birçok devletin birleşimiyle meydana gelmiş bir ülke. Orada birçok eyalet vardı. Eyaletler bağımsızdı. Sonra birleştiler. Federatif bir sistem kurdular. Onların tarihi, farklı. Bizimki farklı.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kurulduğundan beri, bizim farklı yapımız var. Daha önceden de öyle… Meşrutiyetten beri. Bizimki daha çok Avrupa’ya yakın. O yüzden parlamenter sistem daha uygun. Amerika’daki cumhurbaşkanı çok farklı yetkilere sahip ama senatonun, kongrenin kontrol mekanizması var. Yargı bağımsızdır. Orada, birçok, federasyon yönetimiyle ilgili detay var. Her eyaletin meclisi var, savcısı var. Biz o federasyonun sadece başını alıyoruz, gövdesi yok. O zaman gövde olmazsa, bu yıkılır. Bunları yapmadan, baş kısmını alırsanız vücut çöker. Kafa çatlar. “Frankenştayn” yaratırsınız.
Bunun şahsa ve yönetime değil, bütün Türkiye’nin kabulüne göre olması lazım.

Siyasette Cumhurbaşkanını Yeri

Siyasette yönlendirmeli.
Siyasetin tıkandığı yerde hakem olmalı.
Siyasetin yapıldığı yer meclistir. Siyasetin fevkinde (üstünde) olmalı. Bir orkestra şefi olmalı. Uyumu sağlayan bir akil insan olmalı. Vatandaşın babası olmalı.
Böyle olmazsa, bin bir sıkıntı yaşanır. Bir sıkıntı yaşamıştık Ecevit zamanında. Türkiye o krizde neler kaybetti.
Cumhurbaşkanı, siyasette taraf olmamalı, uzlaştırıcı olmalı, hakem olmalı, bir orkestra şefi olmalı.
Geçmişte sayın Ecevit’le, cumhurbaşkanı arasındaki çatışmada neler kaybettik… Küçük bir tartışma nelere mal oldu? Devletin tepesinde, sigortanın atmaması lazım.

Seçim Kampanyasını Nasıl Yürütecek?

Cumhurbaşkanı seçimini düzenleyen kanunu okudukça, hayretler içerisinde kalıyorsunuz
Gönüllü katkılar ve bağışlar…
Devlet size yardım etmiyor, bağışlar konusunda sınırlar var. Niçin yapıldığı konusunda bir takım spekülasyonlar var ama ben bu konulara girmiyorum. İnsanlar huzura doğru bir değişim istiyorlar. Türk Devleti’nin itibarının yükselmesi için değişim istiyorlar. 10 Temmuz’dan sonra, ben eminim ki, bu millet, bu davaya büyük destek verecektir. Bu sistemde biraz mağduriyet yaratılmıştır. Bizim milletimiz mağdur olana yardım eder. Ama bunu başaracağımızı görüyorum. Halkın desteğini görüyorum.

Dünya Görüşü Ne? İhsanoğlu Kimdir?

Ben kendime yafta koymak istemiyorum. Kendim, dindar bir ailenin oğluyum. Babam din âlimi. Annem, çok dindar bir kadındı. Hacca kaç defa gitti… Ama ben aynı zamanda, sosyal ve bazı kültür değerlere karşı muhafazakâr bir anlayışa sahibim. Bir İngiliz muhafazakârı, nasıl kendi değerlerini taşıyorsa, biz de öyle taşımalıyız. Bazı değerleri, asırlar boyu taşımamız lazım. Aynı zamanda, fen tahsili görmüş biri olarak, aklın ve bilimin önemini bilen, İslam kültürü alan, Arap dilini bilen, Batı kültürünü bilen, Arap ve Batı edebiyatını çok iyi bilen bir insanım. Ve ben uyumun olduğu dünyaya açılan bir insanım. Gerek akademik, gerek diplomatik kariyerimde, bunu kanıtlamış bir insanım. Şimdi de, devletimin zirvesinde bunu icra etmek istiyorum.

Sevenleri Kimler?

Halk Partisi ile, Türkiye’nin en eski partisiyle, Türkiye’de 40’lardan sonra var olan Milliyetçi Hareket Partisi arasındaki uyuşma çok önemli.
Cumhuriyeti kuran partiyle, milliyetçi parti anlaşıyorlar. Ardından DSP geliyor. Demokrat Parti geliyor… Başka partilerin, bu adaylığı benimsemesi ve teklif etmesi, bir büyük dönüşümün emaresi.
Bu adaylık, sırf bunlara değil. Benim en yakın dostlarım AK Parti içerisinde. Önemli insanlar var… Bunlar da değişim istiyorlar…
Bu hareket kimseye karşı değil. Bu seçim, iktidar değişikliğine yol açacak bir seçim değildir.
Cepheleşmeden uzak bir yer istiyor millet.

Hükümetle İlişkileri

2003 senesinde, sayın Başbakan Tayyip Bey’e ve sayın Gül’e, Gül, o zaman Dışişleri Bakanı’ydı, İslam Konferansı Örgütü’nün yeni genel sekreterinin seçileceğini söyledim. Önümüzdeki seçimde sıra Asya grubunda, Türkiye aday gösterirse seçilir dedim. Hükümet güçlü bir destek verdi. Benim adaylığımı teklif etti.
Asya grubundan iki aday daha vardı: Bangladeş, Malezya. Suudi Arabistan ve bazı ülkeler, Bangladeş adayını, İran Malezya adayını destekliyorlardı. İlk gün tartışmalarla geçti. Ardından sayın Gül’e, yarın seçim yapılmasını teklif etmesini söyledim.
Beşer dakika konuşma yaptık. Ben otuz oy aldım.
Sayın Başbakan ve Gül’ün desteğiyle sağladık…
Bu iktidar seçimi değildir. Cumhurbaşkanı seçimidir…

Atatürk Konusu

(Taha Akyol’a) “Hangi Atatürk” adlı kitabınız var. Çok beğendiğim bir kitaptır.
Biz tartışmayı çok seviyoruz. Genlerimize işlemiş…
Bu konuda Atatürk’ü inkâr etmek, Türk tarihini inkâr etmektir. Atatürk her şeyden önce, İstiklal Savaşı kahramanı, Cumhuriyetin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı.
Anayasa’nın kurallarına sadık olduğumu kaç kere tekrarlayacağım.

Çözüm Süreci

Çözümden yana olmayan insan, savaştan yanadır. Barıştan yana olmayan ölümden yanadır.
Bizim burada hatalarımız var.
Ta Osmanlı zamanından, günümüze… Genlerimize işlemiş. Meseleyi falakayla çözmek… Çatışma çıkıyor. 1980’den bu yana, otuz bin evlâdımızı kaybettik. Ama, ne olursa olsun demek, çözüm değil. Bin sene birlikte yaşamışlığımız var.
Ulus devlet kurduk, sopalar kullanıldı. O zaman sıkıntılar oldu.
Beraber yaşama kültürünü canlandırmak lazım.
Daha çok insan hakları, daha çok hürriyetler lazım.
Bir bizde mi bunlar?
İngilizler meselelerini hallettiler. İRA’yı biliyoruz…
Bu çalışmalar, mahremiyet içinde yapılacaktır. Belli bir noktadan sonra parlamentoyu dâhil etmek lazım.

Avrupa Birliği

AB, Türkiye’nin hedefidir. Daha önce Avrupa Konseyi’ne, NATO’ya katılmıştık.
Bu, Türk Milleti’nin Batı’ya tarihteki hareketinin son durağıdır. Ben bunu destekliyorum.
Bu, dış politika, iç politika unsurlarından biridir. Dış politikada, inhisarcılık (tekelcilik) yoktur. Herkesle çok iyi geçinmek lazımdır.

Türkiye’nin Orta Doğu politikası

Çekişme içerisinde taraf tutmak, senin millî menfaatinin gereği değildir. Yirmi iki devlet, kardeş olarak her zaman kavga ederler. Biri zengin, biri fakir… Prestij farkı, mezhep farkı… Kavga ederler, barışırlar.
Siz birini tutarsanız, size düşman olurlar.
Bütün taraflarla, millî menfaatimize uygun olarak faaliyetlerimiz yürütülebilir.
Türkiye’nin İsrail’le münasebetlerinin lehlerine olduğunu görmüşlerdir. Türkiye, İslam dünyasına arabuluculuk yapan bir konumda olmalıdır.

Rehineler Konusu

Bugün, rehinelerin bir kısmı serbest bırakıldı, çok sevinçliyim.
Kimse Türkiye’nin gazabına maruz kalmak istemez! Bunu bilmeleri lazım.
(Salınan rehineler için) Bunu yapan devlet mensuplarını, MİT mensuplarını tebrik etmek lazım.
Niye hedef alındık? Bunları düşünmek lazım.
Orta Doğu ihtilaflarını daha farklı ele almak lazım.

Mısır’daki Darbeyi Destekledi mi?

Mısır’daki darbeden en çok nefret edecek Türk benim.
Nasır darbesini yaşadım. Bunun Mısır’ı nasıl geriye götürdüğünü gördüm.
Darbeden beş gün önce Mısır’daydım. Dostlarımıza darbenin ayak seslerinin geldiğini söyledim. Devlet başkanı Dr. Mursi yakın dostum. Nisan ayında görüştüm. Acı reçetenin uygulanmasını teklif ettim. Sayın Mursi bunu uygulayamadı.
Tahrik var. Provokasyon (kışkırtma) var. Çünkü altmış sene, üç asker idare etti. Darbe olunca Arap ülkeleri tebrik ettiler. Bazıları bayram ettiler…
Kendi ülkem darbeye karşı geldi.
Anayasal sistemle idare edilmesi, seçilmiş iktidarın iktidara getirilmesi… Sisi’yle ulu orta başka türlü konuşamazdım. Ben her zaman darbenin karşısında durdum.
Dış politikanın üslubu vardır.
Mısır’da seçimler yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanı (Gül) çok haklı olarak Sisi’ye tebrik mektubu göndermiştir.
Siz bir devlete savaş ilan edebilirsiniz ama bunu devlet üslubuyla yaparsınız.
O devleti, o yönetiyor… Siz karışamazsınız… Hissi davranma lüksü yok…

Arabuluculuk

Mısır’da bu darbe yapılınca, arabuluculuk teklif ettim.
Halk galeyana gelince, cumhurbaşkanını aldılar, bir askeri kampa götürdüler, hapsettiler. Kimseye göstermediler.
Siz, Türk olarak iki tarafında iyi bakabileceği bir durumdasınız dediler. Eğer iki taraf ikna edilseydi, bu kanlar dökülmezdi. Şimdi yüzlerce kişi idam ediliyor.
Biz bu arabuluculuğu yapabilirdik ama başkaları yapıyor. Ve bunu başarabilirdik…

Arap Kadınları ( İslâm’da Kadın)

On dört asır önce, deveyi güden kadınlar şimdi araba kullanamıyorlar.
Bu tuhaf bir çelişkidir. Dinle ilgisi yok. Diyorum ki, bunların dinle alâkası yok. Başka ülkelerde kızları sünnet ediyorlar. Bunun dinle alâkası yok.
Kadının, toplumda daha iyi bir yere gelmesi için, sırayla toplantılar yaptık. Bizim Türkiye’de, İran’da, Endonezya’da yaptık.
Din temelindeki yanlışları düzeltmek için belge hazırladık, özel teşkilat kurulmasını sağladık.
Bizde, Cumhuriyet döneminde kadın, daha ileri noktaya geldi. Kadın toplumun yarısıdır.
Kadın, toplumda annemiz, kızımız, eşimiz…
Hazreti Peygamber’in hadisi var: “ Kadınlar erkeklerin ikinci yarısıdır.”
Kadına mülkiyet hakkı tanıyan İslâmiyet’in şimdi kadına başka türlü bakması kabul edilemez!
Şimdi, kadına şiddet… Erken yaşta evlendirme… Bunlar sosyal meselelerdir.
Cumhurbaşkanı ve eşinin bu konuda aktif olması lazım.

Başbakanla Televizyonda Tartışma

Bu, çok güzel bir şey olur.
Bu seçimler, çok aceleye getirilmiş bir program içerisinde yapılıyor.
İlk defa, halkın oylarıyla yapılacak seçimde, medeni bir tartışma çok iyi olur. Bu teklifinizi ben de beğeniyorum.
İlk günden itibaren, biz bu yarışı, çelebice, medenice, seviyeli bir şekilde yapalım. Çıtayı yüksek tutalım: Örnek olsun!
Millet kendi kulağıyla duyduğuyla, gözüyle gördüğüyle daha iyi tanır ve o zaman damgayı basar.
(Taha Akyol’un iyi dileklerine) Cenabı Hak’tan aynı niyazda bulunuyorum.

Özgün Haber, Feza Tiryaki, 5 Temmuz 2014
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x