BARDAK BOŞ MU, DOLU MU? / Dr. Noyan UMRUK 26.01.2012

Bir gazete parlamenterler için yeni kiralanan son derece lüks binek otomobillerini “Saltanat Arabaları” olarak manşetledi…Çeşit çeşit özel makam uçakları, helikopterleri unutmuşlar…
56 adet 2012 model aracın aylık kirası 168.000 T.L…
Özel şöförleri, yakıt giderleri vb. cabası...
Öte yandan, TBMM Genel Kurulu’nda, Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair tasarı görüşülürken vekilleriniz ortak bir önerge ile kendi emekli aylıklarını da bir hayli! düzenlediler.
Kamuoyundan gelen tepki ve Ana Muhalefet Partisi liderinin de girişimi ile yasa Cumhurbaşkanınca veto edildi. Bunun üzerine, Cumhurbaşkanı aylığına endekslenmiş olan vekil emekli aylıkları oranı veto öncesi % 60 iken, bu oran %45’e düşürüldü.
Böylece vekil emekli aylıkları 4000 küsur liradan 6000 küsür liraya yükseltilmiş oldu. Zaten kendilerinin büyük bir çoğunluğu bir şekilde “emekli” olduklarından aylık gelirleri en azından 15.000 T.L.’a ulaşmış oldu.
Vekillerin sağlık hizmetleri açısından da sorunları yok, iyi çalışsınlar diye bu hizmet kendilerine en yüksek kalitede önemli maliyetlerle sağlanıyor…
Bardağa bu taraftan, yukarıdan bakarsanız bardak bayağı dolu…
Tüm dünyayı etkiliyen ve yıllara yayılarak bunalıma dönüşeceği ileri sürülen, ekonomilerin büyüme hızlarını iyice düşüren kriz(Son yılların yükselen ekonomisi Brezilya’da dahi %3.5 luk son derece mütevazi bir büyüme bekleniyor), bırakınız “teğet geçmeyi”, ülkeye hiç uğramamış görünüyor…

Ama, gelin bir de bardağa alttan bakalım…

Yılbaşından bu yana girilen devalüasyon sürecinde ithalata aşırı bağımlılığın enflasyona yeniden çift haneli rakamları yoklattığı ortamda, net asgari ücret ilk altı ay için 73 lira artışla 628 liradan 701 liraya, ikinci altı ay içinde 38 liralık artışla 739 liraya yükseltiliyor.
Zaten yıllardır büyük bir mağduriyet yaşayan 2000 öncesi emeklilerin aylıklarında yapılması öngörülen artış ise 10-322 TL. Bu artışın neden sadece sosyal sigorta emeklilerini kapsadığını ve neden 2013’ten itibaren ödeneceğini ise anlayan varsa beri gelsin.
Öte yandan akla geldikçe “açılan reform paketleri”nden sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri arapsaçına dönüşürken, maliyeti de adım adım vatandaşın sırtına yıkılmakta.
1 Ocak'ta yürürlüğe giren genel sağlık sigortası (GSS) ile bütün sağlık hizmetleri, çok sınırlı istisnalar dışında prim ödeme koşuluna bağlandı. Yeni düzenleme; özellikle yeşil kart sahipleri, liseyi bitirdikten sonra 18 yaşını doldurup üniversiteye giremeyenler, 25 yaşından büyük üniversite öğrencileri, lisanüstü öğrenim yapmakta olanlara prim ödeme zorunluluğu getirirken yoksulluğunu kanıtlamaya davet edilen kesimler açısından son derece tartışmalı hükümler içeriyor..
Vatandaşın her türlü sağlık hizmetine yeterli standartta ulaşabileceği savı ile başlayan sağlık “reformu”, tıpkı “Paran kadar askerlik” gibi "Paran kadar sağlık reformu!”na dönüşmekte.


Prim ödemeyen devlete borçlanmış sayılacak…
Sadece kişi başına düşen aylık geliri 295 TL’(Brüt asgari ücretin üçte biri)den az olan vatandaşlar yoksul olarak kabul edilecek ve primleri devlet tarafından ödenecek. Gelir testi sonrası saptanacak kişi başına aylık gelire göre kendisi ya da eşi çalışarak sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmemiş işsiz, köylü, 18 yaşında büyük çocuk ya da ayda 30 günden az çalıştığı SGK’a bildirilen işçilerin genel sağlık sigortasından yararlanmak için prim ödemeleri zorunlu hale geldi.
Geliri asgari ücretin üçte biri (295 TL) ile asgari ücret (886,5 TL) arasında olanlar aylık 35,4 TL, asgari ücret ile asgari ücretin iki katı (1.773 TL) arasında olanlar aylık 106,38 TL, asgari ücretin iki katından daha fazla olanlar 212,76 TL tutarındaki zorunlu primlerini ödeyecek.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) primi ödeme gücü olmayan vatandaşlar sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına başvurarak gelir testi yaptıracaklar. Bu testi yaptırmayan vatandaşların aylık geliri, asgari ücretin iki katından (1.773 TL) fazla sayılacak ve otomatikman aylık 212,76 TL prim alınacak. Ödenmesi zorunlu olan primler, ödenmediği takdirde sürekli olarak birikecek ve daha sonra faizi ile birlikte vatandaştan tahsil edilecek. Birikmiş prim borçlusu olarak hastaneye düştüğünüzde borç defaten ödeyebiliyorsanız ne ala. Aksi takdirde, hem borçlu olarak yakayı ele vermiş oluyorsunuz, hem de yaranıza merhem yok. Giderek hakkın rahmetine kavuşmakta özgürsünüz…
Gelir testi ise ayrı bir âlem, annenizin ödediği oturduğunuz evin kirası, ya da babanızın ödediği elektrik, su vb. faturalar geliriniz olarak kabul ediliyor. 'Zorunlu' gelir testi işlemlerinin ay sonuna kadar(5gün içerisinde)* mutlaka tamamlanması gerekiyor. Yoksa Deli Dumrul misali hastaneden geçseniz de, geçmeseniz de devlete borcunuz işlemeye başlıyor. 11 kurumda yapılabilen 25 farklı sorgulama ve 70 soru içinde 'Yemeğin tezekle mi yoksa tüp gazla mı pişirildiği” gibi ilginç! soruların da bulunduğu söyleniyor. Kriz, böylece ülkeyi yoklamamış oluyor herhalde… Ne sosyal devlet ama…
Bardağa alttan baktığınızda durum bu… Takdir sizlerin…
*İzdiham üzerine sürenin uzatılacağı açıklaması bekleniyor.
AYDINLIK g.,26.06.2012