[img]http://www.ensonhaber.com/images/news/84047.jpg[/img]

pkk'yı onlar dağdan indirecek: BARIŞ AĞALARI


Hükümet, teröristleri dağdan indirmek için kolları sıvarken, dağdaki teröristlerin indirilmesi için 'Barış ağaları' da devreye girecek.


Terörü bitirmek için bölgenin ileri gelenlerinden oluşan ‘ağır heyet’ devreye giriyor. Kan davalarını bitirmekle ünlenen 30 kişilik grup, önce şehit ve terörist aileleriyle görüşecek. Uzun soluklu çalışmanın detayları gizli tutulacak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından gündeme getirilen; ancak henüz kapsamı deşifre edilmeyen müstakbel “pişmanlık yasası” günlerdir tartışma konusu. Bu tartışmalar süredursun, Güneydoğu’da polemiklerden uzak, sessiz sedasız, terörü bitirmeye yönelik birtakım adımlar atılıyor. Hükümetin direkt içinde olmadığı; ancak yerel mülki amirlerin desteklediği bir projeyle bölge ileri gelenlerinden oluşan bir ekip, teröristleri dağdan indirmenin yollarını arayacak. Toplum nezdinde itibarı olan ve tanınan aşiret liderleri, şeyhler, din adamları, cemaat temsilcileri ve ruspi olarak tabir edilen bilge kişilerden oluşan heyet devlet ile PKK’nın arasını bulmaya çalışacak.


‘HEMEN ŞİMDİ BARIŞ’

Kan davalarını sonlandırıp birtakım husumetleri çözdükleri için “barış ağaları” veya “ombudsman” diye tanımlanan bu kişiler “en büyük kan davası” olarak gördükleri meseleyi çözmek için önce terörist aileleri ve terör örgütü PKK ile bağı olduğu ileri sürülen siyasi temsilcilerle görüşecek. Şehit aileleriyle de görüşüp onları ikna etmeye çalışacak olan barış heyetinin nihai hedefinde PKK’ya ön şartsız silah bıraktırma var.

“Barış ağaları” toplumu bilgilendirip ikna etmeye çalışarak işe başlayacak. Hemen olup bitecek bir çalışma olmayan bu proje, geniş zamana yayılacak. Heyet, taraflarla temaslarını bitirdikten sonra aldıkları cevaplara ve taleplere göre PKK ve devlet yetkilileriyle görüşecek. İki tarafı bir masaya oturtmayı hedefleyen “barış ağaları”, en kötü ihtimalle karşılıklı önerilen şartları ortak bir paydada buluşturmayı hedefliyor. Barış için yola çıkanların sloganı ise şöyle: “Daha fazla kan dökülmemesi için hemen şimdi barış.”

DÜNYACA TANINMIŞ ‘AĞIR AĞALAR’ HEYETİ

25-30 kişiden oluşacak heyet terörün bir an önce bitirilmesi, Türk-Kürt kardeşliği, tek vatan, tek bayrak gibi noktalarda toplumu bilgilendirmeye de çalışacak. Barış heyeti, arabuluculuk yapmadan önce kendi içinde küçük toplantılar yapıp çözüm için ilk etapta nelerin yapılması gerektiği üzerinde duracak.

Barış heyetinde bulunacak olan isimler, bölgedeki kan davalarını çözen, birçok husumeti gideren tecrübeli kişilerden oluşuyor. Üstelik barış elçilerinin bazılarının sadece Türkiye’de değil beynelmilel arenada da tanınması ve barış ödüllerine layık görülmesi, çalışmanın ehemmiyetini bir kat daha artırıyor. Bu özellik, heyetin uluslararası kamuoyu nezdinde kabul görülmesinde de önemli rol oynayacak.

KAN DAVASI BİTİYORSA BU DA BİTER

Barış konusunda tecrübeli olan ağaların başında Hacı Sait Şanlı geliyor. Zaten heyeti de bu isim yönlendirecek. 63 yaşındaki Hacı Sait Şanlı, Diyarbakır Kasaplar ve Besiciler Odası ile Liceliler Yardımlaşma Derneği Başkanlığı görevini yapıyor. Şanlı, bölgede yıllarca süren 439 büyük kan davasını sulh ile bitiren bir isim.

Dünya medyasına da sık sık konu olan Hacı Sait Şanlı, terörün bir an önce bitirilmesi için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirtiyor: “Bu uğurda canımı vermeye hazırım. İki kardeşin barışı çok önemli. Burada artık kan dökülmesin. İnşallah meseleyi karşılıklı diyaloglarla çözeceğiz.” 1967’den beri hasımlar arasında arabuluculuk yapan Hacı Sait Şanlı, bitmez denilen kan davasının bölgede giderek sona erdiğine dikkat çekiyor. Şanlı’ya göre bugün Doğu ve Güneydoğu’da yüzde 85 oranında kan davası barışla bitti: “Eğer kan davaları bitiriliyorsa PKK sorunu da bitirilir. Kürtlerin devletle bir sorunu yoktur. Ama yıllardır devam eden bir problem var; bunun üstüne gitmek yerine çözmek için gayret etmek en hayırlısıdır. Ben bu işin de biteceğine inanıyorum. 200-300 yıl süren kan davalarından daha derin değildir bu mesele.”

Son beş yılda hükümetin yaptığı hamlelerin terörü bitirmede önemli adımlar olduğunu söyleyen Sait Şanlı, bu durumun kendileri açısından işlerin daha kolay yürümesini sağlayacağını düşünüyor: “Hükümet önemli işler yapıtı, yapıyor. Adımlar çok önemli. Her şeyden önce, artık burası bir sürgün yeri olarak görülmüyor. Son yıllarda atanan valiler, emniyet müdürleri, diğer resmi görevliler özenle seçilip gönderiliyor. Eskiden sürgün edilenler gelirdi. Bunlar da problem çözmekten çok problem çıkarırlardı.”

BİRKAÇ CİDDİ ADIM YETER

Bölgede şartların eskiye nazaran çok daha olumlu olduğunu düşünlerden birisi de Heylani Kebir Aşireti lideri Sait Ali Bayrak. Yaptığı barış çalışmalarıyla üç semavi dinin önderleri tarafından “Ortadoğu’nun barış elçisi” olarak ilan edilen ve BM ile ortak çalışan Sait Ali Ağa terör konusunun bitirilmesi için her zaman devrede olacaklarını ve başlatılacak barış projesinin en kısa sürede olumlu sonuçlar vereceğini söylüyor. Bayrak’a göre atılacak kararlı birkaç adım, sorunun çözülmesini ciddi bir biçimde sağlayabilir: “Herkes kendi istek ve taleplerini net bir şekilde sunmalı. Çünkü bu konunun silahla, daha fazla can almakla çözülmeyeceği 30 yıl içinde belli oldu. Daha çok insan ölmesin diye biz ortaya atılıyoruz. Barış adamı olarak biz bu konudaki barışa da talibiz. Her zaman da devletime hizmet etmek için varım.”
Barış heyeti hazırlıklarını tamamladıktan sonra çalışmalarına başlayacak. Heyet, atılacak her adımı kamuoyu ile paylaşacak. Çalışma bitine kadar gerekli bilgilendirmeler dışında çalışmanın detayı ve aşamaları gizli tutulacak.

ÜÇ OĞLUNU YİTİREN ANNE: BANA DA GÖREV VERİN, ANALAR AĞLAMASIN

Bölgeye sükûnet ve huzur gelmesini en çok isteyenler, anneler. Çocuklarını dağda kaybeden aileler ve anneler de barış seferberliğindeki yerini alacak. Sakine Arat böyle birisi. Büyük oğlunu Diyarbakır Cezaevinde kaybeden Sakine anne, iki çocuğunu ise dağda kaybetmiş. Dördüncü oğlu ise bir devlet dairesinde çalışıp annesinin ve kendi ailesinin geçimini sağlıyor. Kendi tabiriyle Sakine Arat, ‘arada’ kalmış bir anne. Tek dileğinin artık kan dökülmemesi olduğunu söyleyen Arat şöyle konuşuyor: “Ben çok acı çektim. Keşke olmasaydı diyorum hep. Ama olmuş ve mesele buraya kadar gelmiş. Bundan sonra ne olacak? Ben ağladım, ağlıyorum, başka anneler ağlamasın. Gencecik çocuklarımız ölüyor. Yazık bu ülkenin evlatlarına. Barışın sağlanması ve huzurun gelmesi için elimden ne gelirse yapmaya hazırım. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkes gibi ben de hizmet ederim. Sorun yöneticilerde oldu, devlette değil. Sorunu çözecek olan da yine idarecilerdir.”