Başbakan Erdoğan A Haber’de Neden Çok Sakindi? / Mahiye MORGÜL

Eğitimci Yazar

Başbakan Erdoğan A Haber’de Neden Çok Sakindi? / Mahiye MORGÜL

İletigönderen Güncel Meydan » Pzt Ağu 06, 2012 12:54

Başbakan Erdoğan A Haber’de Neden Çok Sakindi?

Dün Şemdinli savaşı devam ediyordu, şehit sayısı sekizdi. Son haberlere bakayım diye ararken canlı yayında başbakan Erdoğan karşıma çıktı; birkaç gazetecinin karşısında soruları cevaplıyordu, çok sakindi. Alışmışız birilerini azarlayarak konuşmasına, ne zaman parlayacak diye bekliyordum. Hatta öyle dişli sorular geldi ki, yine de parlamadı, en kızdıracak soruları bile usulca pas geçti.

Neden böyle sakin konuştuğunu bir süre sonra anladım. Ülkemizin güneydoğusunda 13 gündür bir savaş devam ediyor, şehitler geliyor, karşı taraf ağır silahlar kullanıyor, halk bilgilendirilmiyordu. Halkın öfkesi kabarmaya başlamış, halkın öfkesini bastırmak için yetkili birinin sükûneti sağlaması gerekiyordu, sakin sakin konuşması meğer ondanmış.

Önemli bulduğum sorulardan biri: “Şemdinli’de olanlardan halkın haberi olamıyor. PKK diyoruz, gerçekten PKK mı onlar, bilmiyoruz. Öldürülenlerin kimliğini neden açıklamıyoruz?”

Başbakan: “Neden açıklayayım. Onları ailelerine mi vereyim?”

Bir diğer soru: “Korucular saf değiştirmiş, halk PKK’nın yanında. Halkın PKK’ya desteğini nasıl keseceğiz?”

Başbakan: “Bunu yapmak için buradayım, işimi bıraktım, medya ile başladım. 350 bin koli dağıtıyoruz. 6 bakanım ve çok sayıda partililerim orada bu işi yapıyor. Garip gurabaya gidiyoruz. Hakkari’ye de gideceğiz.”

Açalım bunu. Gazeteciler ölenlerin kimliğini bence şunun için soruyor. Bazı PKK’lılar artık Barzani ordusunda maaşlı çalışıyor. Sadece PKK’lılar değil, başka ülkelerden de bu orduda paralı askerler var. Bu haberler dolaşıyor. Halkın sakinleştirilmesine ihtiyaç var, başbakanımız bunun için, halkımızı hala PKK ile savaştığımıza inandırmak için medyaya çıktı.

Davutoğlu’nun Barzani ile görüşmesinin ardından başladı Şemdinli savaşı. Bu ayrıntıyı kimse unutmasın.

“Kuzey Irak’a benzin mazot ve uçak yakıtı veriyoruz” dedi başbakan. Barzani ile bir sorunumuz yokmuş gibi. Suriye’ye her türlü yaptırım uygulanırken Kuzey Irak’a yardım ediyoruz. Yani ortada, bize saldırsınlar diye onlara yardım ediyoruz gibi bir durum var.

Evlere yerleştirilmiş mitralyözlerle savaşıyorlar, özel eğitimlilerin işidir bu. Halk savaşıyormuş gibi gösteriliyor. Halep’te yaptıkları gibi… Orda da ABD –İsrail ortaklı Barzani askerleri var, yani paralı askerler kullanılıyor. Bu savaş büyük İsrail’in BOP savaşıdır, eş başkanıdır başbakanımız. “PKK ile savaşıyoruz” demek hiç inandırıcı gelmiyor.

Ramazan günü oğullarımız şehit ediliyor, kurşuna karşı koli dağıtarak önlem alıyor başbakan. Zırhlı birliklerimizi oradan çekmişiz, Suriye sınırına yığmışız. Şemdinli bölgesi zayıf kalmış, bundan söz etmiyoruz. PKK strateji değiştirdi diyoruz. Biz strateji değiştirdik oysa.

Barzani - Davutoğlu görüşmesiyle başladı bu, görmüyoruz. Kara birliklerimizle sınır ötesi operasyon kararı neden vermiyoruz? Davutoğlu buna garanti mi verdi, sormuyoruz.

Başbakanımızın ekranda sakinleştirici tavır takınması bence Davutoğlu ile rol paylaşımıdır. Diğer sorulara verdiği cevaplar ise dolgu malzemesidir. Birkaç cümlesini buraya alıyorum:

“Obama’nın beyzbol sopalı fotoğrafı doğru mu bilmiyorum, Oval Ofis’te bana çok saygılı idi…”

“Başkanlık sistemini tartışmalıyız. Partide bize muhalefet edenler ilk seçimde bunu öderler.”

“Kriz bize gelmez. Biz İMF’ye borç verir hale geldik. Ziraat Bankası çiftçiye %57 faizle borç verirken bugün %5 ile borç veriyor, Halk Bankası da öyle. Bizden bu bankaları satın almak isteyenler var, o noktaya geldik.”

“Alevilik Hz.Ali’yi sevmekse ben daha Aleviyim. Karaca Ahmet Cemevi için mezarlık taşlarını söktüler, kaçaktır. Ben yıkmak istedim, İstanbul valisi önledi. Alevilik bir dindir diyorlarsa çıksınlar. Cemevi bir kültürel etkinlik yeridir.”

“Emekli edilen 40 general, tutuksuz yargılanmalıydı. Bu şekil yargılanma gerginliğe sebep oluyor.”

Ekranda başı örtülü Elif adında bir kadın gazeteci vardı. “Eski Türkiye’de işkence yapılmayan yok. Sedat Selim Ay için ne düşünüyorsunuz?” diye sordu, bu sırada tuhaf şekilde “Eski Türkiye” dedi. Bu dil başka bir dildir.

Bunları konuşurken başbakanımız o kadar rahat görüntü verdi ki, kravatsız idi ve yakasının içindeki fanilası bile görünüyordu. 32 tane yabancı danışmanı olan bir başbakanı kamera karşısına almak, danışmanları orada olmadan olamaz. Kamera yukarıdan değil de az daha aşağıdan, yüz hizasından çekim yapsa o fanila görünmeyecekti. Programın konu başlığı “rahat görüntü vererek halkı sakinleştirmek” olunca, kamera dahil, her şey ona göre ayarlanmış gibiydi.

Gerçek şudur:

Türkiye güneyden kuşatılmıştır. ABD ve İsrail ile birlikte yerel ortak Barzani, Suriye ve Türkiye’ye cephe savaşı açmıştır. Tam bu sırada ordumuzun başındaki paşalar esir alınmış, Arap baharı en ateşli biçimde güney sınırlarımızdan içeri girmiş, Suriye cephesi Şemdinli’ye kadar büyütülmüştür.

Şimdi benim dört sorum var:

*Davutoğlu bu savaşta ne görevi almıştır?

*Bizi ekran başında uyutma görevi başbakanımıza mı düşmüştür?

*Türk askeri öldürülsün diye mi Barzani’ye ve oradaki Amerikan karargâhlarına benzin, mazot ve uçak yakıtını biz veriyoruz?

*Benzinini bizden alan Barzani paralı askeri nereden buluyor?

Mahiye MORGÜL, 6 Ağustos 2012
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Mahiye MORGÜL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x