Başbakan Kimle
Görüştüğünün Farkında mı?
Odatv / 26 Mart 2010

Haber merkezlerinin geçtiği haber şu:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ermeni Cemaati Lideri Bedros Şirinoğlu ile görüştü.

Konu belli: Başbakan Erdoğan'ın Türkiye'de çalışan 100 bin Ermeni hakkında söylediği sözlerin büyük tepki alması üzerine, özellikle yurt dışı kamuoyuna yönelik bir "PR" çalışması...

Ama meselemiz bu değil...
Gelin 1 yıl öncesine gidelim...

Tarih: 22 Ocak 2009
Saat: 07.15

Polisler Sarıyer'de bir evi bastılar.
Evde 70 yaşında misafir bir gazeteci vardı: Ünal İnanç!

Polisler, Ergenekon Soruşturması kapsamında evi arayacaklarını söyleyip savcılıktan aldıkları arama belgesini gösterdiler. Sarıyer'deki tarihi ev arandı. Bu arada duvarlarındaki eski tüfekler, el yazmaları vs polislerin dikkatini çekti. Bunların eser kapsamında olduğu söylendi, belgeleri gösterildi.

Sonra Ünal İnanç gözaltına alındı.
Bu ev Berc ve Bedros Şirinoğlu kardeşlerin eviydi.

Polisler aynı saatlerde Ankara Batıkent'te Şirinoğlu Sosyal ve Stratajik Araştırma Merkezi’nde de arama yaptılar. Burası da Şirinoğlu kardeşlere aitti.

Tüm bu aramalardan ne gibi sonuç çıktığını bilmiyoruz. Çünkü birçok belgeye el konuldu ve Ergenekon Davası hala sürüyor. Zaten meselemiz de bu değil. Demek istediğimiz şu:

Türkiye nasıl bir ülke; gün geliyor eviniz Ergenekon soruşturması kapsamında aranıyor; gün geliyor Başbakan Erdoğan'ın size ihtiyacı oluyor!

Bu arada anımsatalım; Şirinoğlu Ailesi İstiklal Madalyası sahibidir. Dedeleri Stephan'ın Kurtuluş Savaşı'nda yaptığı katkılarından dolayı, aileye bu madalya verilmiştir.

oda tv nin başlığıyla haberinin birbiriyle hiç alakası olmayan haberlerinden biri..

Yukarıdaki başlık ile yazı arasında bir kopukluk göremedim. Ermeni topluluğunun İstiklal Madalyalı önderi ile aymazlık, sapkınlık ve hatta hainlik içinde Kurtuluş Savaşı'nı yok sayan bir düşüncenin ürünü bir başbakan görüşmüş. Bu durum yeterli bir ilinti sayılmıyorsa, atılan başlığın Bedros Şirinoğlu'nun evinin Ergenekon soruşturması kapsamında aranmış olması ile anlam kazandığını söyleyebiliriz.

Offtopic :

Yeri gelmişken, Yalçın Küçük'ün biricik Odatv'sinin birkaç haberinden dem vuralım:

Odatv'nin Ali Balkız aşkı ile başlayabiliriz. Ali Bey'in bölücü partisi ile ilgili yaptığı çalışmaları ya da Aleviler adına yaptığı açıklamaları sitenin veriş biçiminin oldukça anlamlı olduğunu söyleyebiliriz. Hele ki Ali Bey'in elinden alınan ödülden duyulan mutluluğu görünce anlıyoruz ki, Odatv Ali Balkız'ı çok seviyor!

Lena Umay'ın "o öyle değil, bakın ben size anlatayım" tadındaki yazıları zaten ayrı bir alem: Kimisinde Şah İsmail'i "bilinenin aksine" Kürt yapıyor, kimisinde Bektaşiliği Hristiyanlığa bağlıyor. Neyse ki haberlerin altında yorum bölümü var. Lena Hanım bu vesile ile bilenlerden nasiplenebiliyor...

Kimi zaman "Odatv.com" imzasıyla Zülfü Livaneli aklanıp-paklanıp, yağlanıyor: Mustafa-Veda tartışmaları arasında bir kişinin çıkıp da "arkadaşlar Mustafa belgesel; Veda ise bir film" dememesinden dert yanılıyor! Neyse ki Odatv var da, söylenmeyen dilleniyor!

Kimi zaman da "demek Nazlı Ilıcak gazeteciliğe geri dönüyor" sevinç çığlıkları ile Nazlı Hanım kaşla göz arasında "gazeteci" yapılıveriliyor. Ofer'in Twitter Pompalamacısı Oscarları'nın en özel kareleri sitede yer buluyor; Odatv'nin gediklisi Oray Eğin, Ahmet Hakan Coşkun, Nazlı Ilıcak ve Gülben Ergen Erdoğan ile birlikte objektiflere gururla gülümsüyor...

Gün geliyor, İhsan Doğramacı badem gözlü yapılıyor...

Gün geliyor, Ahmet kızı Sanem, Ertuğrul Özkök'ün eşi Tansu Özkök ve Nursuna Memecan ile yaptığı "derinlemesine söyleşiler"den dolayı bravo alıyor. Ardından, Uğur Mumcu ile büyükleri arasında yıllarca süren "kan davası"nı sürdürmeyip, Mumcu'nun kızı Özge ile söyleşebilme "yüce gönüllüğü"nü gösterdiği için bu kez de tebrik ediliyor...

Kısacası, Odatv'nin daldan dala savrulurken devirdiği çamların sayısı günden güne artıyor...