Başbakan Samimiyse Taraf'ın İlanlarını İnceletsin

Başbakan Samimiyse Taraf'ın İlanlarını İnceletsin

İletigönderen tuba » Pzt Haz 30, 2008 21:49

Başbakan Samimiyse, Taraf'a Verilen Resmi İlanları İnceletsin

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ arasında yapılan görüşmenin içeriğini bilmiyoruz. Bilemeyiz de... Bu tür görüşmelerin detayları ancak yıllar sonra ortaya çıkabilir; o da taraflardan birisi anlatırsa...Bir yolu daha vardır; görüşmenin 'tutanakları' zaman içerisinde basının eline geçebilir. Ancak, bu da pek mümkün görünmüyor; çünkü biliyorsunuz AKP iktidarı döneminde devlette 'kayıt tutma' geleneğine son verildi. Devletin hafızası boşaltıldı. Eğer Sayın Başbuğ, tedbirli davranıp da kayıt tutturmadıysa, Başbakan bunu zaten yaptırmamıştır. Yıllar sonra ikisi, görüşmeye ilişkin ayrı şey anlatırlarsa ne yapacağız bilmiyorum...

Allah'tan 'telekulak' diye bir şey var (!) Genelkurmay ve Başbakanlık cenahları görüşmeyi kayıt altına almadıysa bile 'birileri' bu önemli görüşmeyi 'ortam dinleme' yöntemiyle tespit etmiş olabilirler. Yarın öbür gün, olayın detaylarını internet paylaşım sitelerinde dizi film seyreder gibi seyredersek şaşırmayalım...

Ne konuştuklarını bilemeyiz ama şöyle bir tahminde bulunursam hiç de yanılmış olacağımı zannetmiyorum:

Sayın Başbakan demiştir ki;

"Paşam, hakkınızda yapılan yayınlar konusunda infial halindeyiz. Hükümetim, ("Hükümetim" derken, i harfini uzatıp 'hükümetiiiim" demiştir ki etkisi daha fazla olsun) bu alçaklığı yapanların peşindedir. Size yapılanı kendimize yapılmış sayarız. Kim benim müstakbel Genelkurmay Başkanı'mı böyle çirkin ithamlarla karalayabilir? Ordu ile hükümetimizin arasını bozmak isteyenler var.Kulakları vaaar duymuyorlar, gözleri vaaaar görmüyorlar..."

Sözünü muhakkak "Bu böyle biline!" diyerek bitirmiştir...

Nitekim Sayın Başbakan, görüşmeden 2 gün sonra Polis Akademisi diploma töreninde, güvenlik güçlerinin hakarete varan eleştiriler karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, "Polisi ve askeri yıpratmaya çalışan güçler, karşılarında milleti bulacaktır" diyerek yüreklerimize su serpti...

Başbakan'ın samimiyetini ispat için elinde çok pratik bir imkan var: Şöyle:

Ordu'ya ve üst düzey komutanlara yönelik sistematik saldırılar, ağırlıklı olarak hangi yayın organlarından geliyor?

Vakit ve Taraf'tan...

Vakit kampanyanın pespaye, belden aşağı kısmını yürütüyor. Taraf ise güya daha bir 'gazete' havalarında..."Bulduk belgesini yazıyoruz; gazeteci bulunca yazar kardeşim" diyerek itiraz edilmesi imkansız olan bir mesleki gerekçeye sığınıyorlar.

Doğru, gazeteci belge bulunca yazar...

Yazar da, daha önce Nokta dergisinde oraya çıkan ve ordunun içine bodoslama dalan ekibin aynı misyonu azimle ve hırsla bu kez Taraf gazetesinde devam ettirdiği de kimsenin gözünden kaçmıyor. Bu acar gazeteciler, durmadan "darbe günlükleri", yok bilmem "Batı Çalışma Grubu raporları" bulup bulup yazıyorlar da her nedense, örneğin Başbakanlık'taki örtülü ödenek skandalı gibi konulardan itinayla uzak duruyorlar...

On bin satan bir gazetenin mesela Murat Belge gibi masraflı bir yazarı kendi kadrolarına katması da kolay bir şey olmasa gerek. Murat Belge, yeşil dolarcıkları görmeden şuradan şuraya gitmez. Benim 2 aylık gelirim, Murat Belge'nin günlük viski masrafını karşılamaz valla. Yasemin Çongar da öyle... Sen Doğan Grubu'nun Washington temsilciliği gibi ballı bir işi bırakıp on bin tirajlı zottirik bir gazeteye gideceksin..

Sonra da "tek amacımız gazetecilik" diye bizi yiyeceksiniz. Hadi canım sen de!

Taraf gazetesinin TSK'ya yönelik bu sistematik yayınlarını "habercilik başarısı" diye alkışlayan diğer medya mensuplarına ne demeli? Gülay Göktürk, geçen gün Kanal 7'deki İskele -Sancak programında "Bu belgeler TSK içindeki rahatsız subaylardan sızmıştır. Taraf'a vermelerinin nedeni de yayınlayabilecek tek gazete olması..." demesin mi...

Siz ne güne duruyorsunuz Hanımefendi? Yani bu belgeler size gelse, köşenizde yazmayıp Taraf'a mı göndereceksiniz?

Patronunuz olsam bu lafa karşılık savunmanızı isterdim doğrusu.. Yani şimdi siz, "Taraf'tan başka kimse yazamazdı" derken "Bakmayın böyle afralı tafralı konuştuğuma, tırsarım aslında. Ben olsam yazamazdım" mı demiş oldunuz, yoksa "Benim çalıştığım gazetenin patronu bize özgür habercilik yaptırmıyor, bu belge bana gelse gazetem yazdırmazdı" mı demiş oldunuz?

Madem, "özgür gazeteciliğin" yapıldığı tek yer olarak Taraf'ı görüyorsunuz, gidip orada yazsanıza..Akın İpek Beyefendi'ye neden fuzuli masraf çıkarıp altın işletmeciliğinden gelen milli serveti ziyan ettiriyorsunuz? Ayıptır.

(Bu arada, programa Ankara'dan 'bir bilen' olarak katılan Şamil Tayyar, İsmail Küçükkaya'nın gazetesinin 'devlete yakın' olduğunu alaycı bir dille ima edeyim derken inanılmaz bir gaf yaptı. Tayyar, yüzünde müstehzi bir ifadeyle, "İsmail'in gazetesi Çankaya'ya daha yakındır, biz biraz uzağız" dedi. Çankaya'da artık Abdullah Gül oturuyor Ey Şamil(! )Sen kendini hâlâ Sezer döneminde zannettin galiba.."Çankaya'ya yakın' olanlar artık senin kasttettiğin 'devlete' yakın olmuş olmuyorlar. Anladın?")

Konumuza dönüyorum. Sayın Başbakan, eğer orduyu yıpratmak isteyenlerin üstüne gitme konusunda samimiyse, öncelikle on bin tirajlı Taraf gazetesine Vakıfbank'ın trilyonluk reklamlarını kimlerin verdirdiğine baktırmalıdır. Sonra bu 'minik' gazeteye ve onun küfürbaz refiki Vakit'e akan resmi ilan trafiğini dikkatlice bir inceletmelidir. Basın İlan Kurumu'nun Yönetim Kurulu Başkanı, Başbakanlık Müsteşarı'dır. Soruversin Efkan Bey'e...Efendime söyleyeyim... Maliye Bakanı'na bir talimat verip tıpkı Kanaltürk' e yapılan denetim gibi bir denetimin başlatılmasını sağlamalıdır. Vakit'in hakaret tazminatlarından yırtmak için yasaya karşı kurduğu Ali Cengiz oyunlarını bir bir açığa çıkarmalıdır...

Bunları yaparsa, belki TSK'yı ve ordunun sistematik biçimde yıpratılmasından rahatsız olan kamuoyunu bu kirli tezgâhların içinde hükümetin parmağı olmadığına inandırabilir.

Boş vaade karınlar tok...


Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen Ram » Sal Tem 01, 2008 0:23

Gel de komitacı olma!
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!


Şu dizine dön: Açık İstihbarat

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x