Sırayla ateşe koyulan ve içinde pişirilen yemekleri hiç bitmeyen ithal malı tencerelerimiz var. Yeniden ısıtılan tartışma konumuz "başkanlık sistemi" de, o bereketli tencerelerdeki yemeklerden birisi.
Türkiye'de başkanlık sisteminin kimin tarafından, niçin istendiğini anlamak ve nasıl uygulanacağını tahmin edebilmek için, Erdoğan'ın başbakanlığına bakmak şart ve yeterli.
Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki, Türkiye'de bir başkan SEÇİLMEYECEK. Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin örtülü ödenekleriyle, yani, Amerikan ve Türk Halklarının vergileriyle desteklenecek bir politikacı, seçim hileleriyle bu göreve ATANACAK.
Bir ipte iki cambaz oynayamayacağına göre, ABD'nin bir başkanı varken, AKP tarafından büyük ölçüde Amerikan vesayeti altına sokulan Türkiye'de başkanlık sistemi uygulanamayacağı için, getirilmek istenen sistem de aslında, başkancılık sistemidir.
ABD Başkanının işaret parmağı ile gösterdiği her yere koşarak gidecek olan birisi 'başkancı' yapılacak ve hikayemiz, parlamenter sistemin bıraktığı yerden devam edecek. Tek fark, "Aman, başkan diktatör olmasın" bahanesiyle Türkiye'nin bölünmesi olacak.
ABD hesabına başkancılık oynayacak olan bu kişi, süpürge tehdidi altında bir deliğin kenarında politika yaparken, ülkemizi kendisinin yönettiğini söyleyecek ve hatta belki de zannedecek. Bütün Amerikan planlarını uygulayabilmek için demokrasiyi askıya alan baskıcı bir anlayışla, bölgenin en kötü ve en zararlı diktatörü haline gelecek.
Bunun dışında, siyasi yapıda da ufak tefek bazı düzenlemeler yapılabilir tabii. Mesela, siyasi parti sayısı ABD'deki gibi ikiye indirilebilir. Böylece, muhtemelen "AK Amerikan" ve "Halk Amerikan" kulvarlarında birbiriyle Amerikancılıkta yarışan "En Amerikan" ve "Daha Amerikan" iki adet partimiz olur.
Eğer bu siyasi tiyatronun hedefi, Türkiye'yi eyaletlere bölmek ve tamamen Amerikan vesayeti altına sokulmasının önündeki bütün engelleri kaldırmak değil ise, o zaman bazı soruların cevaplarını bulalım;
İnsanlar bünyelerine uymayan yabancı maddeleri gıda olarak tüketebilmek maksadıyla, mide ameliyatı olmazlar. Beslenmek için, bünyelerine uygun yararlı maddeleri seçerler.
Birçok konuda tarihi başlatan Sümer'den, Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar bu bölgede sahip olduğumuz bütün devletlerin örgütlenme yapısında bir devamlılık ve yönetim sistemi bakımından öncekilerin eksiklerini iyileşme yönünde tamamlayarak giden sürekli bir gelişme varken, dünyada herkes kendi devlet yapısının ihtiyaçlarına göre siyasi sistemini kurarken ve biz de daha önce hep öyle yapmışken, bu sefer neden tersine gidip yabancılara ait ve üstelik de bizden kopuk bir sisteme göre yapı kuruyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti ayrı devletlerin birleşmesinden meydana gelmediğine göre, birbirinden ayrı devletler olarak kurulmuş yapıların, sonradan birleşen eyaletler halinde ortak bir politik hedef doğrultusunda idare edilmeleri amacıyla yaratılmış bir yönetim çeşidi olan başkanlık sistemi, hangi ülkenin hangi ihtiyacını karşılamak için düşünülüyor?
Ayran içmek istiyorsanız, önce yoğurt ile suyu bir kapta birleştirmeniz gerekir. Yoğurt yiyerek üstüne su içtikten sonra göbek atıp, ayran içtiğinizi söyleyemezsiniz.
Zaten bir ve bütün olan Türkiye Cumhuriyeti'ni önce eyaletlere ayırıp küçük parçalara bölmek ve sonra da onları başkanlık sistemi ile tekrar birbirine yapıştırmaya çalışmak, hangi akla hizmettir?
Selçuk TINAZ, 22 Mayıs 2012