Batı’nın Türkiye’de Değişen Ortakları mı?Türkiye’de elit ve Batı’ya yakın siyasi ve iktisadi geniş bir çevre AKP iktidarı öncesi dönemde statükoyu ve yeni küresel entegrasyonu dolaylı ya da örtülü olarak destekliyorlardı.
Bu çoğunluk oldukça heterojen bir kompozisyon içeriyor. Sosyal demokratlardan merkez sağa, büyük sermaye çevrelerinden işçi sendikalarının birçoğuna geniş bir alanı kapsar. Aydınların, üniversite çevrelerinin ve medyanın yine büyük bir bölümü örtülü veya aktif olarak bu kompozisyonun içinde yer alırlar.
Yine Atatürkçü çevrelerin, Cumhuriyetin değerlerine önem verenlerin büyük oranda bu grupta bulunduğunu söylersek yanlış yapmış olmayız.
Bu geniş ve türel olmayan kompozisyonu oluşturanlar çok farklı özelliklere sahip olsalar da, temel bir paydada birleşiyorlardı. Sistemle kavga etmeden, onunla çatışmadan işi oluruna bırakmak ve onunla bütünleşmeye girmek.
- - Batılı değerlere ve yaşam tarzına az ya da çok yakın ve yatkındılar.
- Genelde demokrasiyi desteklemelerine karşın, “hangi demokrasi” konusunda görüşler farklılaşıyordu. Liberal demokrasiden katılımcı ve sosyal demokrasinin sınırlarına kadar yaklaşan bir kompozisyonla karşı karşıya geliyorduk. Batı’ya sıcak ve yakındırlar. “Batı”cılardan gerçek “Batılı” değerlere sahip çevrelere kadar geniş bir yelpaze bu heterojen hatta yer alıyor.
Bu çevreler İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden itibaren Batı ile birlikte bu anlayışı ve uygulamayı sürdüregeldiler.
Değişen hesaplar ve ortaklar
Oysa 1990’lı yıllardan itibaren ABD, AB, Asya ve Ortadoğu’daki yeni gelişmeler, Türkiye’deki hâkim anlayışın artık geçerli olmadığını ortaya çıkarmaya başlamıştı bile.
- - ABD ve AB Ortadoğu’da radikal bir yeniden yapılanma istiyorlardı. Ortadoğu’daki bazı ülke haritalarının ve rejimlerinin değişmesi söz konusuydu.
- Türkiye’de ise ABD ve AB’nin eski ortakları yerine yenileri belirlenmişti. Eskiden iş çevreleri, bürokrasi, elit ve askerlerle işbirliği yapan ABD ve AB şimdi İslamcı tercihleri öne çıkan siyasi ve iktisadi çevrelerle işbirliğine geçiyordu.
Ilımlı İslam tercihi ve eski ortaklar
Eskiden Batı’da, yaşam tarzı olarak kendine yakın (ve benzer) bir Türkiye tercih edilirken şimdi İslami değerlerin öne çıkacağı bir yeniden yapılanmaya yeşil ışık yakılıyordu.
Batı’nın Ortadoğu’da yapmak istediği yeniden yapılanma için gereken bir şeydi bu. İslami bir yapılanma, Batı’nın istediği değişiklikler için daha uygundu.
Batı’nın Türkiye’deki ortağı değişince eski ortaklar hem zor duruma düştüler hem de bir ikilem içinde kaldılar.
Aydınlar, elit, sermaye çevreleri, askerler Batı’yı kendine yakın görmüş Atatürkçü çevreler birdenbire “Batı’yı karşılarında buluverdiler”. Bu hiç beklemedikleri bir şeydi. Yetmiş yıldır bel bağladıkları Batı ile karşı karşıya geliverdiler. Batı artık İslamcıların arkasındaydı.
Ancak burada bir şeyi ayırmak gerekir;
- - Batı yönetimlerinin Türkiye ve Ortadoğu ile ilgili yeni politikaları ile,
- Batı’nın değerlerini, halklarını ve demokrasilerini birbirlerinden ayırmak durumundayız.
Batı’nın Türkiye ikilemi
ABD ve AB yeni Ortadoğu politikaları uğruna Türkiye’deki ortaklarını değiştirmelerine karşın yeni risk olasılıklarını da tartışmaya başladılar. “Acaba İslamcı yapılanmanın desteklenmesi Batı için ne gibi riskler doğuracaktır” sorusu son 2 yıldır Batı’da en fazla tartışılan konu.
Aynı şekilde, Türkiye içindeki “eski Batı ortakları da” Batı’nın kendilerini yüzüstü bırakması sonucu, “ilk defa ABD ve AB’ye daha eleştirel bakmaya başladılar”. Bugün Türkiye’de ABD ve AB yönetimlerini oldukça ağır biçimde eleştirmeye başlayan kimi siyasi partilerin, sendikaların, hatta sermaye çevrelerinin ve elitin AKP öncesinde Batı ile çok yakın ilişki ve işbirliği içinde olduğunu biliyoruz.
Batı’nın Türkiye ve bölge üzerindeki teoriden uygulamaya dönen yeni politikaları Türkiye içindeki tarafların konumlarını da hızla değiştirmeye başladı. Büyük ölçüde edilgen politikalar ve uygulamalar içinde yürüyen Türkiye bu bunalımları ancak katılımcı demokrasinin kuralları içinde atlatabilecektir.
Türkiye’nin iç dinamiklerindeki büyük olumsuzluklara karşın, yukarıda çizilen tablo, olumlu bazı gelişmelerin de birlikte ortaya çıktığını gösteriyor.
EROL MANİSALI, Cumhuriyet, 13 Eylül 2010
http://www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali
