CHP lideri Deniz Baykal kurultaydan eli güçlenerek çıktı. Muhalifleri tasfiye etti. Bugüne kadar ki en büyük desteği aldı.
Haluk Koç aday bile olamadı. Oysa 2005'te Sarıgül çok ciddi şekilde zorlamıştı. O halde Baykal nasıl oldu da oyunu 674 oydan 1021'e çıkardı.
Sert bir çizgi izliyor. Tavizsiz bir politik söylem içinde. Kararlı ve bir o kadar sert. Partideki Erdoğan karşıtlığını iyi kullanıyor. Nabzı iyi ölçüyor.
Ancak "değişim" ve yeni "açılım" bekleyenler için tam bir hayal kırıklığıydı bu son kurultay. Entelektüel çevrelerin beklentileri başka bahara kaldı.
POLİTİKASINI ONAYLATTI
2 saat 40 dakikalık konuşma siyasi içerikliydi. Muhalifler ve hükümet hedefteydi. İzlediği politikaları 'tescilletti'. Delegelerin verdiği destek, onu daha da 'agresif' söylemlere itmeye cesaret edecektir.
İç tartışmayı ve hesaplaşma yoktu. Yönetimini sorgulamadı, sorgulatmadı da. "En muhteşem kurultay" olarak niteledi. Kendi açısından da öyle aslında. Kurultayda ve bugünkü grup toplantısında bunun sinyalini verdi.
BAYKAL TAM YOL İLERİ
Erdoğan'a karşı açtığı bayrağı yere indirme niyetinde değil. Gerim adım atması söz konusu değil. Aksine Erdoğan'ı 'savunmaya' zorluyor. Futbol terimiyle ifade edersek yarı sahada gol arıyor.
Bu "moral motivasyonla" gelecek demeçler 'yorgun' düşen Erdoğan'ın sinirlerini daha da yıpratacaktır. Hiç kuşkusuz Baykal'ın CHP'ye bu denli egemen olmasının altında siyasi ortamın 180 derece değişmesi yatıyor. Bu su götürmez bir gerçek.
Yani onu son iki yılda sertleştiren delegeleri de kendisine bağlayan siyasi atmosfer. Tabii ki Baykal'ın bu süreçte tüzük ve delege yapısına yönelik girişimleri ayrı bir tartışma konusu..
Hatırlayın o günleri.. Türkiye AB ile müzakere tarihi için randevu almıştı. Ortada ne türban ne de parti kapatma davası vardı.
SÜRECİ ŞEMDİNLİ BAŞLATTI
Gündem ağırlıklı olarak ekonomiydi. Meclis'te iki partili yapı siyasi hayatta görülen bir manzara değildi. Taraflar bunun şaşkınlığı ve 2001 krizinin de korkusuyla başka alanlara kaymadı.
Hükümetin önceliği krizden yeni çıkmış bükülmüş piyasayı düzlüğe çıkarmak ve AB ile müzakere tarihi almaktı. Öyle de oldu. Her şey iyi başladı. Ta ki Şemdinli'de yaşanan olaya kadar. Ardından sıcak gündem maddeleri birbirini izledi.
SON İKİ YILDA YAŞANANLAR
Danıştay saldırı, laiklik tartışmaları, Hrant Dink suikasti, papaz cinayetleri, ulusalcı mitingler, 367 kararı, 1. ve 2. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 27 Nisan e-muhtırası, terör saldırıları, 22 Temmuz seçimleri, Cumhurbaşkanlığı referandumu, sivil anayasa taslağı, türban yasası, parti kapatma davası, referandum gerginliği...
Yukarıda sayılanlar inanılır gibi değil ama hepsi 2.5 yıla yakın sürede gerçekleşti.. Halbuki 2005'in sonuna kadar gündem iki ya da üç konuyla sınırlıydı
KUTUPLAŞMA BAYKAL'I SİVRİLTTİ
Ancak burada "keskinleşen iki kutup" Baykal'ı, ister istemez siyasi yönünün ön plana çıkardı. Soysal ve ekonomik projeler rafa kalkınca gündem siyasete odaklandı.
İşte bütün bunlar üst üste konulduğunda Baykal'ı ve CHP'yi daha da "kemikleştirdi". 'Homojen' bir yapıya büründüler.. CHP tek ses halinde Baykal etrafında bütünleşti.
