
Sevgili okurlarım, 12 Kasım 2008 tarihli gazetelerde bir Iraklı askerin, Irak’ı işgal etmiş olan Amerikan ordusunda görevli iki Amerikan askerini silahla öldürdüğü, pek çoğunu yaraladığı yazıyordu. Hani şu Tayyip Erdoğan’ın 23 Mart 2003 günü, “kahraman Amerikan askerlerinin bu savaşta bir zayiat vermemeleri için duacıyız” dediği Amerikan askerlerinden ikisini öldürmüş, pek çoğunu da yaralamıştı ya. İşte o olaydan sez ediyorum.
Merak ettim ve bu olayın nedenini araştırdım. Tayyip’in “kahraman” olarak nitelendirdiği Irak’ta işgalci Amerikan askerleri ile bir grup Iraklı asker, Bağdat’ta direnişçilere karşı bir operasyon hazırlığındadırlar. Ancak ABD’li ve Iraklı askerler arasında operasyon konusunda bir anlaşmazlık olur. Tartışma sırasında Amerikalı bir asker, Iraklı bir askere tokat atar. Bunu gururuna yediremeyen Iraklı asker silahını çeker, kendisine tokat atanla bir başka Amerikalı askeri vurup öldürür, pek çok Amerikan askerini de yaralar. Ülkesi işgal altında bir Iraklı askerin gururuna bakar mısınız?
Uluslar arası anlaşmalara göre Irak’ın Erbil kentinde bulunan askerlerimizden onbir tanesinin Irak’ta işgalci Amerikan askerleri 3 Temmuz 2004’te başına çuval geçirdi, ellerini ve ayaklarını bağladı, bir terörist muamelesine tabi tutarak alıp götürdü, sorguladı, 70 saate yakın bir süre cezaevinde tuttu, devleti yönetenlerden, İşçi Partisi dışında hiçbir partiden, örgütten de ses çıkmamıştı
Zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, “askerlerin başına geçirilen çuval değil, poşettir. Amerikalılar, bunu pratik olsun diye kullanmaktadırlar” demiş, o zamanki Dışişleri Bakanı, şimdi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı makamında oturan AKP’li de, gazetecilerin, “bu olay nedeniyle ABD’den bir özür bekliyor musunuz?” şeklindeki sorusuna, “büyük devletler özür dilemez” diyerek Türkiye’yi nasıl küçülttüğünü ve aşağıladığını hatırladınız mı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlık koltuğunda oturan va aslında ABD’nin BOP projesinin Eşbaşkanı olan Tayyip Erdoğan da, gazetecilerin “bu olay nedeniyle ABD’ye bir nota verecek misiniz?” şeklindeki sorusuna, “ne notası? Müzik notası mı” şeklinde alaycı bir yanıt vermişti.
Tam buraya düşmana direndiği için Amerikan askerleri tarafından yakalanıp Ebugarip Cezaevi’ne kapatılan Iraklı Müslüman kadın Nur tarafından yazılan ve gizlice dünya ajanslarına ulaştırılan 10 Nisan 2004 tarihli mektubundan bir paragrafı koyuyorum:
- “Eey vicdanlarında zerre kadar haysiyet, namus, şeref duygusu ve Allah korkusu olanlar. Bize, hepimize burada Amerikan köpekleri tecavüz ediyor. Çoğumuz hamileyiz. Karnımızdaki bu piçleri doğurmak istemiyoruz. Saldırın buraya, bizleri ve Amerikan köpeklerini öldürün. Biz ölüme çoktan razıyız. Öldürün bizleri ve onları.”
Türk kadınları arasında Amerikan askerlerini özlemle bekleyen, merak ve arzu edenler varsa onlara söyleyecek sözüm yok. Onlar Amerikan askerlerinin Türkiye’ye de gelmesini ve kendilerini mutlu etmesini isteyebilirler.
Eey Türk milleti, bugünkü duyarsızlığını sürdürür ve Iraklı Müslüman kadın Nur’un feryadını duymamakta ısrar edersen, yakın gelecekte Türkiye’de Amerikalı askerler, “Pardon” bile demeyeceklerdir.
Sefer ÇETİNKAYA, 6 Ekim 2011
sefercetinkaya@hotmail.com