Bilbilik'in bildiğini bilmiyorsanız

Bilbilik'in bildiğini bilmiyorsanız

İletigönderen Türk-Kan » Sal Ara 30, 2008 7:31


Bilbilik'in bildiğini bilmiyorsanız

“İnsan bildiğinden ibarettir” diyor Francis Bacon. Hazreti Ali “Her kap içine bir şey konulunca daralır. Bilgi kabı ise dolduruldukça genişler” diyerek genişletiyor bilginin önemini.

Erol Bilbilik’in yeni çıkan iki kitabının içerdiği bilgi varsıllığını görünce, aklıma işte bu özdeyişler geldi. Bir kez daha haklı çıktı bu iki bilge. Erol Bey, 2008 yılı başlarında, “İşgal Örgütleri: CİA-NATO-AB” ve “Geniş Ortadoğu Projesi” adlı değerli eserlerini imzalayıp yollamıştı. Köşemde bu kitaplardan (birileri gibi arka kapak yazılarını aktararak değil) dikkatle okuyarak söz etmiş, sizlere de hararetle tavsiye etmiştim. Erol Bey’den şimdi de “Kıskaç Harekâtı/NATO’nun Yeni Stratejik Konsepti” ve “Amerikaperestler” adlı imzalı kitapları geldi. Bu kitapların ilki Profil, ikincisi Destek Yayınları’nca yayımlanmış.

Önce “Amerikaperestler”e bir göz atalım, bakalım neler varmış. Bilbilik, kitabına neden bu adı verdiğini ve anlamını şöyle anlatıp vurguluyor: “Amerikaperestler bileşik kelimesinin başındaki ‘Amerika’ kelimesi Yeni Dünya Emperyalizmi’nin tek temsilcisini, ‘perest’eki de ona maddi ve manevi varlıklarıyla tapınan, taparcasına bağlı olan, hizmetkârlık yapmaya soyunan birey ve grupları tam olarak tarif ediyor.”

Amerikaperestler içinde sizlerin de yakından tanıdığınız pek çok isim var. Tanımaya tanıyorsunuz da bu isimleri, neler karıştırdıklarını tam anlamıyla bilmiyorsunuz. Sayın Bilbilik bunların bütün kirli çamaşırlarını döküyor ortaya. Bu isimlerden önemli bulduklarımızı sayalım önce: İşte o isimler: Yasemin Çongar, Hakan Yavuz, İlnur Çevik, Fehmi Koru, Abdullah Gül, Kemal Derviş, Mehmet Şimşek, Can Paker, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Mehmet Ali Birand, Zeyno Baran, Eser Karakaş, Seyfettin Gürsel vb.

Ve işte önemli başlıklar: Çongar’a yazılarını Wolfowitz dikte ettiriyor. Hakan Yavuz’a göre, Nurcular, bu dünyadaki cennetten, öbür dünyadakine yatay geçiş yapıyorlar. Cengiz Çandar’ın Graham Fuller’le birlikte kaleme aldığı “Türkiye İçin Büyük Jeopolitika” adlı makalede “Diyarbakır Merkezli Kürt Devleti”nden söz ediliyor. Zeyno Baran’ın da katıldığı Hudson Enstitüsü’ndeki toplantıda Türkiye’ye dair dehşet senaryoları. Ankara’da 16 kişilik CFR kadrosu, neredeyse tamamı Kürt uzmanı.

Bilbilik’in kitabında daha buraya alamadığım neler var neler. Okumak gerek. Ancak tüm Amerikaperestleri göremedim. Sözgelimi, Yılmaz Öztuna neden bu kitaba girememiş, anlayamadım doğrusu.

Gelelim öbür kitaba. Hani halk arasında yaygın bir deyim vardır: “NATO mermer, NATO kafa” diye. Çoğumuzun NATO konusundaki bilgisi “NATO mermer” düzeyindedir ne yazık ki. Erol Bey, Kıskaç Harekâtı’nda; NATO’nun MR’ını çekiyor, çekap’ını yapıyor, ruhsal durumunu sorguluyor. Sonuçlar ürkütücü. Bu sonuçların ne anlama geldiğini bilmezsek vay halimize. Bu kitaptan da önemli bulduğum yerleri ileteyim: NATO, ABD emperyalist beyin takımınca vücuda getirilmiş dünyanın en büyük emperyalist tuzağıdır. ABD, NATO’yu kullanarak Batılı emperyalist ülkeler arasındaki çelişkileri yumuşatıyor, bloklaşmalarını önlüyor, petrol ve doğalgaz bölgelerini kontrol altında tutuyor. NATO şimdi de radikal İslam’ı bahane edip Türkiye’yi güneyden kıskaca alıyor. NATO’nun antlaşma metninde bulunmayan gizli madde ne? Ve NATO’cu Atatürkçülük.



Cazim GÜRBÜZ, 30.12.2008
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: Bilbilik'in bildiğini bilmiyorsanız

İletigönderen Deli Haydar » Cmt Haz 19, 2010 13:33

Fuller'in Beslemeleri Pişti Oldu!
Odatv / 19 Haziran 2010


Efendim, yıllardır yazılır çizilir...
Cengiz Çandar'ın ABD-CIA-Pentagon ilişkileri konusunda iddialar ileri sürülür.

Biz bunları bilmeyiz! Bildiğimiz şu:
Çandar'ın hep "akıl hocaları" var. Örneğin bunlardan birisi CIA ajanı Graham Fuller!
Ve bu "akıl hocaları" Cengiz Çandar'ın kulağına sürekli üflüyorlar. O da bunları tekrarlıyor. Nasıl mı?

Geliniz size bir örnek olay yazalım.
Cengiz Çandar bugün Radikal Gazetesi'nde şunu yazdı:

"... Washington’da ilk akşam, uzmanlığı "Türkiye-Amerika ilişkilerini izlemek" olan düşünce kuruluşlarının mensuplarıyla konuşuyordum; biri, 'Bugünlerde bu şehirde bazı buzz word’ler işitilmeye başlandı' dedi. ‘Buzz word’. Türkçeye çevirmesi zor. İşaret fişeği niteliğinde sözcükler diyebilir miyiz?

'Nedir örneğin o buzz word’lerden biri' diye soracak oldum. 'Örneğin' dedi: 'Türkiye dendiğinde ki, sık telaffuz ediliyor, mutlaka başına ‘unreliable ally’ sıfatı ekleniyor.'

Unreliable ally’ yani ‘güvenilmez müttefik’.

Elbette ‘sorun’ tek yanlı değil. Amerikalılar, ‘başına buyruk’ bir Türkiye görüyorlar. Dünya değişmesi üzerine, birçok ülkenin Amerika karşısında eski davranış kalıplarını göstermediklerini sindirmekte zorlanıyorlar. Bu yüzden da güvensizlik karşılıklı ve giderek derinleşiyor ve çetrefilleşiyor.

Acaba, otel penceremden az ötede evindeki ışıklarını yanar gördüğüm, mahalle komşum, ‘Beyaz Saray’da oturan Barack Obama'ya, ben de ‘Washington Mektubu’ yazsam ve ‘gecikmeden Tayyip Erdoğan’ı hafta sonunu geçirmeye Camp David’e davet edin’ desem...

Haberi olur mu? Davet eder mi? Faydası olur mu?
Bilmiyorum.

Ama ben de Thomas Friedman’ın ‘İstanbul Mektubu’ gibi bitireyim ‘Washington Mektubu’nu; şu anda ışıkları yanan vaziyetteki Beyaz Saray’daki Başkan Obama’ya yazıyorum:

'Tayyip Erdoğan’ı bir an önce uzun ve başbaşa bir görüşme için davet edin...'"

Cengiz Çandar'ın yazısı bu.
Aynı gün yani bugün konuyla ilgili Fehmi Koru'nun ne yazdığına bakalım:

"Yeni âdet bu: İçimizdeki işgüzarların tezviratları yetmiyor, Batı'dan çağrılan gazetecilerden de ilâve destek alınıyor. New York Times'ın parlatılmış kalemi Thomas Friedman, bu hafta, sadece yazılarıyla değil konuşmalarıyla da, ülkemizi bizlere anlattı. En çarpıcı cümlesi aynı zamanda bir teklif Friedman'ın: 'Obama aradaki ihtilâflı konuları yüzyüze görüşmek üzere Erdoğan'ı Camp David'e davet etsin...'

Yüzyüze görüşmek kadar iyisi yok.

Amerikan başkanlarının dinlenme mekânı Camp David bu iş için var zaten. Turgut Özal bir defasında orada ağırlanmıştı. Arap-Filistin ihtilâfının en kritik anları taraflar Camp David'te biraraya getirilerek aşılmıştı.

Friedman'ın teklifi yabana atılacak cinsten değil...

Ancak benim bir karşı-teklifim var: Aradaki görüş farklılıklarını yüzyüze görüşmek üzere daveti, ABD Başkanı Barack Obama'ya, Başbakan Tayyip Erdoğan yapsın..."

Nasıl?
"Akıl hocaları" medyadaki kalemşörleri devreye sokmuş görünmüyor mu?
"Aman", diyorlar: "ABD Erdoğan'ı gözden çıkarmasın, bir görüşmeyle iş tatlıya bağlansın"

Yeni tezgah bu.
T. Friedman söylüyor, "papağanlar" tekrarlıyor.
Bakalım ABD'nin Başbakan Erdoğan'ı affetmesini sağlayabilecekler mi?

İşin özü şu:

Biz hep diyoruz, Osmanlı'dan gelen "tercüme bürosu aydını geleneği" hala sürdürülmektedir. Bu aydın türü sadece çeviri yapar; kulağına fısıldananı söyler. Özgün düşüncesi, yorumu yoktur.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x