
MHP, çok uzun zamandan beri ilk defa doğru bir iş yapıyor ama, muhalefetin geri kalanı için aynı ifadeyi kullanmak zor.
Eski CHP'nin Genelbaşkanı Deniz Baykal, yüz kızartıcı suçlardan sabıkalı Erdoğan'ın başbakan olmasını sağlamıştı. Yeni CHP'nin Genelbaşkanı da, başbakan olarak kalmasını sağlamaya çalışıyor sanki.
Eskisiyle yenisiyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne Genelbaşkan olanlar, Büyük Ortadoğu Projesi'nde, Eşbaşkan Yardımcılığı'na mı getiriliyorlar acaba ?
Türbandan sonra açılım işinde de çuvallayan Erdoğan'ın imdadına koşan Kılıçdaroğlu, CHP'ni değil, AKP'ni kurtarmak için parti başkanı olmuş gibi davranmak yerine, hakikaten iyi niyetle iyi şeyler yapmak istiyorsa, sorunların adını doğru koymakla işe başlasın.
Güneydoğu ile alâkalı sorunların iç ve dış kaynaklarını görüp tanımlamakta aciz kaldıkça, her girişim, durumu ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Üst beyin kapasiteleri, her şeyi bir kaç kelimeden oluşan slogan ve ezber kalıplarıyla anlamaya ayarlanmış düşünce tembellerine, bölgedeki sıkıntının kısaca 'SÖMÜRGECİLİK' olduğunu söyleyebiliriz.
İç kaynaklı sömürgeciliğin adı 'FEODALİZM', dış kaynaklısının ki de şu anda 'AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'. Eğer slogan ezbercilerine üç kelime fazla gelirse, tek kelimeyle 'TERÖR' diyebiliriz çünkü, bölgemizde terör ABD'dir.
Siyasi partiler SÖMÜRGECİLİK sorununu gerçekten çözmek niyetinde iseler, önce bölgedeki aşiretleri birer oy deposu olarak görmekten vazgeçsinler ve feodalizmin temsilcilerini kendi içlerine yerleştirmeyi bıraksınlar.
İç kaynaklı SÖMÜRGECİLİK sorunu, ancak feodalizmin bitmesiyle çözülür. Marabalara ekonomik özgürlük vererek, siyasi iradelerinin de özgürleşmesini sağlamak yoluyla bölgeye girecek olan demokrasi, onları, aşiret reislerinin, toprak ağalarının ve şıhların kölesi olmaktan kurtarır.
SÖMÜRGECİLİK sorununun, 'TERÖR' denilen dış kaynaklı kısmını çözmek için, arkasındaki devlet olan ABD ile görüşmek lazım. Bunu yapmadan terörden kurtulmak mümkün değildir.
Bizim için hazırlanan tuzaklar boş kalmasın diye, bu gerçekleri yabana atarak, açılım saçılım işlerine heveslenip gene Amerikan aklıyla yazılacak yeni bir anayasa ile sorunlardan kurtulabileceğimizi zannedersek eğer, akıl hastalıkları listesine katkı yapmak ve tarihe "geri zekâlı nesiller" başlığı altında yazılmak, başımıza gelecek felâketlerin yanında çok hafif cezalar olarak kalacaklar.
Aylarca didişip, anayasa taslaklarını yumurta gibi tokuşturmaya hiç gerek yok. Her şey anayasaya bağlıysa, yürürlükte olana, asker-sivil Amerikan darbeleri yapmaya, feodalizme, siyasette etnik ırkçılığa ve dinciliğe gerçekten de engel olabilecek bir tane madde eklensin ve ona uyulsun, bütün sorunlarımız çözülür.
Selçuk TINAZ, 7 Haziran 2012