Bir “liberal” yazara ev ödevi
Hikmet Bila
10 Mart 2010
Bazı “liberal” yazarlarımızı gördükçe, liberalizm adına içim sızlıyor. Benim içim sızlıyor ama, herhalde, sistemin kurucuları Thomas Hobbes’lar, John Locke’lar, Adam Smith’ler, John Stuart Mill’ler mezarlarında ters dönüyorlardır. Onlar da düşünen insanlardı. Bilgi sahibi olan, bilgi ve fikir üreten kişilerdi.
Onlar adına bugün Türkiye’de yazan kimileri var ki, bilgiden de fikirden de zerre kadar nasip almamışlar. Kendilerine biçtikleri ve yutturmayı başardıkları misyon gereği, “kafadan sallama liberalizmi” nin seçkin temsilcileri olarak boy gösteriyorlar.
Bir örnek vereyim:
Hürriyet’te Hadi Uluengin 6 Mart günkü yazısında vermiş veriştirmiş. Güya, Mersin’de CHP’li kadınların çarşaf yırtma eyleminden hareketle cumhuriyeti yerden yere vurmaya kalkmış. “İlkel ideoloji”den başlamış, “vahim nefret”ten çıkmış.
Yazıda ne bilgi var ne fikir…
CHP’li kadınlara Halife Abdülmecit’in altı dil bildiğini, hatta ressam olduğunu hatırlatmış. Halifeliğe de cumhuriyete de bakışı bu kadar boş, bu kadar sığ…
Daha vahim olan ne biliyor musunuz?
Tarihle ilgili yazılar yazarken, doğru bilgiden bile yoksun olması. Bırakınız tarih bilgisi, tarih bilincini, önemli olayların nerede ve ne zaman olduğundan bile habersiz. Haydi, kitap okumuyor diyelim, açıp internetten bile bakmamış. O yazıdan bir alıntı yapayım da, gülün:
“Malum, ‘Hilafetin ilgasına ve Hanedan-ı Osmaniyenin Türkiye Cumhuriyeti Memalik-i Hariciyesine Çıkarılmasına’ dair kanun, 1922 yılının 3 Mart’ında onaylanmıştı”.
İşte Hadi Uluengin’in tarih bilgisi bu kadar. Halifeliğin 3 Mart 1924’te kaldırıldığını bile bilmiyor. 1922’de de kaldırılan bir şey olduğunu hayal meyal düşünmüş ama, onun da 1 Kasım 1922’de kaldırılan saltanat olduğundan haberi yok. “Neden saltanat 1 Kasım 1922’de hilafetten ayrılarak kaldırıldı da hilafet 3 Mart 1924’te ilga edildi?” diye sorsan, parmak hesabı yapmaya kalkacak ama yine işin içinden çıkamayacak. Bu iki tarihin, iki büyük olayın siyasal, sosyal, kültürel açıdan nedenlerini ve sonuçlarını sormaya hiç gerek yok, çünkü anlamaz.
***
Bu Hadi Uluengin’in ilk “tarih vukuatı” olsaydı, belki üzerinde hiç durmayacaktım.
Hatırladım. Bir başka “çuvallama” hadisesi üç yıl önce yaşanmıştı. Hadi Bey, bu kez cumhuriyeti ve Mustafa Kemal’i aklınca vurmak için biraz daha önceye gitmiş, Çanakkale savaşlarını diline dolamıştı.
Bir yazısı (24 Mart 2007, Hürriyet), Çanakkale savaşlarıyla ilgili o kadar çok yalan-yanlış şeylerle doluydu ki, ertesi gün Cumhuriyet’teki köşemde bu yanlışları birer birer düzeltmiştim. Şimdi burada tekrar etsem, bu sütuna sığdıramam. Ama o yazımdan kısa bir alıntı yapmama izin verin, çünkü yine “tarih”le ilgili vahim durumlar var:
“Hürriyet’te Hadi Uluengin, büyük bir stratejist ve tarihçi edasıyla Çanakkale savaşlarını ‘çelik-çomak oyunu’na indirgemek için özel çaba harcıyor. Peş peşe yazılar yazıyor. Üstelik, gerçeklerden o kadar habersiz bir biçimde yazıyor ki, tarihsel olayların yerlerini ve tarihlerini bile bilmiyor. 25 Nisan 1915’te başlayan çıkarmayı 5 Nisan’da başlatabiliyor. Ya da Çanakkale savaşlarında olmayan ‘Kara Tepe’ diye bir muharebe yeri uydurabiliyor.” (25 Mart 2007, Cumhuriyet).
Tarihsel olayların tarihlerini ve yerlerini bile bilmeyen bir yazarın tarihi yargılaması da herhalde Hadi Uluengin’ce olur.
Sanırım, şimdi ona bir ev ödevi vermenin vakti geldi. Şu tarihler, bir çizgili kağıda onar defa yazılıp ezberlenecek:
- 25 Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na müttefik çıkarması başlamıştır.
- 1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmıştır.
- 3 Mart 1924’te Hilafet kaldırılmıştır.
Şimdilik bu kadar. Bir de sınav sorusu:
- 29 Ekim 1923’te ne olmuştur?
- İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Bir_liberal_yazara_ev_odevi&tarih=10.03.2010&Newsid=292572&Categoryid=4&wid=166