Bir “yiğit” ölmüş diyenler...

Bir “yiğit” ölmüş diyenler...

İletigönderen teşkilat » Cmt Eki 03, 2009 15:23

‘Ulusalcılık’tan, kendini Erdoğan’la özdeşleştirmeye dönüşen fikri ve siyasi çizgisiyle evrim geçiren Yiğit Bulut’un yolu Darwin ile kesişti

Yunus Emre’nin ölümsüz dizelerinin orjinalliğini bozmayı hiç istemezdim ama Vatan’da köşe yazarlığı ve CNN Türk’te program yapımcılığından, HaberTurk televizyonunun Genel Yayın Yönetmenliği’ne dikey geçiş yapan Yiğit Bulut için “garip” demek hakikaten pek “garip” olurdu.
Bulut bugüne, kendisini izleyen veya okuyanların kalbindeki üç ayaklı tahtın üzerinde gelmişti. O üç ayağı da ustaca kullanan Bulut şöyle bir imaj yaratmıştı:
O bir; IMF ve Dünya Bankası politikalarını reddeden finans analistiydi,
O bir, hızlı ulusalcıydı,
O bir, evrim teorisi karşıtıydı...
Bulut’un, Erdoğan’a “kara sevdalı” olduğunu açıklayan Ethem Sancak’ın gazetesinde yayımlanan röportajı “imaj”ın ne kadar yanıltıcı olabileceğini göstermesi bakımından kesilip saklanacak değerde.
Röportajı yapan Fadime Özkan’ın “sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemeyen” gazeteci olarak sunduğu Bulut, “fikri siyasi dönüşümünü” anlatırken bu dönüşümün vesikası olarak “Türkiye’yi kurtarabilecek tek lider Başbakan Erdoğan’dır” demiş.
Bu cümlenin, Yiğit Bulut’un hem yandaşların piri Ethem Sancak’ı, hem de evrimin kuramcısı Darwin’i alt edişinin simgesi olarak tarihe geçeceğine yürekten inanıyorum.
“İnatçı yapısı, kimseye itaat etmemesi, dik başlı olmasıyla -ki bunların hepsi bende de var, belki de o yüzden kendime yakın görüyorum- Türkiye adına umut olarak ortaya çıkıyor” diyerek bir zamanlar muhalefet ettiği Erdoğan’ı aklın ve mantığın sınırlarını zorlayacak kadar kısa sürede içselleştirmeyi başaran Bulut’un dönüşümünün insanoğlunun “ruhi evrim”inin ara fosiliymişçesine incelenmeye namzet olduğunu düşünüyorum. O ki bir zamanlar kendisiyle ilgili en ufak bir şüphe belirdiğinde “Rahat olun; Laik, üniter, tam bağımsız bir Türkiye rotamdan ‘kıl’ kadar şaşmadım, şaşmayacağım, can bedenden çıkmadıkça...” diye koyardı yazılarının son noktasını.
Bugün rotasını “laik, üniter, tam bağımsız Türkiye gerçeğini hazmedemeyenlere” çevirdiğine göre, sembolik olarak “can bedenden çıkmış” olmalı...


Selcan TAŞÇI
29.09.2009

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... tyaz=10242


Atatürk'ün "fikri babam" dediği Ziya Gökalp Malta sürgünü olduğu sırada hain Ali Kemal'in hain yazılarına şöyle cevap veriyor...

Ali Kemal'e
Ben Türküm! diyorsun, sen Türk değilsin!
Ve İslamım! diyorsun, değilsin İslam!
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilam!

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için,
Ummadım bu işten asla mükafat!
Bu yüzden bin türlü felaket çektim,
Hiç bir an esefle demedim: Heyhat!

Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;
İlk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!

Türk olsam olmasam ben Türk dostuyum,
Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!

Türklük, hem mefkurem, hem de kanımdır:
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hadimine 'Türk değil! ' diyen
Soyca Türk olsa da 'piçtir', Türk değil!

Ziya Gökalp


Ali Kemal olan herkese...
Kullanıcı küçük betizi
teşkilat
Üye
Üye
 
İletiler: 121
Kayıt: Çrş May 06, 2009 19:48

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x