Bırakın Hepimiz Filistinliyiz demeyi Hepiniz İsraillisiniz
Hem Manavgat'ın suyunu İsrail'e satıyorlar hem de İsrail'i Manavgat'ta eleştiriyorlar
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Manavgat'ta İsrail aleyhinde esmiş gürlemiş... Açıklamalar çok sert... Ama pek inandırıcı değil. Klasik bir sağcı kandırmacayla karşı karşıyayız.
Bir kere açıklamanın yapıldığı Manavgat bile AKP'yi ele veriyor. Çünkü, Manavgat, suyu AKP tarafından İsrail'e satılmış bir ilçemiz.
İsrail çölün ortasında kurulmuş bir ülke. En büyük sıkıntısı: Su. İsrail'e su satmak yapılabilecek en büyük yardımdır.
Sağcı iktidarlar, Özal döneminden beri Manavgat Suyu'nu İsrail'e satmak için çabalıyor. 150 milyon dolarlık yatırım yapıldı. 20 yıldır hiçbir iktidarın cesaret edemediği anlaşma ise AKP'ye nasip oldu. İsrail'de bir Dışişleri bürokratının katılımıyla
Yani Başbakanın Yabancı sermaye getiriyoruz yaygaraları kopardığı törenlerle değil, kurdelalar keserek değil
Sessiz sedasız...
Bugün Manavgat'ta gürleyen AKP'liler, Manavgat Suyu'nu İsrail'e satarken pek de sessizdi anlayacağınız.
İsrail'e göre AKP: Türk lokumu
AKP döneminde İsrail'le yapılan anlaşmalar Manavgat suyunun satışıyla sınırlı değil. Tayyip döneminde Türkiye-İsrail, daha doğrusu AKP-İsrail dostluğu büyük boyutlara ulaştı. Bunu İsrail'in Dışişleri eski Bakanı Şimon Peres şöyle yorumlamıştı: AKP Türk lokumu Tabii Batılı liderlerin Tayyip hakkındaki en ufak övgüsünü bile Dünya lideri diye manşete çıkaran gerici basında Peres'in bu açıklamasını göremediniz.
AKP döneminde İsrail'le nasıl bir dostluk kurulmuş kısaca bir özetleyelim:
- İsrail'le yapılan ticaret hacmi birkaç kat arttı. 2002'de yıllık 500 milyon dolardı. 2008'de 2 milyar dolara ulaştı. 2009 için yapılan anlaşmalar 4 milyar dolara çıkacağını gösteriyor.
- Ceyhan-Aşkelon Petrol Boru Hattı ve Rusya'yı İsrail'e bağlayacak Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı gibi dev projeler AKP döneminde imzalandı.
- AKP döneminde Telekom'un satışı başta olmak üzere pek çok önemli ihale İsrail kökenli şirketlere verildi. GAP'ın sulanmasıyla ilgili 13 önemli projenin 6'sı İsraillilere verildi.
- Lübnan ve Suriye'yle İsrail arasındaki gerginliklerin arttığı dönemlerde AKP tarafları uzlaştıran bir rol üstlendi. İsrail'in Araplarla yaptığı ve Ortadoğu'daki konumunu sağlamlaştıran tüm anlaşmalar ve görüşmeler AKP sayesinde oldu.
-Lübnan'ı işgal etmeye kalkışan İsrail Hizbullah'ın ummadığı büyüklükte direnişiyle karşılaştı. Hizbullah'ın direnişini kırmak ve Güney Lübnan işgalini perdelemek Birleşmiş Milletler Barış Gücü kurulmasını önerdi. Barış Gücü'nde İsrail'in isteği üzerine Türkiye de yer aldı.
- Türkiye ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler AKP iktidarı döneminde zirveye çıktı. İki ülke arasındaki resmi ziyaretler bu dönemde tavan yaptı.
- Tayyip de Gül de, İsrail'e bizzat gitti. Bunun dışında pek çok üst düzey AKP'li bürokrat defalarca İsrail'i ziyaret etti. Son olarak, Gazze saldırısından yalnızca bir hafta önce İsrail Başbakanı Olmert de Türkiye'yi ziyaret etmişti. Olmert'in görevi sona erdiği için veda ziyaretleri düzenleyen için Türkiye ziyaret edilecek dört ülkeden biriydi.
- AKP döneminde Türkiye, özellikle savaş sanayii açısından İsrail'e bağımlı hale geldi. Geçtiğimiz ay, Gazze saldırısından hemen önce, İsrailli bir firmaya 141 milyon dolarlık bir ihale verildi. Pek çok alternatifi bulunmasına karşın Heron uçakları satın alındı.
-Ocak 2004'te ABD'ye giden Tayyip Erdoğan'a, Amerikan Musevi Komitesi ADL (Anti Defamation League) tarafından Cesaret Ödülü verildi. Bu ödülü alan Yahudi olmayan ilk ve tek kişi Tayyip'tir.
Uzatmayalım. Birkaç gün önce, Gazze saldırısı henüz sıcakken, Türk milletinin İsrail'e yönelik tepkisi doruk noktasındayken, AKP iktidarına İsrail'e neden yaptırım uygulanmadığı soruldu. Hükümet Sözcüsü Çiçek şöyle yanıtladı:
Türkiye ve İsrail arasındaki işbirliği nedeniyle askeri bağların koparılmasına söz konusu olamaz, çünkü askeri işbirliği Türkiye'nin ulusal çıkarlarına hizmet etmektedir.
Ve İsrail'le imzalanan ortak askeri anlaşmaları iptal etmek ya da en azından askıya almak gibi bir niyetleri olmadığını açıkladı. Anlayacağınız, İsrail'e yönelik tepkiler söylemde kalacak...
Erbakan da İsrail dostu
Tarih 4 Ocak. Gazze saldırısından birkaç gün sonra... İstanbul-Çağlayan... Saadet Partisi Hepimiz Filistinliyiz sloganıyla bir miting düzenliyor. Mitinge Erbakan da canlı bağlantıyla katılıp konuşma yapıyor. İsrail'le ilgili atıyor da tutuyor... 96'da Refah Partisi olarak iktidara gelmeden önce de atıp tutardı. Örneğin şu sözleri çok ünlüdür:
İsrail'i destekleyenlere oy verirseniz sizi evliyalar ve şehitler çarpar. Seçimlerin Yahudi'ye yaramasını istemiyorsanız elbette RP'ye oy vereceksiniz. Yoksa bu Müslüman çocuklarının katlinin hesabını Allah sizden sorar.
Erbakan ne yaptı peki? Bir yıl iktidarda kaldı ve İsrail'le tam 20 anlaşma imzaladı. Halbuki Siyonist dostu diye o çok eleştirdiği iktidarlar bile 1993-1996 arasında 13 anlaşma imzalamıştı.
Üstelik Erbakan döneminde imzalanan anlaşmalar birer ilkti. Örneğin 28.08.1996'da Türkiye-İsrail Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla F-4 ve F-16 uçaklarımızın modernizasyonu İsrailli firmalara veriliyordu. 650 milyon dolarlık bu anlaşmada kredinin de İsrail bankalarından alınması şart koşulmuştu. Böylelikle İsrail'e kredi faizleriyle birlikte yaklaşık 1 milyar dolarlık bir ticaret yapılmış oldu.
Türkiye ile İsrail arasında Serbest Ticaret Anlaşması ise yine Erbakan döneminde TBMM'nin 04.04.1997 tarihli oturumunda kabul edildi. Yani İsrail'den gümrük vergisi alınması durduruldu! Anlaşmayı onaylanması için Meclis'e gönderen 27.12.1996 tarihli Bakanlar Kurulu kararının altında da Başbakan olarak yine Erbakan'ın imzası vardı!
Bu anlaşmanın kabulünden sonra Erbakan İsrail Dışişleri Bakanı David Levy ile görüştü. Üstelik o dönem, Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın altında kazı çalışmaları yaptığı için İsrail ile Filistin arasında büyük çatışmaların yaşandığı ve Arap ülkelerinin İsrail'e tavır aldığı bir dönemdi. Ve Erbakan o kanlı dönemde bile İsrail'in Dışişleri Bakanı'yla görüşmekten çekinmemişti.
Çok daha vahimi, bugün Gazze'ye ölüm yağdıran İsrail pilotlar eğitimlerini Türkiye'de almıştır. Hem de Erbakan döneminde. Peki hangi ilimizde dersiniz? Şeriatçılığın en güçlü olduğu Konya'da... Kısacası, Konya'da Şeriatçılar Yahudi sermayesinin uluslararası komplolarını aralarında tartışırken çok uzağa gitmelerine gerek yoktu. İsrail'i görmek için kafalarını kaldırmaları yeterliydi: Alçak uçuş yapan eğitim uçakları İsrailliydi.
Üstelik bu gerçek gizli değildi. Refahyol iktidarı döneminde bile tüm Türkiye tarafından biliniyordu. O kadar ki, konu Meclis gündemine geldiğinde, Refahyol'un Milli Savunma Bakanı şöyle yanıtlamıştı: Eğitimlerin devamlılığı ve mütekabiliyet esasları göz önüne alındığında, İsrail Hava Kuvvetleri uçaklarının da zaman zaman Türkiye'ye gelmeleri tabiidir. Müşterek eğitim faaliyetleri kapsamında; sadece İsrail Hava Kuvvetleri uçakları Türkiye'ye gelmemiş, aynı zamanda Türk Hava Kuvvet1eri uçakları da İsrail'e intikal ederek eğitimler yapmışlardır. Bu tür anlaşmaların ruhunda karşılıklılık ve karşılıklı yarar mevcuttur. Türkiye'nin milli menfaatleri gereği yapılan karşılıklı eğitim işbirliğinin ülkesini düşünen hiç bir kimseyi rahatsız etmemesi gerektiği değerlendirilmektedir.
Çiçek'in açıklamasına ne kadar da benziyor değil mi?
Ne dersiniz, başka partilere oy vermeyin, onlar İsrailcidir, yoksa sizi evliyalar çarpar diyen Erbakan'ı evliyalar çarpmalı mı sizce? Peki ya İsrail'le en yakın ilişkileri kurup bir de İsrail'i protesto mitingleri düzenleyenleri? Yalancıları ve üçkağıtçıları da evliyalar çarpmaz mı?
İsrail düşmanı olamıyorsunuz, bari İsrail dostu olmayın
Gazetelerde bir haber. Başlık şu İsrail'le dostluk bitiyor Acaba diyoruz Meclis gerekeni yaptı da İsrail'le imzalanan anlaşmaları mı iptal etti? Olay başkaymış. 136 milletvekili Meclis'teki Türkiye-İsrail Dostluk Grubu'ndan istifa etmiş.
Tepkiye bakın tepkiye... Gözlerimiz yaşardı doğrusu... Tayyip Filistinli çocukların ahı yerde kalmayacak derken bunu kastediyordu galiba...
Peki sormazlar mı ne işiniz var İsrail'le Dostluk Grubu'nda diye... Madem Hepimiz Filistinliyiz diye eylem yapıyorsunuz, Filistin'le Dostluk Grubu kursaydınız ya... Şöyle bir araştırdık. Meclis'te 73 ülkeyle dostluk grubu kurulmuş. En kalabalığı tahmin edileceği gibi ABD ile. İsrail'le kurulanı ise ikinci sırada yer alıyor... 300'ü aşkın üyesi var. Anlayacağınız üyelerinin yarısı bile istifa etmemiş. Üstelik grubun kimlerden oluştuğunu öğrenmek de imkansız. Yani hem İsrail'le Dostluk Grubu kuruyorlar. Hem de tepkiden korkup isimlerini gizliyorlar. Bir de üstüne, bu gruptan istifa etmeyi büyük bir Filistin dostluğuymuş gibi yutturmaya çalışıyorlar. Ve basınımız da İsrail'e büyük tepki diye bu olayı manşet yapıyor...
Peki bu grup nasıl kuruldu dersiniz. AKP'nin iktidara geldiği dönemde kuruluyor bir Türkiye-İsrail Dostluk Grubu... Ve milletvekilleri akın akın giriyorlar gruba. İlk birkaç günde 273 milletvekili üye oluyor gruba. Peki Filistin Dostluk Grubu? 50'de kalıyor...
İşte Türkiye'de sağın durumu... Tamam anladık. İsrail düşmanı olamıyorsunuz. Bari İsrail dostu olmayın. Meydanlarda Hepimiz Filistinliyiz pankartları yakışmıyor size... Çünkü Hepiniz İsraillisiniz.
Sağcılar Filistin dostu olamaz... Çünkü İsrail'e düşman olamaz
İşte Türkiye'de sağcıların kaderi... Liberalinden Şeriatçısına tümü İsrail dostudur. Meydanlarında söylediklerine değil, icraatlarına bir bakın.
Bu aslında sağcılığın bütün Ortadoğu'daki kaderidir. Bugün işbirlikçi Arap rejimleri, yani AKP iktidarının kopyaları, İsrail'e karşı çıkabiliyor mu? Bir iki protesto mesajından başka ne desteklerini gördünüz Filistin davasına? Bir de Chavez'e bakın. İsrail büyükelçisini anında sınırdışı etti. Ve ABD'yi sorumlu tutarak İsrail'i soykırımcılıkla suçladı. İsrail'e tavır işte böyle alınır.
İsrail'in kuruluşundan beri böyle değil mi zaten. Bütün sağcı rejimler bir yandan İsrail'i eleştiriyor, bir yandan da İsrail'i tanıyordu. İsrail'le savaşıp Filistin'e gerçekten destek olan ise hep solcular oldu. Örneğin Mısır'ın efsane lideri Nâsır... 1967'de İsrail'le savaşa tutuştu. Filistin Davasına destek olmak için. Kaybettiğinde iktidarını da yitireceğini bile bile. Peki Nâsır İsrail'e saldırırken sağcılar ne yapıyordu? Arap ülkelerinin liderleri Nâsır'ı yalnız bıraktı ve söz verdikleri desteği sunmadı. Mısır'daki Şeriatçılar ise Müslüman Kardeşler isimli bir örgüt kurup Nâsır'a suiksat düzenledi.
Ortadoğu'nun bir başka solcu lideri Saddam da her koşulda Filistin davasının yanında yer alıyordu. Suriye de solcu BAAS Partisi iktidarda olduğu sürece İsrail'le hep savaştı. Filistin'de ise solcu lider Arafat'ın yeri bir türlü doldurulamadı. Bakın, Afarat'ın yokluğunda Şeriatçı Hamas Filistin'i ne hale getirdi... Şimdi Mısır ve Türkiye'nin kapısında İsrail'le barış anlaşması için yalvarıyorlar...
Türkiye'de de Şeriatçılar İsrail aleyhinde atıp tutarlar, ama İsrail'e karşı tek bir eylemleri yoktur. İsrail karşıtı eylemler de yine solculara nasip olmuştur. Örneğin, Mahir İsrail'in Başkonsolosu Elrom'u rehin alıp infaz etmiştir. Bu, tarihte bir İsrailli diplomata karşı yapılmış en büyük eylemdir. Deniz'ler de Filistin'e gidip İsrail'e karşı savaşan FHKC ile birlikte eğitimlere katılmıştır. Sinan gibi pek çok 68'li FHKC'nin İsrail karakollarına yönelik baskınlarına bizzat katılmıştır.
Dolayısıyla... Ortadoğu'da denklem çok basittir. Sağcılar İsrail'in yanındadır. İsrail'le savaşanlar ise hep solcular olmuştur.
Çünkü ana denklem de çok basittir. Sağcı antiemperyalist olamaz. Amerikan karşıtı olamaz. Bunun çok propagandasını yapar, meydanlarda atıp tutar ama, uygulamada her zaman işbirlikçidir.
Bu yüzden de Filistin dostu olamaz. Çünkü İsrail düşmanı olmadan Filistin'e dost olunamaz. Antiemperyalist olmadan da gerçek bir İsrail düşmanı olunamaz... O yüzden Hepimiz Filistinliyiz pankartları sizin elinize yakışmıyor. Dürüst olun ve şöyle yazın: Hepimiz İsrailliyiz.
Yoksa evliyalar çarpar sizi...
Kaynak: Özgür Erdem, TürkSolu, Sayı: 219