Kendi çocuklarını askere göndermeyen, şehitliği fakir fukaranın çocuklarına havale eden bir anlayış bu.

Libya'ya çok kıymetli subaylarımız da gönderildi.
Bunlardan biri Albay Okan Altınay'dı.
Görev yaptığı gemi de hedef alındı. Bombalı saldırıda şehit düştü. Cenazesi Türkiye'ye getirildi, sessiz sedasız, törensiz toprağa verildi.
Albay Okan Altınay'ın Libya'da şehit düştüğü nedense kamuoyuna açıklanmıyordu.
Devre arkadaşları ve ailesi tepkiliydi.
Kara Harp Okulu 1993 devresi arkadaşlarını unutmadı. Gidebilen koştu, gidemeyen çelenk gönderdi.
Törensiz defin onları derinden yaraladı.
Arkadaşlarının bu şekilde toprağa verilmesini içlerine sindiremediler.
Oysa bir kaç gün önce gemimizin vurulduğuna ilişkin gelen haber Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'a sorulmuş "gemimiz isabet almadı" denilerek yalanlanmıştı.
Albayımız da orada şehit düşmüştü.
Libya'da bir kaç şehidimiz var" diyerek gerçeği ilk kez kamuoyuna açıkladı.
Bu arada Şehit Albay Okan Altınay, 15 Temmuz sonrasında "Atatürkçü" diye emekli edilmiş, sonrasında da 'ihtiyaç var' denilerek tekrar orduya alınmıştı.
En zor görevlere gönüllü gider, en sorunlu bölgelerde görevini en iyi şekilde yerine getirirdi.
Albayımız Türkiye'deyken de sınırda görev yapmıştı.
İşte bu kahraman Türk subayı "bir kaç tane şehit" denilerek kamuoyuna açıklanmıyor.
Evlat senin değilse ne kolaydır feda etmek!
“Savaş meselesinde kendine ve kendi ülkenin insanlarına şu soruyu sor: Savaştan sonra bacaksız, kolsuz ya da gözleri olmayan bir politikacı gördün mü ülkende? Hayır! Böyle bir şey göremezsin çünkü haysiyetsiz politikacılar başkalarını ölüm bölgesine gönderirken kendileri her zaman güvenli limanda kalırlar!”
Doğru düşünmeyi iyi öğren ve sonra da kendi çobanın ol, aksi halde binbir türlü kurnaz çobanın bahtsız koyunu olursun!
