
Gün, din bezirgânlarının... Gün, tarikat şeyhlerinin tetikçilerinin... Gün, Sorosun Çocuklarının...
Adrese teslim paketleri hazırlayıp köşelerden postalıyorlar. Görevleri askeri faşist yöntemler.
Tıpkı 12 Martta ve 12 Eylülde olduğu gibi.
Dillerinden, kalemlerinden kan damlıyor sanki...
Susurlukta, devlet içinde silahlı yasadışı güç ortaya çıktığında, Sıvas Madımakta katliam yapıldığında, Gazi Mahallesinde kahvehane taranıp insanlar öldüğünde ne diyordu bu babayiğitler?
Katilleri kahraman olarak görüyorlardı!
Unuttular!
Tek hedefleri var, sırtlarını AKP iktidarına ve CIAya dayayan takkeli ve takkesiz liboşların:
Türk Silahlı Kuvvetleri ve laik demokratik Cumhuriyet... Atatürk devrimleri...
İslami Hareket ve Hizbullah militanları devletin koruması altındayken, kimi çetelerle, itirafçılarla Güneydoğuda cinayetler işlerken de aynı telden çalıyorlardı.
2000li yılların başında Hizbullahın mezar evleri ortaya çıktığında sesleri solukları çıkmaz olmuştu.
Peki İstanbulda İngiliz Başkonsolosluğu, Neve Şalom, Şişlide Betyaakov Sinagoguna, HSBC Bankasına bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılar...
Onlarca insanın ölümü ve yüzlerce yaralı.
El Kaide gerçekleştirmişti bu kanlı saldırıları... Saldırganların bazıları bir tarikat şeyhinin müridiydi...
Unuttular!
Uğur Mumcu, Musa Anter, Vedat Aydın, Ahmet Taner Kışlalı, Hasan Ocak, Onat Kutlar, Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu, Hrank Dink cinayetleri...
Din baronunun kapı dışı edilen tetikçisi şimdilerde soruyor:
Cumhuriyet gazetesinin Mumcu suikastının perde arkasıyla yüzleşmeye cesareti var mı?
Evet var! Ya sizin!
***
Salt Uğur Mumcu değil, tüm faili meçhul cinayetlerin perde arkasıyla yüzleşmeye hazırız.
Bizim ne yazdığımız arşivlerde, sizin yazdıklarınızda!
Hodri meydan!
Biz yüzleşmeye hazırız.. Ya siz?
Adı ister Ergenekon olsun ister Susurluk.. ya da başka bir yapılanma...
Cumhuriyete atılan bombaların, kanlı Danıştay baskınının, Güneydoğudaki faili meçhul cinayetlerin, öldürülen aydınların, Gaffar Okkanın, Uğur Mumcunun, Hrant Dink, Rahip Santoro cinayetinin, Malatya Zirve Yayınevi katliamının arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasından yanayız.
Şimdi beni iyi dinleyin takkeli ve takkesiz liboşlar.. ve din baronunun tetikçileri:
Uğur Mumcunun arkasına sığınıp gerçek yüzünüzü saklamaya kalkmayın. Biz sizin ne mal olduğunuzu çok iyi biliriz.
Ağzınızda sakız gibi çiğnediğiniz laikçi-ulusalcı cepheden neden rahatsızlık duyuyorsunuz?
Özleminiz Türkiyenin dine dayalı bir devlet olması... Önünüzde tek engel Türk Silahlı Kuvvetleri ve Cumhuriyet Devrimleri...
Bırakın artık gevelemeyi, ikide bir Cumhuriyete saldırmayı!
Biz Cumhuriyete atılan bombaların üzerine gitmemişiz, biz Ergenekonun avukatlığını yapıyormuşuz...
Baştan beri şunu yazıyorum:
Ergenekonun sonuna dek üzerine gidilmeli... Elde ne gibi belge, bilgi varsa araştırılmalı... Tüm faili meçhul cinayetler aydınlatılmalı... Bunlar yapılırken hukuk çiğnenmemeli ve yargı siyasallaşmamalı... Çünkü yargı bağımsızlığı zedelenir.
Dediğimiz bu bizim, başka bir şey değil!
***
İlhan Selçuk ne diyor:
...Eğer dinci-İslamcı-Amerikancı AKP iktidarına muhalif bir Atatürkçü isen ya teröristsin ya darbeci!
Uğur, Atatürkçüydü, aydınlanmacıydı, sosyalistti, demokratik devrimciydi. Uğur, laikti, cumhuriyetçiydi, yurtseverdi, ulusalcıydı. Uğur, antiemperyalistti.
Dinci-İslamcı devlet yapılanmasına, tarikat şeyhlerine, şıhlarına, din bezirgânlarına, yolsuzluğa, soyguna, vurguna karşı yaşamı boyunca mücadele etti.
Ezenin değil ezilenin yanında yer aldı... Sermayenin değil emeğin savunucusu oldu...
Bel kırıp gerdan kıvırmadı!..
Biz, Uğur Mumcu ve tüm faili meçhul cinayetlerin perde arkasıyla yüzleşmeye hazırız.
Ya siz?
Sıvas, Kahramanmaraş, Gazi Mahallesi katliamlarının, Kanlı 1 Mayısların, kontrgerillanın perde arkasıyla yüzleşmeye hazır mısınız?
15 Kasım 2003te El Kaidenin İstanbuldaki kanlı eylemlerinin perde arkasına bakmaya ne diyorsunuz?
Dinci-İslamcı cepheye ve bizim Sorosun çocuklarına son sorum şu olacak: Almanyadaki Deniz Feneri soygununun perde arkasındakilerle de yüzleşmeye var mısınız?
Hikmet Çetinkaya