Biz Neden Kaybediyoruz?
“Pamuk Eller Cebe”
Bu konudan en son geçen yıl Anneler Günü’nde söz etmiştim.
Bizim kanayan bir yaramızdır bu. Eksiğimiz. Düşüncesizliğimiz… Kısaca:
Göremediğimiz gerçek!
Sözüm, öncelikle, yurtdışında yaşayanlaradır.
Eloğlu, ülkesinde kendi partisine, kendi anlayışındaki derneğe, kuruluşa akıl almaz değerde bağış yapar. Amerika’dan böyle haberleri duyarız. Bizim kıytırık zenginlerimiz de yabancıya bağışı bir matah sayar. Oralarda yaşayanlar, gurbetteki Türkler de yaşadıkları ülkelere bağış yaparken böylece büyüdüklerini, değerli olduklarını sanırlar. Bir zamanlar öne çıkan Genç Parti başkanı da, Şişli‘nin ünlü belediye başkanı da bunların kraliçeleriyle bir yemek yiyebilmek uğruna İngilizlere büyük paralar ödemişlerdi.
Basından duymuştuk.
*
Amerika’daki, Avrupa’daki zenginlerimiz oraları ihya ederler de vatan elden giderken vatan için yalnızca nutuk atarlar… Kimi bunu da yapmaz! Öyle bakar!
Bilirsiniz, Cumhuriyet yıkıcılarının dinleri imanları paradır. Daha partileri kurulmadan yeşil sermaye işini başlatmışlardı. Gurbetçiden akıl almaz miktarda para toplanmış, sonra batmış numarasına yatarak paraları bir yerlerde toplamışlardı.
En son, “ Deniz Feneri” örneği ortadadır.
Özellikle Almanya’da camiler, dini kuruluşlar ha bire para toplarlar. Namaza her gün gidenden, olmadı bayramdan bayrama camiye gidenden toplanan paralar… Her gelenin önüne konan, durmadan dolaştırılan çanağa para konmasını isterler, hep bağış adı altında belgesiz para toplanır oralarda. Makbuzsuz, belgesiz toplanan hesabı olmayan paralar… Bunlar bizim duyduklarımız, görenlerin anlattıkları. Bilmediğimiz neler neler vardır kimbilir?
Çoğu cemaat üyesi vatandaş da aydan aya kesintisiz aynı miktar parayı verilen hesaplara aktarırlarmış… Bunlardan her ay düzenli olarak, bağış adı altında aylık bin Mark bile vereni duymuştuk o zamanlar. Şimdi kimbilir nasıldır?
Dinci kesim böyle palazlanırken biz ne yaptık?
Ne yapacağız, seyrettik onları.
Biz de aynısını yapalım, bir havuzda biriken bir birikimimiz olsun demedik… Çağdaş, ulusal dernekler üyelik aidatının azlığıyla bile övünürdüler… O miktarı bile vermeyen, elleri ceplerine bir türlü gitmeyen aydınlar gördük… Eli cebinin yolunu bilmeyen, söze geldi mi yurtsever olduğunu söyleyen vatandaşlar gördük… Hiçbir şey yapmadan şikayet ediyoruz! Ne gazetesini desteklemesini bilen, ne inandığı siyasi düşünceyi savunan, ulusal duruşu olan kuruluşlara parasal destek veren, ne yaşamaya çalışan çağdaş, Atatürkçü tiyatroların arkalarında duran, onlara büyük bağışlar yaparak yaşatan, yaşatmaya çalışan insanlar var...
Kitap satışlarımıza bakınız. Gazete satışlarımıza bakınız. Yandaş gazetelerin, bölücü, işbirlikçi gazetelerin bu vatandaşın parasıyla hâlâ yaşayabilmelerine, yalanlarını okutabilmelerine, düzmece, uyutucu yayınlarını izletebilmelerine bakınız!
Bu ulusun ünlü yaptıkları, bu ulusun vatandaşının zengin ettiği, Allah’ın yürü ya kulum dedikleri bile ellerini cebine sokamadı vatan, vatanın ulusun geleceği söz konusu olduğun da…
Herkes kendi çıkarının arkasında. Günü kurtarma çabasında. Kefenin cebi olmadığını unutmuşlar. Böyle giderse o kefenle girip yatacakları toprak altı bile olmayacak vatana ait olan. Vatan toprağı kalmayacak mezarları için bile… Hepsi satılıyor, satılacak, mülkiyet el değiştirecek kısa bir süre sonra görmüyor musunuz?
Akşam olduğunda bir kendinize sorsanız: Ben çok sevdiğim ülkem için, ülkem elden giderken, uçurumun kenarındayken, ne kenarındası, uçuruma düşmeye başlamışken, ülkemin sonunun böyle giderse ne olacağı belliyken ne yapıyorum? Ne yaptım?
Hangi gazeteyi nasıl destekledim?
Hangi Atatürkçü kuruluşa, derneğe, hangi yayına ne bağışı yaptım, elimi cebime sokabildim mi?
Cebimde akrep mi vardı? Neden elim cebime gitmiyor?
Parasal güç olmadan hiçbir hareket başarılı olmaz. Ne yazık ki günümüzün gerçeği böyle. Dünyanın tekerleği böyle dönüyor.
Tatlı su sazanlığına devam mı? Tamam mı?
Yalnızca bir anımsatayım dedim.
Kendi düşen ağlamaz derler ama artık devir değişti, tek kendimiz düşmeyeceğiz, düşersek hep birlikte düşeceğiz!
Masallarda tellâllar bağırır:
“Duyduk duymadık demeyin!”
Minübüslerde, şehirler arası kısa yolculuklarda muavin seslenir:
Bilet almayan! “Pamuk eller cebe!”
Feza TİRYAKİ, 23 Mayıs 2012