Bölücülüğe Karşı İrşat Ekipleri

Tartışma Alanı

Bölücülüğe Karşı İrşat Ekipleri

İletigönderen TÜRKK » Sal Kas 16, 2010 0:27

BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI İRŞAT EKİPLERİ
Resim

Kürt açılımında dine giderek daha fazla yer ayrılıyor, AKP hükümetiyse birliği din yoluyla sağlamaya çalışıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, “irşat ekipleri” kurarak, “bölücülükle mücadele” etmeye hazırlanıyor.

AKP’nin büyük iddialarla başlattığı “Kürt açılımı” bir süredir din ekseninde yürütülen çalışmalarla devam ediyor. Kürt sorununun çözülmesinde dini sistematik olarak ön plana çıkartan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkilerini arttıran AKP, Kürt halkının temel taleplerine yanıt vermek yerine, "yoldan çıktığını" düşündüğü Kürtleri mürşitlerin dini propagandasıyla yola getirme hesapları yapıyor.

İrşat ekipleri bölücülere karşı
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2011 Mali Yılı Bütçe Tasarısı'nda Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında yeni bir görev daha tanımlandı. Tasarıda, din hizmetlerinin en ücra köşelere kadar ulaştırılması amacıyla, Türkiye genelinde “il özel irşat ekipleri” kurulacağı belirtildi. Bu ekiplerin en önemli görevi ise “bölücülükle mücadele”. Tasarıya göre irşat ekipleri, ülkenin birlik ve beraberliğini korumak amacıyla bölücü ve yıkıcı faaliyetlere karşı görev yapacak. Bu kapsamda vatandaşlarla camide ve cami dışında bir araya gelecek olan ekipler, “irşat faaliyetlerinde” bulunarak teröre karşı da uyarıda bulunacak. Aslında daha önce de olan bu ekipler, “bölücülükle mücadele konsepti kapsamında” genişletilecek.

Acil eylem planında cami var
Bütçede, Doğu ve Güneydoğu'da camilere yapılacak harcamalara da yer verildi. Bütçe tasarısının ilgili bölümünde “Acil eylem planı dahilinde, teröre maruz kalan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki bin 362 adet cami için toplam 53 milyon 652 bin 992 TL ödeneğe ihtiyaç duyulmaktadır” denildi.

Referandum’dan sonra dincileştirme çalışmaları hızlandı
Referandum sonrasında yapılan ve 12 Eylül referandumu ile 2011 seçim stratejisinin masaya yatırıldığı AKP’nin Kızılcahamam kampında da Kürt sorununun din yoluyla çözümü gündeme gelmişti. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, PKK ve Kürt sorunu sunumunun ardından söz alarak PKK’ye karşı ‘manevi önlemlerin’ arttırılmasını isteyen AKP Sivas Milletveliki Osman Kılıç’a cevaben yaptığı konuşmada, hükümetin yeni dincileştirme stratejisini açıklamıştı. Atalay, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın vaazlar üzerinde inceleme yaptığını, vaazlarda birlik ve kardeşliğe vurgu yapılarak PKK’ye karşı mücadele edileceğini söylemişti.

“Din kardeşliği birleştirici öğe olarak kullanılacak”
Aynı konuşmada, bölgede imam hatip liselerinin ve Kuran kurslarının sayılarını arttıracaklarını da belirten Atalay, önümüzdeki sene “Kürt açılımı” kapsamında din kardeşliğini birleştirici öğe olarak kullanmayı düşündüklerini ifade etmişti. Kampta AKP’nin Kürt milletvekillerinin de Kürt sorununun çözümü için müslüman kimliğin ortak kimlik olarak öne çıkartılmasını öneren açıklamalarda bulunduğu o dönemde basına yansımıştı.

“Diyanet’in tarihsel sorumluluğu”
Mart ayında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kuruluş yıl dönümü ve "2010 Kur'an Yılı" etkinlikleri açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, "Tüm kurum ve kuruluşlarımızla, STK'larla, aydınlarımız, sanatçılarımızla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığının ve onun değerli mensuplarını da bir devlet projesi olan milli birlik ve kardeşlik sürecinde, aktif rol almalarını ben sizlerden rica ediyorum, istirham ediyorum. Esasen, sürecin başarıya ulaşmasında ön yargıların kırılmasında toplumsal hastalıkların şifa bulmasında Diyanet kurumumuz tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya” demişti.

“İrşat ekipleri”nden önce “aile imamları” çalışmaya başladı
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Sosyal Açılımlı Din Hizmetleri kapsamında geliştirdiği mahalle imamlığı, Mart ayından itibaren kurum içi toplantılarla resmi olarak başladı. İmamları daha sosyal hale getirmeyi hedefleyen Diyanet İşleri Başkanlığı böylece, vatandaş ile imamı cami dışında da biraraya getirmiş olacak. Mahalle imamı, ayrıca esnaf ve ev ziyaretleri de gerçekleştirecek. Hatta okula gönderilmeyen çocukların takibini yaparak onların, özellikle kız çocuklarının eğitimlerine devam etmesine katkıda bulunacak. Bu uygulama sayesinde, devletin zaten diğer kurumları aracılığıyla yapması gereken işlevleri üstlenecek olan imamlar sosyal hayatta daha çok söz sahibi olurken, sosyal konularda dini referanslar daha çok rol oynayacak.

Dinin rolü sistematik olarak öne çıkartılıyor
Alevi açılımında ve Kürt açılımında eşit yurttaşlık zemininde hiçbir ciddi adım atamayan AKP hükümeti, bunun yerine din temelli bir çalışma yapmayı uygun gördü. Toplumsal hayatta dini referansların güç kazanması için çeşitli adımlar atan AKP, hem Alevi açılımında hem de Kürt açılımında çözümü dincileştirmekte buldu.

AKP’nin geçtiğimiz dönem boyunca bunu sağlayabilmek için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yetkilerini arttırdığı biliniyor. AKP iktidarı, geçtiğimiz Temmuz ayında resmi Gazete’de yayımlanan "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na çok önemli yetkiler vermişti. Kendi personelini kendisi seçebilen birkaç kurumdan biri olan DİB, bu kanun düzenlenmesi ile televizyon ve radyo açabilme, internet sitelerini denetleyip gerekli gördüğünde kapattırabilme, basılı yayınları toplatabilme gibi yetkiler elde etti. DİB, bunların yanı sıra “aile imamlığı” ve “irşat ekipleri” gibi uygulamalarla da sosyal hayatta daha belirleyici bir duruma getiriliyor.



soL - Haber Merkezi, 13 Kasım 2010
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44

Re: Bölücülüğe Karşı İrşat Ekipleri

İletigönderen TÜRKK » Sal Kas 16, 2010 0:32

İRŞAT YÖNERGESİ
Resim


Öyle bir isim ki, “irşatı” anlayan “yönergeyi” anlamaz.

Yönergeyi” anlayan “irşatı” anlamaz.

Her ikisini birden anlayana da pek rastlanmaz.

Anlaşılması bu kadar zor olan bu şeyin tamamı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde “Aile İrşat ve Rehberlik Büroları Çalışma Yönergesi” olarak yer alıyor.

Yönergenin içeriğini anlamak, kelimelerinin anlamını çözmekten daha zor.

Yönergeye göre; her il ve ilçe merkezinde Aile İrşat ve Rehberlik Büroları açılacak ve büro girişlerinin “uygun bir yerine” bu ismi taşıyan bir tabela asılacakmış. Büroların tefrişi (yazarın notu: donatılması) müftülüklerce yapılacakmış. Bürolara; internet erişimi sağlanarak e-posta hattı ve “alo aile hattı” kurulacakmış.

Bürolarda; dini yüksek okul mezunları, vaizler, murakıplar, din hizmetleri uzmanları, Kuran Kursu yöneticileri ve kolay iletişim kurabilecek yeteneğe sahip, konuşma kurallarını bilen personel tercih edilecekmiş.

Büro personeli, başvuru sahipleriyle telefonla ya da “ev ve işyerlerine giderek” yüz yüze görüşmeler yapacak, görüşme sırasında, hem “kişinin” hem de “bölgenin” hassasiyetlerini dikkate alacaklarmış. Değişmeyen din kurallarının anlatımında, değişken kişi ve bölge hassasiyetinin nasıl bir rol alacağını anlamak gerçekten zor olsa gerek.

Büroya başvuran kişilerin sorunları dikkate alınarak gerektiğinde psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve avukat gibi uzmanlara yönlendirilecekmiş.

Dahası var…

Yapılan görüşmelere ilişkin bilgiler kartekse işlenecek, bu karteksler aylık periyotlarla müftülüklerce daire başkanlığına elektronik ortamda gönderilecek, ayrıca bu bilgiler büroda sistematik bir şekilde arşivlenecekmiş.

Kuruluşu yapacak olan yer sanki Diyanet İşleri Başkanlığı değil, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, Kızılay Genel Müdürlüğü, Bölge Sağlık Polikliniği, Devlet Bakanlığı, Baro Başkanlığı gibi veya bunların toplamı gibi bir yer.

Eğer öyle ise diğer kurumlara hiç lüzum yok.

633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un, görevi belirleyen 1.maddesine bakıyoruz. Başkanlığın görevinin “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olarak gösterildiğini görüyoruz.

Yani yönergenin, yasada yer alan görev tanımı ile ilgisi yok. Bir dava konusu olması halinde iptal edilme olasılığı da yüksek.

Diyanet Aylık Dergisinin önceki sayılarından birinde, “cami dışı din hizmetleri” olarak tanımlanan ve yukarıda sayılan işler için, Din İşleri Yüksek Kurulunun bir Sayın Üyesinin şöyle yazdığını görüyoruz “Cami dışı din hizmetlerinin sunulmasında müftülüklerimizin plânlayıcı ve düzenleyici rolü asla göz ardı edilemez. Hizmetin etkili ve kalıcı olması, iyi bir plânlama ve özenli bir uygulama ile mümkündür. Nişan ve düğün törenleri gibi etkinlikler toplumsal hayatımızdaki önemli yapısal unsurlardan biridir. Başta ‘nikâh kıymak’ olmak üzere, dua ve hayırlı dileklerde bulunmak ve nasihat etmek üzere din görevlisi/imam bu törenlerin icra edildiği meclislerde yer alır. ‘Sünnet cemiyetleri’ ve ‘bebeklere isim koyma törenleri’ de bu tür dinî telkin ve yönlendirmelerin yapılabilmesi için bir fırsat ve ‘elverişli bir ortam’ sağlar.”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir diğer açılım projesini de, Sosyal Açılımlı Din Hizmetleri kapsamında “Aile ve Mahalle İmamlığı” denen çalışma oluşturmaktadır. Ankara dahil pilot olarak seçilen bazı il ve ilçelerde başlatılan bu proje ile artık her mahallenin ve giderek her ailenin bir imam’ı olacak ve bu imamlar ile halk arasında güzel bir bağ kurulmuş olacakmış.

Saygı duyduğumuz ve önemli bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının bu gibi çalışmalar, söylemler ve yönergeler üzerinde daha özenle durması ve yeniden değerlendirme yapmasının yararlı olacağı görülmektedir.




ERDEM AKYÜZ, 19 Ekim 2010
Kullanıcı küçük betizi
TÜRKK
Üye
Üye
 
İletiler: 152
Kayıt: Sal Mar 09, 2010 20:44


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x