BOP’layıp Hoplayan AKP’ye

BOP’layıp Hoplayan AKP’ye

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt Eki 30, 2023 0:02

Kurtla avlanıp, kuzuyla ağlamaya çok alıştınız. 20 Yıldır AKP iki ülkeye çalıştı. Biri Yunanistan, diğeri İsrail.. BOP projesi aslında Büyük İsrail Projesi değil miydi? BOP EŞBAŞKANI kim? Bop Eşbaşkanıyım diye ben mi övündüm? BOP Ortadoğu’da 22 ülkenin bölünme projesi değil mi? ABD Dışişleri Bakanı Condeelezza Rice bu gerçeği açıkca ifade etmedi mi? Sonrasında ülkemizde yaşananlara bir bakalım;
Resim
Ülkemizin bütün haberleşme kurumlarının özelleştirilmesi, bankaların yabancı tekellere verilmesi sizce neydi? Karadeniz’de en güçlü donanmaya sahip Türk Ordusuna yapılan operasyonlar sizce neydi? Bir ülkenin savunma gücü niye zayıflatılır? Biraz beyni olan bu soruların cevabını bulur. Anadolu gibi bitki türü açısından en zengin bir coğrafyayı kısır tohumlarla kısırlaştırıp, insanımızı namerde muhtaç hale getirmek neyin hazırlığıdır sizce?

Filistin’i destekleyen Irak, Libya ve Suriye kimin yol vermesiyle paramparça oldu? ABD Başkanı Bush, “Irak’a girmekte tereddüt ediyorduk, Erdoğan bizi cesaretlendirdi” demişti değil mi? Bush, “bu bir Haçlı Seferidir” demesine rağmen, bütün havaalanlarımız ABD’ye açılmadı mı? Tecavüzcü, hırsız Coniler ülkelerine sağ salim dönsün diye dua eden AKP Genel Başkanı değil miydi? Saddam Türkiye’ye; “İran, Türkiye, Irak, birlikte PKK ile savaşıp yok edelim” teklifinde bulundu. Hiç olur mu? O zaman BOP BOZULURDU DEĞİL Mİ?

“ABD’nin Libya’da ne işi var” diyen Erdoğan, herkesten önce Libya’ya savaş gemisi göndermedi mi? Libya’yı İzmir NATO Üssünden kalkan uçaklar bombalamadı mı? Kaddafi’yi en iğrenç şekilde öldüren katil sürülerine Davutoğlu bavulla götürdüğü paraları elden dağıtmadı mı? Kaddafi linç edildiğinde Davutoğlu ile Hillary Cilinton(başardık anlamına gelen) çak yapmadılar mı? Hatırlayın, o dönem hedef ülkelerde gezdirilen o paralı katiller Libya’dan ülkemize getirilmişti. Dört yıldızlı otellerde ağırlandılar. Tedavileri bedava yapıldı. Şimdi de ABD’ye; “Senin gemilerinin orada ne işi var” diye soruyor. “Libya’da ABD’nin ne işi var dedikten sonra ne olmuştu?

Sonra Suriye…. Sınır komşumuz. Mayın temizleme tuzağıyla bütün yüzer-gezer teröristler Türkiye üzerinden Suriye’ye girdi. Suriye’nin Kuzeyi, BOP gereği boşaltıldı. Onlar Türkiye’ye gelmedi. Gönderildi. Çünkü planlanan Büyük İsrail Devletinin Suriye parçası koparılmalıydı. Irak’ta Yahudi Barzani ile birlikte Barzanistan’ı AKP müteahhitleri imar etti. Türkmenler kıyıma uğradı. O dönem Ovacık Sınır Kapısı açılsaydı, Türkmenlere çok rahat yardım giderdi. Yazıp çizdik ama açtıramadık. Çünkü BOP’ne uygun değildi. AKP sayesinde Büyük İsrail Projesinin 2 parçası oluştu sayılır. Bir de BOP çerçevesinde Diyarbakır bir yıldız olabilir demişti asrın lideri(!)… Sahi, AKP ve seçmenleri Yahudi Barzani ile gurur duyuyordu değil mi? Şimdi utanmadan Filistin’e ağlıyorlar. Kurt ile sürüyü parçala, kuzularla ağla… Riyanın sınırı yok bunlarda…
Resim
Iraklı Nur’un, Kaddafi’nin bedduası üzerinizde duruyor. Kaddafi birine mektubunda; “benden beter olacaksın” diyordu…
2007 Yılında Suriye, KKTC-Suriye arasında feribot seferleri başlatmıştı. Birlik olacakken, Türkiye’nin çıkarı değil, İsrail’in çıkarı öncelendi. BOP için Suriye’yi darmadağın ettiler. On milyondan fazla Suriyeli ülkemize dolduruldu. Hapisten çıkan katil, tecavüzcü… Ne varsa sorgusuz sualsiz içeri alındı. Suriye’nin petrolleri çalındı. Buraya dikkat! Çalınan petrol, bazı gemiciklerle İsrail’e taşındı.

Malatya’nın Kürecik köyüne kurulan Kürecik Radar üssü İsrail’e istihbarat bilgisi gönderiyor mu? Gönderiyor.
ABD Savunma dergisi Defense News, İsrail’in demir kubbe hava sistemiyle Türkiye’de bulunan Kürecik Radar Üssünün entegre halde çalıştığını yazdı.
2010 Yılında Filistin’in itirazına rağmen, AKP İsrail’in OECD’ye alınmasını sağladı.

Bütün bunlar olurken;
Müslüman Kardeşler Örgütünün Türkiye temsilcisi olan AKP’nin yandaşları ne yapıyordu? Alkış tutuyordu. Irak, Suriye, Libya parçalanmasaydı İsrail bu kadar rahat Filistin’i vurabilir miydi? Din tüccarları şimdi utanmadan Filistin diye sokaklara dökülüyor. Ben size boşuna yol eskitmeyin, kolayı var diyorum. Şöyle ki;
1. İlk önce Reisinize takılan Yahudi cesaret madalyasını iade etmesini isteyin.
2. İsrail’e bilgi aktaran ve olası bir İran-İsrail çatışmasında Türkiye’yi hedef ülke yapacak, Kürecik Radar Üssünü kapatmasını isteyin.
3. İsrail Baş Konsolosunu istenmeyen adam ilan etmesini isteyin.
4. BOP Eş Başkanlığından istifa etmesini isteyin.
Yani, yürüyeceğiniz yer İsrail Konsolosluğu değil, Beştepe’dir. Beştepe’ye yüzbinlerce imza ile bu taleplerinizi iletebilirsiniz.
Resim
28 Ekim günü, Cumhuriyet ve Cumhuriyeti kuranlardan intikam almak istercesine, kinle yıktıkları Atatürk Hava Limanında Filistin Mitingi yapıldı. Hem de Filistin’de olanlarda payları yokmuşçasına… Bir de savaşa insanlık adına değil, din adına taraf oluyorlar. Sevgili münafıkçığım;

Irak, Suriye, Libya parçalanırken, milyonlar katledilip, kadınlar tecavüze uğrarken sen mi Müslüman değildin, yoksa bu üç ülke halkı mı Müslüman değildi?
***
Bana gelince, ben ne düşünüyorum?
HAMAS’ın İsrail’e saldırısı, İsrail’in karşı saldırısı çok kişi tarafından değerlendirildi. Ben başka yönden ele alacağım.
Biz Yunanistan ve Ege adalarının işgalini yazarken, ülkemizde her kesime yerleşmiş bir Yunan lobisi ile karşılaştık. Filistin-İsrail çatışmasında da bir İsrail Lobisinin olduğunu görüyorum. Bu çatışmayı çok boyutlu görmemizi engelleyecek yorumlar sosyal medyada katlayarak büyüyor. Filistin’in geçmişte yaptığı ihanetler anlatılıyor. Yakın zamanda Filistin temsilcilerinin Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalar gündeme geliyor. Değerli okur, iki yanlış bir doğru etmez. Filistin dostumuz değil, bunu biliyoruz da, İsrail dost mu? İsrail’in bayrağında bulunan iki çizginin anlamı nedir? Nil’den Fırat’a vaad edilen toprakları temsil ediyor değil mi? Yani, ülkemizin topraklarının bir kısmını istiyor. BOP nedir? 20 yıldır ülkemizde yaşananlar BOP için yaşanmıyor mu? PKK’ya destek verdiğini ne çabuk unuttunuz?

Kolaycı yaklaşımı bırakın. İsrail, Filistin çatışması, 3. paylaşım savaşının kıvılcımı olabilir. Emekli Pilot Albay Osman BAŞIBÜYÜK komutanın tanımlamasıyla, vatansız para yenidünya düzeni için harekete geçti. Başlamak için en uygun yer Ortadoğu. Ve vatansız paranın ülkemizde bulunan temsilcileri ülkemizi bu savaşın içine özenle sürüklemeye çalışıyor. Davutoğlu’nu da bu doğrultuda değerlendirmek gerekir. BOP’un aparatı şimdi hamasi nutuklar atıyor. Her kim ki bu savaşa girmekten bahseder, bilin ki vatansız paranın Türkiye aparatıdır. Neden mi?

Türk Ordusuna yapılan operasyonları düşünün. Hava kuvvetleri ne durumda? Uçaklar çok eski. Askerlerin hastaneleri bile elinden alındı. İstihbaratı zayıflatıldı.

Ülkemiz iflasa sürüklendi. İlaç ve gıda açısından dışarı bağımlı hale getirildik. Halk bilinçli olarak fakirleştirildi. Tarım ve hayvancılık bitirildi. Tohumda bile küresel şirketlere bağımlı hale geldik. Bütün kurumlar yok edildi. Üç kuruşa satılan Tank Palet fabrikası ne oldu? Tek bir üretim duydunuz mu? Türkiye vatansız paranın aparatları tarafından BOP için savaşa sürülmek isteniyor. Savaşa giren Türkiye parçalanır. İçimizde sayısını bilmediğimiz Afganlı Amerikan askeri var. Neredeler, nerede eğitim alıyorlar bilmiyoruz. Sen savaşa girdiğin an içeriden harekete geçirilir. Güneyimizden de PYD saldırır. İçimizde 17 milyon ne olduklarını bilmediğimiz yabancı var.

Ülkemizin her tarafında ABD üsleri var. Ayrıca dışarıdan da kuşatmış durumda. Bu kuşatılmışlığı AKP sağladı. AKP ülkemizi zayıf duruma düşürdü. Sizce bir ülke neden zayıf duruma getirilir? Ben size söyleyeyim.

Emperyalist ülkeler bir yıllık plan yapmaz. 100 yıllık plan yapar. ABD yıllardır bölünmüş Türkiye haritaları yayınlıyor. Savaş filmlerinde Türkler düşman gösteriliyor. BOP’un Irak ve Suriye parçasını AKP ile birlikte kotardılar. ABD Güneyimizde PYD’ye ordu kurdu. Eğitti, donattı. Sahi, AKP’de Peşmergeyi Eğit-donat projesiyle eğitmişti değil mi?

Türkiye Ortadoğu’da söz sahibi olmasın, Büyük İsrail Devletinin kurulmasını engelleyemesin diye zayıflatıldı. Bu konuda uyarma görevi yapan aydınlar bu yüzden Ergenekon kumpasıyla toplandı, hapsedildi. Kısacası, kolay işgale ve parçalanmaya hazır hale getirildik. Bu nedenle diyorum ki;
Kim savaş tamtamları çalıyorsa, bilerek-bilmeyerek bu işgal projesine hizmet ediyor demektir.
***
Bir not da bademciklere;
Filistin’e savaşmaya gitmek istiyorsunuz ya? Önden buyurun beyler-bayanlar. Yalnız, hazır yola çıkmışken, Yunanistan’ın işgal ettiği 20 adamızı da alıverin olur mu? Sakın partinize güvenmeyin. Zaten adaları partiniz hibe etti. Hibe ederek anayasanın değiştirilemez denen 3. Maddesini ihlal etti. Fiilen değiştirdi. Müebbet hapis suçu işledi. Partinize sakın güvenerek gitmeyin. Mavi Marmara trajedisini hatırlayın. Bir de partinizin deprem bölgesine, kendi ülkemizde 4 gün gidemediğini, insanların donarak, bağıra bağıra öldüğünü de unutmayın. Bizlere hiç güvenmeyin. Ne feda edilecek çocuklarımız, ne de kurban edilecek vatanımız yok bizim!
Zahide UÇAR (28 Ekim 2023)
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Bugün Komşularla nedenmi Kavgalıyız! / ABD'nin BOP'u gerçekleşsin diye

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt Eki 30, 2023 0:18

2003 yılının Şubat ayının son günlerinde verdiği demeçte ABD'nin Irak işgali için Türkiye'nin destek vermesi gerektiğini savunan Ali Babacan, "Irak'a İlk bomba düştüğünde 8.5 milyar hesaba geçecek" sözleriyle tarihe geçmişti.
Bugün Komşularla nedenmi Kavgalıyız! / ABD'nin BOP'u gerçekleşsin diye
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Çünkü, ülkesi işgale uğrayanların sessizliği kanlı katliamlarla bozulur.

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt Eki 30, 2023 0:19

"...Bu sessizlik bir gün bozulacak ve o gün neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü, ülkesi işgale uğrayanların sessizliği kanlı katliamlarla bozulur.
Bop’da hop yoktur.
Bilinmelidir ki Amerika ve İsrail hesabına çalışmış kişilerin sonu hiçliktir, kendilerine büyük bir sadakatle, 30 yıl hizmet eden Şah Rıza Pehlevi, Hüsnü Mübarek gibi niceleri, miatlarını doldurduklarında deliğe süpürülmüştür…
BOP yeni bir proje değildir. Amerika’nın itibarlı adamlarından, E. Clark bir yazısında ‘Altı yüzyıllık bir yakın tarih bize öğretmiştir ki, Türkleri değiştirmek konusunda nefes tüketmenin bir yararı yoktur. Türklerin egemenliğine Anadolu’da son vermekten başka bir çare kalmamıştır. Onu değiştirmek söz konusu değildir. Tek umut Anadolu’da Türk egemenliğine son vermektir.”

(Ali Özoğlu )
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ABD Ne Amaçlamış Olabilir? (25 Haziran 2004)

İletigönderen İlteriş Kağan » Sal Eki 31, 2023 19:40

Büyük Orta Doğu veya Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Grubu olarak isimlendirilen Projenin kapsamı içindeki Ülkelerin oluşturduğu coğrafya;

Dünya adası olarak isimlendirilen Avrupa-Asya-Afrika Kıtalarını bir kuşak şeklinde ortadan bölen;

Elinde bulundurana en önemli deniz geçit ve boğazlarına da egemen olarak Dünya Adasının kuzeyini de güneyini de hava ve deniz güçleri ile kontrol imkânı veren;

Birleşmeleri halinde dünya hakimiyet mücadelesinde gerçek söz sahibi olma imkanına sahip olan Müslüman Milletleri, bu emellerini hayal bile edemeyecekleri şekilde, kendi içlerinden çıkaracakları kukla iktidarlarla kontrol etme fırsatı bahşeden,

Sahip olduğu enerji kaynakları ve deniz ulaştırmasının kavşak noktaları ile Dünya Ekonomisine yön verme imkânını hep elinde bulunduran,

Semavî üç büyük dinin Kutsal Mekânlarını bünyesinde bulunduran,

Aynı zamanda da güçlü ekonomiler için vazgeçilmez bir pazar özelliği bulunan,

NATO’nun hedefine oturttuğu Müslüman Milletlerin Yurtlarını ihtiva eden,

Elinde bulunduran güce daha nice avantajlar bahşeden bir coğrafyadır.

Kısacası, Dünyaya hakim olmak için tarihin her döneminde ele geçirilmesi hedeflenen bir coğrafyadır. Bu gün Müslümanların elindedir. O halde İslâmı boğmak ve dünyaya hakim olmak isteyen güçlerin sahip olmayı hedefledikleri dünya çapında jeo-stratejik bir bölgedir.

Bu geniş coğrafyaya Irak , Filistin veya Afganistan benzeri askeri güç ile sahip olmak mümkün değildir.

O halde bu Milletlere, kendi teslim fermanlarını kendilerine imzalatmaya razı edecek bir proje bulmak gerekiyordu. Onun adına BOP dediler. Maksat Müslüman Milletleri, SSCB döneminde Rusya’nın, Varşova Paktına üye ettiği Milletleri kontrolünde tuttuğu gibi, kontrol atında tutarak, bölgeye ve dolayısıyla dünyaya hakim olmaktır.

Bölge Ülkelerini demokratikleştirmek, ekonomik ve siyasi istikrar kazandırmak gibi söylemler gerçek maksadın gizlenmesi için bulunan kılıflardır.

Bir kere üye yaptıktan sonra bu milletlerin bağımsızlık taraftarlarını ve millî-manevî değerlerini muhafaza etmek isteyenlerini kendi devlet güçleri ile etkisiz hale getirmek ve bu ülkelerde bitmeyen bir kutuplaşma ve iç çatışma ortamı yaratarak Müslüman Milletleri kontrol altında tutacaktır.

Eğer kontrolün elinden gitme tehlikesi belirirse, Soğuk Savaş döneminde SSCB ve Demirperde ülkelerinin Macaristan ve Çekoslovakya’ya yaptığını bu ülkelere uygulayacaktır.

BOP Müslüman Milletleri esirleştirme, Ülkelerini işgal etme ve Devletlerini Peykleştirme Projesidir. 25 Haziran 2004
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: BOP’layıp Hoplayan AKP’ye

İletigönderen MİLLİ KURT ATILIMI ! » Çrş Kas 01, 2023 0:51



III. Dünya Savaşından bahsediliyor...

nükleer silahlar olmadan III. dünya savaşına yakalanır mı ?

bu kadar mı aptal olduk ?

al rusyadan 10 tane sarmat, çık natodan, doğu ile müttefik ol...

karakterli ve bağımsız bir millet ol...


Kullanıcı küçük betizi
MİLLİ KURT ATILIMI !
Üye
Üye
 
İletiler: 312
Kayıt: Çrş Kas 03, 2021 12:10

Karadenizin Rumları meşhur birde gürcüleri.

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Haz 14, 2025 0:47

12 Eylül 2013 günü Milliyet, Fikret Bila'nın Gül cilasını manşetten verdi. Fikret Bila artık oldu Fikret Cila.

"İŞTE 10 YILLIK SIR" diye de utanmadan nal gibi başlık atmış. O zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül'ün ABD'li mevkidaşı Powell ile imzaladığı GİZLİ "anlaşma"yı açıklıyormuş sözde.

2 Nisan 2003 günü yapılmış olan bu GİZLİ "anlaşma"yı ve maddelerini 13 Temmuz 2003 günü İşçi Partisi açıkladı. Milliyet tam 10 yıl sonra nal toplamakta, nalın kendisini ve 3 çivisini saklayıp sadece 1 çivisini açıklamaktadır.

Bila, "Anlaşma birçok iddiaya konu olmuştu" diyor, "O görüşmenin ve anlaşmanın tutanaklarına Milliyet ulaştı" diyerek asıl anlaşmayı değil, anlaşmanın eki olan protokol maddelerini veriyor.

Böylece, anlaşmanın esas maddeleri "iddia" yani palavra olarak nitelenmiş oluyor.

Protokol maddelerinde Türk askeri hastanelerinin Irak'ta yaralanan Amerikan askerleri için kullanılması, Irak'taki ABD ordusuna Türkiye üzerinden lojistik yardım yapılması gibi işlemlerin teknik ayrıntıları yazılı.
Resim

GİZLİ "anlaşma" olayının gelişimi en başından itibaren şöyle:

2 Nisan 2003
A. Gül, Powell ile GİZLİ anlaşma yaptı.

24 Mayıs 2003
A. Gül, Vatan gazetesinden Sedat Sertoğlu'na, GİZLİ anlaşma yaptığını itiraf etti.
(Vatan gazetesi kesiği aşağıda)


13 Temmuz 2003
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, GİZLİ anlaşmanın maddelerini bir basın toplantısı ile açıkladı.

16 Temmuz 2003

İşçi Partisi, Doğu Perinçek'in 13 Temmuz günü açıkladığı anlaşma maddelerini bütün Milletvekillerine ayrı ayrı mektupla bildirdi

17 Temmuz 2003
A. Gül, Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşmesinde, gizli anlaşmayı bir kere daha itiraf etti:
"Tezkerenin reddinden sonra Powell'ın Türkiye'ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık."

14 Mart 2006
A. Gül'ün Radikal gazetesine demeci manşet oldu: "BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek."
Böylece Abdullah Gül, ABD'nin "Haçlı Seferi" diye tanımladığı Büyük Ortadoğu Projesi'nde görev aldığını açıkça itiraf etmektedir.
Gül, alt başlıkta, BOP'un amacını "İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek" olduğunu belirterek, ABD'nin Haçlı Savaşı'nı haklı gösterme çabasını sürdürmektedir.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=181295

25 Nisan 2007
A. Gül, Sedat Sertoğlu'na böyle bir beyanat vermediğini söyledi. Gizli anlaşmayı ağzından kaçırdığına pişman olmuştu besbelli.
Aydınlık muhabirinin bu konudaki sorularını yanıtlayan Sertoğlu, "Görüşmede 2 kişi değildik, danışmanı da vardı" dedi.

30 Nisan 2007
İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na, A. Gül hakkında bu anlaşma dolayısıyla "vatana ihanet" konulu suç duyurusu yaptı. (word dosyası ekte)

2 Temmuz 2007
A. Gül, Milliyet gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi:
"ABD ile gizli anlaşma olduğu iftiradır, yalandır. Aslı yoktur. ABD ile bir anlaşma olursa devletin zabıtlarında olur."

17 Ağustos 2007
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever, "Çankaya Cumhuriyet yıkıcılarına teslim edilemez" konulu basın açıklamasında, bu anlaşmaya vurgu yaptı. (word dosyası ekte)

28 Ağustos 2007
Doğu Perinçek, "Çankaya Amerika tarafından ele geçirilmiştir" konulu basın açıklamasında, bu anlaşmaya vurgu yaptı. (word dosyası ekte)

14 Aralık 2007
Dışişler Bakanlığı'nın açıklamasında, "2003 Nisan ayında A. Gül ile Powell savaş sonrası Irak'a insani yardım ve oradaki Türk şirketleri ile ilgili olarak görüştü, söz konusu görüşmede hiçbir gizli anlaşma yapılmamıştır" denildi.

19 Aralık 2007
Doğu Perinçek, basın toplantısında, bu gizli anlaşmanın maddelerinin 4 yıl içinde nasıl uygulandığını anlattı. (word dosyası ekte)

10 Haziran 2008
A. Gül, Aydınlık dergisinin 1 Haziran 2008 günlü sayısında Hasan Bögün imzalı "Abdullah Gül'ün kukla devlet görevi" başlıklı yazıda konu edilen Gül-Powell gizli anlaşmasının doğru olmadığını belirten tekzip yazısını Aydınlık'a gönderdi. (Tekzip metni word dosyası ekte)
Aydınlık'ın 15 Haziran 2008 günlü sayısı, bu tekzip ile ilgili kapakla çıktı. (Kapak resmi aşağıda)

12 Eylül 2013
Milliyet "İŞTE 10 YILLIK SIR" yaygarası ile, anlaşmanın protokol kısmını "esas anlaşma" gibi göstererek verdi, esas anlaşma maddelerinin üzerini örttü ve aklısıra isim vermeden Aydınlık'ın yayınlarını yalanlama, Gül'ü cilalama görevini yerine getirdi.
Ammaaaa... Ya şimdi A. Gül'ün 2 Temmuz 2007 günlü Milliyet'te çıkan "ABD ile gizli anlaşma olduğu yalandır" demeci ne olacak?

Fikret Cila'nın anlaşmanın esas maddelerinin üzerini örtmesi, protokol maddelerini anlaşmanın tümü imiş gibi yansıtması da Abdullah Gül'i aklamaz. Çünkü, maddeler o olmuş, bu olmuş fark etmez, GİZLİ anlaşma yapmak suçtur.

GİZLİ anlaşma yapılmaz mı? yapılır. Ancak, GİZLİ anlaşma "herkesten gizli, sadece bir tek kişinin yaptığı anlaşma" demek değildir. Yabancı ülkelerle yapılacak her türlü anlaşma TBMM onayına sunulup kabul edildikten sonra yürürlüğe girebilir. Eğer bu anlaşmanın GİZLİ kalması isteniyorsa, Meclis kapalı oturum yapar, ve anlaşma kamuoyuna açıklanmaz. Ama Milletvekilleri bilir. İşte, Milletvekillerinin bildiği, ancak halka açıklanmayan anlaşmalara GİZLİ ANLAŞMA denir.

A. Gül, 2 Temmuz 2007 günü Milliyet'e verdiği demeçte:

"ABD ile gizli anlaşma olduğu iftiradır, yalandır. Aslı yoktur. ABD ile bir anlaşma olursa devletin zabıtlarında olur."

demektedir. Doğru söylemektedir. Yapılan şey gizli anlaşma değildir, çünkü gizli bile olsa devletin kayıtlarına geçmesi gerekir. Kayıtlarda olmadığına göre anlaşma değil, hizmet sözleşmesidir.



İşte asıl sorun da budur. Abdullah Gül'ün işlediği suç da budur.
Gül, Sertoğlu'na aynen şöyle diyor: (Vatan, 24 Mayıs 2003, gazete fotokopisi aşağıda) :
"Şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki... Powell Suriye'ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü görüşme var.....
Irak'ta yaşananlar bölge liderlerine örnek olsun. Halklarına tam özgürlük vermedikçe sistemlerinin yürümesi mümkün değil. Ortadoğu'da tüm rejimler değişecek."

A. Gül'ün itiraflarına göre, bir anlaşma yapmış, ama anlaşma devletin zabıtlarında yok. Meclisteki Milletvekilleri bilmiyor. Muhalefeti vazgeçtim, AKP Milletvekillerinin bile haberi yok. Bakanlar Kurulu'nun da. Belki sadece Tayyip Bey biliyor.

Meclis onayına sunulmamış. "Dışişleri Bakanları kendi başlarına yabancı ülkelerle anlaşma yapabilir" diye bir madde yok. Bu durumda, A. Gül'ün "anlaşma" dediği bu şey, hukuken, bir "Hizmet Sözleşmesi" niteliğindedir. Devletler arasında bir anlaşma değil, A. Gül'ü bağlayan bir sözleşmedir.

Ama hazin olan şey şu ki, bu özel hizmet sözleşmesinin maddelerini üyesi olduğu T.C. Hükümeti'ne uygulatmıştır.
Hem de, bu sözleşmenin maddeleri, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü aleyhinedir.
Bu da Yüce divanlık bir suçtur.
Artık Tayyip ve Gül gibi ABD görevlilerinden kurtulmak Türkiye için bir güvenlik sorunu haline gelmiştir.

***********

Devlet memurları, hangi kademede olurlarsa olsunlar, yabancı bir devletin hizmetinde olamazlar.
Buna rağmen, Abdullah Gül, kendi ağzıyla itiraf ettiğine göre, Amerikan devletinin hizmetine girmiştir.
Başka bir devletin hizmetinde olan bir kişinin, bağımsız bir devletin Cumhurbaşkanı olamayacağı açıktır.
Üstelik, ülkemiz kanunlarına göre, Cumhurbaşkanı, Türk Ordusu'nun Başkomutanıdır.
O halde, başka bir devletin hizmetinde bulunan Abdullah Gül, ne Cumhurbaşkanı, ne de Başkomutan olabilir.
İşçi Partisi'nin A. Gül hakkında yapmış olduğu suç duyurusu bu tezlerden hareket etmektedir.

***********

Aydınlık'a konuştular: 12 Eylül 2013:

Emekli Büyükelçi Onur Öymen:
"Haberdeki en önemli konu, Amerikalıların NILE timlerinin Türkiye üzerinden Irak'a geçmesine izin verilmesi. Anayasamızda böyle bir uygulama yok. Hükümet, yabancı askerlerin Türkiye topraklarından geçmesine TBMM'den izin almadan izin veremez. Ciddi Anayasa ihlali olduğu açıktır."
Eski Washington Büyükelçisi Nüzhet Kandemir:
"Dışişleri bakanlığı ve Hükümetin kararname olmadan böyle bir anlaşma yapmaları usulden değildir. Yazılı anlaşma metnine imza atmak ancak TBMM'den alınacak yetki ile olabilir."
CHP Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz:
"Anayasa'ya göre Meclis onayından geçmeyen böyle bir anlaşma yapılamaz. Dışişleri Bakanı da olsa, Başbakan da olsa yapılamaz."

***********
2007 yılında yazdığım bir yazının ilgili bölümü şöyle idi:
Tayyip ve Gül ikilisinin hiçbir uluslararası görüşmesi devletin zabıtlarında yoktur.
Bu ikili, devlet anlayışı ile bağdaşmayan uğursuz bir uygulamayı 4,5 yıldır inatla sürdürüyorlar.
Her ciddi devlette, bakanlar, başbakanlar, devlet başkanları, yabancı devletlerle yaptıkları görüşmelerde yeminli tercüman kullanırlar ve bu görüşmeler devlet zabıtlarına geçer.
Yabancı ülkelerde yapılan toplantılara da o ülkedeki büyükelçi veya bir elçilik görevlisi mutlaka katılır.
İlk AKP hükümeti kurulana kadar, ülkemizde de bu böyle uygulanagelmiş idi.
Ancak Tayyip - Gül ikilisi hükümeti kurar kurmaz bu kuralı bozdular.
Görüntü şöyle:
AKP hükümet yetkilisi yabancı devlet erkanı ile buluşuyor.
Yabancı devletin yeminli tercümanı, zabıt katibi ve ilgili devlet görevlileri toplantıya katılıyor, zabıt tutuyorlar.
Bizim tarafta ise sadece Tayyip veya Gül ve bazan Tayyip'in yanında kendi tercümanı (devletin yeminli tercümanı değil).
Hatta hiç unutamam: Yunanistan'daki toplantıya girmeye hazırlanan büyükelçimiz yaka paça toplantı salonundan çıkarılmış ve Tayyip Bey Yunan meslekdaşı ile yanında bir Türk devlet yetkilisi olmadan toplanmıştı.
Bush ile yapılan son toplantıda ise Genelkurmay temsilcisi odadan çıkarıldı.
Bu konuda yapılan eleştirilerin dozu artınca, geçtiğimiz günlerde Tayyip Bey kendisini şöyle savundu: "Yanımda yeminli tercüman olarak Dışişleri Bakanımız Babacan vardı"
İşte size dört dörtlük kabile ciddiyetsizliği :))

***********

Sedat Sertoğlu'nun cevabı
+++++++++++++++++++++
Abdullah Gül, böyle bir beyanat vermediğini söyleyerek yalanlamaya kalktı. 25 Nisan 2007 günü Sedat Sertoğlu Aydınlık muhabirine şu cevapları verdi:
AYDINLIK: Gül size 2 sayfa 9 maddelik anlaşma maddelerinin içeriği ile ilgili bilgi verdi mi?
SERTOĞLU: Hayır, devlet sırrı olduğunu söyledi.
AYDINLIK: Gül, 2 sayfa 9 maddelik anlaşmayı hatırlamadığını söyledi?
SERTOĞLU: Görüşmede iki kişi değildik, danışmanı da vardı. Benim aldığım notların aynısını o da almıştır.

Sonuçta Gül, ne Sertoğlu'nu, ne de Perinçek'i mahkemeye verebildi. Çünkü haber doğru idi.


***********
Anlaşmanın esas maddeleri, yani Cilacı Fikret'in gizlediği maddeler: Bir sonraki yazımda...
***********
Resim
Resim
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Emir komuta merkezi bakalım hangi elbiseyi giyindirecek .

İletigönderen İlteriş Kağan » Cmt Haz 14, 2025 0:48

Irak’la başlayan sonrasında Suriye,Lübnan,Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi dağıtacağız.”
Görülen o ki sıra İran'a geldi.
"Sağlam Direnç Noktalarımızı Böyle Kırdılar!"
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Ortadoğu'daki devletlerin parçalanacağı, sınırların yeniden belirleneceği,yeni uydu devletler kurulacağı; bu kapsamda Irak ve Suriye’nin dağılacağı,sonra sıranın İran’a ve hatta Türkiye’ye geleceği konuşuldu.
2002'de proje oluşumu şahıs ve partisi. BOP kapsamında Türkiye Cumhuriyeti'nin adeta genetiğini değiştirme süreci başlatıldı: "ılımlı İslam", "ileri demokrasi" ve "Yeni Türkiye" adı altında TSK yargı sistemi, ulus devlet, kamucu ekonomi ve güçlü meclis hedef alındı. Bu süreçte bir taraftan terörle halkın güvenlik endişesi körüklenirken,diğer taraftan tarikatlar,cemaatler beslenip büyütüldü. BOP'a evet diyen. Ergenekon,Balyoz gibi kumpaslar ile TSK zayıflatıldı. Başkanlık Sistemi adı altında TBMM zayıflatıldı,"Yeni Saray Rejimi" kuruldu."Türk" demeyelim "Türkiyeli"diyelim söylemi, etnikçilik,anayasayı değiştirip ulus devleti tasfiye etme planı da bu süreçte ete kemiğe büründü.
Emir komuta merkezi bakalım hangi elbiseyi giyindirecek .
Resim
"...Bu sessizlik bir gün bozulacak ve o gün neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Çünkü, ülkesi işgale uğrayanların sessizliği kanlı katliamlarla bozulur.
Bop’da hop yoktur.
Bilinmelidir ki Amerika ve İsrail hesabına çalışmış kişilerin sonu hiçliktir, kendilerine büyük bir sadakatle, 30 yıl hizmet eden Şah Rıza Pehlevi, Hüsnü Mübarek gibi niceleri, miatlarını doldurduklarında deliğe süpürülmüştür…
BOP yeni bir proje değildir. Amerika’nın itibarlı adamlarından, E. Clark bir yazısında ‘Altı yüzyıllık bir yakın tarih bize öğretmiştir ki, Türkleri değiştirmek konusunda nefes tüketmenin bir yararı yoktur. Türklerin egemenliğine Anadolu’da son vermekten başka bir çare kalmamıştır. Onu değiştirmek söz konusu değildir. Tek umut Anadolu’da Türk egemenliğine son vermektir.”

(Ali Özoğlu -Şifre Çözüldü)
Görsel; 1 Nolu L Tipi Cezaevi B 3 üst Tecrit Hücresi
SİLİVRİ 11.12.2011
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2327
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53


Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x