BUGÜN birçok evde, birçok insan için bayram... Kimisi yıllardır alışageldiği gibi geçirecek bu 3 günü... İlk sabah kalkılacak, namaza gidilecek... Hakkaride 06.50de, Edirnede ise 08.04te... Fark etmeyecek, dualar benzer olacak. Huzur, mutluluk, sağlık... Sonra eş, dost ziyaretleri yapılacak. Kimisi için de bayram demek tatil demek... Arife gününden otogarlar, havalimanları doldu taştı. Yurtdışında birçok şehre akın var.
TÜRKİYE sınırları içinde kalanlarınsa ilk hedefi Antalya. Bir de memleketlerine gidip ailelerine kavuşanlar var tabii ki. Ama bir de kavuşamayanlar, hasret çekenler... Hiç bitmeyecek bir hasret onlarınki. Çünkü gidenler geri gelmeyecek. Hain bir pusuda, kör bir kurşunla şehit düşenlerin aileleri için bayramlar hep hüzün, hep acı olacak. Anneler, babalar, eşler, kardeşler yürekleri ne kadar yansa da hayatla başa çıkabilecek belki...
Ama çocuklar, uzun yıllar boyunca onları seven, koruyan babalarının niçin artık yanlarında olmadığını anlayamayacak. Sokakta bir arkadaşları baba diyerek yanına koşup elini tuttuğunda, o adamın yerinde kendi babasının olmamasını asla kabul edemeyecek. Sonra öğrenecekler, babalarının vatanı korurken öldüğünü, şehit düştüğünü... Gurur dolacaksa da içlerine, o burukluk ve eksiklik hiç silinmeyecek. İşte bu yüzden, babalarının ölüm haberi tazeyken bağrımıza bastığımız, sonra hafızalaramızdan sildiğimiz bu çocukları unutmamak gerekiyor. Ne bayramlarda, ne de başka zaman.
Acısı isyana dönüştü
ŞIRNAKtaki Namaz Dağında mayın patlaması sonucu şehit olan 37 yaşındaki Piyade Uzman Çavuş Tahsin Yıldırım, memleketi Karsta son yolculuğuna uğurlanırken; eşi Zeynep Yıldırım, Terör bitene kadar vatan sağolsun demeyeceğim diyordu. Şehit çavuşun 3 yaşındaki kızı Melisa hiçbir şeyden habersiz oynarken; 10 yaşındaki Merve, annesine sarılarak gözyaşı döküyordu. Çünkü o, babasının bir daha eve dönmeyeceğini biliyordu.
Fotoğrafıyla yetinecek
BİTLİS kırsalında mayına basarak 27 Eylülde şehit olan Uzman Çavuş Ramazan Us da geride biri 4 diğeri 9 yaşında 2 kız çocuğu ve gözü yaşlı bir eş bıraktı. Ramazan Bayramını hep birlikte coşkuyla geçirmeyi planladıkları günlerde acı haber Us Ailesinin yüreğine bir ateş gibi düştü. Yetim kalan İrem (4) ve Yadigarın (9) artık bayramda elini öpüp harçlık alacakları bir babaları yok. Geride sadece karanfil bırabilecekleri bir mezar ve vatan uğruna şehit olan babalarının onurlu adı var. Şimdi babalarının fotoğraflarına bakarak özlem gidermeye çalışan İrem ve Yadigar, annelerine sarılarak yüreklerindeki acıyı bastırabiliyor.
BAYRAMA 3 GÜN KALA BABASIZ KALDILAR
TÜRKİYE, ağustos ayından bu yana teröre 28 şehit verdi. İçlerinden beşinin çocukları vardı. Şırnakta Gabar Dağı yakınlarında teröristlerin saldırısı sonucu hayatını kaybeden 13 askerden Şanlıurfalı Kasım Aksoyun küçücük iki kızı, Ramazan Bayramına 3 gün kala boynu büyük şehit çocukları arasına katıldı. Kasım Aksoyun terhisine 20 gün vardı. Sonra evine, ailesine kavuşacaktı. Olmadı... Ölüm haberi önce ailesinin, sonra tüm Türkiyenin yüreğine ateş düşürdü. Eşi Fatma, yetim kalan ve babalarının ardından ağlayan 2.5 yaşındaki Güneş ile 1.5 yaşındaki Zelihayı bağrına basarak için için ağladı, cenaze töreninde. Geçimlerini pamuk toplayarak sağlayan anne Zeliha Aksoy için Ziraat Bankasında açılan hesaba ise vatandaşlardan yardım yağıyor. Toplanan para elbette yaşamlarını kolaylaştıracak ama acılarını dindirmeyecek.
Babası Eylülü hiç göremedi
BUGÜNE kadar onlarca bebek, henüz annesinin karnındayken şehit evladı oluverdi. Giresunlu Piyade Uzman Çavuş İzzet Emirin Eylülü de bunlardan biri. Henüz 28 yaşındaki İzet Emir, 17 Ağustos 2007 günü, Hakkari Merkez İlçe Oğul Köyü İyidere Mevkiinde teröristlerle girdiği çatışmada şehit düştüğünde, eşi Özlem Emir 8 aylık hamileydi. Kara haberi aldıktan 40 gün sonra doğum yaptı, şehit eşinin yüzünü göremediği kızına Eylül adını verdi. Şırnakın Uludere İlçesinde, 27 Ağustosta PKKlı teröristlerle karşılaşan timdeki Uzman Çavuş Sedat Damburacı şehit olduğundaysa, eşi Gül Damburacı 5 aylık hamileydi. Doğacak bebekleri, babasını tanımadan büyüyecek.
Kızının müjdesini alamadan öldü
Gülnisa Alkış 6 yaşında. Babası Selçuk Alkış, 2002 yılında Tuncelide askerlik yapıyordu. Dağda, terör kurşununa kurban gitttiğinde, daha 21 yaşındaydı. Gülnisanın annesi, 1.5 aylık hamile olduğu müjdesini vermek için eşini ararken, ölüm haberini aldı, yıkıldı. Ve Gülnisa, babasının ölümünden 8 ay sonra doğdu, onu tanıyamadan büyüdü. Şimdi polis olmak istiyor, belki de babasını katledenlerden birgün hesap sorabilmek umuduyla...
[img]http://img292.imageshack.us/img292/3258/g10ko9.jpg[/img]

AKSAM