Bu bir 23 nisan yazısıdır (Var mısın? Yok musun?)

Forumda gereksiz, yanlışlıkla açılmış veya kilitlenmiş başlıklar buraya taşınır.

Bu bir 23 nisan yazısıdır (Var mısın? Yok musun?)

İletigönderen Aslıhan88 » Prş May 01, 2008 17:52

Var mısın? Yok musun?

‘Escape’ tuşuna basıp, her gün dayatılan günlük programdan çıkıyorum. Hayata bir format çakıp, 7 yaş programımı yeniden masa üstüne koyuyorum. ‘My Documents’ klasörüne hatıraları yerleştirip, dünyanın benim için masum ve tertemiz bir yer olduğu zamanları ‘search’ ediyorum. Çocukluğuma ‘start’ vermesi için yeni bir ‘word’ belgesi açıyorum, ‘Ctrl+S’ ile kaydetmeyi de unutmadan…

‘Run’ komutunu duyar duymaz, kendimi sokakta buluyorum. Kalelerin taştan olduğu çocukluk yıllarıma geri dönüyorum. Sahip olduğum Japon teknolojisi ürünlere inat, arkadaşlarımla sırılsıklam olana kadar, yağmur altında Japon Kale oynuyorum.

Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu çünkü tatlı ve yenilebilir olduğunu yeniden hatırlıyorum. Bilgisayarımdaki ‘paylaşım klasörü’nü silip, avucumdaki mevlit şekerlerini pay ediyorum, hesapsız paydalarımın olduğu dostlara.

Yüzlerce çeşit yemeğin bulunduğu açık büfelerin, sadece parayı verene açık olduğunu unutarak, Barış Abi’nin “Buyurun dostlar buyurun! Halil İbrahim sofrasına!” davetini hatırlıyorum. Dünyevi markalı ceketleri üzerimizden sıyırarak, her sabah yataktan “Ya nasip!” diyerek kalkan “Kul Ahmet”in ceketini üzerimize giydirdiğini anımsıyorum.

Bizlere ekmekleri poşetleten, hijyen lokma hassasiyetimizi bir kenara bırakarak, babamın:
“Az nimeti az sanma, kimden geldi ona bak!
Az günahı az sanma, kime karşı ona bak!”
sözünü hatırlıyorum. Lokmanın hijyen olması kadar helal olması da elzemdir, diyorum!

Dünyanın en büyük küresel felaketinin Beyaz Saray’daki Bush olduğunu unutup, Dallas’taki Ceyar’ı hatırlıyorum. Nasıl olsa Battal Gazi Cüneyt Arkın var, isterse Ceyar’ı bir güzel benzetir…

Matematikte ‘matris’in yerine kerrat cetvelini, ‘Matrix’li kahraman Neo’nun yerine Mardinli bakkal Fuat Amca’yı hatırlıyorum. İnternet üzerinden alışverişin ne olduğunu bilmiyorum; tek bildiğim evin penceresinden sepeti salıp, “Bakkal Amca!..” diye bağırmak.

Mega marketlerdeki; “Hangi kartla ödeyeceksiniz?”, “Taksit yapalım mı?” gibi sözleri artık duymuyorum; çünkü ben 5 liralık çekirdek, 10 liralık da gofret alıyorum. Ve her seferinde küçük(!) esnafın, “Allah bereket versin!” dediğini hatırlıyorum.

“Devalüasyon, enflasyon, resesyon” gibi iktisadi terimler bir tarafa, borsada gözlemlediğim keriz silkeleme operasyonlarını, hafızamdan siliyorum. Çünkü ben bir dut ağacının dibinde, arkadaşlarımın silkelediği dutları yiyorum.

Üç liralık hayırla on liralık reklam sağlayan, (sahte) kurumsal sosyal sorumluk projelerini rafa kaldırıyor; “Sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek!” diyen dedemi hatırlıyorum. Beyaz camın önünde, Hollywood’un sahte kahramanlarını izlemek yerine; dedemin dizinin dibinde, bu memleketin analarının doğurduğu aslanların, İstiklal Harbi’ndeki yiğitliklerini dinliyorum.

Kardan adamın, etrafımızı saran adam müsveddelerinden daha adam olduğuna şahadet ediyorum. Yalanlarına yılan zehri katan küçük insanları tanıyınca, yalan söylediğinde burnu uzayan Pinokyo’nun büyüklüğüne yeniden saygı duyuyorum! Taş kafalı beyinlerden bıktık artık, yaşasın Barni Moloztaş ve Taş Devri kahramanları!..

Söylenecek sözün mertçe yüze söylendiği, konuşma organının karın değil ağız olduğu, sahte gülücüklerin olmadığı, arkadan vuruşların yerine yüze haykırışların olduğu, dostun dostu çiğnemediği, sözün senet, namın en büyük etiket olduğu yıllara yeniden gidiyorum. Gülümseme, kucaklaşma, tatlı bir söz, dürüstlük, adalet, dostluk ve Süpermen’in gücüne yeniden inanmak istiyorum. Akıp giden hayatı ıskalamamak adına, ıslık çalıyorum ıslak gönüllere…

Kalıpları yıkıp, klikleri atıp, klipleri kapatıyorum. Ve ben artık şarkı dinlemek değil, bir ilkokul korosunda, şarkı söylemek istiyorum:
“En büyük bayram, bu bayram,
Herkese kutlu olsun.
Sevinin küçükler, övünün büyükler,
23 Nisan kutlu olsun!”

Tüm dünya çocuklarının, 23 Nisan Çocuk Bayramı kutlu olsun!

Not: Belki bilmek istersin diye düşündüm; sen bu yazıyı okurken ben ve arkadaşlarım ilkokulun karşısındaki arsada, mahalle maçı yapıyor olacağız. Şimdi sana sormak istiyorum: Bir sonraki maçta, “Var mısın? Yok musun?”


Serkan BİLGE
Kullanıcı küçük betizi
Aslıhan88
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Çrş Oca 09, 2008 15:40

Şu dizine dön: Güncel Meydan Çöp Tenekesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x