BU BİR SİYASET DEĞİL, KEPAZELİKTİR!

BU BİR SİYASET DEĞİL, KEPAZELİKTİR!

İletigönderen İlteriş Kağan » Prş Ara 03, 2020 16:59

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın televizyon programındaki “Devletin ordusu Katar’a satılmış” suçlaması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 301. maddeden jet hızıyla soruşturma başlattı(!)..
Ne güzel(!).. Çakıcı muhalefet liderini tehdit ettiğinde duymayan Başsavcılık, bu sefer hızlı duymuş…
Başarır, ahlaksız yandaş medyada ordu düşmanı olarak ilan edilip linç ediliyor. AKP Başarır’ı hedef gösteriyor. Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ise;
“İnanıyorum ki, hukuk gereğini yerine getirecektir” diye açıklama yaptı.
Komik olan ne biliyor musunuz? Ağırlaştırılmış mübbet hapis cezasından içeride yatması gereken insanlar, başkalarını yargıyla(kadılarıyla) tehdit ediyor...
KARANLIK günlerden karanlık kesitler…

Birden ordu sevgisi depreşen, bütün insani değerlerden soyunmuş yalaka basının alkışçılarına hatırlatalım:
Irak’ta ABD askerleri Türk Ordusunun başına çuval geçirdi. Nota verecek misiniz sorusuna AKP Genel Başkanı; “Ne notası, müzik notası mı?” Diye cevap verdi. Çok acıydı.
Siz ne yaptınız? Sustunuz. Hatta alkışladınız.
O gün Türk askerinin başına geçirilen çuval, aslında Türk Milletinin başına geçirilecek çuvalın habercisi imiş… AKP Genel Başkanı o ABD askerleri için;
Ülkelerine sağ salim dönsünler diye dua etti(!)..
Ordu sevgisi öyle mi?
Milli görüşte yetişen Ahmet Akgül, “AKP UÇURUMA GİDİYOR” isminde bir kitap yazdı. O kitapta yazılanlara göre, dönemin Başbakanının bir danışmanı;
“Çuval olayını ABD AKP ile beraber tezgahladı. Amaçları Orduya bir ders vermekti. Çünkü TESKERENİN REDDİ konusunda Orduyu suçluyorlardı.” Açıklaması yapıyor.

1 Mart teskeresinin mecliste reddedilmesine ABD büyük tepki göstermişti. Çünkü AKP Genel Başkanı teskerenin geçeceğine dair söz veriyor. Teskere geçseydi G. Doğu zaten işgal ediliyordu.

Bu korkunç iddiayı yalanlayan olmadı. Hiçbir Savcı dava açmadı. Hiçbir Genelkurmay Başkanı suç duyurusunda bulunmadı. Bildiğim kadarı ile, muhalefet de yargıya baş vurmadı.

2005 yılından itibaren PKK’nın her eyleminin arkasından yandaşlar şöyle diyordu: “ PKK niye böyle bir eylem yapsın ki? Bu iş başka bir iş”. Gerçekte parmaklarıyla askeri gösteriyorlardı. PKK’nın Dağlıca baskınını hatırlayan var mı? Ya da Tokat baskınını?

Gelelim kumpas davalarına:
Ülkemizde Ergenekon kumpası başlamadan önce başlayacağı haberi küresel fahişe, bebek katili, narko terör örgütü başı Öcalan’dan geldi.

“28 Mayıs 2007’de Yunanistan’da yayınlanan To Vima gazetesi, Muzaffer Tekin, Veli Küçük, İbrahim Şahin adlarının geçtiği ve TSK’yı hedef alan bir haber yaptı. Haber; ‘Bütün bu olayların sonu Ergenekon’a çıkmaktadır.’ Diye bitiyordu. Anlaşılan o ki;
MİT-Emniyet-Başbakanlık-TSK arasında dolaşan bu belgeler, yabancı basına da servis ediliyordu.”(Serhan Bolluk-Nedir Bu Ergenekon-1 yazısından)

Şimdi Başarır’a saldıran pirimat basın, o gün bütün bu alçak kumpasları alkışlıyor, meşrulaştırmak için linç naraları atıyordu.

Kumpas hazırlanırken Abdullah Gül, “Bir savcı bulup delillendirin” demiştir. Ve o savcılar bulundu. Seçtikleri kiralık savcıları Amerika’ya gönderip eğitim aldırdılar. Amerikalı bir savcıyı Adalet Bakanlığında çalıştırdılar. Amerikan istihbaratının organizasyonu, FETÖ’nün uygulaması, AKP’nin bütün imkanları seferber etmesi sonucunda Türk Ordusuna kafesleme eylemi başlatıldı. Asker kendi ülkesinde esir alındı. Ne yazık ki onlar da silahlarıyla birlikte düşmana teslim oldular. Yani, silahlarını düşmana teslim ettiler. Bu gerçeklik de da ayrıca incelenmesi gereken bir konudur.

AKP Genel Başkanı davanın savcısı olduğunu ilan etti. Savcı Öz’ün altına zırhlı Mercedes verildi. Hakimler istediğimiz şekilde karar versin diye, yargıçla açılan tazminat davalarının ilgili maddesi;

“Tazminatları devletin ödemesi” şeklinde değiştirildi.
Fetullah’ın Emniyet Müdürleri ve polisleri Ergenekon davası hakkında ABD Konsolosluğuna gidip brifing verdi. Bu kepazelik herkesin gözü önünde yaşandı. Şimdi çemkiren leş kargaları, o gün ihanet çetesinin baş ortaklarıydı. Alkışçısıydı.

E. Orgeneral Hurşit Tolon ve E. Orgeneral Şener Eruygur’u Ergenekon kumpasıyla Kandıra cezaevine tıktıklarında, PKK’lılara yuhalattılar. Şener Eruygur Paşa Kandıra Cezaevinde düştü. Beyin kanaması geçirdi. Şimdi çocuk gibi olduğu, hiçbir şeyi hatırlamadığı söyleniyor.

Kumpasla alınan askerler, kumpasın medya ayağında linç ediliyor, Türk Milletinin sağlıklı düşünmesi engelleniyor, beyinler bloke ediliyordu.
Askerler;
Kadın satıcıları, katiller, suç makinesi olmuş yaratıkların gizli tanıklığıyla esir evlerinde tutuldu. Fuhuş ve casusluk suçlamasıyla Türk Ordusunu en alçak ifadelerle aşağıladılar. Karadeniz’de en güçlü donanma Türk Donanmasıydı. Donanmayı dağıttılar. Savaş pilotlarımızı esir alıp attılar. İstifaya zorladılar. Hava Kuvvetlerinde pilot zafiyeti doğdu. Basında, THY’na askeri pilot alımını engelledikleri, Yunan asıllı pilotların alındığı haberleri yazıldı.

Ergenekon, Ay Işığı vb adlar verdikleri kumpaslar nedeniyle onur intiharları gerçekleşti. Yandaş ve yanaşma basında, Onur intiharı yapan askerlerimizle aşağılık bir dille alay ettiler. İşte o alçaklar şimdi Ali Mahir Başarır’ı “Ordu Düşmanı” diye linç ediyor. Bütün insani değerlerden soyunan bu yaratıklar, Türkiye’nin zehirli birer curufudur.

Kumpas öncesi gizli tanık uygulaması getirdiler. Gizli tanıklara;
Ev, iş, yüzünü değiştirme sözü verdiler. Böyle ballı bir teklifi hangi suçlu kabul etmez ki?..

33 silahsız Mehmetçiğimizi kurşuna dizen Şemdin Sakık’ın gizli tanıklığında Türk Askeri yargılandı. Sadece bu alçaklık bile AKP ve basın çetesini ömür boyu mahkum eder. Mahkum etmekle kalmaz, yedi göbek sülaleleri bu alçak ihanetin damgasını üzerinde taşır.

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur savunmasında, sorgu sırasında savcı Öz’ün kendisine bir liste gösterdiğini söyledi. Öz’ün kendisine “Daha önce bu listeyi gördün mü?” diye sorduğunu söyleyen Uğur, listedeki el yazısını tanıdığını ve Öz’e “Bu el yazısı Abdullah Öcalan’ın” dediğini anlattı.

Türk Askerini Öcalan’ın verdiği listeye göre esir aldıranlar, Şemdin Sakık’ın gizli tanıklığıyla Türk Ordusuna kumpas kurduranlar şimdi Orducu oldu öyle mi?!
PKK’lıları afla dışarı çıkardınız. Onlar dışarı çıkarken Türk Askeri ile, “sizin işiniz zor” diye dalga geçti. Bir Ordu’nun morali nasıl çökertilirse hepsini yaptınız. O süreçte yüzlerce asker Ordudan ayrıldı. Çünkü Türk Ordusunu terörist ilan ettiniz. Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanını terörist diye tutuklattınız. Ve bu tutuklamanın Öcalan’a karşılık bir eşitleme olduğunu birçok kişi yazdı.
***
Yetmedi! CİA’yı Türk Ordusu’nun mahremi ve namusu olan Kozmik Odaya soktunuz. Savaş sırlarını, bir savaş anında görev alacak sivillerin isimlerini, dış ülkelerde ve terör örgütleri içinde görev yapan kişilerin isimlerini CİA ve düşman ülkelere servis ettiniz. Dış ülkelerde ve terör örgütleri içinde görev yapan vatan evlatlarının öldürülmesine neden oldunuz. Yani;

Vatana ihanet suçu işlediniz!.

Yetmedi!

Türk Ordusunun elinden hastanelerini aldınız. Fetullah’ın Gatagulli dediği GATA gibi… Dünyada bütün orduların hastanesi var ama Türk Ordusunun hastanesi yok. Hastanelerin Sağlık Bakanlığına bağlanmasıyla birlikte bütün birikim de yok edildi. Çünkü parçalanmış bir askerin tedavisi sadece fiziki tedavi değildir. Doğan zafiyet nedeniyle kaç askerimiz şehit oldu bilmiyoruz.

Okullarını elinden aldınız.
Tank Palet Fabrikasını elinden alarak, fabrikanın teknik sırlarını Katar’a teslim ettiniz. Hani, yaldızı kazındığında altından İNGİLİZ ÇIKAN Katar’a…

Askerin terfi sistemini değiştirerek ordunun içine el bombası attınız. Jandarmayı Ordudan koparıp kır polisi yaptınız.

Ordunun elinden istihbaratını aldınız. Psikolojik operasyon birimini kapatıp, PKK’ya psikolojik operasyon üstünlüğü sağladınız. Açıkcası;

Yanınıza CİA’yı alarak Türk Ordusu ile savaştınız.
CİA Ajanı Barkey, 1 Mart Teskeresinin reddinden sonra ABD’de verdiği konferansta, “AKP liderleriyle anlaşarak Türk Ordusunu kafeslediklerini” anlatmıştır. Şimdi utanmadan Ali Mahir Başarır’ı linç ediyorlar. Hem de söylediklerini çarpıtarak. Ne söylediğini bildikleri halde Katar satışları konuşulmasın diye arsızca cıngar çıkartıyorlar.


Siz PKK’lı teröristleri Habur’da davul-zurnayla karşılayanlar… Siz, açılım ihanetiyle Türk Ordusu’nu kışlaya hapsedenler…. Siz, çatışmalarda öldürülen PKK’lı sayısı kadar silah isteyenler... Bu durumu bilen PKK’lılar ölen arkadaşlarının silahlarını alıp götürdüğünde, çatışmada bulunan komutanlara dava açtıranlar… Bu mu Ordu sevginiz?

Açılım sürecinde PKK’lılar elini-kolunu sallayarak geçti. Seyretmek zorunda kalan askerlerle dalga geçtiler. Asker için bundan ağır bir psikolojik operasyon olur mu?
Öcalan ile anayasa yapmaya kalktınız. Öcalan’ın mektubunu Diyarbakır meydanında okuttunuz. Öcalan’ın odasına LCD Televizyon kurup, spor aletleri aldınız. Odasını 1. Sınıf kağıtla kaplattınız. Canı sıkılmasın diye yanına arkadaş verdiniz. Yetmedi, CİA ile birlikte Öcalan’ı Marmara’da yatta gezdirdiniz… Öcalan’ı daha nerelere götürdüğünüzü biz de biliyoruz, Türk askeri de…

Oslo’da bir İngiliz gözetmenin idaresinde MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, kırmızı bültenle aranan PKK’lı sözcülere;
“Sizinle savaşan Ordu içeride” demedi mi?
Bütün bu ihanet sürecini alkışlayan, öven, Türk Ordusunu linç eden ahlaksız ve soysuzlaşmış basın casusları, şimdi Ordu’cu oldu öyle mi?..
Türk Ordusu lağvedilsin, Öcalan paşa yapılsın diyen Türk-Döne’ye sahip çıkıp özgür bırakanlar mı Orducu? Hadi ordan, hadi ordan!

Ömer Faruk Eminağaoğlu;
“Öcalan hakkında yeni bir dava açılmazsa, Öcalan 2024 yılında serbest kalır.” Diye uyarıyor. Yaşar Güler ve Hulisi Akar niye susuyor? Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, AKP Genel Başkanı niye susuyor? “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”

Çocuklarına sivil hastanelerden çürük raporu alıp askerlik yaptırmayanlar birden Orduyu keşfetti öyle mi?
Parası olanın askerlikten yırttığı, parası olmayan gariban çocukların asker olduğu sistemi siz yaratmadınız mı? Bu millet Ordu ve Cami’de eşitti. İkisini de bozdunuz. Vip cami yaparak dırar mescidi yaptınız. Askerliği fakir çocuklarımızın omzuna yıkarak sosyal barışı zehirlediniz.

Dini kullanıp dini tükettiniz. Şimdi sıra Ordudan geriye kalanı kullanıp tüketmeye mi geldi?
Sizler bütün bu rezil sürecin alkışçısı, destekçisi ve kumpasçısısınız! İnsan etiyle, onuruyla beslenen vampirsiniz!
Sizlerin terminolojisi ile açıklarsak, sizler Deccal “karayı ak gösterecek” diye tarif edersiniz ya? Bu tarife göre, Deccalın bedenlenmiş hali, Yecüc Mecüc’ün ruh ikizlerisiniz... Karanlığın ve kötülüğün temsilcilerisiniz!

Bu ülkeyi cehenneme çevirdiniz ya? Gün gelecek, yaktığınız bu ateşin son odunları da siz olacaksınız.

Zahide UÇAR(03.12.2020)
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x