Bu fotoğraflara iyi bakın!




Bazı eyaletlerinde şeriat kurallarının hakim olduğu ve cehaletin kol gezdiği Pakistan’da kadın olmak çok zor. Erkeklerin ‘söz dinlemeyen’ kadınlara uyguladıkları şiddet yöntemleri arasında yüze kezzap atmak en yaygın olanı. Aşağıda fotoğrafları görülen kadınlar sadece kadın oldukları ve seslerini yükselttikleri için yobaz, cahil erkekler tarafından bu hale getirildi.


Fotoğraflar: Associated Press







IRUM SAİD

Şu anda 30 yaşında. Kezzapla yakıldığında 18 yaşındaydı. Evlenmeyi reddettiği erkek caddenin ortasında vücuduna kezzap attı. Kör oldu. Yüzü, sırtı ve omuzları yandı. Tam 25 kez ameliyat oldu ve ancak bu kadar düzelebildi.











ATİYE HALİL

3 yıl önce 13 yaşındayken komşularının yaşlı bir akrabası Atiye ile evlenmek istedi. Ailesi kabul etti. Ama Atiye daha küçük olduğunu belirtip bu isteği reddetti. Reddedilmeyi kendine yediremeyen erkek, Atiye’yi kezzapla yaktı.











NECEF SULTAN

5 yaşında uyurken babası tarafından yakıldı. Çünkü baba Pakistan’da değersiz olarak kabul edilen bir kız çocuk daha istemiyordu. Necef yaralarının iyileşmesi için 15 kez ameliyat oldu. Şu anda 16 yaşında 2 gözü kör ve yüzü iskeleti andırıyor.











SABİRE SULTAN

Şu anda 30 yaşında olan Sabire, kocası tarafından yakıldı. Kocası, bir kavga sonucunda Sabire’nin yüzüne kezzap attı. Sabire bu olayı yaşadığı zaman hamileydi. Bir başka deyişle hamile olması bile onu koca şiddetinden kurtaramadı.











SAİRA LİYAKAT

Şu anda 26 yaşında olan Saira, 15 yaşındayken evlendirildi. Evliyken okula devam etmek, mezun olmak istedi. Ama kocası Saira’nın bu isteğini yüzüne kezzap atarak cezalandırdı. Saira eski fotoğraflarına bakarak avunuyor.












ŞAMİM AKTER 18 yaşındaki Şamim’in yüzüne, 3 yıl önce sokakta yürürken tanımadığı 3 erkek kezzap attı. Erkekler, bir kadının sokakta tek başına yürümesini şeriata aykırı bulmuşlardı. Bu yüzden de kendilerine göre Şamim’i kezzap atarak cezalandırmışlardı.

Haber: POSTA








Kaynak


................

Sadece Pakistan değil...Hindistan, Sri Lanka ve daha birçok ülkede kadının değeri neredeyse hiç yok...yani kadına verilen değer ya da uygulanan şiddeti sadece dinle, şeriatla da açıklayamayız...mesela geçenlerde Hindistan'daki kadın erkek oranlarına bakıyordum, nüfus genelinde inanılmaz bir dengesizlik vardı erkekler lehine...özellikle de kız çocuklarında ölümler (yeni evlenen genç kızlarda intihar) inanılmaz...çocuklar çoğunlukla 'ilgisizlik ve umursamazlık' yüzünden ölüyor...çünkü erkek çocuğun toplumda değeri çok daha fazla ve aileler de neredeyse bütün yatırımlarını erkek çocukları üzerine yapıyor (örneğin çiftler evlendiğinde çeyizi kız tarafı veriyor erkek tarafına, dolayısıyla da her yeni doğan kız çocuğu, yeni bir dert)...kız çocukları da hastalıktan, ilgisizlikten ölüyor...ee bu adamları yetiştiren analar da kadın değil mi diye sorası geliyor insanın çünkü anneler üzerinde yapılan araştırmalara göre sadece erkekler değil, kadınlar da kız çocuklarına, erkek çocuklarına olduğundan daha az değer veriyor

tuba yazdı:anneler üzerinde yapılan araştırmalara göre sadece erkekler değil, kadınlar da kız çocuklarına, erkek çocuklarına olduğundan daha az değer veriyor

Türkiye'de de maalesef durum hiç te farklı değil..
Yukarıdaki resimlere benzer sahneleri burada da görüyoruz.
Bir şarkıcı Bergen vardı hatırlarsınız, kocası yüzüne kezzap atarak bir gözünü kör etmişti. Yıllarca böyle yaşamıştı kadıncağız (en bilinen şarkıları "Acıların Kadını" ve "Benim için Üzülme" idi). Sonunda yine aynı adam öldürdü kadını. Bu kişisel bir olaydır, toplumu bağlamaz diyenimiz olabilir, ama bu kadar radikallik yaygın olmasa da toplumumuzda, özellikle son yıllarda kadınlarımız her türlü oyuna alet edilir oldu. Bir tarafta ahlaksızlık almış başını giderken diğer tarafta da taassup ahlaksızlıkla yarış eder vaziyette, hatta belki daha da beter. Ve de hep kullanılan kadınlar oluyor maalesef..
Kadın üstünden siyaset bu kadarla da kalmıyor. Kelimesi kelimesine hatırlayamasam da Banu Avar'ın şöyle bir sözü vardı:
-Emperyalizm bir ülkeye önce kadın haklarıyla girer.. Sonra aile bütünlüğü parçalanır....
Bu cümle o kadar manidar, o kadar derin ki, yanlış anlaşılmasın, kimse kişisel hakların karşısında değil ama hakkı getiren başkası olunca götürdükleri de başka oluyor elbet; kitaplar yazılır bu cümle için..
Son sözüm:
Memlekette bilen, düşünen, doğruyu gören insan olmak zor da, bunları yapan kadın olmak hakikaten daha da zor..

..

Dediğiniz gibi dünyanın her yerinde var böyle şeyler. Ben bunu şeriatla, dinle kısıtlamayı pek doğru bulmuyorum. Kanıtlanmış bir şekilde fiziksel gücü kadınlardan daha üstün olan, ama hayvanlık sıfatının dışına çıkamayan adamlar yapıyor bunu. Aşağılık kompleksi, cehalet, eğitimsizlik, ruhsal bozukluk, dogmalar... çok yazık........

Pınar yazdı:Ben bunu şeriatla, dinle kısıtlamayı pek doğru bulmuyorum.

Dediğin doğru Pınar, bu işin dinle, şeriatla alakası yok, amaaaa
din anlayışıyla alakası var işte..
Yorum farkı, aslında yorum farklılığı da denmemeli, olmayan birşey nasıl yorum olarak çıkarılır karşımıza onu da anlayamam.
Recm gibi, en basitinden saç kılının görünmemesi gibi..
Hâl böyle olunca da anlayışla alakalı oluyor...
Aynı anlayış, bu tür işkenceleri yapanlara da ceza müeyyidesi koymuyor, zaten eğitim hiç vermiyor..
Yani bahsettiğin hayvanlık, ruhsal bozukluklar da bununla ilişkileniyor zamanla.. Hepsi birbirine zincirleme bağlı...


...

kaye, Haklısın, bunun dine yontulmuş, ama dinle alakası olamayacak kadar iğrenç bir düşünce yapısıyla alakası var. Bu insanlar akıllarınca ibret-i alem yapıp namuslarını muhafaza ettiklerini sanıyorlar. Sorsanız onlardan daha tutucu, daha sağcı, daha muhafazakar kimse yoktur. Ama bu büyük cehalet, ne dinde, ne insanlıkta, ne hakta, ne hukukta, ne de vicdan da kabul görebilir...

---

---

Erkek kaynaklı şiddetin nedenleri

Kadına yönelik şiddete erkeklerin sessiz kalmamasını hedefleyen ve 57 ülkede sürdürülen Beyaz Kurdele Hareketinin Kurucusu Michael Kaufman, Kadınların şiddet gördüğü toplumlarda, erkeklerin kadınlar üzerinde iktidarı söz konusu. Erkekler, şiddeti bu iktidarı devam ettirmenin yolu olarak görüyorlar dedi.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Erkek Katılımı konferansına katılan Beyaz Kurdele Hareketinin Kurucusu Michael Kaufman, bu hareketin 17 yıl önce 3 erkek tarafından kurulduğunu belirtti. Bizim paramız yoktu ama, şahane bir fikrimiz vardı diyen Kaufman, kadınlardan ilham aldıklarını ve bir ay gibi kısa bir sürede hareketi, tüm Kanadaya yaydıklarını anlattı.

Beyaz Kurdelenin, kadına karşı şiddet konusunda halk eğitimini amaçladığını, erkeklere karşı bir hareket olmadığını anlatan Kaufman, kendine güvenen erkeklerin varlığıyla kadına yönelik şiddetin azalacağı fikrini yayan kampanyalar hazırladıklarını söyledi. Kaufman, kampanyayı tanıtmak için erkeklerin ilgisini çeken alanlara yönelerek, Brezilyada karnavalı, Pakistanda benzin istasyonlarını, Kamboçyada pazar yerini kullandıklarını belirterek, stat, okul ve konser alanları gibi genç erkeklerin ilgisini çekecek yerlerde de projeler yürüttüklerini belirtti.

Geleceğimizde kadına yönelik şiddet olmayacak sloganın ülke ülke yayılmasının ve önemli ölçüde destek bulmasının kendilerini cesaretlendirdiğini vurgulayan Kaufman, şöyle konuştu: Aslında erkeklerin büyük bir kısmı kadına şiddet uygulamıyor. Ancak uygulanan şiddete sessiz kalıyor. Bu da şiddetin artmasına neden oluyor. İyi erkekler de şiddete karşı yüksek sesle karşı gelmeli. Beyaz Kurdele, bir suçluluk duygusuna değil, ortak sorumluluk bilincine dayanıyor. Yakasına beyaz kurdele takan erkekler, kadına karşı asla şiddet uygulamayacağız, kadına karşı şiddet uygulayanlara göz yummayacağız, sessiz kalmayacağız diyor. Hedefimiz erkeklere kadınların hayatlarını kontrol etme hakları olmadığını hatırlatmak.

Erkeğin eşini dövmesi, özel olarak kabul edilen tek suç"

Tüm insanların şiddet uygulama kapasitesine sahip olduğunu belirten Kaufman, ancak bunun önlemez bir dürtü olmadığına dikkati çekti. Genellikle iktidarını korumak isteyen kişilerin şiddete başvurduğunu ifade eden Kaufman, Tarihsel araştırmalar göstermiştir ki kadına yönelik şiddetin çok az olduğu yada hiç yaşanmadığı toplumlarda eşitlik temeldi. Toplumsal yaşam kadın erkek eşitliğine dayanıyordu. Kadınların şiddet gördüğü toplumlarda ise erkeklerin kadınlar üzerinde iktidarı söz konusuydu. Erkekler bu iktidarı devam ettirmenin bir yolu olarak şiddeti görüyorlardı diye konuştu.

Erkeklerin kadına yönelik şiddeti bir hak gibi gördüğünü savunan Kaufman, kadınları dinledikçe, onların yaşam deneyimlerini öğrendikçe, tüm dünyada erkeklere tanınan ayrıcalıklar hakkında farkındalığının arttığını söyledi.
Erkek kaynaklı şiddetin bir nedenin de şiddete onay verilmesi olduğuna işaret eden Kaufman, Bir kadın eşinden dayak yerken herkes camlarını kapar, perdelerini çekerse bu durumu onaylamış olur. Erkeğin eşini dövmesi, özel olarak kabul edilen tek suç dedi.

Erkekler korkuyor"

Hemen hemen tüm toplumlarda, erkeklerin güçlü olduğunu, politik iktidarı ellerinde bulundurduğunu ve kadınlardan daha fazla para kazandıklarını belirten Kaufman, kadınlardan güçlü olmalarına rağmen erkeklerin, bireysel olarak kendilerini güçlü hissetmediğini söyledi. Bunun, kadına yönelik erkek kaynaklı şiddetle doğrudan ilgisi bulunduğuna dikkati çeken Kaufman, sözlerini şöyle sürdürdü:

Daha doğum anından itibaren kızlar ve erkeklerin farklılıkları ön plana çıkarılıyor, benzerliklerin üzerinde durulmuyor. Araştırmalar, doktorların, hemşirelerin ve öğretmenlerin kız ve erkek çocuklarıyla farklı ses tonlarıyla konuştuklarını ortaya koyuyor. Erkeklere güçlü, kızlara cici diye hitap ediliyor. Erkek sert olur, ağlamaz fikri daha küçük yaşlardan çocuklara öğretiliyor. Yetişkin olduklarında da erkekler, güçlerini ve iktidarlarını göstermek amacıyla şiddete yöneliyor. Erkeklerin şiddete başvurmalarının nedeni, doğuştan şiddet içeren bir karaktere sahip olmaları değil, korkmaları. Erkekler, hemcinsleriyle eşit olamamaktan, gerçek bir erkek olamamaktan korkuyor. Ayrıca, bu konuda konuşursak, düşüncelerimizi ifade edersek, diğer erkekler tarafından ayıplanırız kaygısı taşıyor.

Şiddet, kuşaktan kuşağa geçiyor"

Aile içi şiddet uygulayan kişilerin büyük çoğunun, çocukluğunda şiddete uğramış ya da tanık olmuş kişiler olduğunu belirten Kaufman, şiddetin kuşaktan kuşağa aktarıldığını söyledi. Özellikle babaların çocuk yetiştirmede eşleriyle eşit derecede sorumluluk almasının önemine değinen Kaufman, böylece erkeklerin çocuklarına duydukları sevgi ve şefkati somut bir şekilde göstermelerinin mümkün olacağını belirtti.

Kaufman, bunun çocuklara örnek olacağını ve gelecek nesillerin de benzer şekilde davranmasını sağlayacağını da kaydetti.

Kaynak

Şeriat bu değildir konuyu araştıran arkadaşım , şeriatı araştırıp konuyu düzenlersen sevinirim, Halkımız şeriatı yalnış biliyor

allah allah sen biliyosun heralde şeriatı oğuz beyleri kardeş. biliyosan bana da öğretde bende bileyim. halkımız şeriatı doğru bilmiyor haklısın. şeriatın ne olduğunu bilmek için yaşamak gerek. diğer arkadaşlarıda anlamadım. şeriata karşı bu yumuşaklık nerden geliyor. bu olayları şeriattan ayırmayı nasıl başarıyorsunuz? şeriatta erkek egemen bir toplum anlayışı yerleşmiştir. bu düzen içersinde yetişen erkekler, kadınların üzerinde hak iddia edebildiklerinden kadının tüm davranışlarını kendi sapık duygularını dizginleyebilmek için kısıtlıyorlar. bu erkek ler o kadar sapık ki pantolon giyen kadınlara bakıp şehvet duyacak kadar hayvani ve doyumsuz içgüdülere sahipler. erkekler in günah işlememesi için kadınları kısıtlamanın ne kadar insanlık dışı olduğunu anlayabliyormusunuz? bu kısıtlamalara karşı duran kadınları da kezzaplıyorlar, dövüyorlar, öldürüyorlar, namus cinayeti kavramı nerden çıkıyor:? şeriattan çıkmıyormu? kan davası nerden çıkıyor , islamın egemen olmadığı ülkelere dar ül harp diyen şeriatçılar değilmi? korkularınızı yenin arkadaşlar. kendinizi günah sevap , cennet - cehennem korkusundan soyutlayın. bu korkularınız içinizde yer ettiği müddetçe kötülüklerin kaynağını şeriata bağlamamak için olaylara objektif bakıp sağlıklı yargılara ulaşamazsınız. biz de böyle bir kültürde yetişiyoruz maalesef. ama erkek olarak az bişey yontulmuşluğumuz var. bununda tek bir sebebi var. Atatüürkün yerleştirmeye çalıştığı muhasır medeniyetler seviyesi ne ulaşmak ideali. her ne kadar atatürkten sonra bu çizgide kalamasak ta aaz bişey içimizde kalmış..

Almanyada 'da bir TÜrk baba başını örtümüyor diye 15 yaşındakini kızını öldürmüş bunun şeriatla ilgisi var şeriatta insanların ellerinin ve kollarının çaprazlama kesilmesi dahi var halen arabistanda bunu uyguluyorlar

oguzbeyleri yazdı:Şeriat bu değildir konuyu araştıran arkadaşım , şeriatı araştırıp konuyu düzenlersen sevinirim, Halkımız şeriatı yalnış biliyor

Ayrıca insanımız da şu ''gidin, araştırın'' demeyi de çok sevmekte!

Yanlış, doğru demek ile olmaz bazı şeyler, yanlış var ise doğrusunu söylemelisin.

Bunun için sayfalar dolusu kelime de yazmak zorunda değilsin.

Ben inançlı bir insan sayılmam...

Ama gerçek şu ki, şeriat denildiğinde bu ülkede kastedilen ile, gerçek manası arasında dağlar kadar fark var.

Bu aslında dinsel bir olay olmaktan çok sosyolojik bir durum..! Çünkü Şeriat esas manasıyla Kur'an'a göre şekillenmiş, Hz. Muhammedin sözleriyle ve tatpikleriyle örneklenmiş bir kurallar, emirler bütünü. Esas amacıda insan ilişkileri ve sosyalleşme!

Bu durumda, şeriat diye tutturulan veya gösterilen bir meselenin Kur'an da varolup olmadığı araştırılır ve varsa bu damga yerleştirilebilir. Ya da yoksa ona göre muamele yapılır.
Ha şu da ayrı bir konu tabi, sadece Kur'an ve Peygamber desem de bu olay böyle olmamış. Sonradan çıkan din alimleri yada öyle olduğuna inanılan, kabul edilen kişiler mezhepler yoluyla, yeni içtiatlar ve akımlar ortaya sürerek şeriat'ın kapsamını genişetmişler. Din alimlerinin söyledikleri, yorumladıklarıda bu kapsama girer olmuş.

Ama burdaki gibi aşırılıklar, ne sonraki doğru veya yanlış yorumlamalarda yne de Kur'an da yoktur sanırım. Eğer varsa bu durum baya bir soru işaretinin beraberinde getirmeli.

Bu gibi geri kalmışlığın sebebi daha çok: Kadim bir çoğrafyanın, binlerce yıllık tarihinin, çok eskilerden gelen alışkanlıkların, fikirlerin, deyişlerin, yaşam şeklinin yansıması sonucu; bazen iyi, bazen de bu gibi kötü durumlar oluşturması, bu eskiliğin ve karmaşalığın, insanı bin bir parçaya bölmesi ve hurafelere boğmasıdır.

Daha doğrusu iç içe geçmişliğin, bir sürü dinin, fesefenin, savaşların, bin bir türlü soyun sopun vuku bulduğu bu yerlerde yeni şeyler söylenemediği için bunlar oluyor diyebilirim.
İnsanlar için yeni şeyler öğrenmek hangi yaşta olursa olsun zor değildir, öğrenilmiş yanlışlıkları silmek zordur. Hele bunlar binlerce yıllık ise...
(Aslında dinlerin çıkışı, zaman zaman toplumlara bu"reset"i atmak diye düşünüyorum. Öğrenilmiş yanlışlıkları unuturmak için. Yoksa insanlar kendilerinden büyük bir şeye inandırılmadıkları sürece, bu geçmişe hikayesiyel, gerçeğiyle bağlıdır.)

Dinle çok bağdaştıramıyorum, daha çok sosyolojik bir durum. Ve bu sosyolojinin temelleri insanlık tarihiyle eş değerdir.

efendim kadinlarin mal yerine konmasinin dinle bir ilgisi yokmus. belki dinle degil ama dini yobazlik ve siyasi islamla bal gibi de ilgisi var. siyasi islamin egemen oldugu yerlere bir bakin, misir pakistan sudan... hepsinde siyasi islamcilar iktidari ele geçirdikçe kadinlarin durumunun kötülestigini görürsün. önce basörtüsü, sonra çarsaf, sonra burka... evlenme yasi gittikçe erkene alinir, küçücük kizlar yasli kokmus adamlara mal gibi pazarlanir. en sonunda da kadinlarin oy verme haklari bile ellerinden alinir. pakistanda kadinlarin konumu bundan 20-30 yil önce bu kadar kötü degildi. siyasi islam azdikça onlar da afganistana döndüler. yahudilik hristiyanlik islam bunlarin hepsi temelde ataerkil ve erkek egemenligine dayali dinler. erkek kadini bosol diyip bosuyor, kadin ayni seyi yapabiliyor mu? erkege birden çok es alma hakki varken kadina varmi? kadinin miras ve sahitlik haklari neden erkegin yarisi? evliliklerde neden kadin erkege itaat edecekmis?