Diyarbakır tarihi bir mitingin eşiğinde. İşçi Partisi Diyarbakır'da cumhuriyet mitingine hazırlanıyor..
Türk-Kürt şehrin insanları, Diyarbakır hakkında oluşan olumsuz imajdan rahatsız olmuş durumda ve 9 Haziran mitinginin PKKya verilecek güzel bir cevap olduğunu düşünüyorlar. PKK terörünün tırmandırıldığı bir dönemde bu mitingin ne kadar da önemli olacağını bilmem anlatmaya gerek var mı?
9 Haziran, cumhuriyet tarihimize önemli bir gün olarak geçecek.
O gün Diyarbakırda Cumhuriyet Mitingi yapılacak. Şehrin İstasyon Meydanında saat 11.00de toplanacak insanlar, Tandoğan, Çağlayan, Gündoğdu ve Samsun meydanlarından sonra bir meydanı daha bayrağımızla dolduracaklar.
İşçi Partisinin önderliğinde gerçekleştirilecek mitinge, diğer mitinglere resmen destek vermemiş olan Türk-İş de bu kez destek veriyor.
Ayrıca Atatürkçü Düşünce Derneğinin İstanbulda bulunan 24 şubesi de mitinge güçlü biçimde katılma kararı aldı.
Gerçi mitingde Türkiyenin dört bir yanından otobüs ve uçakla katılımın sağlanacağını öğrendim ama çok daha ilginci, böyle bir mitingin şehirde yapılması isteğinin bölge halkından yoğun olarak gelmiş olmasıdır.
Görülüyor ki; Türk-Kürt şehrin insanları, Diyarbakır hakkında son yıllarda oluşan olumsuz imajdan rahatsız olmuş durumda ve 9 Haziran mitinginin PKKya verilecek güzel bir cevap olduğunu düşünüyorlar.
Mitingi düzenleyenler, Türk-Kürt arasındaki kardeşlik temasına çok önem veriyorlar. Bu yüzden de mitingin resmi adını Birlik ve Kardeşlik Mitingi koymuşlar.
Hazırlanmakta olan afişlerde de bu konunun vurgulanmasına özel önem veriliyor. Örneğin; bizim dikkatimizi özellikle çeken bir afişte cehennemde tek Kürt kalsa Türkün cennete girmeye hakkı yoktur denilmiş.
OYUNLAR OYNANIYOR
PKK terörünün tırmandırıldığı, Kuzey Iraktan tahriklerin geldiği bir dönemde bu mitingin ne kadar da önemli olacağını bilmem tekrar anlatmaya gerek var mı?
Türkiyeyi bölmek üzere birtakım oyunlar oynandığı artık sadece komplo teorisyenlerine özgü bir düşünce değil.
Türkiyeyi çok yakından tanıyan eski Amerikan büyükelçileri de bu bölünme konusunu uluslararası kamuoyunun nezdinde açık açık tartışıyor.
Böyle amaçlı çok yönlü bir oyun bu ve ayrıca oyuncuları da hayli fazla.
Bu sefer bazı çevrelerin geleneksel dış tehdit algılamasından farklı bir durum söz konusu burada.
Malum, Türkiyede dış çevrelerin oyunlarından sıkça bahsetmek âdeti vardır. Bu tehlikeden bahsedilerek iç politikada da bunu önleyeceği söylenen tedbirler alınır ama dış tehdit hiç bitmez. Durum böyle olunca dış tehdit lafı da inandırıcılığını da yitirmişti.
Ancak Türkiye son yıllarda öyle şeyler yaşadı ve gördü ki; şimdi bahsedilen dış tehdit ve Türkiyenin bölünme tehlikesi kimseye abartılı gelmiyor. Tersine bölünme, yaklaşan bir tehdit olarak görülüyor.
ÖNCÜ İŞÇİ PARTİSİ
Türkiyede insanların bu konuya duyarlılıkları hayli fazla. Alanlara taşınan sıradan insanların heyecanında bunu gördük zaten.
Şimdi de aynı heyecan Diyarbakıra taşınacak. Bunun sembolik önemi büyüktür.
Biz gazeteciler her seçimde bir hata yaparız ve seçimin ana oyuncusu olarak görülen büyük partiler dışında kalan partilere fazla önem vermez ve onları fazla anlatmayız. Bu demokrasiye katiyen uymayan bir davranıştır.
Ben bu kez en azından kendi hatamı düzeltecek bir iş yapıp Diyarbakır mitinginin düzenlenmesinde öncülük rolü olan İşçi Partisinden bahsedeceğim. İşçi Partisi, Başkanı Doğu Perinçekin aktif mücadelesi sonucunda son günlerde hayli ivme kazanmış görünüyor.
Örneğin; son olarak İsviçre Adalet Bakanlığının sözde soykırımın inkarını suç sayan yasayı değiştirme hazırlığı Diasporanın ilk hezimeti başlığıyla Hürriyet gazetesine 30 Mayıs tarihinde manşet oldu.
Eğer bugün Türkiye siyasetinde ulusalcı bir tavırdan söz edebiliyorsak, bu tavrın oluşumunda İşçi Partisinin katkılarını görmemek objektif gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmaz.
Ulusalcı hissiyat tahmin ettiğim gibi hayli fazlaysa bu seçimde sürpriz yapmasını beklediğim partilerin başında İşçi Partisi geliyor.
Genç Partinin mi İşçi Partisinin mi daha büyük atak yapacağını 22 Temmuzda göreceğiz.
Akşam
Serdar Turgut