BU YÜZDEN!
Bizi besleyen en önemli besinimiz, dilimiz Türkçemiz.
Türk’ü Türk eden, Türkiye’yi yıkılmaz kale duvarı gibi tutan güç, Türkçe yazı dilimiz.
Dilimizi besleyen ana kan damarı, “Atatürk Harfleri” dir. Atatürk’ün armağanı olan Türkçe yazı dili. Türkçe seslerimiz. Türkçe abece. Eski deyişle dersek, Türkçe alfabe.
Düşman, düşmanını tanıyor, biliyor. Türkçe yazı dili bozulursa, dilimiz bozulur. Dilimiz bozulursa, ulusu besleyen ana kan damarı tıkanır. Soluk alamayız, beynimiz beslenemez, bedenimizi koruyamayız, ölürüz…
Bu nedenledir son yıllarda bizden görünenlerin bile gizliden gizliye yaptıkları, Türkçeden yanaymış gibi görünüp bölücülerin istediklerini dilimize dayatmaları, Türkçe Abece’ye sezdirmeden karşı duruşları, dilimizin harflerine söz atmaları, bir yerlerinden bulup çıkarıp bazı seslere eksik demeleri… Yok, bunlar “N” sesini tam okuyamıyorlarmış, yok “E” sesi bu bölücü hainlere göre iki türmüş. Ah ne yapacaklarmış, çaresi neymiş bunun? Bu gizli hainlerin, bizden görünen, asıl, gerçek hainlerin kafa bulandıran sözleri, Atatürk’ü falanca yanılttıydı, Atatürk filancanın sözüne baktıydı gibi işkembelerinden bir şeyler çıkartmaları hep bu yüzden…
Bu yüzden, Atatürk’ün Türk Dili’ne kazandırdığı en büyük kurumun, Türk Dil Kurumu’nun AKP iktidarınca ele geçirildiğinde, kurumu ele geçirenlerin hiç zaman yitirmeden işe koyulmaları, Arapça harfleri bu kurumun ana sayfasında, başlığında gözümüze gözümüze sokmaları bu yüzden! TDK ana sayfasını açar açmaz Arapça harfli başlıklar size göz kırpıyor. İlk açılan sayfada, ilk görünen yazı, eski yazı. Eski yazıtlarmış. Falan yerdeki çalıştaymış, bu yazılar ondanmış, bahaneleri çok… Kıs kıs gülüyordur Türkçe düşmanları, nasıl da kandırıyoruz zavallıları, yiyip yutuyorlar her yaptığımızı diye.
Bu yüzdendir, bu iktidarın geçen yıllarda dilimize girmesine izin verdiği, dolaşmasının, her yere burnunu sokmasının önünü açtığı, serbest bıraktığı o üç virüslü gâvur harfi (Q,X,W), o ilkelliğin sesi, bizim Atatürk sayesinde dilimize sokmadan kaldırıp attığımız, hırıltının sesleri, Türkçeye gerekmeyen virüslü harfler!
Bu yüzdendir bu yıl atağa kalkan İmam okulları. Vatandaşın zorla yönlendirildiği iktidarın arka bahçesine genç yetiştiren, o dillerinden düşmeyen ama adını koymadıkları davalarına (!) hizmet edecek okullar. Neredeyse her üç çocuğumuzun Arapçayla, eski yazı benzeri harflerle tersten okumayla tanıştırıldığı, çağdışı, millî olma (ulusal) özelliği yitirtilen, özüne, içeriğine “Millî Eğitim” denilemeyen, özentili, taklit, çağı yüz yıl geriye döndürmeye ayarlı bir okul sistemi.
Yine bu yüzdendir bu imam okullarının “Anadolu İmam Hatip” adını almaları, sömürge dili İngilizceye derslerde ilk sırada önem vermeleri. İngilizcenin bunların olmazsa olmazı olması hep, hep bu yüzden!
Türkiye adını, Türkiye Cumhuriyeti adını unutturma çabaları da bu yüzden! Bir Anadolu tutturmuş gidiyorlar, bu sözden nedense gocunan, gücenen yok bölücülerimiz arasında. Okulların önünde bu ad. Düz lise- ne demekse düz lise- kaldırılmışmış, liseler artık Anadolu lisesiymiş. Televizyonu açın Anadolu adlı bu AKP iktidarının açtığı bir televizyon kanalı görürsünüz. Radyoyu açın, Radyo 4, Anadolu kuşağı sözüyle sizi sırasıyla, bunların bulup uydurduğu yörelerimize bağlasın, her sözün başında burası Anadolu Kuşağı Trabzon Radyosu, burası Anadolu Kuşağı Çukurova Radyosu… desin.
Türkçe, Türk, Türkiye sözlerini pek sevmiyorlar.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı yazın ve bilgisayarda arayın sayfasını. Karşınıza Türkçe yazı ama bu yazının Arapça görünüşlüsü çıkacaktır. T.C. derken,“T” sesi normal yazılı. “ C” sesi başını kaldırmış, karnını kıvırmış kuyruğunu uzatmış yılan gibi çizilmiş. “Kültür”ün baş harfi “K” büyük harfle, büyük boyutlu, diğer harfleri küçük harfle el yazısı biçiminde. Turizm’de öyle, yalnız “m” büyük harf özelliğiyle “M” şeklinde, ama boyutu küçük. Bakanlığı yazısı ise, baştaki “B” çok büyük, A’lar küçük boyutlu ama büyük harfle, diğer harfleri küçük harfle yazılmış. “Anasayfa” yazmışlar, yazı evlere şenlik: ANASA’ya kadar eğri büğrü yazılmış büyük harfler, birden “y” harfi kocaman alt çengelli küçük harfle, “f”, öyle üstü kocaman çengelli küçük harfle, sondaki “a” ise gene büyük harfle yazılı. Site ağacı yazısı da öyle. Ağacı yazısında aynı dümen. A’lar büyük harf, yumuşak ge (ğ) kocaman çengelli küçük harf. “Arama”da hepsi büyük harf, aradaki “r” küçük harf. Bakıyorsun Türkçe bir yazı değil gibi, karşında eski yazının hayaleti. Bir oyunla harfleri eğerek, çengellileri küçük harfle, bir kısmını büyük harfle karman çorman yazarak yazı görüntüsünü Arapça harflere yani eski yazıya benzetmeleri de bu yüzden!
AKP iktidarının o ünlü uykucu bakanı yıllar önce (2007) ağzından kaçırmıştı ne yapacaklarını ama duymazdan geldik. Alfabemiz eksik demişti Atilla Koç. 32 harf olmalı demişti ardından. Sonra çevir kazı yanmasın ben onu dememiştim, şunu demiştim diye kıvırtmıştı. Sözleri yanlış anlaşılmışmış, o üç yabancı harfi(Q,W,X) dememişmiş, “Türkçe, 32 harf olsaydı bazı sesleri daha rahat karşılardı” demek istemişmiş, Arap alfabesinde bazı sesler daha iyi karşılanmıştır demişmiş. ” “Bazı sesleri karşılamak üzere harflerin ilave edilmesi iyi olurdu” demek istemişmiş.
Karşı devrimin kuyruk acısı geçmeyecek! Atatürk’ün önderliğinde kendini yabancı diller boyunduruğundan kurtaran, özgür vatanda gelişen, güzelleşen Türk diline, gömüldüğü bilgisizlik batağından gelişen Türk diliyle kurtulan, Türkçe yazı diliyle ulusal kimliğini bulan Türk ulusuna kini, öfkesi hiç dinmeyecek.
Durmuş oturmuş, 1928 yılından beri, yazıda, kitapta, belgede, kimliğimizde, içimizde, dilimizde olan, kendini Cumhuriyet tarihi boyunca kanıtlamış, Türkçemizi tam karşılayan, hiçbir eksiği olmayan Türk harflerine durduk yerde saldırılar böyle başlamıştı işte. Arkası da geldi. Daha da gelecek, bu kesin!
Türkçe böyle güçlü kaldıkça Türkiye düşmanlarının emelleri gerçekleşmeyecek, bölücüler muratlarına eremeyecekler!
Adında kültür olan bir devlet kurumu kendi kültürünü yiyor, didikliyor, yazım kurallarına uyulmadan, gözleri alıştırmaya yönelik tuzak başlık hazırlatıyor. Neden? Bu yüzden! Dilimizin temel taşı olan Türk harflerini değiştirmek, Atatürk devrimlerinin en önemlisi olan, Türk’ün birliğini, Türk kültürünü yaşatan koruyan bu kabuğu kırmak için, işte bu ayak oyunları, hepsi bu yüzden!
Ne diyor bir dilcimiz ( Hasan Reşit Tankut), ulusumuza tam da bu dönemde pişirip yutturdukları muhteşem Süleymanların dönemindeki Türkçemizi anlatırken:
“Devletin başına da artık Türkçeyi sonradan öğrenmiş dönmeler geçiyordu. Bunlar da Türkçeyi medreseciler ağzından öğreniyorlardı.
… Türk dili yozlaştı ve Türk’ün adı kaba Türk oldu.
… Devlet dili olarak Türkçeden devlet dilinde beş on takı ile beş altı yüz sözcük kalmıştı. Gün adları ve sayı bile Türkçe değildi.
… Halk, hükümet ağzıyla gelen Arapça ve Farsça sözcükleri kendi ağzının kalıbına uydurarak Türkçeleştiriyor ve böylece dile üçüncü çeşit bir yabancı daha katıyordu.
… Artık benliğinden uzaklaşmış olan Türk bu durum karşısında duygulanmaz olmuştu. Türk gırtlağının ve ağzının yapısına uymayan, yabancı sesler ve harfler dili bozduğu gibi, duyma ve düşünme gücünü de örseliyordu. Bu devirde herkes dil bakımından “vurdumduymaz”dı.”
Sonra sözü Mustafa Kemal’e bağlayan Atatürk döneminin milletvekili olan yazarın dedikleri:
“Mustafa Kemal kendisi, ne yapacağını biliyordu. Çünkü Türk’ü seviyor ve ona güveniyordu. ”
Türkçenin o günkü durumunu da şöyle anlatıyor:
“ O günkü Türk dili kültür yapmağa elverişli değildi. Çünkü ona akınlar devrinde din yoluyla Arapça ve edebiyat yoluyla da Farsça dolmuştur. Batıdan Yunanca ve Latince terimlerin akını pek korkunçtu. Bunlar öylesine dolmuş, öylesine güçlü ve köklü bir biçimde yerleşmişti ki silmekle değil kazımakla bile güç atılırdı.”
Bu da 1931 yılında köşkte Atatürk’ün dedikleri:
“Yeni harfler bize kaç yüz yıl geride olduğumuzu öğretti. Fakat bu kadarla da kalmadı, bir şey daha öğretti. O da; dilimizi dolduran yabancı sözcüklerin bugün de Türk dil kalıbına girmemiş olduklarıdır.
Yeni Türk alfabesi yerini ve yolunu buldu. Bir de dil çalışmasına başlamamız gerekiyor.”
Atatürk hastalanıp ölüm döşeğine düştüğünde bile Türk dili için çalışmış. Türk dilini kültür dili değerine yükseltmek, bilim ve fen dili yapmak O’nun kutlu amacı olmuş.
Bu amacına ulaşan, Türk dilini Türk harfleriyle yükselten Atatürk’ün, diğer yaptıklarını nasıl bozuyorlarsa, Atatürk devrimleri tek tek bu iktidarın hedefindeyse, günümüzde Türk harflerine, Türk eğitim sistemine yapılan bu saldırılar da kimseyi şaşırtmıyor.
Türk dilini korumak, her yönden gelen saldırılara karşı uyanık olmak gereği, işte bu yüzden!
Feza Tiryaki, 1 Eylül 2014