Büyük yalan BÜYÜK İHANET 2
Ermenilerin altın çağı: TANZİMAT VE SONRASI
Türkler vatan için cephede Ermeniler iş ve güçlerinde
1856 Islahat Fermanının 7.maddesi, Osmanlı Devleti vatandaşı
gayrimüslimlerin cemaat işlerinin, ruhanî ve cismanî azadan oluşan
Meclislerce yürütülmesini ve sonuçlandırılmasını öngörecektir... Bu durumun ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilmek için Osmanlı Devleti vatandaşı olan Türklere böyle bir hakkın tanınmamış olduğunu bilmek gerekir...
1839da ilan edilen Tanzimatla birlikte tüm Osmanlı gayrımüslimleri için olduğu gibi Ermenilerin de dünkü bölümde belirtilen fiilî durumları, hukukî alanda da tam bir güvenceye kavuşacaktır. Ayrıca, Ermeniler, Osmanlı Devletinin gözünde tebaa-i sadıka, yani sadık uyruklar olduklarından onlara ayrıca haklar ve ayrıcalıklar da tanınacaktır. Öte yandan, 1856 Islahat Fermanının 7.maddesi, Osmanlı Devleti vatandaşı gayrimüslimlerin cemaat işlerini, ruhanî ve cismanî aza dan oluşan Meclisler ce yürütülmesini ve sonuçlandırılmasını öngörecektir.
Büyük ayrıcalık
Bu, Osmanlı Ermenileri için, Osmanlı devlet düzeni içinde ve devlet düzeninin yanı başında ayrı bir örgütlenmeye gidebilmeleri demekti. Bu durumun ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilmek için Osmanlı Devleti vatandaşı olan Türklere böyle bir hakkın tanınmamış olduğunu bilmek gerekir. Başka bir deyişle, Türklerin devlete karşı haklarını koruyacak bir meclisi, bir örgütü bulunmazken, bir Ermeni için durum bütünüyle tersinedir. Bu, aynı zamanda, hak ve özgürlükler açısından, Ermenilerin Türklere göre ayrıcalıklı ve çok daha güvenceli olmaları demekti.
Kaldı ki, Osmanlı gayrimüslimleri askerlik görevinden bağışık bulunuyorlardı. Bu nedenle de dört bir cephede savaşan devlete canları ve kanları ile hizmet edenler yalnız Türklerdi. Bunun ne anlama geldiğini II.Abdülhamit şöyle belirtmiştir:
Osmanlı Devleti, askerî kuvvetleri Rumeli ve Arabistanda birkaç yer müstesna olmak üzere Anadolu ahalisinden, daha doğrusu dört beş milyon nüfusun içinden almaktadır. Bu hal pek az daha devam ederse askerî ihtiyaçlarımızı asla karşılayamayan bu nüfus askerlik sikleti [ağırlığı/yükü] altında bütün bütün ezilip hükümetin her hususta dayanağı olan Anadolu kıtasının İslâm unsuru, başka bir sebebe hacet kalmaksızın yalnız bu sebeple mahvolarak harp halinde, devlet asker bulamayacaktır. Enver Ziya Karal: Osmanlı Tarihi; C.VIII, T.T.K.yyn., 1962, s.494)
1856 Fermanı, askerlik konusunda Ermeniler ve öteki gayrimüslim Osmanlı vatandaşları için bir yenilik içeriyordu. Fermanın 23.maddesine göre, bunların orduda suret-i istihdamları için yeni bir düzenleme yapılacaktı. Sonunda gayrimüslimlerin fiilen askerlik yapmamaları, buna karşılık bir bedel ödemeleri kararlaştırılacaktı. Ancak, bu bedel de onlardan alınamayacaktır. Bu durum karşısında Namık Kemal şöyle demiş bulunuyor:
Namık Kemal diyor ki
Devlet Hıristiyanların her türlü hukuk-i politiyelerini [siyasal haklarını] temin etti; fazla olarak bir cüzi bedel mukabilinde vatan-ı müşterek uğruna kan dökmekten kendilerini hıfzeylemektedirler [korumaktadırlar / sakınmaktadırlar]. Her ne şikâyetleri olsa inikas-ı mehibi [gürültüyle yankılanması] Avrupanın her köşesinden işitiliyor. Mebusan Meclisine numüne olacak meclisleri ve sefaret hükmünü verir patrikhaneleri var. Buna mukabil biz neye malikiz? ..... Vatan yolunda tüfek taşımak istemezler de ordu müşürü [mareşali] olmayı arzu ederler. (Mithat Cemal Kuntay: Namık Kemal Devrinin İnsanları Ve Olayları Arasında; M.E.B.yyn., İstanbul, 1944, C.I, s.185-186)
Meclis karşıydı...
Mebusan Meclisinde 3 Ocak 1978de Aydın mebusu Yenişehirlizâde Ahmet Efendi ise şöyle diyordu:
..... madem ki vatandaş diyoruz, bu mülkün [memleketin] selâmeti için onlar da hizmet etsinler. Bu mülkte biz yalnız yaşamayacağız. Onlar da yaşayacak. Onlar da müstefit olacak [yararlanacak]. Şimdi bedelat-ı askeriye [askerlik bedeli] olarak bir seneden beri hiçbir şey alamadık. (Hakkı Tarık Us: Meclis-i Mebusan İnikadları - Zabıtlar; İstanbul, 1945, C.II, s.66)
2. Abdülhamite tahttan indirilişi tebliğ ediliyor
II.Abdülhamitin tahttan indirildiğini dört kişilik bir heyet kendisine bildirmiştir. Bu heyette yer alan kişiler şunlardı: Arif Hikmet Paşa, Esat Paşa (Arnavut), Emanuel Karasu Efendi (Yahudi) ve Aram Efendi (Ermeni).
DEVLET, ERMENİLERE EMANET
1876 Anayasası gereğince kurulan Mebusan Meclisinin ikinci başkanı Ermeni Ohannes Efendi idi. Mithat Paşanın en yakın çalışma arkadaşı olarak kâtibi Kılıçyan Efendiyi görüyoruz.
II.Abdülhamit döneminde Boğos Bey, Saray muhasibi ve Darphane müdürüdür. Diran Bey, Maksutzâde Simon Bey ve Agop Efendi, Sarayın satın alma işlerinden sorumludurlar.
Devlet örgütünde kaymakamlık ve malmüdürlüğü gibi görevler çoğunlukla Ermenilerin elindedir. Derviş Onnikyan Efendi, Yozgatın Madenilçesi kaymakamıdır.
Osmanlı Dışişlerinde ise Ermeniler yoğun bir biçim Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı kayıtlarına göre bu Ermeniler şunlardır (adlarının yanındaki yıllar, göreve atandıkları tarihi göstermektedir):
BERLİN: Şarl Davut Efendi (Maslahatgüzar) - 1840, Karabet Artin Davutoğlu Bey (Maslahatgüzar) - 1848
BRÜKSEL: Diran Bey (Maslahatgüzar) - 1857, Mihran Kavafyan Efendi (Elçilik müsteşarı) - 1907, PARİS: Odiyan Efendi (Özel görev) - 1876
ROMA: Serkis Efendi (Ortaelçi) - 1872 LA HAYE: Hovsep Misakyan Efendi (Elçi) - 1900,
MESİNA: Hırant Düz Bey (Konsolos) - 1900
NİS VE TULON: Mihran Kavafyan Efendi (Genel konsolos) - 1900
OZİÇE: Ohannes Magikyan Efendi (Konsolos yardımcısı) - 1900
Öte yandan, Artin Dadyan Paşa, 1890da Hariciye Nezareti Müsteşarlığına getirilmiştir.
II.Abdülhamit döneminde Hariciye Nezaretinde görev yapan öteki Ermenilerden adlarını saptayabildiklerim ise şu kişilerdir: Ohannes Aprahamyan, Harutyan Markaryan, Hovsep Azaryan, Serkis Balyan, Dikran Hünkar Beğendiyan, Levon Bey Yeremyan, Diran Bey Dadyan, Minas Veram, Mıgırdıç Eremyan, Ohannes Nafilyan, Hırant Bey Noradunkyan.
Tarihsel bir ibret olgusu da, Balkan Savaşları sırasında, Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) olan kişinin Gabriyel Noradunkyon Efendi olmasıdır. Bu Ermeni, Lozanda toplanan Barış Konferansına, Türkiyeye karşı Ermeni toprak v.b. isteklerini bildirmek üzere gelen Ermeni heyetinin başkanı olarak karşımıza çıkacaktır!...
Mebus Pastırmacıyanın ihaneti
Bir başka ilginç olay da, Van, Ruslar tarafından işgal edildiğinde onlarla işbirliği yapan Ermeni Gönüllü Çetelerinin reisleri Pastırmacıyan ve Papazyan adlı Ermenilerdi. Ne var ki, bu iki Ermeni de Osmanlı Mebusan Meclisinin üyeleriydi! Osmanlı Devletinin mebusları, bugünkü deyişle milletvekilleriydi!...Bu noktada insan tarih tekerrür mü ediyor diye sormadan edemiyor...
Ermeniler Galatasaray Sultanisinde
Engelhardt, gözlemlerine dayanarak kaleme aldığı Tanzimat adlı kitabında Galatasaray Sultanisinin ilk yıllarında öğrencilerin etnik dağılımının şöyle olduğunu bildirir:
Görüldüğü gibi Ermeni öğrenciler tüm Osmanlı gayrimüslimleri arasında en büyük gurubu oluşturmaktadır.
Bir dönem için bu okulun müdürlüğünü yapmış olan Ali Suavi ise, padişaha sunduğu raporunda, Ermeni öğrencilerin yarısının okul ücretlerinin devletçe karşılandığı belirtmektedir.
Basında Ermeniler
Elİmİzde 1876 yılı itibarı ile İstanbulda yayınlanan gazeteler için şu bilgiler bulunuyor: Yayınlanan toplan gazete sayısı 47dir. Bunların 9u Ermenice, 9u Rumca, 7si Fransızca, 3ü Bulgarca, 2si İngilizce, 2si İbranica, 1i Almanca ve 1de Arapça yayınlanıyordu. Osmanlıca (Türkçe) yayınlanan gazete sayısı ise yalnız 7 idi. (Ahmet Emin Yalman: The Development of Modern Turkey as Measured by its Pres; New York, 1914, s.41) Açıkça görüleceği üzere İstanbul bakımından Ermeniler basın alanında da Rumlar ile birlikte en ön sırada yer alıyordu. Devletin 20 milyona yaklaşan Türk nüfusuna karşılık Ermenilerin 2 milyon dolayında nüfusları olduğu
düşünüldüğünde, Osmanlıca 7 gazeteye karşılık Ermenice 9 gazetesinin yayınlanmakta olması, Ermenilerin devlet içindeki etkin konumlarını göstermesi bakımından ilginç olsa gerektir.
Buna ek olarak, Pars Tuğlacı (Parsen Tuğlacıyan), 1839-1922 yılları arasında Osmanlı Devleti sınırları içinde Ermenilerin toplam olarak 887 Ermenice ya da Ermeni abecesi ile basılmış Osmanlıca gazete ve dergi yayınladıkları ve bunların nerelerde basılmış oldukları ortaya koymuş bulunmaktadır. (Pars Tuğlacı: 200.Yıldönümünde Türkiyede Ermeni Basının Dünü Ve Bugünü ; Toplumsal Tarih Dergisi, C.XXII, sayı 132, s.39)
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=14712