Cadı Avı,
17-25 Aralık sonrasında suçu bastırmak amacı ile ülke çapında muhteşem bir cadı avı başlatıldı ve bu cadı avı günümüzde genişleyerek halen sürüyor.
KHK ile devletteki işlerine son verilen insanlar kapının önüne konulduktan sonra özel sektörde iş aramaya başladılar. Belki bazıları da iş bulabildi. İçinden geçtiğimiz süreçte bu KHK’lılara karşın yeni bir operasyon başlatılarak “Hayır siz özel sektörde de çalışmayacaksınız” denilerek muhtelif baskılar başladı. (göz altına almalar, para cezası kesmeler en son baskıyla işten attırmalar)
Bu yapılanlar ne sonuç getirir.
Amacınız bu insanları açlığa mahkum etmek yerli kamuoyuna ben Fetö ile kıran kırana bir mücadele veriyorum demekse bu yanlıştır. İşe önce siyasi ayaktan başlayın.
Bir atasözümüz var aç köpek cami duvarını deler.
Sizler birlikte yürüdüğünüz yolda çıkar çatışması nedeni ile bu ekiple ters düştüyseniz ve onları açıktan düşman ilan edip açlıkla terbiye yöntemine çalışıyorsanız,
onları bu şekilde biat ettirecekseniz o zaman ayrı. Bu ne kadar tutar, süreç bunu gösterir.
Ancak yurtdışında sermaye ne kadar kutsalsa ülkemizde de özel sektörde şunu çalıştır bunu çalıştırma, şu fiyattan sat diyebilmek o kadar yanlıştır.
İslamcılar Ecevit’in iktidardan düşmesi ile iktidara geldiler.
Ecevit döneminde alınan tedbirler, uygulamalar bunların iktidarı döneminde semeresini vermeye başladı.
Kısaca rüzgar arkadan esip yelkenleri dolduruyordu. Hiçbir şey yapmadan bundan faydalandılar.
İlerleyen süreçte ülkenin para eden tüm değerlerini özelleştirme adı altında yandaşa ve yabancıya peşkeş çektiler. Keselerini doldurdular.
Günümüzde kasa boşaldı.
Çeşitli algı operasyonları ile kasada para varmış gibi davranmaya ve yerli piyasada muhtelif operasyonlar yaparak dikkatleri başka yönlere çekmeye çalışıyorlar.
Ne kadar başarılı olurlar bunu hep birlikte göreceğiz.
Bir diğer konu Pandemi sonrası açılma ile ve taban puanların daha da tabana düşürülmesi ile üniversitelerde okumaya hak kazanan öğrenciler.
Ülkenin dört bir yanından öğrenciler aileleri ile üniversitelerin olduğu şehirlere akmaya başladılar.
Ancak yurt kapasiteleri çok sınırlı olduğundan ev kiraları akıl mantık dışına çıktığından bu çocuklar barınma gibi bir sorunla karşı karşıya kaldılar.
Başkanımız böyle bir yurt sorunu olmadığını bunların gezinin devamı olduğu yönünde açıklamalarda bulunarak gene insanların aklıyla alay etti.
650-700 bin yurt kapasitesi olduğunu söylemekle birlikte 2021 yılında kaç milyon öğrencinin öğrenim hayatına başlayacağını atladı. (2020 yılı itibarı ile üniversite okuyan öğrenci sayısı 7milyon 940bin133)
Milyon öğrenci binlerle ifade edilen yurt kontenjanı.
Ülke traji komik günlerden geçiyor.
Hayatının baharında 18-20 yaşında çocuklar acı gerçeklerle bir anda yüz yüze gelip parklarda sabahlamaya başlıyorlar ve bunlar gezinin devamı denilerek polis baskınları ile gözaltına alınıyorlar.
Sokakta sabahlamak bir suç değildir.
Devletten kovulup özel sektörde çalışmak bir suç değildir.
İfade özgürlüğünüzü kullanarak eleştiride bulunmak bir suç değildir.
Bu ülkede yaşayarak ben iş bulamıyorum açım demek bir suç değildir.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti sosyal bir devlet ise ve ülke demokrasi ile yönetiliyor ise bunların
hiçbiri suç değildir.
Devlet vatandaşının arkasında olmak zorundadır.
Yükümlülüklerini üzerinden atamaz.
İslamcıların iktidara geldikleri günden bugüne kadar,
ülke yönetimi Plütokrasi ve Otokrasinin bir karışımı olarak bizleri bu günlere getirdi.
Ülkenin beyin takımı, yazarı çizeri, gelecek vaat edenleri her fırsatta ülkeyi terk etmeye başladılar.
Ortaokula giden çocuklar bile gelecekten umudu keserek ben yurt dışında okumak, yaşamak istiyorum demeye başladılar.
İnsanlar umutlarını, iyi bir gelecek ile ilgili hayallerini kaybettiler.
Onları kınayabilir misiniz.
Tüm bunların sebebi; liyakatsız, bilime sırtını dönmüş, ehil kadrolar tarafından yönetilmeyen kendini Cumhuriyet öncesi Osmanlının devamı sayan ve bugün onu yaşatmaya çalışan geçmişin hayalinde kendini hala o günde sanan, cehaletin ferasetine güvenen, kötücül yönetimlerce ve siyasilerce yönetilmemizdir.
Almanya’da seçimler yeni bitti. Alman milletvekillerinin olumsuz ekonomik gelişmeler ve Pandemi yüzünden maaşlarına geçen yıl zam yapılmadı.
Hatta bu sene maaşlarının bir miktar düşürülmesi bile bekleniyor.
Ya bizim ülkemizde, bırakın maaş sabitlemesini veya düşürülmesini 82 ayrı yerden maaş alan kayrılmışlar var.
Almanya’da da bizdeki gibi bir yüksek kira sorunu var. Alman inşaat şirketlerinin monopol oluşturarak kiraları arttırıp haksız kazanç sağlamalarına karşın bu şirketlerin devletleştirilmesi alman halkının neredeyse %55 oyu ile kabul edildi. Sorun çözülecek.
Almanya sosyal bir devlet.
Ve işin kötüsü Avrupa bizi kıskanıyor.
Bu koşulları kendi ülkenizdekilerle karşılaştırdığınızda, içinizde bir ümit, gelecek ile ilgili bir umut hissedebiliyor musunuz.
Ne diyelim hayaldi gerçek oldu.
Durmak yok yola devam, nede olsa Türkiye büyük ülke.
Zafer ATUN
29Eylül 2021
zaferatun.wordpress.com