Çanakkale'de Kürtler var mıydı?

Çanakkale'de Kürtler var mıydı?

İletigönderen Türk-Kan » Cum Eyl 18, 2009 3:15

Çanakkale'de Kürtler var mıydı?

Geçtiğimiz gün Habertürk'te Balçiçek Pamir ile :arrow: "Söz Sende" programına konuk olan Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, kendisini "Türk Bölücübaşı" olarak nitelendiren Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya sert yanıt vermekle birlikte Çanakkale Savaşı’nda Kürtlerin yer almadığını ve Türkler ile Kürtlerin yan yana çarpışmadığını iddia etti.’’ Çanakkale’yi Osmanlı yapmış, Cumhuriyetle ilgisi nedir? 1. Dünya Savaşı’nda Kürdistan, Ermenistan diye karşımıza çıktılar bunlar. Bunların bütünü köpeksiz köyde çomaksız oynayarak milleti tahrik ediyorlar’’diyen Osman Paşa, yeni bir tartışmanın da kapısını aralamış oldu?

Şimdi sorulan soru şu;

Milletçe bir ölüm kalım mücadelesinin eşiğine geldiğimiz Çanakkale Cephesinde Kürtler var mıydı?

OSMANLI ORDUSU'NUN ÇANAKKALE CEPHESİNDE Kİ ETNİK VE DİNİ YAPISI NASILDI?

1914 de bir oldu bitti sonrasında savaşa giren Osmanlı Devleti kendisini on cephede birden bir yaşam mücadelesinin içinde bulmuştu. Kuşkusuz bu cephelerden en önemlisi İstanbul’a yakınlığından dolayı Çanakkale Cephesiydi.

Çanakkale Cephesinde ki Osmanlı Ordusu Osmanlı ülkesinin dört bir yanından savaşa katılan birçok etnik unsurdan oluşmakta idi. Bunları Araplar, Çerkezler, Boşnaklar, Pomaklar, Gürcüler, Lazlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Marunîler, Yezidiler, Nusayriler ve Türkler(Azeriler ve Kuzey Irak Türkmenleri de dâhil) olarak sayabiliriz.

OSMAN PAŞA YANLIŞ BİLİYOR; ÇANAKKALE DE VATANSEVER KÜRTLER DE ÇARPIŞMIŞTI!

Bir Osmanlı tebaası olan Kürtler de Çanakkale Savaşı'na katılmıştır. Kürtlerin burada mücadele etmesi gayet mühimdir. Çünkü o dönemde Kürt tebaanın yoğun yaşadığı Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinde de hem Ermeni Olayları yaşanmakta hem de Doğu Cephesi ismi altında kıran kırana bir savaş yaşanmakta idi. Burada mücadele eden Kürt alayların büyük çoğunluğu Urfa yöresinden gönderilmişlerdi… Bu alaylar Birinci Dünya Savaşı patlak verdiği zaman 3.Ordu’nun emrine girerek bölgede Rus ve ayrılıkçı Ermenilere karşı müthiş bir mücadele vermişlerdi. Tabii Osmanlı’nın etnik unsurlarının dünya savaşlarında ki kayıplarının sayısını ayrı ayrı bilmek zor hatta imkânsızdır. Sadece katıldıklarını söyleyebiliyoruz ancak Kürtler hakkında bazı tahminler mevcuttur. Biraz abartılı da olsa Osmanlı Ordusunda yıllarca subay olarak çalışmış olan Kürtçü Tarihçi-Mehmet Emin Zeki, Dünya Savaşında Kürtlerin kayıplarının toplam sayısını 300.000 olarak tahmin etmektedir. (Osmanlı Ordusunun Toplam Zayiatı:2,5 milyon kadardır)

Birinci Dünya Savaşının diğer cephelerinde olduğu gibi Çanakkale Savaşlarına da Kürtler katılmış ve şehit olmuştu.Zaten bugün ki şehit listelerine baktığımızda Doğu ve Güney Doğu illerinden de Çanakkale Cephesinde ki savaşa katılım olduğunu net bir biçimde görmekteyiz. Çanakkale Cephesinde Kürtlerin bulunması, Kürtlerin savaşa sadece kendilerini ve diğer bölgelere oranla daha yoğun yaşadıkları bölgeleri savunmak adına değil Osmanlı'nın her karış toprağını vatan olarak gördüğünün ve Türklerle yaptıkları kader birliğine sadakatin bir ispatı idi.

İNGİLİZLERİN BÖLÜCÜLÜK OYUNUNA ÇANAKKALE RUHU İLE CEVAP VERİLMİŞTİ!

Hatta öyle ki İngilizler Çanakkale Cephesinde; Osmanlı Ordusu içinde subay veya er olarak bulunan Kürtlerin, milliyetçilik duygularını coşturmaya çalışılarak Osmanlı Ordusu içinde ikilik çıkarmaya yönelik propagandalar bile yapmıştı…

Bu propagandalar da özellikle belden aşağı oynayan İngilizler, Londra da Kürtler hakkında haber yapan gazetelerim nüshalarını propaganda malzemesi olarak uçaklarla Osmanlı askerlerinin üzerine atmış ve bunu yaparken de yalan haberlere başvurmuştu!

Örneğin 29 Temmuz 1915 de Kuzey Grubuna atılan bir bildiri de ‘’…Kürtler hükümet-i hazıra aleyhine isyan ile Muş, Harput (Elazığ) vilayet merkezlerini işgal etmişler ve Abdurrıza (Abdürrezak) Bedirhan Hazretleri vali tayin edilmiştir…’’ ifadelerine yer verilmişti.

Hâlbuki bu tarihte ne Kürtler isyan etmişti nede Bedirhanlar içinden bir vali çıkarılmıştı! Kaldı ki bu bildiride ismine yer verilmeye çalışılan ve Abdurrıza denilen kişinin ismi bile yanlış yazılmıştır. Burada kastedilen kişi olsa olsa Abdürrezzak Bedirhan’dır O’da 1913 yılında Rusların tesiri altında bir isyan başlatmış ve başarısız olmuştur. Yani bu bildiriden tam 2 yıl önce!

Yani Osman Paşa, elinde bulunduğunu söylediği Genel Kurmay Başkanlığına ait kaynaklara dayanarak Kürtlerin Çanakkale de olmadığını iddia ediyor ama bugün Genel Kurmay Başkanlığına bağlı bir kuruluş olan ATESE arşivinde bulunan ATASE Bşk. Arşivi; K. 3438, D. 26, F. 20, 20–2. Kodlu arşiv belgesinde yer alan bilgiler Osman Paşa’nın Çanakkale de olmadığını iddia ettiği Kürtlerin baştan çıkarılması için İngiliz –Fransız ittifakının ne oyunlar oynadıklarını tüm ayrıntıları ile anlatıyor….

Bununla birlikte Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran’ın genel manada A.T.E.S.E. ve KIZILAY Arşivi kaynaklarına göre kaleme aldığı ‘’Ana Ben Ölmedim! Birinci Dünya Savaşında Türk Esirleri ‘’adlı İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan eserine göre; İngilizler sadece Çanakkale Cephesinde değil Çanakkale de esir ettikleri Osmanlı askerlerini götürdükleri esir kamplarında bile bu bölücülük oyununa devam etmişler ve bir Türk-Kürt ayrışmasının temellerini ta o dönemde atmaya kalkmışlardı. Ancak gönüllerini Çanakkale Ruhu ile yıkayan Kürtler ve Türkler bu oyuna düşmemişlerdi!

BÖLÜCÜ KÜRTLER VATANSEVER KÜRTLERİN MİRASINA ORTAK OLMAYA ÇALIŞIYOR!

Osmanlı Devletinde ki Kürt tebaanın savaşa katılımı ise o dönemde kendilerinin yoğun yaşadığı bölgelerde ki savaşlarda göze alındığında gayet mühimdir bu hem Kürt ahalinin Osmanlı’ya sadakatini hem vatanın hiçbir parçasını ayrı görmediklerinin önemli bir kanıtıdır. Bugün Çanakkale toprağı ile harman olan vatansever Kürtlerin kemikleri ise sarsılmak istenilen milli birliğimizi koruyup güçlendiren en önemli etmenlerdendir.

Ancak bu günlerde ilginç şeyler olmaktadır. Osman Pamukoğlu’nun talihsiz açıklaması bir yana bazı bölücü mihraplarda vatanı için can veren Kürtlerin tertemiz mirasına konmak istemektedirler. Hem bölücülük yapıp hem de ‘’bizde vardık’’ diyerek vatansever Kürt halkının mirasına ortak olmaya soyunmak ne kadar anlamsız ise pireye kızıp yorgan yakma misali bölücü Kürtlere sinirlenerek Türk-Kürt ortak mazisini ve mücadele tarihini ret etmek,’’onlar yoktu’’ demekte o kadar anlamsızdır. Ayrıca farkında olmadan Kürtçülerin ekmeğine yağ sürmektir; Çünkü unutmamak gerekir ki dışlanan her Kürt olgusu, örgütün ve ona göbekten bağlı illegal yapılarının ilgi alanına girmektedir.

Hele bu işi Türk milliyetçiliği adı altında yapmak ise tamamen safsatadır. Çünkü bir Türk milliyetçisi asla, bu şekilde hızlı ve saldırgan bir tepki vermez. Bin düşünür bir konuşur! Sağduyusunu kesinlikle kaybetmez! Ham ve pişkin değil pişmiş olur! Tarih okuyarak strateji düşünerek olgunlaşır! Her şeyden önemlisi bir Türk milliyetçisi bu şekilde sanal tuzaklara düşmez, pozisyonu, mevkisi, durumu ne olursa olsun eşsiz analiz ve çözüm kabiliyeti ile öyle bir yerde durur ki ne av olur nede avından olur!

MUSTAFA KEMAL BAZI OSMANLI ASKERLERİNİN SAVAŞTAN KAÇABİLECEĞİNİ ÖNCEDEN TAHMİN ETMİŞTİ!

Bunun yanında Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinden etnik gruplardan Çanakkale de ki savaşa katılanlar sadece Kürtler de değildir! Mustafa Kemal Paşa’nın Çanakkale Savaşları Hatıralarından burada ki mücadele de Nusayri (Arap Kökenli Şii Müslümanlar), Yezidi (paganist-Tanrı inancı olmayan ve Kürtçe konuşan topluluk), Marunî (Arap Katolikler) ve Müslüman Arapların bulunduğunu da öğrenmekteyiz…

72. Alay ve 77. Alay askerleri bu etnik ve dini gruplardan oluşmaktaydı… Savaşçı bir yapıya sahip olmadıkları için Mustafa Kemal bu birlikleri eski birlikleri ile değiştirmeyi istemişti, çünkü yıllardır savaş görmeden kendi hallerinde yaşayan bu etnik grupların bir harp disiplini yoktu ve bundan dolayı Mustafa Kemal bu etnik gruplardan oluşan askerlerin savaş içinde kaçarak kendisini zor durumda bırakabileceğini düşünmekteydi. Ancak Enver Paşa, bu isteği kabul etmemişti.

Maalesef savaş başladığında da Mustafa Kemal haklı çıkmıştı! Çünkü yıllardır savaşmayarak, savaş tecrübesi ve askeri gelenekten mahrum olan bu etnik gruplara mensup Osmanlı askerlerinden bazıları, önemli noktalarda kaçmaya başlamışlardı. Mustafa Kemal gibi birçok subayda Çanakkale de ki bu anlamsız geri çekilmelerin önüne geçmek için ‘’kaçanı vurun’’ tedbiri koymak zorunda kalmıştı…

Ancak bu kesinlikle bazılarının yaptığı gibi Araplar bizimle beraber savaştı da ne oldu ya kaçtılar ya da teslim oldular şeklinde absürd bir bakış açısına neden olmamalıdır elbette bu gerçek bilinerek bir yere not edilmelidir ama bunu genellemek hem yanlıştır hem de vefasızlıktır!


Ozan Arif BODUR, 17 Eylül 2009
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x