Çanakkale Gazisi Çolak Şükrü / Zahide UÇAR

Çanakkale Gazisi Çolak Şükrü / Zahide UÇAR

İletigönderen Balasagun » Prş Mar 19, 2015 10:45

Çanakkale Gazisi Çolak Şükrü

Resim
Türk milleti 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılını gururla kutluyor.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası, geri dönmemek üzere Çanakkale’ye gelen askerlerimizin kahramanlığıyla birleşerek bir destan yazdı. Boğazımızı sıkmaya gelen İtilaf devletlerine;

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!.

Dedirten Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve hayatını bu millete armağan eden şehit ve gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhunuz şad olsun.


Ben bir Çanakkale gazisi torunuyum. Dedem Çanakkale’de kolundan vurulmuştu. Bir kolu kurumuş ağaç dalı gibiydi. Kastamonu-Araç ilçesinin bir köyünde oturan rahmetli dedemin beş çocuğu vardı. Tek koluyla çiftçilik yaptı.

Dedem Çanakkale Savaşını anlatırken;

“-Yağmur gibi mermi yağıyordu. Şehit olanların üzerinden sürünerek geçerken, bir santimlik yerimiz çıksa oradan kurşunu yiyorduk.

Bir gün savaş molasında askerlerden biri koynundan çıkardığı mendile sarılı bir şeyi elinde tutarak yanındaki arkadaşına;

‘-Ben ölürsem bunu aileme ver olur mu?’dedi.

Arkadaşı,

‘-Benim sağ kalacağım ne malum arkadaş’ dedi. Almadı.

Aç kaldığımız günler çok oldu. Atların pislikleri içinden arpa toplayıp yedik. Bir gün bir hayvan kuyruğu bulduk. Ateşe atıp pişirdik, yedik.” derdi.

Dedem çayır otu hariç, bütün otların yendiğini söylemişti.


Babamı kaybettikten sonra rahmetli anacığım babasının gazi maaşını almıştı. Ben ve kardeşlerim, dedem ve silah arkadaşlarına sadece bir vatan borçlu değiliz. Dedemin Çanakkale’de verdiği koluna karşılık devletin bağladığı gazi maaşından ekmek yedik. O mübarek ekmeğin borcu da var üzerimizde.

Bu vatana, bu vatanı bizlere vatan yapanlara, rahmetli dedem Gazi Çolak Şükrü’ye borcum var. Nur içinde yatsınlar. Onlar canlarıyla destan yazarak bizlere onurumuzla yaşayabileceğimiz bir vatan bıraktı. Bizler de doğmamış vatan çocuklarına onurlarıyla yaşayabilecekleri bir vatan bırakmak mecburiyetindeyiz.

Çanakkale zaferi, Türk Milleti’ni yok etmek isteyen emperyalist devletlere İLK SÖZ olmuştur. Kurtuluş Savaşı da SON SÖZÜMÜZDÜR.

Ve Türk Milleti İlk Söz ile gurur duyarken, son sözüne de;

SADIK KALMAK MECBURİYETİNDEDİR.

Bu MECBURİYET namusumuzdur, şerefimizdir!!.


**** **** **** **** ****


BİR SÖZ DE; GÖZÜ KÖR, YÜREĞİ MÜHÜRLÜ GÖRMEZ’E…

Vicdanı olmayan, AKP’nin yolsuzluklarını örtmekle görevli, camilerde siyaset yapılmasına ses çıkarmayarak camileri dırar mescidlerine çeviren Görmez…

Peygamberimizin İlahi emir ile yıktığı zenginler camisi gerçeğini yok sayıp, Erdoğangiller Familyasının açtığı VİP camiye sesini çıkarmayan GÖR-MEZ;

“Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü” için hazırlanan hutbelerden Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adını çıkardı.


Ben şaşırmadım. Yezit’in imamlarından el alan Görmez’in, hak ve hakikate savaş açması normaldir. Sırtında Papa’dan özenti süslü kıyafeti, altında lüks arabasıyla Hz. Muhammed’in imamı olacak değildi ya. Elbette ki;

“Peygamberlik bizden birine değil de, Haşimilerin yetimine mi geldi?” diye küçümseyen Ebu Cehil’in yolunu izleyecek, güce eğilecek, sahte hadislerin mucidi Yezit’e imam olacaktır.

Bu şahıs kendi müezzinine sahip çıkmak yerine, yalan söylemedi diye müezzine müfettiş yollayan kişi değil mi?

Böyle kişilerin Atatürk düşmanı olmasını yadırgamıyorum. Allah’ın ayetlerini siyasi yolsuzlukları aklamak için eğip büken şahsın Allah ve Kur-an’a saygısı yok ki, Atatürk’e olsun…

Camilerde kafa kesen İŞİD militanlarının aklanmasına ses çıkarmayan şahıs, Diyanet İşleri Başkanı değil, olsa olsa HIYANET İŞLERİ BAŞKANI olur.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, fırka fırka, tarikat tarikat parçalara ayrılmış, İslam olmaktan çıkmış, hikaye dini haline gelmiş İslam’ın hakikatini milletine anlatmak için Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu. Dine giydirilen sahte hadisleri temizleyerek dinin gerçeğini milletine anlatsınlar diye kurdu Diyanet’i… Bulunduğu makamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçlu olan, süslü papaz elbisesine özenen şahıs, Atatürk adını hutbeden çıkarmış…


Vallahi iyi yapmışsın gözü kör, vicdanı mühürlü Görmez. Çünkü ben sizin gibi hocaların arkasında asla namaz kılmam. Kur’an ve dinin hakikatine savaş açar konuma düşmüş, siyasetin kuklası haline gelmiş bir kurumun başındaki şahsın arkasında namaz kılınmaz. Böyle bir şahsın okuttuğu hutbeden ne olur ki?..

Rahmetli İsmail Karakaya Özal’ın danışmanlığını yaptı. Alim bir insandı. Muhafazakar kesim tarafından kabul görmüş bir isimdir. İsmail Bey’in bir sohbetini dinlemiştim. Alevilerin mescidleri neden terk ettiğini anlatıyordu.

Peygamber torunlarını katleden Yezit’in mescitlerde 35 yıl Peygamber ve soyuna küfür ettirdiğini, bu duruma dayanamayan Müslümanların mescidlere gitmeyi terk ettiğini söylüyordu. İsmail Karakaya Sünni bir din adamıdır ama bu gerçeği haykırıyordu.

Şimdi camilerin birçoğu maalesef aynı durumdadır. Hocalar siyaset yapıyor. Yezit takımı uydurma hadis dinini yeniden inşa ediyor. Bunlar ayetlere yasak getiriyor. Namazlarını camide kılan birçok tanıdığım yavaş yavaş camileri terk ediyor.

Benim bir diğer dedem medrese mezunudur. Atatürkçü idi. Medrese mezunları o dönem askere alınmıyormuş ama dedem Kuvva-i Milliye Ordusuna asker toplamış. Asker sevkinde görev almış. Birçok imam dedemin elinden sarık giymiştir. Rahmetli herkesin arkasında namaz kılmazmış. Arkasında namaz kılınmaz dediği bir hoca yüzünden, Cuma namazı kılmak için atla başka bir köye gidermiş. O arkasında namaz kılmadığı imamın sonradan birçok ahlaksızlığı ortaya çıktı. Dedemizin ne kadar öngörülü bir insan olduğu ortaya çıkmıştı.

O dedenin torunu olarak, Yezit’ten el alan imamların arkasında asla namaz kılınmaz diyorum.

DİPÇE: Bir tanıdığım kişinin babası vefat etmişti. Memleketten babasının vefatından gelen kişi eve oynaya oynaya girdi. Bunu gören evin oğlu:

“Sen dedemin ölümünde oynadın ya? Ben de senin mezrına s.ç.cağım” dedi.

Bugün Atatürk’ü hutbelerden çıkaran nankörler, yarın bu ülkede kendinize mezar yeri bulabilecek misiniz acaba?

Zahide UÇAR, 18 Mart 2015
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x