Çanakkale zaferinin düşündürdükleri

Çanakkale zaferinin düşündürdükleri

İletigönderen Balasagun » Prş Mar 19, 2009 17:45

Çanakkale zaferinin düşündürdükleri


ÇANAKKALE'nin destanî kaderinde iki büyük ve belirleyici savaş var:

Biri denizden, 6-18 Mart Deniz Savaşı, ikincisi karadan 6-10 Ağustos Anatartalar Savaşı. Birincide şehit sayısı 100 civarında iken ikincide 3 bin civarındadır.

18 Mart 1915 sabahı Boğaz'a girerek tabyaları cehennemî bir top atışına tutan İtilaf güçleri, boğazın iki yakasından açılan top atışlarıyla ve Karanlık Liman'a serilen mayınların patlamasıyla güçlerinin yarıya yakınını kaybederek geri çekildiler. Muhtelif ebatta yirmiye yakın gemileri ya tamamen batmış veya kullanılamaz hale gelmişti.

Uzak diyarlardan gelmiş bu cinayet şebekesi neden ve niçin oradaydılar?

Mehmet Akif'in ifadesiyle:

"Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk
Sade bir hadise var ortada: Vahşetler denk."


Toprak kaygısı yok, ortak hiçbir sınır yok, saldıran yok, tahrik eden yok...

Peki, Anzaklar'ı dünyanın öteki ucundan Çanakkale'ye getiren neydi?

Bu soru, bugünleri anlamak, bugünlere ilişkin politikaları sağlıklı belirlemek, özellikle Ortadoğu'da yaratılan cehennemi, BOP denen garabet modeliyle ılımlı İslam denen uydurulmuş tahrip dinini anlamada anahtar bir sorudur.

Çanakkale, ölümün muhakkak ve . mukadder olmasına rağmen, onur ve hak uğruna savaşanların destanıdır.

Çanakkale Savaşı, zilletle yaşamak yerine izzetle ölmeyi tercih edenlerin kutsal savaşıdır.

Bu haliyle Çanakkale, İslam'ın kader savaşı Bedir ile, hak ve adaletin kader savaşı Kerbela harbiyle aynı çizgidedir. Nitekim İslam'ın büyük vicdanı Mehmet Akif, Âsim adlı anıt şiirinin Çanakkale Şehitleri'ni anlatan bölümünde bu gerçeği tarihe duyurmuştur.

Mehmetçiğe şöyle seslenir:

"Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhidi
Bedr'in arslanları ancak bu kadar şanlı idi."


Bedir, ortak kabule göre, İslam'ın, 'kader savaşı'dır.

Bir büyük fark edişten daha söz edeyim:

Kurtuluş ve Aydınlanma savaşımızın büyük mimarı Mustafa Kemal Atatürk'e göre, Bedir Savaşı, Hz. Muhammed'in en büyük mucizelerinden biridir.

Başka bir ifadeyle, Mustafa Kemal'e göre, Son Peygamberin en büyük mucizesi, zulme ve emperyalizme karşı savaştır.

Ve yine Mustafa Kemal'e göre, Hz. Muhammed'in temel niteliği, 'esaret tanımamanın sembolü' oluşudur.

Hz. Muhammed'i ve İslam'ı bu gözle, bu yürekle gören bir anlayış, dini birkaç rekât namaza ve bir metre beze indirgeyen yaklaşımın idrak kalıplarına elbette sığmaz.


Kurtuluş Savaşı'nın İmamı Âzam'ı olarak gördüğümüz Mehmet Âkif, Çanakkale şehitlerinin, horlanan, ezilip yok edilmek istenen, toprak ve haysiyetleri çiğnenen mazlum toplumlar için ifade ettikleri anlamın, bu değerler uğruna
Son Peygamber yanında savaşan sahabîlerin ifade ettikleri anlamla aynı olduğunu söylüyor.

Onun içindir ki, Akif'in Atatürk'le ilgili olarak ulaştığı son nokta, kendi ifadesiyle şu olmuştur:

"Allah benim ömrümden kesip Mustafa Kemal'e versin!"

İlk kez, 'Allah ile Aldatmak' kitabımızda duyurduğumuz bu muhteşem 'Akif gerçeği'ni Müslüman halktan yıllar boyu saklayanlara ve bunu hiç utanıp arlanmadan 'din için' yaptıklarını söyleyebilenlere yazıklar olsun!

Yaşar Nuri ÖZTÜRK
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x