Canım Oy Oy!.. Gülüm Oy Oy!..

Canım Oy Oy!.. Gülüm Oy Oy!..

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Tem 12, 2013 8:59

Canım Oy Oy!.. Gülüm Oy Oy!..


Türkçeyi, Türkçeyi sevmeyenler Türkçeyle vuruyorlar.

Ağızlarından eski Arapça, eskimiş sözler düşmeyenler, ağdalı konuşmayı bir beceri sananlar, ülkemizi bölmek, Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak için hep birlikte, birdenbire Türkçeci kesildiler.

Açılım diye başladılar, çözüm dediler, süreç diye diye de işi sürdürüyorlar.

Açılım bir gökbilim sözü. Yıldızların uzaklık derecesini ölçmekte kullanılan bir söz. Eski sözlüklerde anlamı böyle. Açılmak sözü kullanılırmış bir zamanlar açılımın yerine. Açılım açılma demekmiş. Açılmak, açık duruma gelmek. Yeniliğe değişikliğe açılma. Genişleme de bir açılma. Delinmek, yırtılmak da açılma. Açılıp saçılma, eskisine göre ölçüsüz davranma demek… Gizini söyleme, derdini açma da bir tür açılma. Sıkılmayı, utanmayı bırakmak da açılmak. Açılmanın bir anlamı da kendine gelmek. Açılmak, çatlama, yarılma, bir yerde delik açılması… Dağılmak…

Çözüm, bir sorunun çözülmesinden çıkan sonuç.

Çözmek, bir sorunun güç noktasını bulup onu anlaşılır yapmak, bir sorunu sonuçlandırmak.

Çözülmek, çözme işine konu olmak. Bir diğer anlamı, erimek, gevşeyip yumuşamak. Bir bütünün dağılması, bütünün parçalarıyla bağının kesilmesi, dağılım. Bir anlamı da bozgun.

Süreç, durumdan duruma geçerek ortaya çıkan şey.

Sözcükleri tek tek incelersek, işin aslını, ne yapılmak istendiğini, tuzağı bize pis pis sırıtırken görebiliriz kolayca…

Bütün bu laf kalabalığının arkasında tek bir amaç duruyor. Tek bir hedefleri var Türk düşmanlarının. Erekleri bir.

Açılım diye başlattıkları, çözüm süreci diye sürdürdükleri ülkemizi bitirme, dönüştürme, yok etme döneminin tek bir amacı var:

Yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm yaptıklarını bozmak, eserlerini ortadan kaldırmak. Bunun için yapılması ilk gereken:

Türkçeyi öldürmek. Dil bayrağımızı, ses bayrağımızı göklerimizden indirmek.


Böylece Türk Dil Devrimini de ortadan kaldırmak!

Dilimize vurmak, dilimizi öldürmek!..

Sonunda Türk ulusunu tarihten silmek!..

Türk dilini bozarak, bir yerel ağzı ona ortak ederek, Türk abecesine (alfabesine) saldırarak ülkemizi bölmenin yolunu açmak…

Türkçeye, 29 harfimize, o dedikleri yazıçları (harfleri) ekledikleri an işimiz bitecek. Süreçleri tamamlanacak, ikinci aşama diye sayıkladıkları dönem bununla başlayacak.

Allah korusun, eğer bölücüler işbirlikçileriyle bunu yapabilirlerse başımıza gelmeyen kalmayacak.

Bu eklentilerle ( beş yeni harfle) yerel ağızlar kamuya girecek. Eğitim dili sayılacak… Türkçenin yapısı bozulduğu için dilimizle anlaşmak güçleşecek, bir kargaşadır başlayacak… Üçü İngilizcenin ikisi uydurulmuş bir uydurukçanın imleri olarak dilimizi kemirecek bu eklentiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli Türk Dil Devrimi ortadan kalkacak!


Olamaz, yapamazlar demeyin. Bu cesareti, nereden, nasıl aldılar diye şaşırmayın…

Bu iktidar üyeleri, yandaşları, dinci, Amerikancı yobazlar, Kürtçü bölücüler, allem edip kallem edip Atatürk devrimlerini nasıl tek tek bitirdilerse, yürürlükten kaldırdılarsa devrim yasalarını, en son, tekke ve zaviyeleri açalım diyecek kadar gözlerini kararttılarsa niye şaşıracaksınız, neye şaşıracaksınız?

Siz, canibaşı, bebek katili içerden çıkarılacak mı yoksa, eyvah falan derken cambazla oyalanıyorsunuz. Boğazına kadar kana batmış bir cani dışarı çıksa ne olur çıkmasa ne olur? Bunu yapanlar ancak kendi pisliklerinde boğulurlar, enleri boyları ortaya çıkar. Ne olup olmadıklarını tüm dünya görür. Türk ulusu görür. Dost düşman katil sevicilerini, insanlık düşmanlarını tanır. Bölücülerin, bölücü vekillerin liderimiz dedikleri bu pisliğe, katil başına bakar bakar da bunlara acırlar. Zavallılıklarını görmeyen bilmeyen kalmaz. İnsanlık, insan hakları diye, liderimiz diye azılı bir caniyi savunanların acınası durumunu, bunların düştükleri boklukta boka bata çıka debelenmelerini seyreder…

İşin kötüsü bu caniye salıvermek için hastalık da bulamıyorlar. Şu hastalık tanımına bakar mısınız? Bazen gözü akıyormuş, arada boğazı yanıyormuş azılı katilin. İçimiz parçalandı doğrusu (!) Ne dersiniz, kestiği, kestirdiği, yaşamına son verdirdiği, sırtından vurdurduğu, şehit ettiği, al kanlara buladığı on binlerce canın ruhu şimdi bunun boğazını sıkmasın?

*
Meclis Başkanı, “ Ramazan orucu Ramazan’da tutulur.” demiş bölücü anayasaları üzerine konuşurken. Yıllardır söylendi: Aceleleri var, zordalar, verilmiş sözleri, göbekten bağımlılıkları var yayılmacı ülkelerle yaptıkları anlaşmaları var…

Göze aldıklarını yapamadan ya önleri kesilirse… Ya dur denilirse, buraya kadar diye kapı gösterilirse… Ramazan orucu Ramazan’da demeleri boşuna değil. Su akarken testilerini dolduracaklar. Önlemlerini alacaklar. Amaçlarına bu kadar yaklaşmışken bir aksilik çıksın istemiyorlar.

Can almaya doymamış, kendi yurttaşının kanına bulanmış hainlerle, katil sürüsüyle oturup anlaşmışlar. Ne isterseniz olacak demişler, bunca yaptığınız yanınıza kâr kalacak, size dokunulmayacak, yargılanmayacaksınız, ne yargısı baştacı edileceksiniz, ne derseniz önemli sayılacak, önemsenecek, ne derseniz ona uyulacak demişler insanlık düşmanlarına, insan kılığındaki azgın kudurganlara… Bu açıkça anlaşıyor.

Olacakları herkes biliyor, uçan kuşun haberi var Türkiye’nin başına örülen çoraptan. Dilimizin gitti gideceğinden, dille bölüneceğimizden yedi düvelin haberi var. El ovuşturarak bekleşiyorlar… Ermenistan’da sıradan bir savcı bile daha geçen gün bir toplantıda vatanımızdan alacakları toprakları, kiliseleri muştuluyor vatandaşlarına…

İktidar yuvarlak laflarla zaman kazanıyor. Yok, kefen giymişler, yok, bu yola baş koymuşlar, dönmek yokmuş, yola devammış… Ana muhalefet, özgürlük, hak, hukuk diyerek göz boyuyor. Bölünmekten, bölücülerin isteklerinden, verilen sözlerden haberleri yok sanırsınız söylediklerine bakarsanız… Diğer küçük muhalefet de aynı. Bekleşiyorlar. Bölücü muhalefet, terör örgütünün meclisteki temsilcileri ise pek atak. Söylediklerini kulakları duymuyor. Öylesine arsızlaşmışlar ki, milletin vekili olması gereken kişi, teröristin sözcüsü oluyor, gözdağı bile veriyor devlete, parmak sallıyor, çekinecekleri hiç kimse, hiçbir kurum kalmamış çünkü…

Bunların Ağrı vekili demiş ki: “ Süreç geri dönerse inanın ben de dağa çıkacağım.” Süreçleri geri dönerse herkes altında kalırmış. Herkes aklını başına toplamalıymış, bu süreci desteklemeliymiş…

Süreç dedikleri terör örgütüne teslim olma, vatanın bir bölümünü teröristlerin insafına bırakma, teröristlerin idaresine göz yumma, yerel bir ağzı, küçücük, kültür dili olmayan, çok az sayıda kişinin bildiği Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerin toplamından oluşan, alfabesini İngiliz’in uydurduğu bir yerel ağzı dilmiş gibi kabul etme. Üstüne üstlük bununla dil birliğimizi bozmaya kalkışma. Bu yerel ağzı ülkemizde ikinci bir dil olarak kabul etme, anayasaya koyma, yürürlüğe koyma, dille bölünmenin önünü açma... Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleriyle oynama, yıkımına gidecek yolu açma…

Süreç bu. İstenilenler ortada. Yapılacaklar belli.

Yavrusu öldürülecek, kızı kızanı tuzağa düşürülmüş analar – babalar gibiyiz. Dilimiz, Türkçemiz bunların hedeflerinde. İlk vuracakları şey Türkçemiz.

Canımız, gülümüz, biriciğimiz…

Türkçemiz, sesimiz, soluğumuz, bizi biz yapan kimliğimiz…

Yurdumuzun yapıtaşı, birliğimiz, ulus olma nedenimiz, Cumhuriyetimiz…


Böyle muhalefetle, böyle siyasetçilerle, böyle aymaz aydınlarla, bu kadar çok sayıdaki hainle “açılım” da açılmışız, “çözülme”yi başlatmışız, “dağılma”ya doğru gidiyoruz…

Dilimizin başına geleceklere, durumumuza bakarsak ancak dövünülür:

Canım oy oy!.. Gülüm oy oy!..
Türkçem ses bayrağım oy oy!..


Feza Tiryaki, 11 Temmuz 2013
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x