Çapulcu muyuz

Çapulcu muyuz

İletigönderen Feza Tiryaki » Çrş Haz 26, 2013 11:32

Çapulcu muyuz?

Algılarımızla oynanıyor yine.

Önemli gelişmeleri, baş aşağı gidişi toplumdan saklamak olmalı amaçları. Ülkemizde babasının çiftliğindeymiş gibi gezinen, daha geçen gün Van’ı dolanan Amerikan elçisini, bunun “yeni anayasa aşkını”, çözüm süreci (Türkiye’yi çözmek- bölmek) derlerken eski yeni bütün Türk düşmanlarının dillerindeki gözlerindeki heyecanı, zaferi gözlerden saklamak… Bölücülerin gemi azıya almalarını, eli kanlı terör örgütünün ayrı polis teşkilatı bile kurup yoldan geçenleri yoklamasını, bölücülerin tehditlerini, adına milletvekili denen bölücü örgüt destekleyicisi birinin, bu sıfatla devletten maaş alan, ayrıcalık kazanan, bal tutan parmağını yalayan birinin süreç kesilirse, geriye dönülürse (ülke bölünmezse) dağa çıkacağım demesini önemsizleştirmek, gözden kaçırmak… Böyle onlarca pisliği, başımızda dönen onca felaketi bize göstermemek için ortalıkta bir laf ebeliğidir gidiyor.

Çapulcu sözünü dile doladılar. Bir de bayrak üzerinden bir algı değiştirme, ulusu bayrağından uzaklaştırma, bayrakla bölme olayı var.

Gezi Parkı olaylarına katılanlara, iktidara tepkisini gösterenlere toptan çapulcu dendi. Ülkeyi yöneten iktidarın başı tarafından söylendi bu söz. Çapulcunun yanına daha sonra vandal sözü eklendi. Vandal sanat yapıtlarını, güzel şeyleri tahrip eden kimse demek. Bu söz İsa’dan önce ( 4.- 5. Yüzyıllarda) yaşayan İspanya’yı, Kuzey Afrika’yı istila eden bir topluluğun adı aynı zamanda.

Çapul, eskiden düşman topraklarında yapılan yağmanın adıdır. Girilen ülkenin malını mülkünü yağma etmenin adı çapul, bunu yapanın adı da çapulcu idi.

Kısaca, çapulcu düşman topraklarına girerek düşmanının malını yağma eden.

Bunun mecaz anlamı talancı, vurguncu.

Mecaz, değişmece demek. Bir sözün asıl anlamından başka bir anlamda kullanılması. Çapulun, talan vurgun anlamına da gelmesi…

Kısaca işin özü şöyle:

Ülkenin başına geçenlerin, idarecilerin, yöneticilerin görevlerini kötüye kullanıp öz ülkelerinin malını yağma etmeleri, iç ve dış güçlerce yağma edilmesine aracılık etmeleri, bunu yasaları değiştirerek açıktan veya değiştirmeden gizlice yapmaları… Bu yapılanların adı çapul, yapanlar da çapulcu!

Sözcüğün anlamı buyken, yapılanlar, Cumhuriyetin tüm kurumlarının talanı, yandaşın vurgunu ortadayken, tutup, iktidarı eleştirene, yurduna sahip çıkana, bunun için meydanlara dökülüp bağıranlara çapulcu dediler. Evlerde tencere tava çalarak belli saatlerde hep birlikte varlığını belirtmek, ben de varım, ben de sana ve siyasetine karşıyım demek için gürültü edenlere, polis şiddetine aldırmadan yürüyenlere, meydanlarda toplananlara, direnenlere, saldırılara kollarını iki yana açarak dik durarak karşılık verenlere, hepsine hepsine toptan, çapulcu denildi.

Çapulcu sözü 31 Mayıs’ta söylendi. Ülkeyi yöneten iktidarın başı tarafından… Tüm ülkede, Güneydoğu’da bazı kentler dışında, her yerde aynı anda iktidara karşı yürüyüş, gösteri yapanlara dendi çapulcu.

Gezi Parkı göstericilerine dendi. “Her yer Taksim, her yer direniş!” diyenlere dendi. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye bağıran gençliğe dendi. “Hükümet istifa, Tayyip istifa!” diyerek yürüyenlere dendi…

Demek ki bu söz, ikinci, değişmeceli anlamda kullanılmış, gerçek anlamı olan talan eden, yağmalayan anlamında değil… Çünkü ne yabancı bir ülkede, düşman ülkesindeydi bu yürüyenler, ne de bir malı yağmaladılar, bir kazanç elde ettiler… Ne de vatanı, vatan toprağını, mülkünü, vatanın yer altı yer üstü zenginliklerini parayı bastırana peşkeş çektiler…

Bu nedenle, kendilerine söylenen ama kendilerine hiç uymayan, yaptıklarıyla hiçbir benzerlik taşımayan bu sözü, Gezi Parkı için direnenler, ülkenin doğası, suları, dağları, denizi, yeşili için direnenler, iktidarın ülkeyi getirdiği noktadan kaygı duyanlar üstüne alınmadı… “Düzene aykırı davranışlarda bulunana” da çapulcu dendiğini öğrendiler çok geçmeden. Gösterici, iktidarın karşısında olan, iktidarın yıkıcılığına direnen, iktidarın dış güçlerle işbirliğine, ülkeyi onlara, paraya peşkeş çekmesine karşı duran, Cumhuriyet yıkıcılığına geçit vermeyen çapulcu sayıldı. Bu durum insanlara bir gülmece gibi geldi. Bir kara mizah (ağlanacak gülmece)! Bu yüzden bu sözü benimseyiverdiler…

Sonra şunu öğrendiler: Çapulcu sözünü gericiler, Türk Ordusu’nun kahraman askerleri için söylemişmiş meğer yakın tarihimizde… Buna çok şaşırdı direnişçi gençler… Necip Fazıl hayranları onun kitabından duymuşlar bunu, gerici yobazlar kinlenmişler 31 Mart gerici isyanını bastıran o günün kahramanlarına… Topçu Kışlası’ndaki gerici ayaklanmasını bastıran Harekât Ordusuna şeriat yanlısı gericilerce çapulcu dendiğini, yüce kurtarıcımız, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusu olan bu orduya dincilerin (dini kullanan) kin beslediğini genç tarihçilerimiz hemen açıkladılar o günlerde. O zaman göstericilerin gözlerindeki perde iyice indi. Doğruyu gördüler…

“Madem öyle, hepimiz çapulcuyuz!” dediler direnişçiler, göstericiler… “Atatürk’ün askerleriyiz… Bölücülere, gericilere, satılmış hainlere göz açtırmayız, kara yobazın korkuyu rüyasıyız…”

Sen misin diyen?

Bu kez çapulcuyum diyen göze battı. Kemikleşmiş iktidar tabanından bozuk atanlar oldu:

“ Başbakan ne söylese ölümsüzleşiyor. Çapulcu dedi bu isim bayağı rağbet gördü, önemli bir isimmiş gibi sahiplendi akl-ı evveller…” diyerek yandaş tayfası dudak büktü, küçümsedi iktidara, iktidarın yaptıklarına, yapacaklarına karşı çıkanları, yurdu için kaygılananları…

Geçen aylarda, Türkiye Cumhuriyeti simgesi bölücülerin istekleri doğrultusunda nasıl kamu kurum ve kuruluşlarından indirilmeye başlandığında,” Hepimiz Türkiye Cumhuriyetiyiz! Hepimizin ön adı Türkiye Cumhuriyeti, simgemiz TC (te ce)!” dediyse yurtseverlerimiz, her yana yazdılarsa bunu, bu kez de aynısı oldu. Bir ağızdan ezgili bağırıldı:

“ Çapulcu musun vay vay, eylemci misin vay vay!”

Türlü çeşitli şarkılar türküler düzenlendi çapulcu üzerine, halay bile çekildi meydanlarda çapulcuyuz diyerek… Demeyenin, adının önüne çapulcu yazmayanın hatırı kaldı…

Daha önceleri Cumhuriyetin kurucusuna, silah arkadaşlarına, yasa koyucularına, gelmiş geçmiş devlet adamlarına ad verilmeden ayyaş benzetmesi yapılmıştı. Bu yakışıksız sözden sonra söylenen çapulcu sözü bardağı taşırdı. Madem vatanseverlere, varlığımızı, vatanımızı borçlu olduğumuz, sayelerinde hür yaşadığımız yüce kişiliklere ayyaş deniyor, vatanını sahiplenen, doğasını koruyan, Atatürk ilke ve devrimlerinin tek tek kaldırılmasından üzüntü duyanlara, tepkisini ortalığa çıkarak gösterenlere de, hiç çekinilmeden çapulcu deniyor; biz de tam buyuz denildi, o halde biz çapulcuyuz!

Bu kabulleniş, hepimiz çapulcuyuz denmesi, bu sözün bir başkaldırıyla, dik duruşla, kendine güvenle söylenmesi birilerinin hiç hoşuna gitmedi. Bekledikleri tam tersi bir tepkiydi çünkü. Karşı çıkılacak, bağırılıp çağırılacaktı… Ağız dalaşı büyüyecekti… Böyle olmadı, planladıklarını tutturamadılar…

Derken, bu yeni tanımlamaya, oynanan küresel oyundaki kendi rolünün üstünü kapatmak istercesine bazıları can simidi gibi sarıldı.

Gerçek çapulcuları, talancıları, vatanı satan, vatanı düşmana peşkeş çekenleri, yüz yıl öncesinin Sevr’ini yeniden hortlatmak isteyenleri halkına teşhir etmeyen, bölücülere karşı tek söz etmeyen, bir bölgemize Kürdistan denilmesine, bu adla toplantılar yapılmasına bile ses etmeyen, duymazdan bilmezden gelen CHP lideri, çıktı ortaya bir laf etti, partili birinin düğününde gelin ve damada seslendi:

“Bu iki çapulcuya ömür boyu mutluluklar dilerim, onlardan yeni çapulcular bekliyorum.”

Daha bu söz gazetelere baş haber olur olmaz, iktidarın ikinci adamı yerinde duramadı, bir açılışta hem muhalefetin başına seslendi, hem kamuoyuna bu konudaki düşüncelerini söyledi, çapulcu sözünü diline doladı, konuştu ha konuştu… Gazete başlıkları şöyleydi:

Arınç: “Allah bu milleti çapulcu olmaktan korusun…”

Yazının devamı dualı: “ Allah aklımızı korusun.”


Bundan sonra CHP başına seçim tüyoları verdi, durumuna üzüldü:

“Bu zihniyette sizi Tunceli’nin Ovacık’ında muhtar bile yapmazlar.”

Yetmedi akıl fikir dileklerini ardı ardına sıraladı. Çapulcu ne demektir ne demek değildir açıkladı… Meğer çapulcu olmak ne kötüymüş. Edepsizlikmiş, saygınlıktan uzak olmakmış… Argoymuş… İnançsızlıkmış. İnançlı milletimiz inancını yaşamaya çalışırmış. Ortak değerleri varmış… Çapulcu demek ahlaksız demekmiş. Kimse evladının edepsiz olmasını istemezmiş…

Biz diyor, “hayırlı evlat” derken iktidara gelme adayı (ne demekse iktidara gelme adayı, iktidar adayı değil, iktidara gelme adayı) Kılıçdaroğlu ”Çapulcu bekliyoruz!” diyor. Bundan sonra dedikleri çok düşündürücü:

“Çapulculuk özenilecek bir şey değil. Kimse çocuğunun çapulcu olmasını istemez.”

Öyle tanımlıyor ki çapulculuğu, bu sözün tam tamına özgür birey olma, yurtseverlik, Atatürk milliyetçisi demek olduğunu ister istemez herkes anlıyor. Çünkü milli eğitimin amaçlarından Atatürk ilke ve devrimlerine göre öğrenci yetiştirmek ilkesi kendi iktidarları eliyle çoktan kaldırıldı. Hem eğitimin millîsi çoktandır yok. Millîyetçiliği ayaklar altına aldılar çok uzun zaman önce, milletimizin adını bile tartıştırır oldular. Bayrağımızdan rahatsız olan, adını değiştirelim diyen bayanı akıllılar(akil insanlar, diğer adıyla yiyiciler) grubuna sokup toplantılarda konuşturdular…

Sonra da konuştukları yerdeki halka sormuşlar:

“Milli eğitimin temel ilkelerinde çapulcu yetiştirmek var mıdır? Hangi değerlerimiz içinde olabilir?”

Sonrasında açıklamışlar: “Biz çapulcu değil, iyiyi güzeli talep eden bir toplum istiyoruz.”

Bir kadının taşıdığı afişte “ Babası ayyaş, annesi çapulcu, devrimci çocuğu “ yazıyormuş. Buradaki ayyaşlık sözüne de şunlar denmiş:

“Ayyaşlık Türk toplumunda yer alan bir şey değildir. Sabah akşam içmek doğru bir şey değildir!”

Bu sözler basında yer alırken daha dumanı tüterken bir baktık aynı anlarda tarikat başı (?) ABD’li Fethullah Gülen bilgiağından (internet) söze karışmış. Sesli görüntüsü (video) yayınlanmış oralardan, mübarek (!) zat uyarmış: “Çapulcu tabirini kullanmayın.”

Neden mi kullanmayacaksınız bu sözü? Yanıtı verilmiş:

“ Hani sizin çapulcu dediğiniz birkaç tane. O tabiri de kullanmayın. Kimbilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o levsiyattan ( kirli pis şeyler) sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır.”

Baş imam “çapulcuları devşirmekten” umudunu kesmemiş… Onların da bir gün kendilerine katılacaklarını umut ediyor. Bununla da yetinmiyor davada ( Türkiye Cumhuriyetini bitirmek) yardımcı olacaklarını, kahramanlık edeceklerini söylüyor.


Şimdi sorma sırası bize geçsin:

Bu, “iki ayyaşın yaptığı yasa” sözü gerçek anlamında, gerçek devlet adamları için mi kullanıldı? Gerçekmiş gibi gerçek yanıtlar veriliyor da…

Çapulcu sözü, o çoğunluğu üniversite, lise öğrencisi, okumuş, yalnızca düşüncesini söyleyen, tepkisini insanca göstermek isteyen gençlere, analarını da meydanlara çağıran, tek silahı kitabı olan pırıl pırıl gençlere gerçek anlamında mı denmiş? Öyle denmiş gibi yanıtlanıyor da…

Çapulcu sözü ikinci anlamda denmişse, düzene başkaldıran yani iktidarın eylemlerine karşı çıkan anlamında, o kötü pis şeylere (Atatürk ilke ve devrimlerine) bağlı kalan o birkaç kişiye ne yapacaksınız da bir gün onlar da sizin kahramanınız olacak? Nasıl devşirilecekler?

*

Doğru söyleyin, siz çapulcu musunuz? Biz çapulcu muyuz gerçekten?

Çapulcu denince sizin anladığınız ne?

İktidarın, tarikatının anlattığı ne?

Ne anladınız bütün bu olanlardan?

*

Birileri bizi fena işletiyor, fena halde dalga geçiyor… Çünkü bu arada Amerika’dan gelen acil telefonlar, terör örgütünden efelenmeler, gözdağı vermeler, İmralı’da yatan cani başına yine görev vermeler, birdenbire tutuşuveren iktidar partisinin bayrak sevdası, ulusal bayramlarda astırılmayan, uzunca bir zaman unutulan Türk bayraklarının şimdi nedensiz balkonlara astırılmak istenmesi, şimdiye dek kimsenin karışmadığı Atatürklü bayraklardan rahatsız olunması, bayraklardaki Atatürk resmine ad verilmeden “logo “ denmesi, Osmanlı’nın bile kaldırdığı eski bayrağa karşı yine aniden ortaya çıkan sevgileri, Osmanlı’da son iki yüz elli- üç yüz yıldır şimdiki bayrağımızın kullanıldığı bilinirken, kaç yüz yıl öncesinin üç hilalli bayraklarına geri dönüş sinyalleri, bölücülerin oraya buraya astıkları bez parçalarına, salıverilmek istenen baş katile toplumu alıştırma gayretleri, Türk diline “ortak çıkarma” istekleri, bir yerel ağıza dil muamelesi yapmak, dille mezheple toplumu bölmek gibi bir dizi eylem, ihanet, tuhaflık ortalıkta dolaşıyor, tehlikeler gırla gidiyor da…


Konuştuğumuz konulara bakın, gündeme bakın…

İçimizde açılan yaralara bakın…

Söyleyin:

Çapulcu muyuz?


Feza Tiryaki, 26 Haziran 2013
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1012
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x