Çatalca’da temcit pilavı gibi öne sürülen bir düşünce var: “Çatalca’da turizmi canlandıralım!”. Sosyal ve kültürel açıdan katılıyorum. Fakat, Çatalca’nın her tarafını turizme açsak, istihdama katkısı 100 kişiyi geçmez. Amaç, dikkatleri ve beklentileri tarım ve hayvancılıktan uzaklaştırmak olmasın…!
Özellikle 2001’den itibaren, ABD Patronları emrindeki Dünya Bankası ve IMF’nin ve AB’nin dayatmalarıyla Köylümüz, tarım ve hayvancılıktan Devlet eliyle koparıldı. Hedefleri: “Tarım ve hayvancılığı küçük çiftçiden, köylüden kurtarmak”, yerli ve yabancı yatırımcılar için “Büyük Tarım İşletmelerinin önünü açmak” idi.
Bu hedeflere büyük ölçüde ulaştılar. Devletin “Çiftçi Kayıt Sistemi”ne göre son 10 yılda 500 bin çiftçi sistemden çıktı.
Bu anlayışla “Tarım ve hayvancılığı köylüden kurtaracağız” derken, birçok tarım ve hayvansal ürünü ithal ettik, yabancı ülke çiftçilerine kazandırdık.
Peki, Avrupa Birliği ne yapıyor?
Avrupa Birliği, 2014 yılından 2020 yılına kadar çiftçilerine yılda ortalama 50 milyar Euro destek verme kararını aldı. Doğayı, çevreyi koruyan küçük çiftçileri daha çok destekleyecekler.
Avrupa’daki 300 binden fazla kooperatif, 5 milyon kişiye istihdam sağlıyor.
Birleşmiş Milletler 2014 yılını “Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı” ilan etti.
ABD ve Avrupa her konuda bize ne telkin ediyorsa, kendileri tersini yapıyor. Uyanmamızın zamanı gelmedi mi?
Avrupa Birliği’nin başka bir kazığı:
Hırsızlar, Trakya’daki çiftçilerimize bela olmuşlar, türlü oyunlarla koyunlarını çalıyorlar. Koyunları yükleyip götüren aracın (içindeki koyunlarla birlikte) fotoğrafı ve tespit edilmiş plakası bir işe yaramıyor. Avrupa Birliği’ne uyum ve İnsan Hakları denilerek AKP tarafından 04.12.2004’te çıkarılan Ceza Muhakemesi Kanunu, Yargının, Emniyetin ve Askerin elini kolunu bağlamış… Yasa bu haliyle, PKK’ya, hırsızlara ve suç işleyenlere yarıyor.
31 Mart 2014’te Çatalca’da 24, Ülke genelinde 13 ilde; 16 bin 82 köy ve 600 kadar belde tarihe karışacak.
Köylerin mahalle olması ile neler yaşanacak:
1. Ahır, kümes ve diğer tarım işletmeleri yerleşim alanı dışına taşınacak.
2. Belediyeye su parası, emlak vergisi ve verilen diğer tüm hizmetler için katılım payı ödenecek.
3. Köy tüzel kişiliğine ait mera, bina ve diğer tüm varlıklar belediyelere devredilecek. Tarım alanları, meralar imara açılacak.
4. Köy tüzel kişiliği ve yönetimi, binlerce yıllık tarih, kültür, gelenek ve görenekler, köy mutfağı ve yaşam tarzı da silinecek
5. Böylece köylümüz tarımsal üretimden tamamen kopacak.
Tarım ve hayvancılıktan ümidini kesmiş Köylümüz gelecek arayışı içinde… Tarım alanları satılıyor, köyden kente göç devam ediyor.
Onları bekleyen; Yerli/Yabancı Sermayenin taşeron şirketleri, asgari ücretle, 6 gün x 12 saatlik mesailerle çalıştırmak için…
Bunca yaşadıklarımızdan sonra, ABD’nin dayattığı ve 1980’den beri uyguladığımız neoliberal serbest piyasa sisteminden kurtulmamız gerektiğini görelim. Tarımda ve sanayide Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği ulusal politikaları gütmezsek Türk ekonomisi bitecek, kölelik kaderimiz olacak.
CHP’ye ve MHP’ye duyurulur.
Adnan PELVANLAR, 27 Ocak 2014