Central Park Doğru Yerde Duruş mu?..
Son 3-4 yıldır Genelkurmay Başkanlığının elek yapıldığını görüyoruz. Meğer TSK, ABDnin istihbarat desteği(!) sayesinde Kandili BBG evine çevirdiğini zannederken, birileri Genelkurmayı BBG Evine çevirmiş. Çoluğumuza-çocuğumuza mı, milletimize mi, ülkemize mi, gözbebeğimiz TSKmıza mı yanayım, bilemedim. Birileri hepimizi birden evire-çevire dövüyor. Kabus gibi!..
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, "Herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet" edince, gözümün önüne bir duruş değil ama bir yürüyüş geldi. Atatürkün Çankaya Köşkünde oturan Abdullah Gül, çok değil bundan 1 ay kadar önce 22 Eylülde, bir Pazartesi günü New Yorkta Central Parkta yürüyüşe çıktı. Sağında Mehmet Altan, solunda Cengiz Çandar vardı. Çandarla küs olmayıp, Fehmi Koru da bu tarihi görüntüde yerini alsa, manzara-ı umumiyemiz tamam diye düşünmüştüm. Ama bedeni olmasa da, ruhunun hemen enselerinde bulunduğunu hatırlayınca rahatlamıştım!...
Cengiz Çandar nasıl da mutluydu!..Türkiyenin Cumhurbaşkanı, Türkiyeyi dünya penceresinden bakarak görebilecek ufuklar edinmişti. (Öyle ya, Türkiyenin Cumhurbaşkanı, dünyaya Türkiye penceresinden bakmasa da olurdu) O hızla, Talabani ile görüşüp, Gülün Erbil seferini kotardı. Adeta Özal dönemindeki Cumhurbaşkanı idare etme gücüne kavuşmuştu. Türkiyeye dönüşte yazılarında Türkiyeli Orhan Pamuk, Türkiyeli Mehmet Uzun yazacak kadar coşku doluydu!..
Sağda Mehmet Altan, ortada Abdullah Gül, solda Cengiz Çandar. Ne dersiniz Sayın Başbuğ, 2 saatlik bu Central Park yürüyüşü sizce doğru yerde duruş muydu?
Ağlamayın Analar, Çocuklarınız Demokrasi Uğruna Şehit Oluyor
Aktütün ve Diyarbakır saldırılarından sonra Başbakan Erdoğan, Salı günü partisinin Meclis Grubunda konuştu. Eli kanlı, bölücü teröristleri düşmandeğil suçlu ilan etti. Neden sorusunun cevabını da kendisi verip, Demokrasinin gereği bu dedi. Başbakanın daha önceleri, teröristbaşının İmralıdan örgütü yönetmesini ve Öcalana özgürlük pankartları açılmasını da demokrasi saydığını hatırlayınca hiç ama hiç şaşırmadım.
Şaşırdığım Başbakanın, ilk kez böylesine cüretkâr şekilde terörle mücadele ile demokrasiyi birbirinin karşıtı-alternatifi gibi sunmasıydı.
Vay be
Biz gencecik çocuklarımız terörle mücadelede şehit oluyor sanıyorduk. Meğerse demokrasi aşkına kurban gidiyorlarmış!..Ağlamayın analar, demokrasi daha ulviymiş!..
Sayın Başbuğ, bu duruşa ne dersiniz?..
Psikolojik Harekat Merkezi Türk Dışişleri mi?
Aktütün saldırısından sonra Türk Milletinin gazını almak için tezkere çıkarıldı. Emperyalistlerin gönlü için ise Barzaninin ayağına heyet gönderildi. Bu utanç tablosu da, açılım-başarı diye sunuldu.
Diplomasi muhabiri Mete Çubukçu 16 Ekimde Referans Gazetesinde yazdı da öğrendik. Meğer daha bu yılın bahar aylarında Dışişleri Bakanlığı'ndan temsilcilerin de bulunduğu bir grupla Türkiye'nin Türkmen ve Kuzey Irak politikası konulu kapalı bir toplantı yapıp, Bu günlerdeki Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ne ilişkin politikalarla ilgili ipuçlarını o toplantıda vermişler. Resmi bir yetkili, açık yüreklilikle, "Türkiye için Türkmen politikasının Kuzey Irak politikasından sonra geldiğini ve Türkiye'de herkesin yakın bir gelecekte Irak Kürdistanı tanımlamasına alışması gerektiğini" söylemiş. Ankaranın bu paradigma değişikliğinde, Murat Özçelik ve Ahmet Davudoğlu'nun çabalarının büyük etkisi varmış. (Not: Barzani ile görüşme taa 2006larda bizzat Abdullah Gül tarafından organize edildi ama çeşitli sebeplerle bir türlü hayata geçirilemedi. Gülün, Neçirvan Barzani ile, hem de bir ABD dönüşünde, bir Avrupa kentinde gizlici buluşacağını ilk haber veren de Yasemin Çongar olmuştu)
Tamam biz paradigma değişikliği manyağı yapıldık da, acaba Sayın Başbuğ, bu Dışişleri duruşuna ne der?
ABD Derin Devletinin beyni Scowcroftla Ne Görüştüler?
Bu son derece hassas günlerde ilginç isimler piyasadaydı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı zannedilen, gerçekte CIAnın Dışişlerindeki temsilcisi olan ve bastığı yerde ot bitmeyen (izleyin göreceksiniz, nereye gittiyse peşinden orası karıştı) Nagroponte Aktatün saldırısından hemen önce Barzaniyle birlikteydi.
ABD Derin devletinin beyni olarak bilinen bir diğer tanınmış isim Scowcroft da Aktütün saldırısından sonra Ankaraya damladı. 13 Ekim Pazartesi günü hem Gül, hem Erdoğanla görüştü. Galiba Sayın İlker Başbuğla da görüşmesi oldu. Görüşmelerin mahiyeti hakkında hiçbir açıklama yapılmadı.
Scowcroft, AKPnin kapatılmaması için canla-başla çalışmıştı. Ama daha önemli özelliği şu; 2007 başlarında Cengiz Çandara, Türkiyedeki aşırı milliyetçilikten rahatsızlığını ifade edip, yüzünü buruşturarak Bu çok kötü demişti. En veciz sözü ise şuydu: Türkiye kendi haline bırakılamayacak kadar önemli ve değerli bir ülke bizim için...
Peki bu Scowcroft duruşları doğru mu?
Kâbusla Uyandım!..
Son 3-4 yıldır Genelkurmay Başkanlığının elek yapıldığını görüyoruz. Meğer TSK, ABDnin istihbarat desteği(!) sayesinde Kandili BBG evine çevirdiğini zannederken, birileri Genelkurmayı BBG Evine çevirmiş. Çoluğumuza-çocuğumuza mı, milletimize mi, ülkemize mi, gözbebeğimiz TSKmıza mı yanayım, bilemedim. Birileri hepimizi birden evire-çevire dövüyor. Kabus gibi!..
Dolmabahçeden sonra sesi-soluğu kesilen, Hele şu üniformayı çıkarayım dediği halde, emekli olduktan sonra ortadan kaybolan Büyükanıt, 2007 başında Washingtonda, ABDde yaşayan Türklerden oluşan kalabalığa hitaben bir konuşma yapmış ve Türkiyeyi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kâbus görür. O dinamik güçler, Türkiyeyi koruyan o dinamik güçler var olduğu sürece; o rüyayı görenler kabusla uyanırlar ve derslerini alırlar demişti.
Türkiyeyi bölmek isteyenler değil, korumak isteyen bizler uykuda bile değil, artık uyanıkken de kabus görüyor, hergün ders alıyoruz.
Bu kadar kâbus lafından sonra, uykudaki bir kabusumu anlatmam farz oldu. Hani AKPye en az yüzde 10 getirdiği söylenen şu meşhur 27 Nisan bildirisi vardı ya, kabusum onunla ilgili. Güya, o gece yarısı birtakım istihbarat örgütleri, TSKnın internet sitesine girip, o bildiriyi koyuyor, uyandırılamadığı için Yaşar Paşa bile bildiriden ancak ertesi gün haberdar oluyor. Yalanlasa, biz koymadık dese daha büyük rezillik. Mecburen sineye çekiliyor, hükümet de TSKya posta koyuyor. Hem yüzde 47 zaferi geliyor, hem Gül Cumhurbaşkanı oluyor falan
Üstümün açık kalmadığından eminim. Galiba Tarafa yapılan servislerin etkisinde kaldım. İnşallah şoku çabuk atlatırım da, bir de seçimlerde YSKnın internet sitesine girildiği gibi bir kâbus görmem.
Görüyor musunuz Sayın Başbuğ, sadece ulusal güvenliğimiz, ülke bütünlüğümüz tepe taklak değil.
Oynatmamıza ramak kaldı!..
Meyyal UYGUR