Cesur olmaya hazırım da risk nedir, fırsat nedir?

Cesur olmaya hazırım da risk nedir, fırsat nedir?

İletigönderen Pınar » Sal May 19, 2009 7:49

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Önümüzde tarihi fırsat var. İster Kürt sorunu deyin, ister Güneydoğu sorunu deyin, ister terör deyin ama çözüm için cesur olmalıyız” görüşünde…

Gül’ün Suriye’de yaptığı açıklamaları okuyunca kendi kendime şu soruyu sordum: Tarihi fırsat, terörün bitmesi ise ne tip açılımlardan bahsediyoruz? PKK’nın bir şekilde silahlara veda etmesini sağlamak için atılacak adımlar nedir? Abdullah Öcalan’ı da içine alan genel bir aftan mı bahsediyoruz? Silahların susması için masaya gelecek konu başlıkları nelerdir?

***

Elbette tartışma derinleşecek. Ama kendi pratiğimde öğrendiğim, bu konuların tartışılmasının bile sıkıntı yarattığıdır.

Geçen gün yazıma “Müjde, TMSF Kürdistan’da petrol buldu” başlığı atmıştım. TMSF ile sorunlu bir grubun Kuzey Irak’ta petrol bulmasıyla ilgiliydi yazı.

Gelen tepkiler: “Neden Kürdistan dediniz, ne demek istiyorsunuz” şeklindeydi.

Peki o bölgeye ne diyeceğiz?

O bölgenin resmi adı Kürdistan değil mi? Türkiye, Irak Anayasası’nı kabul etmedi mi? Irak’ı tanımıyor mu?

Buna rağmen Dışişleri Bakanlığı’nın veya devletin resmi yaklaşımında bölge adının farklı kullanılıyor olması gerçeği değiştiriyor mu?

***

Aslına bakarsanız, tepkiler gelince Irak Anayasası’nı baştan sona okudum.

Öncelikle belirtmeliyim; etnik yapı üzerinden siyaset yapanların demokratikleşmeden anladıkları kendi etnik taleplerinin kabul edilmesidir. Bu acıdan bakıldığında Kürt siyasetçilerine göre Irak Anayasası, Türkiye, Suriye ve İran’dan daha özgürlükçü sayılır.

Bir ülke düşünün, resmi dili Arapça ve Kürtçe.

Kürdistan Bölgesi, Anayasa’nın 118’inci maddesine göre Merkezi yönetimin görevleri dışında kalmak kaydı ve Anayasa’ya uygun olma şartıyla yasama, yürütme ve yargı erkini kullanma hakkına sahip.

Ayrıca Irak topraklarında çıkan doğalgaz ve petrol gelirlerinden nüfusa bağlı kalmak kaydıyla eşit hakka sahip. Nitekim petrol yasasına göre petrol gelirlerinin yüzde 17’si Kürdistan Bölgesi’ne verilecek.

Kürdistan Bölgesi’ndeki mevcut makamlar federal bölge olarak kabul ediliyor.

Öyle bir aşamaya gelinmiş ki, Anayasa’nın 137’inci maddesine

“1992 yılından bu yana Kürdistan Bölgesinde çıkartılan yasalar mahkeme kararları ve ticari sözleşmeler dahil olmak üzere, Kürdistan Bölgesel Hükümeti tarafından alınan kararlar Anayasayla çelişmedikleri sürece yürürlükte kalmaya devam eder” ifadesi konmuş.

***

Denebilir ki, Anayasa halkın büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmiş olsa da ABD’nin çizdiği bir anayasadır ve değişir!

Olabilir. Ama mevcut durum budur.

Şimdi tarifi Kürt sorunu olarak yaptığınızda taleplerin nereye kadar uzanabileceğini anlatabilmek için bunları yazıyorum.

Belki de bizi cesur yapacak olan şey, Anayasal kimlik tanımaya kadar uzanan pek çok talebi, tüm risklerine karşın oturup konuşmaktan geçiyor.

Ya da başımızı kuma gömmeye devam edebiliriz.

Ama unutmayın, yanı başımızda zenginleşme yolunda hızla ilerleyen ve 10 yıl-20 yıl sonra bölgenin cazibe merkezi haline gelebilecek bir

Kürdistan var. Bu bölgeden istifade mi edeceğiz, korkularımızın esiri olup o bölgeye sırtımızı mı döneceğiz?

Çözümü Kürt sorununa yaklaşım belirleyecek…

Yavuz Semerci - Gazeteport
yavuz.semerci@gazeteport.com


[img]http://img527.imageshack.us/img527/1563/gazeteportsmallsi9.gif[/img]
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x